orijinal adı: the wonderful wizard of oz
yazar: l. frank baum
yayım yılı : 1900
fırtınada eviyle birlikte sürüklenen bir kız çocuğu gözünü başka bir ülkede ve başka denklemlerin olduğu koşullar içinde açar, buradan sonra ilginç hikayesi başlayacaktır.
yazar: l. frank baum
yayım yılı : 1900
fırtınada eviyle birlikte sürüklenen bir kız çocuğu gözünü başka bir ülkede ve başka denklemlerin olduğu koşullar içinde açar, buradan sonra ilginç hikayesi başlayacaktır.
lewis carroll shelf award (1968)
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "ironika" tarafından 01.04.2021 13:49 tarihinde açılmıştır.
1.
elbette böylesine kült bir kitap da bir uyumsuzdan çıkabilirdi.
varlıklı bir ailenin oğlu olarak muhteşem bir malikanede büyüyen lyman frank baum 12 yaşında askeri akademiye gönderilir. buraya sadece iki sene katlanabilen baum bu kabus gibi yılların sonunda geçirdiği panik atak krizleri üzerine evine döner. burada babasının aldığı ufak baskı makinesi ile amatör yayınlar yapmaya başlar ve sonunda çocuk edebiyatına en bilineni the wonderful wizard of oz olmak üzere onlarca kitap, yüzlerce hikaye ve şiir bırakır.
kitapta bir kasırga sebebiyle teyzesi ve eniştesi ile yaşadığı gri kansas'tan havalanıp oz diyarına savrulan dorothy'nin eve dönmeye çalışırken başından geçen maceralarını okuruz. elbette iyi kalpli dorothyciğimiz bu maceralarında yalnız değildir, ona köpeği toto, korkuluk, teneke adam ve aslan da eşlik ederler. hepsinin amacı büyük ve muhteşem büyücü oz'un yaşadığı zümrüt kente ulaşarak oz'dan dileklerini gerçekleştirmesini istemektir.
ironik olan ise elbette içlerinde en zekice önerileri sunanın kafasının içi samanla dolu olduğu için zeki olmadığına üzülen korkuluk olması, bir kalbi olmadığı için kimseyi sevemediğine üzülen teneke adamın yanlışlıkla bir böceği ezmesi üzerine ağlamaktan çenesinin paslanması* ve bir korkak olduğu için çok mutsuz olan aslanın yol arkadaşlarını korumak adına kendisini öne atmasıdır...
içimizdeki güzellikleri ve gücü kesfetmemiz için bir büyücünün size ipekten dikilmiş bir kalp takmasına ya da kafanıza keten tohumu ile çiviler doldurmasına gerek yok... belki tek ihtiyacımız olan sadece bir tesadüf eseri karşımıza çıkacak güzel kalpli bir yoldaştır.
siz yine de bunu benden duyduğunuzu oz'a söylemeyin lütfen.
varlıklı bir ailenin oğlu olarak muhteşem bir malikanede büyüyen lyman frank baum 12 yaşında askeri akademiye gönderilir. buraya sadece iki sene katlanabilen baum bu kabus gibi yılların sonunda geçirdiği panik atak krizleri üzerine evine döner. burada babasının aldığı ufak baskı makinesi ile amatör yayınlar yapmaya başlar ve sonunda çocuk edebiyatına en bilineni the wonderful wizard of oz olmak üzere onlarca kitap, yüzlerce hikaye ve şiir bırakır.
kitapta bir kasırga sebebiyle teyzesi ve eniştesi ile yaşadığı gri kansas'tan havalanıp oz diyarına savrulan dorothy'nin eve dönmeye çalışırken başından geçen maceralarını okuruz. elbette iyi kalpli dorothyciğimiz bu maceralarında yalnız değildir, ona köpeği toto, korkuluk, teneke adam ve aslan da eşlik ederler. hepsinin amacı büyük ve muhteşem büyücü oz'un yaşadığı zümrüt kente ulaşarak oz'dan dileklerini gerçekleştirmesini istemektir.
ironik olan ise elbette içlerinde en zekice önerileri sunanın kafasının içi samanla dolu olduğu için zeki olmadığına üzülen korkuluk olması, bir kalbi olmadığı için kimseyi sevemediğine üzülen teneke adamın yanlışlıkla bir böceği ezmesi üzerine ağlamaktan çenesinin paslanması* ve bir korkak olduğu için çok mutsuz olan aslanın yol arkadaşlarını korumak adına kendisini öne atmasıdır...
içimizdeki güzellikleri ve gücü kesfetmemiz için bir büyücünün size ipekten dikilmiş bir kalp takmasına ya da kafanıza keten tohumu ile çiviler doldurmasına gerek yok... belki tek ihtiyacımız olan sadece bir tesadüf eseri karşımıza çıkacak güzel kalpli bir yoldaştır.
siz yine de bunu benden duyduğunuzu oz'a söylemeyin lütfen.
devamını gör...
2.
biri bir kalp ister, biri beyin, bir diğeri ise cesaret. ironi ise bu istediklerine zaten sahip olmalarıdır. ama bunu asla farkında değillerdir. birinin teneke adama kalbi olmayan birinin ağlayamayacağını söylemesi gerek. korkuluğa saman dolu dediği kafasından çıkan zekice fikirlerin değerinin gösterilmesi gerek. ve de aslan'a gerçek cesaretin sevdiklerimiz için yaptıklarımız olduğunu anlatmamız gerek. sahi teneke adam ve korkuluğun münakaşasında kim haklıydı? insan hangisi olmadan yaşayamazdı? sevmek mi daha mühimdi düşünmek mi? kalp mi daha önemliydi beyin mi? yoksa asıl önemli olan onları kullanmamızı sağlayan cesaret miydi?
devamını gör...
3.
bir lyman frank baum kitabıdır.
bir kitapta olmasını isteyeceğimiz her şey öz büyücüsünde vardır. kalbi olmayan bir teneke adam, kafası samanla dolu olan bir korkuluk, cesaret yoksunu bir ormanlar kralı, sevimli ve iyi yürekli bir kız çocuğu ve en az onun kadar sevimli köpeği toto, her şeyi yer ile yeksan eden bir kasırga, sarı tuğlalı bir yol, iyi kalpli ve kötü kalpli cadılar ve the one the only oz büyücüsü.
bazen evde bir şeyler ararız, o an o aradığımız şey dünyanın en önemli şeyidir. mesela bir kalem. bulmasak olmaz, her yere bakarız ama her yere. ve sonunda aramaktan vazgeçip yılgın bir hoşgörü ile kaderimize razı geliriz. sonra bir koltuğa çöktüğümüz anda cebimizde bir batma hisseder ve kalemin onca zaman boyunca cebimizde olduğunu fark ederiz. işte bu böyle bir kitap benim için. çok basite indirgemek gibi olacak ama güç içinde.
bir çocuğun, elbette yetişkinliklerin de, hayata dair alması gereken onlarca mesajla dolu muazzam bir kitaptır oz büyücüsü. umarım bir gün sevdiğiniz bir insanla sarı tuğlalı yolda yürürsünüz.
bir kitapta olmasını isteyeceğimiz her şey öz büyücüsünde vardır. kalbi olmayan bir teneke adam, kafası samanla dolu olan bir korkuluk, cesaret yoksunu bir ormanlar kralı, sevimli ve iyi yürekli bir kız çocuğu ve en az onun kadar sevimli köpeği toto, her şeyi yer ile yeksan eden bir kasırga, sarı tuğlalı bir yol, iyi kalpli ve kötü kalpli cadılar ve the one the only oz büyücüsü.
bazen evde bir şeyler ararız, o an o aradığımız şey dünyanın en önemli şeyidir. mesela bir kalem. bulmasak olmaz, her yere bakarız ama her yere. ve sonunda aramaktan vazgeçip yılgın bir hoşgörü ile kaderimize razı geliriz. sonra bir koltuğa çöktüğümüz anda cebimizde bir batma hisseder ve kalemin onca zaman boyunca cebimizde olduğunu fark ederiz. işte bu böyle bir kitap benim için. çok basite indirgemek gibi olacak ama güç içinde.
bir çocuğun, elbette yetişkinliklerin de, hayata dair alması gereken onlarca mesajla dolu muazzam bir kitaptır oz büyücüsü. umarım bir gün sevdiğiniz bir insanla sarı tuğlalı yolda yürürsünüz.
devamını gör...
4.
yazan arkadaşlar kitabı gayet güzel özetlemişler ama bu başlığa yazmazsam olmaz. * bir eksiklikler ve beklentiler yanılması ve günümüz dünyasının özeti gibidir bu kitap. her şeyi size hükmeden şarlatanlardan beklememeniz gerektiği mesajını da inceden falan değil alenen ve dümdüz veriyor. sürekli yetki devri, yetenek devri, duygu devri vesaire gibi saçma sapan vekaletler veriyoruz. bizi iyi yöneteceğine inandığımız düzenbazlar, öte dünyamızı kurtaracağına inandığımız üfürükçü, tükürükçü aymazlar falan derken, her noktada şarlatanları efendi belliyoruz. bu öyle bir sarmal haline gelmiş ki, daha zeki olduğunuz, daha vicdanlı olduğunuz, daha cesur olduğunuz/olduğumuz halde yarattığımız bu sahte kahramanlar sayesinde kendinizin/kendimizin farkına varmakta gecikiyoruz. bunu bireysel bazda yaşarken, toplumsal alana da sirayet ettiriyoruz.
işin gerçeği şu ki, bu tarz zevatın sizi kandırması için öncelikle sizin kendinizi kandırmanız lazım. kendinizin ve potansiyelinizin farkında olmamanızdır esas olarak tüm bunlara sebep olan. hep birileri sizi iyi gütmelidir. modern köleler ve yarattıkları kurtarıcı algısı size hep bir zümrüt kent vaat eder. ve o kente varıldığında hep aynı sonla karşılaşırsınız. kral çıplaktır. yani sürekli ve yeniden insanların ve toplumların kendini aldatmasına şahit olarak inşa ediyoruz medeniyeti. bir kalbe ve vicdana sahipken bu düzen içerisinde zamanla teneke adama dönüşüyoruz. bir kükrememizle bu şarlatanlara geri adım attırabilecekken, aslan görünümlü tırsık kediler oluveriyoruz. zekamızı ve bilgimizi başkalarına kiraya vermek suretiyle kafalarımızı samanla dolduruyoruz. ve bunların hepsi basit bir öğrenilmiş çaresizliğin ürünü. modern dünyanın insanı için yaşamın olmazsa olmazları aslında boyunlarına takılmış tasmaların sıkılaştırılması ve gevşetilmesinden başka bir şey değil. baum buna 1900'lü yılların başında dikkat çekmiş. pek çok yazarda aynısını farklı kurgularla defalarca yapmış ama tas da aynı hamam da sadece tellak değişiyor. her daim iyi keselendiğimize inanıyoruz. *
neyse efendim ''oz büyücüsü'' güzel bir masaldır. büyüklere masaldır. mışıl mışıl uyuyun diye değil, gözünüzü açın diye yazılmıştır. fakat işin gerçeği şu ki; gözlerini açanlarda bu manzaraya boş boş bakmaktan başka bir şey yapamıyor. teneke adam kalbi olduğunu fark etse dahi onun karşısına bindirilmiş kıtalar halinde çıkan bin teneke adam oluyor. aslan'da da aynı terane, korkulukta da aynı... bir iyi niyet göstergesi olarak, zümrüt kentlerimizde, oz büyücülerimizle mutlu mesut yaşamlar temenni ediyorum hepimize. *
işin gerçeği şu ki, bu tarz zevatın sizi kandırması için öncelikle sizin kendinizi kandırmanız lazım. kendinizin ve potansiyelinizin farkında olmamanızdır esas olarak tüm bunlara sebep olan. hep birileri sizi iyi gütmelidir. modern köleler ve yarattıkları kurtarıcı algısı size hep bir zümrüt kent vaat eder. ve o kente varıldığında hep aynı sonla karşılaşırsınız. kral çıplaktır. yani sürekli ve yeniden insanların ve toplumların kendini aldatmasına şahit olarak inşa ediyoruz medeniyeti. bir kalbe ve vicdana sahipken bu düzen içerisinde zamanla teneke adama dönüşüyoruz. bir kükrememizle bu şarlatanlara geri adım attırabilecekken, aslan görünümlü tırsık kediler oluveriyoruz. zekamızı ve bilgimizi başkalarına kiraya vermek suretiyle kafalarımızı samanla dolduruyoruz. ve bunların hepsi basit bir öğrenilmiş çaresizliğin ürünü. modern dünyanın insanı için yaşamın olmazsa olmazları aslında boyunlarına takılmış tasmaların sıkılaştırılması ve gevşetilmesinden başka bir şey değil. baum buna 1900'lü yılların başında dikkat çekmiş. pek çok yazarda aynısını farklı kurgularla defalarca yapmış ama tas da aynı hamam da sadece tellak değişiyor. her daim iyi keselendiğimize inanıyoruz. *
neyse efendim ''oz büyücüsü'' güzel bir masaldır. büyüklere masaldır. mışıl mışıl uyuyun diye değil, gözünüzü açın diye yazılmıştır. fakat işin gerçeği şu ki; gözlerini açanlarda bu manzaraya boş boş bakmaktan başka bir şey yapamıyor. teneke adam kalbi olduğunu fark etse dahi onun karşısına bindirilmiş kıtalar halinde çıkan bin teneke adam oluyor. aslan'da da aynı terane, korkulukta da aynı... bir iyi niyet göstergesi olarak, zümrüt kentlerimizde, oz büyücülerimizle mutlu mesut yaşamlar temenni ediyorum hepimize. *
devamını gör...
5.
yaa çok güzeldi, çok çok güzeldi. neden daha çok masal okumuyorum ki? bir solukta bitirdim ve bayıldım.
dorothy'le birlikte bambaşka diyarlarda muhteşem bir serüvene adım atıyorsunuz. bu sırada size korkuluk, teneke adam ve aslan da eşlik ediyor. büyücüler, cadılar ve tuhaf krallıkların insanlarıyla karşılaşıyorsunuz. uzun yollar aşıyor, türlü tehlikeler atlatıyorsunuz. tabii daha çok güzel şeyler buluyor sizi. gücün değil doğrunun kazandığı, yolların yalnızca sevgiye açıldığı bir serüven bu. ee masal işte.
hepsinin o yolculuk sonunda ulaşmak istediği şeyler vardı. dorothy dışında hepsi sahip olduklarını güçlendirmenin peşine düştü. teneke adam fiziki anlamda bir kalbe sahip değildi ama kocaman bir kalbi vardı, bu yüzden de kalbi olsun istedi. korkuluk en akıllılarıydı ancak saman yerine bir beyin istedi. aslan fedakar ve korkusuzdu ama kendine "korkak" dediği için cesaret istedi. dorothy de evine dönmek istedi. aslında en başından beri sahip olduğu gümüş ayakkabıların gücünü istedi. o da sonradan bulmuş değildi aradığı şeyi. her biri kendi güçlerini açığa çıkardı bu yolculukta. görmeyi öğrendiler diyebilir miyiz? muhakkak.
dorothy'le birlikte bambaşka diyarlarda muhteşem bir serüvene adım atıyorsunuz. bu sırada size korkuluk, teneke adam ve aslan da eşlik ediyor. büyücüler, cadılar ve tuhaf krallıkların insanlarıyla karşılaşıyorsunuz. uzun yollar aşıyor, türlü tehlikeler atlatıyorsunuz. tabii daha çok güzel şeyler buluyor sizi. gücün değil doğrunun kazandığı, yolların yalnızca sevgiye açıldığı bir serüven bu. ee masal işte.
hepsinin o yolculuk sonunda ulaşmak istediği şeyler vardı. dorothy dışında hepsi sahip olduklarını güçlendirmenin peşine düştü. teneke adam fiziki anlamda bir kalbe sahip değildi ama kocaman bir kalbi vardı, bu yüzden de kalbi olsun istedi. korkuluk en akıllılarıydı ancak saman yerine bir beyin istedi. aslan fedakar ve korkusuzdu ama kendine "korkak" dediği için cesaret istedi. dorothy de evine dönmek istedi. aslında en başından beri sahip olduğu gümüş ayakkabıların gücünü istedi. o da sonradan bulmuş değildi aradığı şeyi. her biri kendi güçlerini açığa çıkardı bu yolculukta. görmeyi öğrendiler diyebilir miyiz? muhakkak.
devamını gör...
6.
kitabı okuduktan sonra yazar hakkında araştırma yaptığınızda aslında bu masalın 1900 lü yılların amerikasinin siyasi, ekonomik, kültürel durumunu belirten semboller kullandığını ogrendiginizde şaşkınlığını gizleyemeyeceksiniz.
bostan korkuluğunun aslında ezilen amerikan çiftçileri olduğunu teneke adamın da amerikan endüstriyel işçi sınıfının bir bireyi olduğunu öğrendiğimizde kitabın yazarının aslında bir çocuk masalından çok daha fazlasını kaleme aldığını anlıyor olacağız. bir solukta okunacak bu değerli eseri okumadan geçmeyin derim.
bostan korkuluğunun aslında ezilen amerikan çiftçileri olduğunu teneke adamın da amerikan endüstriyel işçi sınıfının bir bireyi olduğunu öğrendiğimizde kitabın yazarının aslında bir çocuk masalından çok daha fazlasını kaleme aldığını anlıyor olacağız. bir solukta okunacak bu değerli eseri okumadan geçmeyin derim.
devamını gör...
7.
l. frank baum’un meşhur oz büyücüsü öyküsünü kapra yayınları’ndan cep kitap olarak okudum.
neden bu kadar önemli bir masal, bir çocuk kitabı olduğunu anlayabiliyorum. her çocuğun rahatlıkla sevebileceği bir kurgu olduğunu düşünüyorum. aradığımız o özelliklerin aslında bizde var olduğunu gösteren tatlı bir masal bu.
hikayede kansas’lı dorothy bir fırtına sonrası kendini oz diyarında bulur. tek isteği evine geri dönmektir. yaptığı yolculukta korkak bir aslan, beyinsiz bir korkuluk ve yüreksiz bir teneke adamla karşılaşır. bir şekilde bu oz diyarının kötü cadılarına yakalanmadan aslan için cesaret, korkuluk için beyin, teneke adam için kalp, dorothy için de eve dönüş yolunu bulmaları gerekiyordur. bunu yapmanın tek yolu da zümrüt şehir’e gidip yüce büyücü oz ile görüşmek.
basımı var mı bilmiyorum ama devam kitaplarını da okumayı isterim. her şey tamamen bitmiş gibi görünmesine rağmen birçok kitabı daha var devamında araştırdığıma göre.
yazarın hayal gücü gerçekten etkileyici. temelde ana fikir her ne kadar basit olsa da kurduğu evren çok yaratıcı. bu yüzden çok beğendim.
neden bu kadar önemli bir masal, bir çocuk kitabı olduğunu anlayabiliyorum. her çocuğun rahatlıkla sevebileceği bir kurgu olduğunu düşünüyorum. aradığımız o özelliklerin aslında bizde var olduğunu gösteren tatlı bir masal bu.
hikayede kansas’lı dorothy bir fırtına sonrası kendini oz diyarında bulur. tek isteği evine geri dönmektir. yaptığı yolculukta korkak bir aslan, beyinsiz bir korkuluk ve yüreksiz bir teneke adamla karşılaşır. bir şekilde bu oz diyarının kötü cadılarına yakalanmadan aslan için cesaret, korkuluk için beyin, teneke adam için kalp, dorothy için de eve dönüş yolunu bulmaları gerekiyordur. bunu yapmanın tek yolu da zümrüt şehir’e gidip yüce büyücü oz ile görüşmek.
basımı var mı bilmiyorum ama devam kitaplarını da okumayı isterim. her şey tamamen bitmiş gibi görünmesine rağmen birçok kitabı daha var devamında araştırdığıma göre.
yazarın hayal gücü gerçekten etkileyici. temelde ana fikir her ne kadar basit olsa da kurduğu evren çok yaratıcı. bu yüzden çok beğendim.
devamını gör...