orijinal adı: whispers of the dead
yazar: simon beckett
yayım yılı: 2009
ingiliz gazeteci ve yazar simon beckett tarafından kaleme alınan dr. david hunter serisinin üçüncü romanı olan ölülerin fısıltısı'nda,
başkarakter david yaşadıklarının ardından ceset çiftliği'ne gelir ve bir kulübede masaya bantlanmış halde bulunan cesedin ardındaki gizemli cinayeti çözmeye çalışır.
yazar: simon beckett
yayım yılı: 2009
ingiliz gazeteci ve yazar simon beckett tarafından kaleme alınan dr. david hunter serisinin üçüncü romanı olan ölülerin fısıltısı'nda,
başkarakter david yaşadıklarının ardından ceset çiftliği'ne gelir ve bir kulübede masaya bantlanmış halde bulunan cesedin ardındaki gizemli cinayeti çözmeye çalışır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "killerqueen" tarafından 27.06.2022 20:44 tarihinde açılmıştır.
1.
david hunter serisinin üçüncü ve benim için en kötü olanıdır lakin birçok polisiye romandan da güzeldir...
ölümün kimyası ve kemiklerin şifresi ile rekabet edecek kadar güzel olmamakla birlikte, sevgili simon beckett'ın biraz daha detaylar denizine sürüklendiği romanlarından biridir. bilenler bilir, konu polisiye olunca fransız ekolü dediğimiz grange, chattam gibi yazarların romanlarındaki gereksiz detayları çıkarmış olsak, en az 150-200 sayfa fazlalık çıkabilir ortaya, bu da bir polisiye romanı baltalayan unsurlardan birisi bana kalırsa. ingiliz simon abimiz de ilk iki romanında bununla çok güzel baş etmiş, gizem ve gerilimi adeta agatha christie romanı okur gibi her zaman diken üstünde tutarak vermişti lakin bu romanında ne yazık ki bunu göremedim ben, bu romanın lacivert kısmı da bi sonraki david hunter romanı olan mezarların çağrısında okumuştum.
okunur ama okunmasa da olur dediğim polisiye romanların başında geliyor.
ölümün kimyası ve kemiklerin şifresi ile rekabet edecek kadar güzel olmamakla birlikte, sevgili simon beckett'ın biraz daha detaylar denizine sürüklendiği romanlarından biridir. bilenler bilir, konu polisiye olunca fransız ekolü dediğimiz grange, chattam gibi yazarların romanlarındaki gereksiz detayları çıkarmış olsak, en az 150-200 sayfa fazlalık çıkabilir ortaya, bu da bir polisiye romanı baltalayan unsurlardan birisi bana kalırsa. ingiliz simon abimiz de ilk iki romanında bununla çok güzel baş etmiş, gizem ve gerilimi adeta agatha christie romanı okur gibi her zaman diken üstünde tutarak vermişti lakin bu romanında ne yazık ki bunu göremedim ben, bu romanın lacivert kısmı da bi sonraki david hunter romanı olan mezarların çağrısında okumuştum.
okunur ama okunmasa da olur dediğim polisiye romanların başında geliyor.
devamını gör...