#araştırma-inceleme
yazar: m. bilgin saydam
yayım yılı: 2013
deli dumrul, dede korkut hikayeleri ile tanıdığımız, köprüsünden geçenlerin para ödemesiyle ünlenen destansı bir karakterdir. yazar, psiko-mitoloji denemesi olarak tanımladığı bu kitabında deli dumrul boyu'nu türklerin islamiyet'e geçiş sürecinde yaşananların yansıması olarak yorumlamaktadır.
yayım yılı: 2013
deli dumrul, dede korkut hikayeleri ile tanıdığımız, köprüsünden geçenlerin para ödemesiyle ünlenen destansı bir karakterdir. yazar, psiko-mitoloji denemesi olarak tanımladığı bu kitabında deli dumrul boyu'nu türklerin islamiyet'e geçiş sürecinde yaşananların yansıması olarak yorumlamaktadır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "kucukkarabalik" tarafından 04.02.2021 19:16 tarihinde açılmıştır.
1.
türk-islam ruhu üzerine bir kültür psikolojisi denemesi alt başlığını taşıyan ve deli dumrul anlatısını psikanalitik açıdan derinlemesine inceleyen bilgin saydam'a ait eserdir. kitapta alıntılanabilecek pek çok güzel tespit vardır fakat hepsini burada vermek mümkün değildir. gündeme de atıfta bulunması adına "bilinçdışı-bilinç karşıtlığı" adlı bölümde yer alan pasajı buraya bırakıyorum:
günümüz "modernite"sinde bilincin, bilinçdışı ve doğaya karşı kendini bütünüyle güvenli ve güçlü hissetmesi, onun elinde tuttuğu denetim mekanizmalarının sağlamlığına bağlı görülmektedir. bu denetim mekanizmaları bireyin ayağının kaymasını engellerken, kaydığında ayağa kalkabilmesine de bir ölçüde katkıda bulunmaktadır. ancak bu işlevlerin aynı zamanda bir baskı aracı olmalan, bastınlan ve reddedilenin "yabancı" ve "düşman" niteliğine bürünmesine neden olmakta; sürekli uyanıklığı gerektiren bir "düşük yoğunlukta alarm" halinin ancak kalıplaşmış kurallar ve yasaklar manzumesi yardımıyla farkındalıktan kaçınlmasına götürmektedir. sonuç, bilinçli bireyselli-ğin amaçladığının çok uzağında bir "kalıp insan", heidegger'in tabiriyle "şey insan" (man) sıradanlığıdır.
bireyleşememiş "şey insan"ın, çalkantılı dönemlerde kimlik kargaşasından ya da kendisini tanımlamaya zorlayan dış baskılardan kurtulmak için sığınacağı örtü şekilciliktir. şekilcilik, yani bazı ortak inanç ve ritüellerin özümsenmeden uygulanması, zayıf bireyselliği, güçlü, ama katı ortak kalıplar altında sakladığından tehlikelidir: "şey insan"ın kolaylıkla "sürü insan" haline gelmesine ve bilinçdışının zayıf bilinci sürüklemesine zemin hazırlar. bu "fanatizm"dir. fanatizm, yaratıcılıktan uzak; yıkıcılığında ise olabildiğince inançlı/inatçıdır. fanatizmin o kendine güvenli, katı örtüsü kaldınldığında ı'çeride zayıf, ürkek, güvensiz, çelimsiz çocuğu buluruz. bu çocuk "kendini var etmek" için, üzerine fırlatılan örtünün "kendisini var etmesi "ne sığınmaktadır (2019:91).
günümüz "modernite"sinde bilincin, bilinçdışı ve doğaya karşı kendini bütünüyle güvenli ve güçlü hissetmesi, onun elinde tuttuğu denetim mekanizmalarının sağlamlığına bağlı görülmektedir. bu denetim mekanizmaları bireyin ayağının kaymasını engellerken, kaydığında ayağa kalkabilmesine de bir ölçüde katkıda bulunmaktadır. ancak bu işlevlerin aynı zamanda bir baskı aracı olmalan, bastınlan ve reddedilenin "yabancı" ve "düşman" niteliğine bürünmesine neden olmakta; sürekli uyanıklığı gerektiren bir "düşük yoğunlukta alarm" halinin ancak kalıplaşmış kurallar ve yasaklar manzumesi yardımıyla farkındalıktan kaçınlmasına götürmektedir. sonuç, bilinçli bireyselli-ğin amaçladığının çok uzağında bir "kalıp insan", heidegger'in tabiriyle "şey insan" (man) sıradanlığıdır.
bireyleşememiş "şey insan"ın, çalkantılı dönemlerde kimlik kargaşasından ya da kendisini tanımlamaya zorlayan dış baskılardan kurtulmak için sığınacağı örtü şekilciliktir. şekilcilik, yani bazı ortak inanç ve ritüellerin özümsenmeden uygulanması, zayıf bireyselliği, güçlü, ama katı ortak kalıplar altında sakladığından tehlikelidir: "şey insan"ın kolaylıkla "sürü insan" haline gelmesine ve bilinçdışının zayıf bilinci sürüklemesine zemin hazırlar. bu "fanatizm"dir. fanatizm, yaratıcılıktan uzak; yıkıcılığında ise olabildiğince inançlı/inatçıdır. fanatizmin o kendine güvenli, katı örtüsü kaldınldığında ı'çeride zayıf, ürkek, güvensiz, çelimsiz çocuğu buluruz. bu çocuk "kendini var etmek" için, üzerine fırlatılan örtünün "kendisini var etmesi "ne sığınmaktadır (2019:91).
devamını gör...