yazar : nevil shute norway
yıl : 1957
dilimize kumsalda olarak çevrilmiş bilimkurgu romanıdır. ikinci dünya savaşı sonrası edebiyatta kendisine oldukça fazla yer edinmiş olan nükleer savaş konusunu işler. savaş sonrası tüm dünya avustralya dışında yok olmuştur ve oradaki insanların da yaklaşan yeni bir felaketten kurtulmak için birkaç günleri vardır.
yıl : 1957
dilimize kumsalda olarak çevrilmiş bilimkurgu romanıdır. ikinci dünya savaşı sonrası edebiyatta kendisine oldukça fazla yer edinmiş olan nükleer savaş konusunu işler. savaş sonrası tüm dünya avustralya dışında yok olmuştur ve oradaki insanların da yaklaşan yeni bir felaketten kurtulmak için birkaç günleri vardır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "insan olun biraz" tarafından 05.05.2021 20:52 tarihinde açılmıştır.
1.
nevil shute’nün ithaki bilmkurgu klasiklerinden çıkan kitabıdır.
bir gün, er ya da geç, öyle ya da böyle bilinen dünyanın sonu gelecek. ne zaman olduğunu bilmiyoruz, tahmin bile edemiyoruz ama dünyanın kuruluşundan beri her dönemde insanlar dünyanın sonunun geleceği günü göreceklerine inandı. ama henüz bu mutlu son gerçekleşmedi.
tahminlerde bulunuyoruz yine de dünyanın sonunun zamanı ile ilgili. halley dünyaya selam çakıp geçerken dünyanın sonunun geldiğini düşündük. olmadı. 2000 yılında, yeni milenyumda dünya yok olacak diye düşündük. olmadı. 2012 yılında, mayaların canları sıkıldığı için bıraktığı takvime kanarak dünyanın sonunu bekledik. olmadı.
peki ya aşağı yukarı ne zaman geleceğini bilseydik bu sonun? hatta birkaç ay kaldığından emin olsaydık? dünyanın diğer bölgelerinde hiçbir canlı kalmadığını bilseydik? sevdiklerimiz bile çoktan ölmüş olsaydı uzaklarda? dünyada sadece bir köşeye sinmiş gibi bekleyen bir avuç insan kalsaydık?
ne yapardık o zaman? nasıl yaşardık? bir yarış arabası alır mıydık? bahçeye yeni bir sandalye koyar mıydık? daktilo kursuna mı yazılırdık yoksa? ya da denizaltımıza mı sığınırdık?
ben ne yapacağımı biliyorum ama bu herkesin içinde paylaşmak istemiyorum. siz de biliyor musunuz?
bir gün, er ya da geç, öyle ya da böyle bilinen dünyanın sonu gelecek. ne zaman olduğunu bilmiyoruz, tahmin bile edemiyoruz ama dünyanın kuruluşundan beri her dönemde insanlar dünyanın sonunun geleceği günü göreceklerine inandı. ama henüz bu mutlu son gerçekleşmedi.
tahminlerde bulunuyoruz yine de dünyanın sonunun zamanı ile ilgili. halley dünyaya selam çakıp geçerken dünyanın sonunun geldiğini düşündük. olmadı. 2000 yılında, yeni milenyumda dünya yok olacak diye düşündük. olmadı. 2012 yılında, mayaların canları sıkıldığı için bıraktığı takvime kanarak dünyanın sonunu bekledik. olmadı.
peki ya aşağı yukarı ne zaman geleceğini bilseydik bu sonun? hatta birkaç ay kaldığından emin olsaydık? dünyanın diğer bölgelerinde hiçbir canlı kalmadığını bilseydik? sevdiklerimiz bile çoktan ölmüş olsaydı uzaklarda? dünyada sadece bir köşeye sinmiş gibi bekleyen bir avuç insan kalsaydık?
ne yapardık o zaman? nasıl yaşardık? bir yarış arabası alır mıydık? bahçeye yeni bir sandalye koyar mıydık? daktilo kursuna mı yazılırdık yoksa? ya da denizaltımıza mı sığınırdık?
ben ne yapacağımı biliyorum ama bu herkesin içinde paylaşmak istemiyorum. siz de biliyor musunuz?
devamını gör...
2.
benim bu kitapla tanışmam biraz erken dönemlere denk geliyor. ortaokul hazırlık sınıfı bittiği zaman, yaz tatiline çıkmadan önce ingilizce öğretmenlerimden birisi tarafından bana önerilmişti. hatırladığım kadarıyla kitabı bulmak da zor olmuştu. babamın gayretleri neticesinde kitap alınmış, kucağıma bir saatli bomba misali bırakılmıştı. tabi yeni yeni pişmeye başladığımız için kitabı okurken ciddi anlamda zorlanıyordum. elimde bir kalem, yanımda bir defter sürekli not alarak ve anlamaya çalışarak okuduğum için kitap neredeyse benim için bir anlam rehberi haline gelmişti. bu zorlu ve sıkı başlangıçtan sonra bir kaç kere daha okudum kitabı. eh pişmiştik artık ama her okuyuşumda farklı bir yerlere takılmayı ya da daha doğru bir tabirle farklı şeyler keşfetmeyi ihmal etmedim. düşünüyorum da, bendeki irlanda zaafının sebebi de bu kitap olabilir. * nevil shute yüzünden irlanda'nın halini ahvalini düşünmekten alamamıştım kendimi. itiraf ediyorum henüz ortaokul sıralarında içinizdeki irlandalı ben oldum. nasıl oldum kısmı nevil shute'ın bizatihi kendisinde gizli o yüzden açık etmeyeceğim bu durumu. kırılmasın sonra bana.
kitaba gelecek olursak kıyametin ortasında bu kadar dingin, bu kadar sakin bir anlatımı başka bir kitapta zor bulursunuz. ama bunda nevil shute'ın tanık olduğu ve yaşadığı olayların etkisi var diye düşünüyorum. zira adam iki dünya savaşının da tam orta yerinde kalmış, yeterince felaket görmüş ve bunlar üzerine düşünme fırsatı da bulmuş. zaten bu kitabın ortaya çıkmasının sebebi de bizatihi bu. dwight towers ve peter holmes karakterleri ise diğer roman karakterlerine pek benzemez onlar üzerine çokça şey yazmasam iyi olur. kitabı okuduğunuz da bu iki adamın size ne hissettirdiği mühim diye düşünüyorum. tüm bu olağan akış içerisinde radyo sinyalleri ve radyoaktif dalgalar derken, kendinizi dünyanın sonu geldiğinde millet nelerle uğraşıyor yahu diye düşünürken bulabilirsiniz ya da bulmaya bilirsiniz bilemiyorum * başkaca pek çok soru da kafanızı kurcalayacaktır.
malum artık dünyanın sonu temalı kitap ve film örnekleri ziyadesi ile arttı. lakin son zamanlarda yazılan/çekilen, kitap ve filmlerde sürekli bir atraksiyon var. neticede kitap bu konuyu derinlemesine işleyen ilk örneklerden birisi ve sizi daha çok düşünmeye sevk etmesi sebebi ile muhakkak okunmalı diye düşünüyorum. ha zombi istilası falan dururken ne işim var böyle sakin ve derinlemesine bir dünyanın sonu kurgusuna derseniz onu da anlayışla karşılarım. kafasına kafasına vurun o alçak zombilerin ne diyeyim...
kitaba gelecek olursak kıyametin ortasında bu kadar dingin, bu kadar sakin bir anlatımı başka bir kitapta zor bulursunuz. ama bunda nevil shute'ın tanık olduğu ve yaşadığı olayların etkisi var diye düşünüyorum. zira adam iki dünya savaşının da tam orta yerinde kalmış, yeterince felaket görmüş ve bunlar üzerine düşünme fırsatı da bulmuş. zaten bu kitabın ortaya çıkmasının sebebi de bizatihi bu. dwight towers ve peter holmes karakterleri ise diğer roman karakterlerine pek benzemez onlar üzerine çokça şey yazmasam iyi olur. kitabı okuduğunuz da bu iki adamın size ne hissettirdiği mühim diye düşünüyorum. tüm bu olağan akış içerisinde radyo sinyalleri ve radyoaktif dalgalar derken, kendinizi dünyanın sonu geldiğinde millet nelerle uğraşıyor yahu diye düşünürken bulabilirsiniz ya da bulmaya bilirsiniz bilemiyorum * başkaca pek çok soru da kafanızı kurcalayacaktır.
malum artık dünyanın sonu temalı kitap ve film örnekleri ziyadesi ile arttı. lakin son zamanlarda yazılan/çekilen, kitap ve filmlerde sürekli bir atraksiyon var. neticede kitap bu konuyu derinlemesine işleyen ilk örneklerden birisi ve sizi daha çok düşünmeye sevk etmesi sebebi ile muhakkak okunmalı diye düşünüyorum. ha zombi istilası falan dururken ne işim var böyle sakin ve derinlemesine bir dünyanın sonu kurgusuna derseniz onu da anlayışla karşılarım. kafasına kafasına vurun o alçak zombilerin ne diyeyim...
devamını gör...