1.
rahmetlinin (bkz: doğan cüceloğlu) zavaşçı kitabında 13.bölümde bahsettiğini durum. karşınızdaki kişi ile zon defa konuşuyormuzunuz gibi düşünerek iletişim kurun, anlatın, anlattırın der özet olarak.
2005 yılının ekim ayının 12'zinde okumuştum. prof.dr. nevzat battal okutmuştu. derzte.
edit: neden bu kadar ayrıntılı hatırladığım dün öğrendim.
2005 yılının ekim ayının 12'zinde okumuştum. prof.dr. nevzat battal okutmuştu. derzte.
edit: neden bu kadar ayrıntılı hatırladığım dün öğrendim.
devamını gör...
2.
ölüm bilincinde olmayan insanlarla bir arada bulunmanın uzun vâdede zor olduğunun kanaatindeyim. yarının bir garantisinin olmadığı şu dünyada hiçbir şeyden çekincem yok çok şükür. böyle yaşamaya da bayılıyorum. gurur, gizem, kaçma.. benlik değil. yarın olmayabilirim, söylemek istediklerimi söylemeliyim. kimse, benliğim dahil hiç kimse ve hiçbir şey yerinde durmuyorken hareketlerimin durmasının lüzmu nedir? kendimi geri çekmenin yabancısıyım, yaşamanın kölesi. yaşamak. çok yaşamak. affetmek, affedilmek, söylemek, yürümek alabildiğine, cesaret etmek, korkmamak, korkmadan sevmek, tartışmak, kızmak, üzülmek, sevinmek, dipte olmak ve en tepede olmak. görüyorum ki ölümün farkında olup cesurca yaşamak herkesin harcı değil. ne üzücü!
devamını gör...
3.
kişisel gelişim kitabı adı olmayı hak eden bir bilinç türü.
devamını gör...
4.
"ölüm var,
ve sen her yerden dönülür sanıyorsun."
-ismet özel
ve sen her yerden dönülür sanıyorsun."
-ismet özel
devamını gör...
5.
bir müslüman olarak nasıl ki yarın ölür gibi günahlarımızı affetirmeye çalışıyoruz, aynı şekilde dünyevi yaşama da her an terk edebileceğimiz bir şey nazarıyla bakmak gerekiyor diye düşünüyorum. kalp kırmıyorum. kırarsam da kırık şekilde kalmaması için elimden gelen her şeyi yapmaya çalışıyorum. çünkü kırık bir kalple bana veda edip ölmesini istemem kimsenin. ya da ölmeyi.
aynı şekilde dünyevi şeylerde de inanan bir insan olarak allah'ın her daim arkanda, destekçin olduğunu bilirken bir şeylerden korkmak, kaçmak, saklanmak, ertelemek bana absürd geliyor. kendinle çelişiyormuşsun gibi..
ölüm yok ucunda, bence her insan istediği şeyi söylemeli. yapmalı. yaşamalı. yarın başını yastıktan kaldıramayabilirsin. ya da kaldırdığın günün akşamında tekrar yatağına varamayabilirsin.
birine söylemek istediğin şeyleri mezarının başında söylemek zorunda kalabilirsin.
yarım bıraktığın şeyler vicdanını rahat bırakır mı? ne gerek var böyle şeylere? kendinize eziyet etmekten başka bir şey değil bu yaptığınız bence. sürekli yarını, yarınları, ertelemeyi, sonrayı, geleceği düşünmeniz çok yorucu. yapılması gerekenin şu an yapılması lâzımdır çünkü garantiniz yok!
ve gerçekten belirsizlikler, ertelenen şeyler sadece sizi değil başkalarını da yıpratıyor. ölüm bilincinde olmak çok kolay gözükmese de ulaşıldığında çok rahat ve mutlu bir yaşam sürdürten bir teslimiyet türü. ölüm bilincinde olmayan ama kendine müslümanım diyen insanların da hareketleri kendiyle çelişiyor gibi gelmekle beraber kafasının içine açıp neden bunu yapıyorsun diye bağırmak istiyorum.
keşke içinizden geleni içinizden geldiği anda söyleseniz.
yazık olmasa.
aynı şekilde dünyevi şeylerde de inanan bir insan olarak allah'ın her daim arkanda, destekçin olduğunu bilirken bir şeylerden korkmak, kaçmak, saklanmak, ertelemek bana absürd geliyor. kendinle çelişiyormuşsun gibi..
ölüm yok ucunda, bence her insan istediği şeyi söylemeli. yapmalı. yaşamalı. yarın başını yastıktan kaldıramayabilirsin. ya da kaldırdığın günün akşamında tekrar yatağına varamayabilirsin.
birine söylemek istediğin şeyleri mezarının başında söylemek zorunda kalabilirsin.
yarım bıraktığın şeyler vicdanını rahat bırakır mı? ne gerek var böyle şeylere? kendinize eziyet etmekten başka bir şey değil bu yaptığınız bence. sürekli yarını, yarınları, ertelemeyi, sonrayı, geleceği düşünmeniz çok yorucu. yapılması gerekenin şu an yapılması lâzımdır çünkü garantiniz yok!
ve gerçekten belirsizlikler, ertelenen şeyler sadece sizi değil başkalarını da yıpratıyor. ölüm bilincinde olmak çok kolay gözükmese de ulaşıldığında çok rahat ve mutlu bir yaşam sürdürten bir teslimiyet türü. ölüm bilincinde olmayan ama kendine müslümanım diyen insanların da hareketleri kendiyle çelişiyor gibi gelmekle beraber kafasının içine açıp neden bunu yapıyorsun diye bağırmak istiyorum.
keşke içinizden geleni içinizden geldiği anda söyleseniz.
yazık olmasa.
devamını gör...
6.
uzun bir süre alık bir şekilde yaşadıktan sonra hayatınızdan ayrılan biriyle kazanılan bir şey. canınızdan kanınızdan biri sizi bırakıp gittiğinde fark ediyorsunuz ki ölüm çok başka bir şey ötekileştirilemeyen bir şey. bunu anladığınız noktada hayatı yaşama şekliniz bambaşka bir şey oluyor. daha iyi kalıplara sokmaya çalışıyorsunuz hayatınızı kendinizi. anın tadına varmaya yavaşlayıp hızlıca akıp giden zamanda kendinizi dinlemeye başlıyorsunuz...
devamını gör...
7.
insana yaşamanın, nefes alıyor olmanın değerini bildiren olaydır. bence kimse inkar edemez ki bir şeyin varlığının kendimiz için ne denli önem ve değer arz ettiğini onun yokluğuyla sınanmadan tam olarak anlayamayız. ölüm de her önümüzden bir cenaze aracı geçtiğinde, her bir sela okunduğunda ya da daha acısı her bir yakınımızı kaybettiğimizde bizi alttan alta bu imtihana tabi tutar. her defasında kalemi ayrı bir hassasiyetle tutuşturur elimize. tabii işin garip tarafı da şu ki nihayet imtihanı başarıyla tamamlamak için salondan bir daha ayrılmamak gerekir.
devamını gör...
8.
mahvediyor,kokutuyor bir yandan da çok merak ediyorum. yaşamanın hazzı ölümün tuhafligi büyük bilinmezlikler. bir gün öleceğim gerçeği müthiş bir şey. her şeyin başlangıcı ister inançlı ol ister olma her şeyin başlangıcıdir bu bilinç. insanlarin hepsi neden bir gün ölecekmiş gibi yaşamıyor? neden ölümü unutuyoruz? ölüm bilinciyle yaşanır mı? tüm bunlar şuna benziyor 50km gidecek kadar yakıtın var 50km sonra nereye varacaksın ne yapacaksın? gideceğin yer neresi 50 km sonra benzin istasyonu varmı? tüm bunları bir kenara bırakıyorsun aa gördun mü surdaki ağacı ordaki dağı vs yolu seyrediyorsun. sürekli 50km sonrasini düşünmekte tüm manzaralari gormemize engel olur. yolculuğu zehir edebilir. bilmiyorum muhittin abi bilmiyorumm.
devamını gör...
9.
kaderin doğrultusunda yaşanıyorsa kabullenilmesi gereken olgu. ama kırklı yaşları aşınca ve bir de çocukların var ise gençliğindeki gibi kolayca kabullenemiyorsun bu gerçeği. tam tersine bir yaşam olgusu doluyor insana, ölünce ardına bırakacağın kişileri düşününce. olmuyor iki safhada incelenebilir bu konu ancak. gençlik ve ileriki yaşlar...
devamını gör...