1.
benim hiç sevemediğim eylem çünkü o kargaşa içinde bütün teyzeler pazar arabalarını ayağımın üzerinden geçiriyor.
devamını gör...
2.
o kadar sesin, karmaşanın ve koşuşturmanın içinde huzur bulduğum farklı ve bir o kadar da renkli bir ortam.
devamını gör...
3.
aylak aylak gezdiğim sırada bir hanımefendi ile çarpışıp (bkz: ezel (dizi)) ömer'le aynı kaderi paylaşmaktan korktuğum aktivite.
devamını gör...
4.
yiyecek pazarını sevmem, ne atmosferini, ne kokusunu, gitmemde, anlamamda, olsa marketten soyulmuş doğranmış alırım bütün sebzeleri, hatta pişmiş, meyvede aramam,
ama antika pazarı, salı pazarı, bit pazarı, işte oralardan çıkamam, didik didik, turlarca..
ama antika pazarı, salı pazarı, bit pazarı, işte oralardan çıkamam, didik didik, turlarca..
devamını gör...
5.
yiyeceklerin olmadığı pazar türlerini gezmek kimi zaman çok zevkli olabilen ama şu günlerde yapılması tavsiye edilmeyen eylemdir.
devamını gör...
6.
şalvar giyip köylü imajına bürünen yerli çakallarımızın şehirlilere bitkisel ve hayvansal ürün sattığı bir yerdir pazarlar.
herkes malı meyve-sebze halinden alıyor. bütün tezgahlarda pırıl pırıl portakallar elmalar görüyorum, çamursuz pırıl pırıl patatesler, ıspanaklar, marullar görüyorum.
yerli, şalvarlı, şiveli ağzı olan dolandırıcılardan 1-2 lira ucuza alacağıma devlete vergisini ödeyen, beni kandırmayan manavdan alışveriş yaparım daha iyi. manavlar zaten daha ucuza alabilmek için direk köylüyle ticaret yapıyor.
pazar gezmek bence vakit kaybı. çok hareketli ve gürültülü bir yer. insanların birbirlerini ezdiklerine çok sefer şahit oldum.
şey olması gerekmiyor mu: pazarın müşterinin faydasına olması, hani fiyatlar iniyor çıkıyor ya. herkes aynı toptancıdan alınca fiyatlar da değişmiyor. çiftçi de zaten hasat edip sana satmak için köyünden şehre gelmesini beklemen çok tuhaf. bütün köyler kamyonlar gelse de malı satsam diye bekler.
tarım bakanlığından birileri geldiğinde de kameralar karşısında ağlarlar "domatesi 20 kuruştan veriyoz pazarda 5 lira yav" diye. niye ağlıyor bu çiftçi, onu kazıkladıkları için ağlıyor.
napacak peki bu çiftçi? seneye aynı kazığı çilekte, patateste, ayçiçeğinde yiyecek. hiç akıllanmayacak. tarlası imara açıldığı gün basacak imzayı yaşayacak imrendiği şehirli hayatı. bütün o görgüsüzlüğüyle aramızda dolaşacak, kornaya basıp selam verecek, balkondaki komşusuyla bağıra bağıra konuşacak, kapı zilini keşfetmediği için alt kattakilere kapıyı açtırtacak, balkondan bütün mahalleyi gözetleyecek ....
offf sıkıldım. bütün bunları bildiğim için pazara gitmiyorum. bence siz de gitmeyin ve artık manavları destekleyin. çünkü meyve-sebze halleri mafyatik bir düzen kurdular. recep tayyip erdoğan "halde terör estirenlerin işinin bitiririz" diyordu, o bile geri döndü bu işten.
manavdan alışveriş yapın. hayvansal ürünleri yerel dükkanlardan alın. tanıdık peynirciniz olsun, tanıdık manavınız olsun. bu sistemi ancak böyle değiştirebiliriz.
herkes malı meyve-sebze halinden alıyor. bütün tezgahlarda pırıl pırıl portakallar elmalar görüyorum, çamursuz pırıl pırıl patatesler, ıspanaklar, marullar görüyorum.
yerli, şalvarlı, şiveli ağzı olan dolandırıcılardan 1-2 lira ucuza alacağıma devlete vergisini ödeyen, beni kandırmayan manavdan alışveriş yaparım daha iyi. manavlar zaten daha ucuza alabilmek için direk köylüyle ticaret yapıyor.
pazar gezmek bence vakit kaybı. çok hareketli ve gürültülü bir yer. insanların birbirlerini ezdiklerine çok sefer şahit oldum.
şey olması gerekmiyor mu: pazarın müşterinin faydasına olması, hani fiyatlar iniyor çıkıyor ya. herkes aynı toptancıdan alınca fiyatlar da değişmiyor. çiftçi de zaten hasat edip sana satmak için köyünden şehre gelmesini beklemen çok tuhaf. bütün köyler kamyonlar gelse de malı satsam diye bekler.
tarım bakanlığından birileri geldiğinde de kameralar karşısında ağlarlar "domatesi 20 kuruştan veriyoz pazarda 5 lira yav" diye. niye ağlıyor bu çiftçi, onu kazıkladıkları için ağlıyor.
napacak peki bu çiftçi? seneye aynı kazığı çilekte, patateste, ayçiçeğinde yiyecek. hiç akıllanmayacak. tarlası imara açıldığı gün basacak imzayı yaşayacak imrendiği şehirli hayatı. bütün o görgüsüzlüğüyle aramızda dolaşacak, kornaya basıp selam verecek, balkondaki komşusuyla bağıra bağıra konuşacak, kapı zilini keşfetmediği için alt kattakilere kapıyı açtırtacak, balkondan bütün mahalleyi gözetleyecek ....
offf sıkıldım. bütün bunları bildiğim için pazara gitmiyorum. bence siz de gitmeyin ve artık manavları destekleyin. çünkü meyve-sebze halleri mafyatik bir düzen kurdular. recep tayyip erdoğan "halde terör estirenlerin işinin bitiririz" diyordu, o bile geri döndü bu işten.
manavdan alışveriş yapın. hayvansal ürünleri yerel dükkanlardan alın. tanıdık peynirciniz olsun, tanıdık manavınız olsun. bu sistemi ancak böyle değiştirebiliriz.
devamını gör...
7.
çoğunlukla anneyle yapılan kimine göre eğlenceli kimine göre eziyet olan bir aktivitedir.
annelerin ağır poşet taşımalarına kıyamayarak ''yok anacum valla hafif, ver onu da taşıyayım'' diyip eve gelindiğinde kolların kalkmamasına sebep olur...
annelerin ağır poşet taşımalarına kıyamayarak ''yok anacum valla hafif, ver onu da taşıyayım'' diyip eve gelindiğinde kolların kalkmamasına sebep olur...
devamını gör...
8.
çocukken her hafta annemle ve kardeşimle gezmek olsun diye gerçekleştirdiğim pekde isteyerek gitmediğim etkinlik. o güneşin kavurucu sıcaklığı altında pazar meydanını annem ve kardeşimle turlayışım o zamanlar beni bıktırsa da şımdı özlemle andığım çocukluğuma dair guzel bir detay olarak kaldı.
devamını gör...
9.
hosuma giden aktivite. alisveris icin degil ortam icin gidiyorum, yarim saatte gürültüye de kalabaliga da doyuyorum. oradaki pazarcilar gibi karton bardakta cay alip simit, pogaca, börek vs alip takiliyorum (icimde derinlerde bir yerde bir pazarci var).
burada da pazar kuruluyor. sebze meyvenin yani sira italyan/fransiz peynirleri, sarküteri ürünleri, saraplari, ekmekleri pastalari vs satan arabalar da var. sarap arabasinin etrafinda sabahin köründe sarap icen insanlar var.
ama ben sagdan soldan cikan pilav arabalarini, şambali tatlısı arabalarini özlüyorum. sonra önüne cikan her seyi ezip gecen pazar teyzelerini düsünüp acimi dindiriyorum.
burada da pazar kuruluyor. sebze meyvenin yani sira italyan/fransiz peynirleri, sarküteri ürünleri, saraplari, ekmekleri pastalari vs satan arabalar da var. sarap arabasinin etrafinda sabahin köründe sarap icen insanlar var.
ama ben sagdan soldan cikan pilav arabalarini, şambali tatlısı arabalarini özlüyorum. sonra önüne cikan her seyi ezip gecen pazar teyzelerini düsünüp acimi dindiriyorum.
devamını gör...
10.
sosyete pazarı da denen o curcunaya girip, hunharca karıştırmak, çook özledim yahu, hele minik defolu markaları bulunca altın bulmuş gibi sevindirik olmak *
devamını gör...
11.
güzel, güneşli bir bahar günü; benim doğup büyüdüğüm ilçe gibi köylülerin akınına uğrayan sokak arası pazarı ise gezilen, inanılmaz keyiflidir. köylülerin getirdiği taze envanter, tanıdık esnaflar ve yaratıcı çığırmalar çok hoşuma gider. ama büyük şehirlerdeki belediyenin aha bu otopark pazar yeri, kurun şeklinde oluşturulan yapay pazar kültürü benim hoşuma gitmiyor. ha eleştiri mayetinde söylemiyorum mecburi bir durum bu.
devamını gör...
12.
pazar gezmelerini özlediğim gerçeğini yüzüme yüzüme vuran başlık. evet özledim.
devamını gör...
13.
en son gittiğimde(yaklaşık 5 yıl öncesi) o izdiham içinde burnuma gelen osuruk kokusundan sonra bir daha gitmemeye karar verdiğim yerdir kendileri... kalabalık bir de çıkamıyorsun kolay kolay o lanet alandan
devamını gör...
14.
şu hayatta belki de yapmaktan en çok nefret ettiğim eylem. çarpan bebek arabaları, ayağımdan geçen pazar arabaları yetmiyormuş gibi bisikletle pazarın içinde gezenlerin bana çarpması için mi gidip gezeyim.
devamını gör...
15.
hiç sevmediğim bir uğraş.kesinlikle en ucuzu aramk için adım rekoru kırılan uğraştır .
devamını gör...
16.
ülke kültürünü, bölgenin sosyoekonomik ve sosyokültürel yapısını en rahat gözlemleme olanağı tanıyan alış veriş noktalarıdır.
devamını gör...
17.
bana avm gezmekten daha zevk veren eylem.
devamını gör...
18.
gezmek için gerçekten o kalabalığa girmeye değer mi dediğim kişilerin yaptığı eylem..
devamını gör...
19.
çok sevdiğim, annemle beraber gittiğim ama kollarımın artık çalışamaz hale geldiği bir eylem.
gerçi şu an kollarımız ağrıyamaz çünkü iki poşet alıp çıkıyoruz.
gerçi şu an kollarımız ağrıyamaz çünkü iki poşet alıp çıkıyoruz.
devamını gör...
20.
en güzel terapi yöntemidir, net.
devamını gör...