orta doğu'da geçen hiçbir filmi izlememek

çünkü zaten ortadoğu'nun kendisi filmi olmuş filmin filmini izleyip ne yapacağım, algım şu yönde eline kamera almış bir yönetmen birkaç oyuncu ve o yörede yaşayan gariban halkı çoluğu çocuğu alıp otantik film çekiyor bu durum bu bölgede yaşamayan avrupalıların ilgisini çekebilir ama ben haberleri , videoları , belgeselleri yani ortadoğu'nun kendisine izlemeyi tercih ederim

ben türk filmi de izlemiyorum istisnalar dışında. bildiğim kültürlerin kurgusal yapıtları pek ilgimi çekmiyor. hatta genelde fantastik ve bilim kurgu filmleri izliyorum. izlediğim korku filmlerinin bile çoğu fantastik yapımlar oluyor. drama elementini severim sinemada ama düz dramayla da minimal düzeyde ilgileniyorum. bilmediğim ve/ya deneyimleyemeyeceğim türde kurguları seviyorum. insan kendinde olmayanı ararmış derler ya, öyle bir şey.

tanım: orta doğu'daki gerçek hayatın kurgularından daha ilgi çekici olduğunu iddia eden bir tanımla açılmış başlıktır. katılabilirim sanırım.

filmlerin amacı nedir? insana şu olmuş ya da şu olabilir demek isterler ama ortadoğu buna ihtiyaç duyuyor mu tabii ki hayır. film kültürü de yoktur çünkü insanlar iki yüzlü değildir. biz ne kadar oyuncuları izlerken saygı duysakta onlar zamanında en önde idam edilecek olan yalancılar olurlardı. şimdi zaman onların zamanı işte yaşasınlar bakalım.

body of lies' ın hariç tutulması gereken karardır.

russell crowe' un bu filme özel 3 ayda 22 kg alması bile projeye olan inancını gösterir ki , l.d.caprio zaten efsaneydi rolünde.

mutlaka herkesin izlemesi gereken bir film öneriyorum, şiddetle tavsiye ediyorum. film sakin geçiyor fakat sonunda dumura uğruyorsunuz, ulan bu nasıl olabilir diyorsunuz.

(bkz: içimdeki yangın)