ölüm gibi bir şey olup ölünmeyen durumlar

senin için harcanan emeği boşa çıkarmak

duman şarkılarında karşılaşabileceğimiz durumlardır.

15.5 sene hayatı paylaştığın köpeğinin ölmesi ve onu ellerinle toprağa vermek.. o son bakış var ya tarih kapar , tarih açar insan ömründe.

aklıma kaan tangöze'nin bekle dedi gitti şarkısı geldi

seri yenmeye başlayan çekirdekte ağza çürük olanın geldiği ve çoktan çiğnendiği farkedilen an.
evet, az önce içine düştüğüm o hazin durum.

dirseğin her hangi bir eşyanın köşesine çarpıp parmak uçlarına kadar elektriklenme ve uyuşma yaşamak.

henüz maskenin hayatta olmadığı zamanlarda sabah erkenden hınca hınç binilen otobuste aç karna sigara içmiş insan( kokusu) ile yarım metre mesafede otobüs yolculuğu yapmak.

(bkz: okurken mide kaldıran entryler)

(bkz: yaşamak)

üniversite sınavı

hayal kırıklığı.

kalp yetmezliği nedeniyle yoğun bakıma alınıp 2 kere kalbim durmuş. tasvir edemeyeceğim görüntüler görmüş, hisler yaşamıştım

yıl 2019 nisan, akşam 10 olması lazım, dışarıdan yemek sipariş etmiş, bilgisayarın başına geçmiş sınav sonuçlarının açıklanmasını beklerken yan sekmede açık olan whatsapp web'den çok yakın bir dostum ile konuşuyordum. baya hararetli bir tartışma içerisindeydik ve argo kullanımı da almış başını gidiyordu.

bana bir soru sorduğunu hatırlıyorum, o sırada sınav sonuçlarının açıklandığını fark etmiş ve sonuçlara tıklamıştım lakin bir anket doldurup dersin öğretmeni hakkındaki görüşlerimizi yazıp gönderince sonuçları görebilecektik. bir an önce saçma anketi doldurup görüş kısmına da "çok memnunum, süper" gibi şeylerle geçiştirecek şeyler yazarak notumu görmeye heves etmiştim.

tabi bunu yapmaya çalışırken bir anda kapı çaldı, gelen yemeği aldım ve tekrar bilgisayar başına geldim, anketi doldurup bi an önce yemeğe geçmeyi düşünüyordum.

sonra bir şey kafama dank etti. o dank sesini duydum gerçekten duydum...

arkadaşımın sorduğu soruya vereceğim cevabı, öğretmen hakkındaki düşünce kısmına yazıp göndermiştim... öyle böyle bir cevap da değil, o soruyu sorduğu için önce ona, sonra da o sorunun saçma sapan her kısmına bir senelik küfürler...

neyse ki hiçbir şey olmadı, o görüşleri kimse okumuyormuş.

misafirliğe gidilen evde sifonun bozulması.

okuldan kovuluşunun haberini almak. ömrü boyu disipline dahi yollanmamışlar bilemez. burada bir şeyler yaşamışız da söylüyoruz.

uykusuzluk.
11 gün uyumayınca mı ölüyordu insan? tam hatırlamıyorum. araya bir - iki saat uyku serpiştirince mis gibi glitch elde ediyorsun. ölmüyorsun ama kısıtlı enerji ile günlük sorumluluklarını yerine getirirken sürünüyorsun. baş ağrısı da cabası.
beynimde fillerin düğünü var resmen. keşke biraz ölsem...

maskeyle otobüse yetişmek için koşuyosun. otobüse binince öldün zannediyosun ama ölmemiş oluyosun. maskeyi açıp da bi nefes alıyım diyosun ama ortada emekli albay tiptip bakıyo maskeyi indirsen beylik tabancasıyla kafana sıkıcak bu çok belli. tüm deliklerinden içeri giren havayı hissediyosun ama ölemiyosun bi türlü. en son aklına harika bi fikir geliyo, hemen kafa sözlük’ü açıyosun ve harika bi başlığa manyaklar gibi iyi yazılmış bi tanım giriyosun. artık nefes alabiliyosun ve iyi hissediyosun. unutma, kafa sözlük bambi gibidir, yaşatır seni..

20 yıldır beslediğin bir hayalin gerçekleşemeyeceğini idrak etmek.

trafik kazası yaptığımız anda öleceğimizi bir kaç saniye düşündüğümüz, yaşadıklarımızın gözümüzün önünden hızlıca akıp geçtiği anlarda ölümü yaşarız ama ölmediğimiz de olur.

ne olursa olsun hakkında her şeyi iyiye yorduğun kişinin gerçek niyetiyle yüzleştiğinde oluşan farkındalık.

bu ülkede yaşamak.