ölüm haberi

kara haber çabuk ulaşır. bir vefat haberi aldığımızda ilahi bir ses işitilir. hepimiz birer telgraf direklerine dönüşür ve posta güvercinleri haline geliriz.

bugün bir tanıdığımın ölüm haberi aldım, çok üzgünüm. allah rahmet eylesin..

t: ilk alındığında insanın yüreğinden sanki bir parça kopmuşcasına acı veren haber.

uzakta yaşayan bir insana verilecek en kötü haberdir. duramazsin orada. gitsen yol bitmez. hayatında yaptığın en uzun yolculuk haberidir aldığın, çok sonra fark edersin.

uykumdan uyandıran bir "ne!?" sesiydi.
o an anlamıştım gelen haberi.
sırada kim olduğunu öğrenmek vardı.
onu işte hiç beklemiyordum.
şimdi daha hazırlıklı gibiyim.
özellikle kendiminkine.

-haberi geldi elim ayağım boşaldı bayılacak gibi oldum belki de bayıldım kendimi kaybettim ölüm gibi bir şey oldu ama kimse ölmedi. giden gitti.

hep tv'lerde ölüm haberi alınca kendini kaybeden insanları görüp şaşırırdım. yani "nasıl bir şey oluyor o anda acaba da insanlar bir anda böyle oluyor?" diye düşünürdüm. sonra aynısını yaşadım. kendimi yerden yere vurmadım da hakikatten insanın aklı gidiyormuş ilk anda. çok ince bir çizgi varmış. hem her şeyin farkındasın hem de inanmıyorsun hiçbir şeye. o psikolojik acı fiziksel acıya dönüşüyor sonra. öyle berbat bir olay. ne zaman bir ölüm haberi duysam içimden "allah sabır versin yakınlarına" diye dua ederim. sabretmekten başka yapacak hiçbir şey yok çünkü ölüm karşısında.

başkalarına verirken zihnen ve kalben bir şeylerin kopup gittiğini hissettiğiniz şey.

koptu gitti, ben hissettim onu.

bu sabah aldığım.

bir dev göçmüş gitmiş; rock’n roll’un kraliçesi tina turner. güle güle sultanım!

what's love got to do with ıt

bundan birkaç ay önce sabahın köründe bir fotoğraf atmıştım sözlüğe. ciğer rakı yapmıştık. o gün, mangalın başına geçen, orta yaş üstü göbekli bir ağabeyimiz vardı. o, mekan sahibinin komşusuydu. adamcağızla aramızda 1 sandalye vardı sohbet ettik içtik o gün.

dün vefat etmiş. embolisi varmış.

ne üzüldüm be. çok tatlı bir adamdı. vah. allah rahmet etsin.