lisede kendi yerime arkadaşımı gönderdiğim olaydır. hayatımın hatasını yaptığımı sonradan anladım. kız, ben mezun olmadan önceki son günlerde o çocuk sen miydin diye şaşırdı. artık arkadaşım beni nasıl tarif ettiyse bilemiyorum. vekâleten teklif olmazmış. bizim zamanımızda öyle modaydı ne yapalım.
devamını gör...
doğum gününden sonra teklif etmiştim. ilk kez dershanede tanıştık yanı geldi benimle tanıştı sonra eve giderken sohbet ettik telefon numaraları verildi oradan sonrasını biliyorsunuz zaten.
aslında kabul etmese fena patlardım neyseki kabul etti.
devamını gör...
mütevazıca olacak biliyorum ama lisedeyken kızlar teklif ediyormuş efsanesini bizzat yaşamış bir bireydim. ulaklar geliyordu arada seninle bir şey konuşçam diye o hoşlanıyor bu senden hoşlanıyor muhabbeti. ee ne mi oldu? pij adam olamadık ki seçtim hoşlandığımı lise sonuna kadar sürecek bir birlikteliğe başladık.(bkz: swh)
devamını gör...
çıkma teklifi demeyelim de açılma diyelim. 15 yaşlarında çalışıyordum iki dükkan ötede bir çocuk vardı o da daha tüyü bitmemiş yetim. sevgilisi vardı üstelik. gidip sevdiğimi söylemiştim o da x var hayatımda dedi. olmasaydı? + o zaman olurdu. hahah
devamını gör...
lisede son sınıftayken okul sonrası kurslar olurdu o da kalırdı kurslara herkes gitti tabi okuldan kursa katılan 3-5 vardı sınıf kapısında bekledim geldi. vaktin varsa 2 dakika konuşabilir miyiz dedim tabi dedi. geçtik bir sınıfa duygularımı titreyen sesim ve terleyen avuç içlerime rağmen güçlükle ifade ettim. lakin başkasını sevdiğini şuan ayrı olduklarını ama onu çok sevdiğini söyledi. bende yanaklarımdan sızan sızan birkaç damla göz yaşıyla birlikte çantamı alıp okuldan ayrılmıştım.
devamını gör...
iki buçuk yıllık platonik bir evreden sonra kafamda tasarladığım naçizane bir plan ile kendisine açılma kararı aldım. plana göre kendisini eski usul numaralar ile gizleyen iki arkadaşımın yardımı ile hesap ödeme ve olay esnasında çalacak şarkı buradan işlerini halledecektim. mevcut şahsiyetime göre beklentinin üzerinde bir hediye alarak kendisine vermek istedim çünkü olaydan iki gün sonra kendilerinin doğum günüydü. içimde tam olarak tarif edemediğim çok garip bir his vardı. ben içimdeki bu his ile cebelleşirken kendilerinin kafeden içeri girdiğini gördüm. bulunduğum masaya doğru yönelerek karşıma oturdu. ilk yarım saat boyunca olan bitenden bihaber, karşısındaki insanı yakın arkadaş olarak gören bu kızın ve iki buçuk yıllık emeğin, arkadaşlığın yanıp kül olacağına inan kendimin sohbeti başladı. uygun bir anı bulduktan ve kendimi hazır hissettikten sonra kelimeler ağzımdan dökülmeye başladı. ilk olarak kendisine "seninle geçirdiğim 2.5 yılda sen bana her ne kadar arkadaş gözüyle baktıysan ben sana o kadar arkadaşlıktan öte bir göz ile baktım. ben her gece başımı yastığa koymadan önce bir soru sordum kendime, dedim ki: sen bu kızdan gerçekten hoşlanıyor musun? ve evet her gece kendime sorduğum bu sorunun cevabı hiç değişmeden aynıydı ben senden hoşlanmıyorum! ben seviyorum seni. çünkü hoşlanmak ile sevmek nezdimde çok farklı şeyler. hoşlanmak gelip geçici bir duyguyken sevmek bende bambaşka, baki. ben senin hayatından sen beni çıkarmadığın sürece çıkmak istemiyorum ancak şunu bilmeni isterim ki beni hayatında tuttuğun sürece senin beni sevmen için bir şeyleri sürekli deneyip duracağım... " kendisinin ne tepki vereceğini, kelimelerine nasıl başlayacağını kestirmek güçtü. çünkü ben bu kelimeleri sarf ederken gözlerini doldurabilmeyi başarmıştım. belki o da bana karşı boş değildi, bir şeyler hissediyordu. karşımda onunla, içimde ise kendim ile cebelleşirken benim için o mahur beste çoktan çalmaya başlamıştı. kendisine has, o güzel diliyle bu işin olmayacağını, benimle aynı duyguları hissetmediğini belirterek zatı şahanemi reddetti. her ne kadar bu ihtimale kendimi hazırlamış olsam da tabir-i caizse dünyam başıma yıkıldı.

edit1:

malum olaydan üç veya dört ay geçti ama gelin görün ki sevgili kafacılar aynı durumda devam ediyorum. dünyamı tekrar kuramadım bir türlü. kafanızı da bir güzel şişirdim kusuruma bakmayın. en azından yazarak içimdekileri atmak istiyorum. böyle bir başlık görünce yazmak istedim. umarım herkes sevdiği insan tarafından sevilir kendinize iyi bakın:)


edit2:
şuan durumumun nasıl olduğu hakkında mesajlarınız için çok çok teşekkür ederim. dilim döndüğünce buradan anlatayım. aradan neredeyse 1.5 yıl geçti. bu süre içerisinde kız arkadaşlarım oldu. onlarla güzel vakitler geçirdim. aslında onu unutabilmek için mi denedim böyle bir yolu ondan da emin değilim ancak hiçbiri kendilerinin yerini tutamadı. yaşanmamışlığın özlemini duymak mı bu? yoksa başka bir şey mi bilemiyorum ama olmadı işte. hala seviyorum onu hala özlüyorum. bitmeyen bir şeyler var içimde tek taraflı. gülüşü, bakışı bir olaya vereceği tepki dahi beynimin içine kazılı unutamıyorum. zaten unutmak da istemiyorum aslında. hasretiyle yaşayıp gidiyorum öyle. devam etmeye çalışıyorum..
devamını gör...
bi cocuga acildim sonra reddetti...
bu kadar.
devamını gör...
bi sepet gül, mektup, kanlı ishale neden olacak kadar şekerleme eşliğinde almıştım. o zamanlar çocuk olduğum için bırakıp kaçmıştım.
devamını gör...
aynı ünv. aynı bölümdeydik, ben üç, o ikinci sınıftaydı. 2 aydır görüşüyoruz, her buluşmamızda daha da yakınlaşıyoruz.
artık kararımı vermiş, teklif edecektim. çiçeğimi aldım her zaman buluştuğumuz yurdun yanındaki parkta buluştuk.
"senden çok hoşlanıyorum, gözüm senden başkasını görmüyor" dedim.
mest olmuş bana bakıyordu. devam ettim.
"ben seninle daha fazla vakit geçirmek istiyorum, daha yakın olmak istiyorum böyle şeyler nasıl söylenir bilemiyorum ama.. benimle çıkar mısın ?" dedim yutkuna yutkuna..
"biraz düşüneyim mi? bana bir hafta ver" dedi.
o bir haftada herhalde 7 kilo verdim "acaba ne diyecek " diye düşünmekten.
insan garip bir varlık, ne kadar kötüye alıştırsa da kendini içerde hep bir umut yeşeriyor engel olamıyorsun.. ben beraber sinemaya gittiğimizi, sarıldığımızı, beraber tatillere gittiğimizi, mezun olup aynı eve çıktığımızın hayallerini kuruyordum o bir haftada.. gözüme zerre uyku girmiyordu.
o beklenen gün geldi çattı. yine aynı parkta buluştuk.
"düşünme fırsatın oldu mu ?" dedim
"oldu" dedi.
"peki düşündün mü ?" dedim.
gülümsedi ve " çok zekisin" dedi.
ben de gülümsedim.
gözlerimin içine baktı ve o allah'ın belası ebru gündeş şarkısıyla arabesk arabesk cevap verdi.
"ben seçilmem seçerim"
...
şimdi hala bekar.. at kafası..
devamını gör...
lise 1’de bi çocuk feysbuktan benimle çıkar mısın diye mesaj atmıştı. “tabii ki hayır” demem üzerine şey demişti “tamam, ne sen duydun ne ben sordum” sonra da engel yedim. başka çıkma teklifi almadımhshdk.....

edit: kafa sözlük sağ olsun an itibarıyla çıkma teklifi kaynıyor mesaj kutum. allam komedi bu insanlar yağ.
devamını gör...
nereye çıkacağımıza karar veremedik.
devamını gör...
lisede dedemin öldüğü gün arkadaşım aracılığıyla teklif almıştım karambole geldiği için mutluydum çünkü kararımı vermemiştim ama ertesi gün başın sağolsun deyip arkasına tekrar teklif etmişti ben de reddetmiştim. arkadaş olarak çok vakit geçiriyorduk ve aylar sonra kendisinden hoşlanmaya başladım, sırf bunu öğrendiği için teklif etmişti kabul etmiştim ancak sen ilkinde beni reddettin diye kısa zaman sonra ayrılmıştı. ben sonra aşka küstüm arkadaşlar.
devamını gör...
hayatım boyunca hiç almadığım tekliftir.
devamını gör...
lise 2'deydik. okul abant'a gezi düzenlemişti. tabi o'nun gideceğini duyunca ben de hemen katıldım geziye.
neyse, yolda türlü türlü jestler, otobüs teybine müzikler koymalar falan. oraya varınca piknik yapıldı, karınlar doyuruldu işte.
sonra 6 -7 kişi geziyoruz, ben tabi o'nun yakın kız arkadaşını ayarlamıştım. biraz sonra diğer arkadaşlar ile arkada kaldılar haliyle.
biz tabi yalnız kalınca '' sana bir şey göstermek istiyorum '' dedim ve biraz ilerde çiçeklerle bir kalp yapmış, içine de çiçeklerle ismini yazmıştım.
'' bak benim yüreğimin hali böyle, bu güzelliği devam ettirelim mi ? '' dedim.
devamını gör...
çıkma sözcüğünün saçma olmasını çok kurcalamayacağim: çünkü hikaye bir o kadar saçma... ilkokul 5. sınıf, ergenlik olmasa da velet olmanin verdiği o salaklıği iliklerimde yaşıyorum ;)) her neyse kalpli bir saat aldım, arkadaşa verdim ve ulak aracılığı ile (arkadaş) teklif yapıldı. velhasıl güzel bir red yendi. bende o saati alıp babanneme verdim. sonuç olarak para verilmiş bir ürün var ortada, israf da günah tabi artisligin alemi yok. bunlar hep o dönem aileyle izlenen dizilerin etkisi sanırım...
devamını gör...
doksanların sonuydu ve bu ifadeyle yani benimle çıkarmısın diyerek çıkma teklifinde bulunarak açıldığım bir kız olmuştu. kabul etmemişti ama güzel karşılanmıştım. yıllar sonra üniversitede karşılaşmıştık ama ben kendisinin eskiden yakın arkadaş olduğum biriyle bir süre karı koca hayatı yaşadığını bildiğimden sadece hey gidi günler hey arayı açmayalım diyerek bir daha görüşmemiştim.
devamını gör...
huyum kurusun romantiğimdir. hikayem şudur;

ağaçlık bir yoldan geçiyoruz ve diyalog gelişiyor.

-benimle bu hayat yolunda yürür müsün?
diye sorarak elimi uzatıyorum. o da elimi tutuyor ve o yolu yürümeye başlıyoruz.
hikaye bu.
devamını gör...
8. sınıfta bi çocuk teklif etmişti * ve ilk teklifimi almıştım. ben de ulakla haber yolladım kabul ettiğimi söyledim. çocukla 1 ay boyunca tenefüslerde o erkek arkadaşlarıyla ben kız arkadaşlarımla gezerken birbirimizin yanından geçip bakış attık. ben utandığım için hiç yanıma gelip konuşamadı benle. 1 aylık bakışmalı ilişkiyi ben utangaçlığıma yenik düşüp bitirdim. lise de yine karşılaştık veled yine teklif etti yine kabul ettim bu sefer de bi kaç gün yanyana yürüdük * sonra yine ben bitirdim.
devamını gör...
ne teklif aldım ne teklif ettim. ben bu aşk meşk olaylarından çok uzak oldum hep.
devamını gör...
ilkokulda sınıfın en çalışkan kızına msnden teklif etmiştim, kabul de etmişti he. ama hiç yüzyüze konusmadık, utandık. benim derslerim çok kötüydü.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"normal sözlük yazarlarının çıkma teklifi hikayesi" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim