yazar: vatan şaşmaz
yıl: 2002
yazarın geçmişi, aşklarını, yaşadıklarını ele aldığı kitabıdır. eserin ayrıca gri felsefesinden izler taşıdığını da görebiliriz.
yıl: 2002
yazarın geçmişi, aşklarını, yaşadıklarını ele aldığı kitabıdır. eserin ayrıca gri felsefesinden izler taşıdığını da görebiliriz.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "insan olun biraz" tarafından 21.07.2021 09:56 tarihinde açılmıştır.
1.
bir vatan şaşmaz kitabıdır.
ölünün arkasından kötü konuşulmaz. o yüzden bu kitap ile ilgili tanımımı daha genel bir kapsamda ele alacağım ama kitaptan da bahsetmem gerekecek elbette.
vatan şaşmaz pek iyi bir oyuncu değildi aslında ama yakışıklı ve samimi bir insan olduğu için medyada oyuncu olarak kendine güzel bir yer edinmişti. keşke öyle kalsaydı.
ama türkiye’de bir şekilde ünlü olan herkes ya müzikle ya da edebiyatla uğraşmak zorunda hissediyor kendini. bunun iyi örnekleri elbette var. mesela ezgi’nin günlüğünden hüsnü arkan harika bir romancıdır aynı zamanda, ya da oyuncu ercan kesal çok güzel öyküler yazar.
ama bir manken ablamızla yeni kitabını tanıtırken kendine sorulan “ hitler’i tanıyor musunuz?” sorusunu “ onlar kim?” diyerek edebiyatta ne kadar yükseğe çıkabileceğini kanıtlamıştı. ya da bir başka ünlümüz kitap yazmak için en az 10 kitap okumuş olmak gerektiğini söyleyerek yazarlık gereklerinde indirime giderek patron çıldırdı dedirtmişti.
vatan şaşmaz yazdığı kitabı tavuk suyuna çorba öykülerine benzetmişti. tavuk suyuna çorba öyküleri bir dönem dünyayı sarmış bir kitap serisi idi. içinde yarım sayfalık saçmasapan aforizmatik öyküler vardı. ve insanlar bu öyküleri okuyup feyz alarak ferrarileri satarak bilge olabileceklerine inanırdı.
referans noktası bu kadar kötü olan bir kitabın iyi olması beklenemezdi elbette ama bu kadar kötü de olmamalıydı. “ birlikte olduğum kadının everest’i olurum” diyen bir adamın insanlara tevazu ve iyilik mesajı veren bir kitap yazması ise ayrı bir paradoks.
neyse efendim , eğer bir gün çok zamanınız olursa, yapacak hiçbir şeyiniz yoksa, elinizde okunacak başka kitap da kalmadıysa, yani son ve tek çarenizse bu kitap belki birkaç sayfa okumak istersiniz.
ölünün arkasından kötü konuşulmaz. o yüzden bu kitap ile ilgili tanımımı daha genel bir kapsamda ele alacağım ama kitaptan da bahsetmem gerekecek elbette.
vatan şaşmaz pek iyi bir oyuncu değildi aslında ama yakışıklı ve samimi bir insan olduğu için medyada oyuncu olarak kendine güzel bir yer edinmişti. keşke öyle kalsaydı.
ama türkiye’de bir şekilde ünlü olan herkes ya müzikle ya da edebiyatla uğraşmak zorunda hissediyor kendini. bunun iyi örnekleri elbette var. mesela ezgi’nin günlüğünden hüsnü arkan harika bir romancıdır aynı zamanda, ya da oyuncu ercan kesal çok güzel öyküler yazar.
ama bir manken ablamızla yeni kitabını tanıtırken kendine sorulan “ hitler’i tanıyor musunuz?” sorusunu “ onlar kim?” diyerek edebiyatta ne kadar yükseğe çıkabileceğini kanıtlamıştı. ya da bir başka ünlümüz kitap yazmak için en az 10 kitap okumuş olmak gerektiğini söyleyerek yazarlık gereklerinde indirime giderek patron çıldırdı dedirtmişti.
vatan şaşmaz yazdığı kitabı tavuk suyuna çorba öykülerine benzetmişti. tavuk suyuna çorba öyküleri bir dönem dünyayı sarmış bir kitap serisi idi. içinde yarım sayfalık saçmasapan aforizmatik öyküler vardı. ve insanlar bu öyküleri okuyup feyz alarak ferrarileri satarak bilge olabileceklerine inanırdı.
referans noktası bu kadar kötü olan bir kitabın iyi olması beklenemezdi elbette ama bu kadar kötü de olmamalıydı. “ birlikte olduğum kadının everest’i olurum” diyen bir adamın insanlara tevazu ve iyilik mesajı veren bir kitap yazması ise ayrı bir paradoks.
neyse efendim , eğer bir gün çok zamanınız olursa, yapacak hiçbir şeyiniz yoksa, elinizde okunacak başka kitap da kalmadıysa, yani son ve tek çarenizse bu kitap belki birkaç sayfa okumak istersiniz.
devamını gör...