1.
yaşamayı bekleyerek ölmek demektir. yemin ederim ki kelime oyunu yapmıyorum. gerçekten ikisi de aynı şey.
devamını gör...
2.
ölüm., beklediğin herhangi bir şeye benzemez.
otobüs beklemek değildir. yada banka da sıra beklemek.
tüh kaçırdık neyse bir sonrakine bineriz diyemezsin.
ölümü beklemek çok özeldir. bu hayattan alacağın ne varsa almışsın artık hesabı kapatmışsın demektir.
bakiye artırmamışsın vereceğinde kalmamış demektir.
ölümü bekleyerek yaşayamazsın. yaşam senin için zaten bitmiş demektir. ve nefes almak demek yaşamak için yetmez..
ölüm bekleyenlere selam olsun.
otobüs beklemek değildir. yada banka da sıra beklemek.
tüh kaçırdık neyse bir sonrakine bineriz diyemezsin.
ölümü beklemek çok özeldir. bu hayattan alacağın ne varsa almışsın artık hesabı kapatmışsın demektir.
bakiye artırmamışsın vereceğinde kalmamış demektir.
ölümü bekleyerek yaşayamazsın. yaşam senin için zaten bitmiş demektir. ve nefes almak demek yaşamak için yetmez..
ölüm bekleyenlere selam olsun.
devamını gör...
3.
ölümü bekleyerek yaşamak idam mahkumunun hücresinde beklediği psikoloji ile aynıdır, koca dünyayı kendine zindan etmekten farkı yoktur. ölümün varlığını unutmadan yaşamaktan farklıdır.
devamını gör...
4.
yine bir bekleyiştir ve bekleyişler tatsızdır. dümdüz yaşamak ve ara ara ölümü düşünmek daha sağlıklı olmakla birlikte; ölüm mefhumunu işine geldiği zamanlarda 'amaan zaten öleceğiz' şeklinde joker olarak kullanmak en güzelidir.
-bir yatır'ın tavsiyesi *
-bir yatır'ın tavsiyesi *
devamını gör...
5.
ölüm, ölüm dediğin nedir ki g... şaka şaka...
devamını gör...
6.
yaşamak denirse.
devamını gör...
7.
biz beklemesek de o gelecek. ama durağan bir yaşamınız varsa vadenizin dolmasını dört gözle bekliyorsunuz.
devamını gör...
8.
çok yüksek ihtimalle, tebrikler, depresyondasınız.
evet maalesef tebrik edilecek bir tarafı olmadığını ben de biliyorum. insan yaşamak için nefes alıyorken aldığı nefeslerin dahi kendisini boğması gerçek olmamalı, diye düşünüyorken buluyorsunuz kendinizi. çok büyük bir yükün altında kalan ruh, buna hızlı adapte olamıyor. anormal bir duruma reaksiyon geliştirmek normal olanı. hayatımız kayarken halay çekme modunda olsak burada büyük saçmalıklar dönmesi söz konusu olurdu. yani, yaşadığınız o travmatik olay her neyse-burda araya gireceğim, herkesin acı eşiği de meseleleri kavrayışı da farklıdır. kimisine iğne batsa çığlık atar, kimi uzvu kopsa gıkı çıkmaz. ruh da böyledir, bu sizin mukavemetsiz olduğunuzu göstermez. yaratılıştan gelen kodlarımız var- bir kaldıramayış söz konusu. bu kaldıramayışla da beyin kimyamız kayıyor, efendime söyleyeyim serotoninler noradrenalinler dopaminlerin grevde. çalışmıyoruz kardeşim, modundalar. sonra işte o depresyon dediğimiz nefesin boğması, hiçbir şeyin anlamı kalmadığı hissi, sonsuza kadar bu duygu durumunda sıkışıp kalacağım, artık bütün hayatım böyle geçecek kodları, kendini dünyanın en değersiz insanı hissetme, "keşke ölsem en azından oksijen israfı olmazdı" diye düşünme hatta bu düşünceyi eyleme geçirecek planlar tasarlama gibi bir çeşit ruh hapishanenesine düşüyorsunuz. ışık yok, ses yok, ümit yok, sonsuz bir ızdırabın sizi kıskıvrak yakaladığı ve artık bundan kaçışın olmadığı, hiçbir şeyin iyileşmeyeceğine dair kat'i inançlar. bu düşünceler size bizzat depresyonun fısıltıları. size ait değiller, ama beyin kimyası az önce de bahsettiğim gibi kaydığından müdahele gerektiriyor.
beck depresyon ölçeğinden bir hesaplama yapıyoruz.
birkaç tane de video örneği bırakıyorum:
dünya sağlık örgütü videosu
25 başa çıkma yöntemi, eğer depresyonunuz çok ağırsa pas geçelim
kendisi kanser hastası olan bir psikologtan
ps: kendini öldürmeye dair düşünceler planlaşmaya başladıysa bu bir acile başvurma göstergesidir, mutlaka kendinizi en yakın acile bırakın. kimse size "neden geldin?" diyemez. oradaki hastalardan daha acilsiniz. he bir de, çok kıymetlisiniz. kıymetli olmasanız oturup yarım saatimi ayırıp bu yazıyı yazmazdım. insan, insanın kurdu değil; yurdudur. göğün berrak ve parlak olduğunu zerrelerinizde duyacağınız aydınlık günlerde görüşmek üzere!
evet maalesef tebrik edilecek bir tarafı olmadığını ben de biliyorum. insan yaşamak için nefes alıyorken aldığı nefeslerin dahi kendisini boğması gerçek olmamalı, diye düşünüyorken buluyorsunuz kendinizi. çok büyük bir yükün altında kalan ruh, buna hızlı adapte olamıyor. anormal bir duruma reaksiyon geliştirmek normal olanı. hayatımız kayarken halay çekme modunda olsak burada büyük saçmalıklar dönmesi söz konusu olurdu. yani, yaşadığınız o travmatik olay her neyse-burda araya gireceğim, herkesin acı eşiği de meseleleri kavrayışı da farklıdır. kimisine iğne batsa çığlık atar, kimi uzvu kopsa gıkı çıkmaz. ruh da böyledir, bu sizin mukavemetsiz olduğunuzu göstermez. yaratılıştan gelen kodlarımız var- bir kaldıramayış söz konusu. bu kaldıramayışla da beyin kimyamız kayıyor, efendime söyleyeyim serotoninler noradrenalinler dopaminlerin grevde. çalışmıyoruz kardeşim, modundalar. sonra işte o depresyon dediğimiz nefesin boğması, hiçbir şeyin anlamı kalmadığı hissi, sonsuza kadar bu duygu durumunda sıkışıp kalacağım, artık bütün hayatım böyle geçecek kodları, kendini dünyanın en değersiz insanı hissetme, "keşke ölsem en azından oksijen israfı olmazdı" diye düşünme hatta bu düşünceyi eyleme geçirecek planlar tasarlama gibi bir çeşit ruh hapishanenesine düşüyorsunuz. ışık yok, ses yok, ümit yok, sonsuz bir ızdırabın sizi kıskıvrak yakaladığı ve artık bundan kaçışın olmadığı, hiçbir şeyin iyileşmeyeceğine dair kat'i inançlar. bu düşünceler size bizzat depresyonun fısıltıları. size ait değiller, ama beyin kimyası az önce de bahsettiğim gibi kaydığından müdahele gerektiriyor.
beck depresyon ölçeğinden bir hesaplama yapıyoruz.
birkaç tane de video örneği bırakıyorum:
dünya sağlık örgütü videosu
25 başa çıkma yöntemi, eğer depresyonunuz çok ağırsa pas geçelim
kendisi kanser hastası olan bir psikologtan
ps: kendini öldürmeye dair düşünceler planlaşmaya başladıysa bu bir acile başvurma göstergesidir, mutlaka kendinizi en yakın acile bırakın. kimse size "neden geldin?" diyemez. oradaki hastalardan daha acilsiniz. he bir de, çok kıymetlisiniz. kıymetli olmasanız oturup yarım saatimi ayırıp bu yazıyı yazmazdım. insan, insanın kurdu değil; yurdudur. göğün berrak ve parlak olduğunu zerrelerinizde duyacağınız aydınlık günlerde görüşmek üzere!
devamını gör...
9.
psikolojik bozukluk göstergesidir.
bir insan bilinçli ya da bilinçsiz şekilde ölümü takıntı haline getirebilir ve sonunda ölümün olduğunu bildiği için, hayatını yaşamaya değer bulmayabilir.
insanın bilinci, insanın sınavıdır. onu doğru kontrol etmeyi ve yönetmeyi beceremezseniz, gerçekten size verilen hayatı heba etmiş olursunuz. hayat bir arena ve siz, size bahşedilen her şeyi almakla yükümlüsünüz. insanın kaderi minimal oranda da olsa, kendi çabasına bağlanmıştır. doğru zamanda, doğru eforla istediğiniz şeylere erişebilirsiniz. dolayısıyla karamsar olmak, kolaya kaçmaktır. zihninizin kölesi olmayın.
bir insan bilinçli ya da bilinçsiz şekilde ölümü takıntı haline getirebilir ve sonunda ölümün olduğunu bildiği için, hayatını yaşamaya değer bulmayabilir.
insanın bilinci, insanın sınavıdır. onu doğru kontrol etmeyi ve yönetmeyi beceremezseniz, gerçekten size verilen hayatı heba etmiş olursunuz. hayat bir arena ve siz, size bahşedilen her şeyi almakla yükümlüsünüz. insanın kaderi minimal oranda da olsa, kendi çabasına bağlanmıştır. doğru zamanda, doğru eforla istediğiniz şeylere erişebilirsiniz. dolayısıyla karamsar olmak, kolaya kaçmaktır. zihninizin kölesi olmayın.
devamını gör...