1.
3 saat 50 dakikalık bir sergio leone başyapıtıdır. başrollerinde robert de niro jawes wood gibi isimlerin olduğu müziklerinin insanı mest ettiği harikulade bir filmdir.
insana seks mi daha güzel yoksa tatlı mı ikilemi yaşatan filmdir.
dostluk nedir ne değildir nasıl bir şeydir bütün gerçekliğiyle anlatan filmdir.
filmin garip bir hikayesi vardır.
sergio leone bu filmi yapmak için godfather filmini reddetmiştir ve filmi 10 yıl süren bir planlamayla yapmıştır sonra bazı densizler gelip insanlar bu kadar uzun film seyretmez der ve filmi kısaltırlar film vizyona girer ve senenin en kötü filmi seçilir. sonra uzun versiyonu yayınlanır ve çok sevilir.
filmin sonu hala seyirciler için tartışma konusudur.
yönetmen filmin sonunu seyirciye bırakmıştır ki bence öyle olması filmi daha güzel bir hale getirmiştir.
son sahneden sonra çalan müzik ise bu filmin en güzel kısımlarından bir tanesidir.
--! spoiler !--
robert de nironun tebessümü tecavüz sahneleri kadını aşağılama sahneleri arkadaşlığın kötü yanları bütün her şey hayatın iğrençliğini gerçekliğini yansıtır harika rahatsız edicidir. harika rahatsız edici ne demek zaten izleyenler anlayacaktır.
ayrıca amerika göndermeleri o kadar güzeldir ki tebessümle izlersiniz. god bless america diyip gidiyorum.
--! spoiler !--
insana seks mi daha güzel yoksa tatlı mı ikilemi yaşatan filmdir.
dostluk nedir ne değildir nasıl bir şeydir bütün gerçekliğiyle anlatan filmdir.
filmin garip bir hikayesi vardır.
sergio leone bu filmi yapmak için godfather filmini reddetmiştir ve filmi 10 yıl süren bir planlamayla yapmıştır sonra bazı densizler gelip insanlar bu kadar uzun film seyretmez der ve filmi kısaltırlar film vizyona girer ve senenin en kötü filmi seçilir. sonra uzun versiyonu yayınlanır ve çok sevilir.
filmin sonu hala seyirciler için tartışma konusudur.
yönetmen filmin sonunu seyirciye bırakmıştır ki bence öyle olması filmi daha güzel bir hale getirmiştir.
son sahneden sonra çalan müzik ise bu filmin en güzel kısımlarından bir tanesidir.
--! spoiler !--
robert de nironun tebessümü tecavüz sahneleri kadını aşağılama sahneleri arkadaşlığın kötü yanları bütün her şey hayatın iğrençliğini gerçekliğini yansıtır harika rahatsız edicidir. harika rahatsız edici ne demek zaten izleyenler anlayacaktır.
ayrıca amerika göndermeleri o kadar güzeldir ki tebessümle izlersiniz. god bless america diyip gidiyorum.
--! spoiler !--
devamını gör...
2.
film hakkında çok şey denebilir. sendikalar, serseriler, içki yasağı, silahlı çatışmalar vb. ama ben filmin bir iki sahnesi üzerinden yazmak istiyorum.
ilki elbette dominic'in vurulma sahnesi. zira bu ölüm noodles'ın hayatının geri kalanını şekillendirecektir. ama benim bu sahnede gördüğüm şey, gerçeklere rağmen, yaşananlara rağmen çocuğun çocuk olduğudur. dominic vurulmadan az önce çete paraları paylaşmış ve çanta içinde istasyonda bir dolaba paraları kilitlemiştir. dominic bundan az öncede bir gazete bayisini yakarlarken en ön saflarda gözükmüştür ve adamdır. ama çete yolda yürüyerek mahallesine geri dönerken dominic çocuktur. tek ayak üzerinde hoplaya zıplaya en önden gitmektedir. kapkaç yapan, bayi yakan, kaçakçılık işi yapan bu "haydut" aslında çocuktur. ama, bir büyük gibi, ölür.
ikinci olarak değineceğim sahne, patsy'nin içine düştüğü güldüren ikilemdir. patsy çetenin en çapkınıdır. noddles'ın ve kendisinin komşusu olan, küçük yaşta "mahallenin sürtüğü" haline gelmiş olan peggy ile birlikte olmak istemektedir. peggy ise kendisine meyveli pasta getirenlerle birlikte olmaktadır. patsy cebinde kalan son parası ile şişko moe'dan bir küçük pasta alır ve peggy'nin evine gider. peggy yıkanmaktadır, annesi patsy'e beklemesini söyler. patsy kapının önüne oturur ve beklemeye başlar. bu arada pastanın ambalajının dışına taşan krema dikkatini çeker ve kremayı parmağı ile sıyırıp yer. sonra ambalajı açar ve ambalaja yapışmış olan tüm kremayı yer. pasta iyice cazip hale gelmiştir artık. ama yememesi gerektiğini bilmektedir. böylece peggy ile pasta arasında bir ikilemde kalır. pastayı seven çocuğun dürtüleri, peggy'e baskın gelir tüm pastayı yer.
son olarak, filmin beni en çok etkileyen sahnesini yazayım da üç olsun.* noodles, uzun yıllar sonra, ölümünde kendisinin de payı olduğunu düşünerek yıllar yılı kahrolarak yaşadığı en iyi arkadaşı max ile karşılaşır. anlar ki max kendi hırsı uğruna, hem en iyi arkadaşlarının öldürülmesine neden olmuş, suçun kendi üzerinde kalmasını sağlamış, hem de sevdiği kadınını elinden almıştır. ikili karşı karşıya gelince, noodles onu tanımadığını söyler. bu karşılaşma sahnesi şok edicidir. zira geçmişi ile her gün hesaplaşmış, her gün kahrolmuş bir adam, yıllar yılı bir hiç uğruna kahrolduğunu, aldatıldığını görmüştür. filmi ilk izlediğimde bu sahne karşısında sinirimden ağlamıştım. bu sahnenin akabinde, bu filmle ilgili söylediğim tek şey "arkadaş, bunu arkadaşına nasıl yapar?" olmuştur."
(bkz: david noodles aaronson)
ilki elbette dominic'in vurulma sahnesi. zira bu ölüm noodles'ın hayatının geri kalanını şekillendirecektir. ama benim bu sahnede gördüğüm şey, gerçeklere rağmen, yaşananlara rağmen çocuğun çocuk olduğudur. dominic vurulmadan az önce çete paraları paylaşmış ve çanta içinde istasyonda bir dolaba paraları kilitlemiştir. dominic bundan az öncede bir gazete bayisini yakarlarken en ön saflarda gözükmüştür ve adamdır. ama çete yolda yürüyerek mahallesine geri dönerken dominic çocuktur. tek ayak üzerinde hoplaya zıplaya en önden gitmektedir. kapkaç yapan, bayi yakan, kaçakçılık işi yapan bu "haydut" aslında çocuktur. ama, bir büyük gibi, ölür.
ikinci olarak değineceğim sahne, patsy'nin içine düştüğü güldüren ikilemdir. patsy çetenin en çapkınıdır. noddles'ın ve kendisinin komşusu olan, küçük yaşta "mahallenin sürtüğü" haline gelmiş olan peggy ile birlikte olmak istemektedir. peggy ise kendisine meyveli pasta getirenlerle birlikte olmaktadır. patsy cebinde kalan son parası ile şişko moe'dan bir küçük pasta alır ve peggy'nin evine gider. peggy yıkanmaktadır, annesi patsy'e beklemesini söyler. patsy kapının önüne oturur ve beklemeye başlar. bu arada pastanın ambalajının dışına taşan krema dikkatini çeker ve kremayı parmağı ile sıyırıp yer. sonra ambalajı açar ve ambalaja yapışmış olan tüm kremayı yer. pasta iyice cazip hale gelmiştir artık. ama yememesi gerektiğini bilmektedir. böylece peggy ile pasta arasında bir ikilemde kalır. pastayı seven çocuğun dürtüleri, peggy'e baskın gelir tüm pastayı yer.
son olarak, filmin beni en çok etkileyen sahnesini yazayım da üç olsun.* noodles, uzun yıllar sonra, ölümünde kendisinin de payı olduğunu düşünerek yıllar yılı kahrolarak yaşadığı en iyi arkadaşı max ile karşılaşır. anlar ki max kendi hırsı uğruna, hem en iyi arkadaşlarının öldürülmesine neden olmuş, suçun kendi üzerinde kalmasını sağlamış, hem de sevdiği kadınını elinden almıştır. ikili karşı karşıya gelince, noodles onu tanımadığını söyler. bu karşılaşma sahnesi şok edicidir. zira geçmişi ile her gün hesaplaşmış, her gün kahrolmuş bir adam, yıllar yılı bir hiç uğruna kahrolduğunu, aldatıldığını görmüştür. filmi ilk izlediğimde bu sahne karşısında sinirimden ağlamıştım. bu sahnenin akabinde, bu filmle ilgili söylediğim tek şey "arkadaş, bunu arkadaşına nasıl yapar?" olmuştur."
(bkz: david noodles aaronson)
devamını gör...