1.
bir marcel proust kitabıdır.
marcel proust çok büyük bir yazardır. edebiyatla uzaktan yakından ilgisi olan herkes onun adını duymuştur. ve bir madlen çikolata ile başlayan sarsıntılı bir yolculuk sayabileceğimiz kayıp zamanın izinde nehir roman serisinden haberdardır çoğu insan.
bu kadar büyük yazarların, dünya edebiyat tarihinde kendine sarsılmaz bir yer edinmiş yazarların, hayranlıkla okuduğum yazarların okudukları kitapları, beğendikleri yazarları ve okuma üzerine fikirlerini öğrenmek benim için eşsiz bir zevk. hem kendime bir okuma haritası çıkarmamı sağlıyor hem de bir anlamda edebiyat magazin gibi bir his uyandırıyor.
marcel proust bu kitabında insan ile kitap arasındaki ilişki üzerine derinlikli yazılar yazmış. marcel proust'a göre okumak bir dostluk biçimidir, ki ben de şahsen bu tespite sonuna kadar katılıyorum.
yazılar ilerledikçe hem yazarın okuma ritüellerini izliyor, hem kütüphanesine bir göz atıyor, hem de okumanın psikolojisi üzerine yazarın görüşlerini okuyarak farklı bir bakış açısı kazanıyoruz.
bence edebiyatla ilgilenen herkesin mutlaka bir an önce okuması gereken nefis bir kitap.
marcel proust çok büyük bir yazardır. edebiyatla uzaktan yakından ilgisi olan herkes onun adını duymuştur. ve bir madlen çikolata ile başlayan sarsıntılı bir yolculuk sayabileceğimiz kayıp zamanın izinde nehir roman serisinden haberdardır çoğu insan.
bu kadar büyük yazarların, dünya edebiyat tarihinde kendine sarsılmaz bir yer edinmiş yazarların, hayranlıkla okuduğum yazarların okudukları kitapları, beğendikleri yazarları ve okuma üzerine fikirlerini öğrenmek benim için eşsiz bir zevk. hem kendime bir okuma haritası çıkarmamı sağlıyor hem de bir anlamda edebiyat magazin gibi bir his uyandırıyor.
marcel proust bu kitabında insan ile kitap arasındaki ilişki üzerine derinlikli yazılar yazmış. marcel proust'a göre okumak bir dostluk biçimidir, ki ben de şahsen bu tespite sonuna kadar katılıyorum.
yazılar ilerledikçe hem yazarın okuma ritüellerini izliyor, hem kütüphanesine bir göz atıyor, hem de okumanın psikolojisi üzerine yazarın görüşlerini okuyarak farklı bir bakış açısı kazanıyoruz.
bence edebiyatla ilgilenen herkesin mutlaka bir an önce okuması gereken nefis bir kitap.
devamını gör...
2.
özgün adı sur la lecture olup 1906 yılında yayımlanan ve kayıp zamanın izinde adlı eseriyle tanınan fransız yazar marcel proust imzalı 60 sayfalık eser; fransızca aslından türkçe'ye farklı çevirmenler tarafından çevrilen bu eser; kitap ile insan arasındaki ilişkiyi yakından ele almıştır.
ben kitabımı murat erşen çevirisi ile okudum.
çevirisi gayet iyiydi, yazım yanlışı avına çıkmış değilim ama yazım yanlışına rastladığımı da hatırlamıyorum.
okumanın insanın hayatındaki yeri, gerekliliği ve insan gelişimine etkisi, yazarın felsefik anlatımı ile harmanlanmış ve okumaya teşvik ediyor.
yazarın güçlü imgeleri ve fikirlerini ifade ediş biçimi kitabı daha etkileyici kılmış.
kayıp zamanın izinde kadar güçlü olamasa da yine onun kaleminden çıkma olduğu anlaşılıyor.
kitaba ve okumaya duyduğu sevgi, her an okumak isteyişi, hayatını okumaya adaması ise belki de kitabın en önemli özelliği.
okuma alışkanlığı ve disiplininin kişinin karakterinin çekmecelerini düzenleyen hayati bir kazanım olduğunu da yine kitaptan söküp alırız.
kitabın yavaş yavaş sonlarına doğru ilerlerken onun zengin kütüphanesini öğrenme fırsatı bulurken okumanın insan ruhunda yarattığı devinime bir kez daha şahitlik ederiz.
proust bize bu kitabıyla şunu sorgulatıyor; insan hiçbir şey okumadan da okuduğu halindeki şeyleri düşünebilir mi?
yoksa şu anki gibi düşünebilmek için okumaya mecbur muyuz?
okumak düşünme biçimimizi doğrudan etkileyen en gerekli ölçütlerdendir.
bu kitabı okuyun.
onu görmeyeli çok uzun zaman oldu ve sanırım bir daha asla göremeyeceğim.
kendileri için soluk soluğa kaldığımız, hıçkıra hıçkıra ağladığımız bu insanları görmek,
haklarında bir haber almak artık mümkün olmayacaktır.
onu hatırlatan hiçbir şey yoktu.
syf. 18
syf. 24
kitap okumayan ile okuma yazma bilmeyen arasında fark yoktur.
mark twain
ben kitabımı murat erşen çevirisi ile okudum.
çevirisi gayet iyiydi, yazım yanlışı avına çıkmış değilim ama yazım yanlışına rastladığımı da hatırlamıyorum.
okumanın insanın hayatındaki yeri, gerekliliği ve insan gelişimine etkisi, yazarın felsefik anlatımı ile harmanlanmış ve okumaya teşvik ediyor.
yazarın güçlü imgeleri ve fikirlerini ifade ediş biçimi kitabı daha etkileyici kılmış.
kayıp zamanın izinde kadar güçlü olamasa da yine onun kaleminden çıkma olduğu anlaşılıyor.
kitaba ve okumaya duyduğu sevgi, her an okumak isteyişi, hayatını okumaya adaması ise belki de kitabın en önemli özelliği.
okuma alışkanlığı ve disiplininin kişinin karakterinin çekmecelerini düzenleyen hayati bir kazanım olduğunu da yine kitaptan söküp alırız.
kitabın yavaş yavaş sonlarına doğru ilerlerken onun zengin kütüphanesini öğrenme fırsatı bulurken okumanın insan ruhunda yarattığı devinime bir kez daha şahitlik ederiz.
proust bize bu kitabıyla şunu sorgulatıyor; insan hiçbir şey okumadan da okuduğu halindeki şeyleri düşünebilir mi?
yoksa şu anki gibi düşünebilmek için okumaya mecbur muyuz?
okumak düşünme biçimimizi doğrudan etkileyen en gerekli ölçütlerdendir.
bu kitabı okuyun.
onu görmeyeli çok uzun zaman oldu ve sanırım bir daha asla göremeyeceğim.
kendileri için soluk soluğa kaldığımız, hıçkıra hıçkıra ağladığımız bu insanları görmek,
haklarında bir haber almak artık mümkün olmayacaktır.
onu hatırlatan hiçbir şey yoktu.
syf. 18
syf. 24
kitap okumayan ile okuma yazma bilmeyen arasında fark yoktur.
mark twain
devamını gör...