1.
kuruluş adı krs-pride olan, japonya merkezli mma, (karma dövüş sanatları), organizasyonu. 1997-2007 arası mma'in kalbini burada atmıştır. belki japonya ne alaka diyeceksiniz ama, ilginç bir şekilde smackdown ve wwe tipi profesyonel güreş gösterilerinin de yapıldığı ilk ülkedir japonya. zaten mma müsabakaları düzenleme fikri de buradan çıkar.
pride'da bu güreş gösterilerinin yarattığı kültürün bir devamı niteliğindedir ve bundan dolayı da artık mma aleminde pek görülmeyen, göz alıcı şovlarla sunar dövüşlerini. çoğu büyük müsabakanın özel olarak dizayn edilmiş posterleri bulunur, dövüşçüler ringe abartılı müzikler ve bazen de kostümler eşliğinde çıkar, ring sunucuları seslerini değiştirerek ortamı olduğundan daha mistik göstermeye çalışır...
dövüşlerde kurallar şimdikinden oldukça farklıdır. bariz faul sayılabilecek bazı hamleler hariç (göze parmak, hayalara tekme, kafa arkasına yumruk gibi), her türlü harekete izin vardı ve bu bazen oldukça vahşi durumların yaşanmasına sonuç verebiliyordu. formel sıkletler kemer maçları ve arka arkaya dövüşlerin yapıldığı grand prix'ler harici yoktu. çoğu zaman devasa ancak tekniği olmayan bir dövüşçü ile, yetenekli fakat hem boy hem de cüsse anlamında ufak kalan bir dövüşçünün karşılaştığı tabiri caizse 'freakshow' denilebilecek dövüşler sergilenirdi.
gösteri demişken, japon izleyiciler yerde uzun süre geçirilmesinden hoşnut değildi, bundan dolayı matta boğuşma fazla uzadığında hakem dövüşçüleri ayırıp ayağa kaldırır ve maçı tekrar devam ettirirdi. yine de, pek çok ünlü, öncü niteliğinde güreşçi ve jiu-jitsu sanatçısı pride ringinde kan ve ter dökmüştür. bunlardan bazılarını örnekleyelim; royce gracie (en ünlü jiu-jitsu sanatçılarından, ayrıca royce ailesi de jiu-jitsu işinde ünlü), kevin randelman (iki sefer ncaa şampiyonu) , kazushi sakuraba (japonya ülke güreş turnuva'sı dördüncüsü) ve fedor emelianenko (2002, 2005 ve 2007 dünya sambo şampiyonu). bu saydıklarım harici pek çok ünlü dövüşçü de geçiyor buralardan ama hepsini sayarsak sabaha kadar sayarız, ondan dolayı devam edelim.
dedik ya 1997-2007 arası, pride mma'in merkezi. iyi de para kazanıyorlar. 2002'de, japonya'nın bir numaralı kickboks organizasyonu k-1 ile birlikte düzenledikleri ''shockwave'' isimli gösteriye 71.000 seyirci çekiyorlar. o dönemde, niş sayılabilecek mma müsabakalarına böyle bir izleyici kitlesi çekebilmek, hakikaten saygı duyulması gereken bir iş. dövüşçüler televizyon dizilerinde, reklamlarda falan oynuyor, hayranları otobüslerinin peşinden koşturuyor. öyle bir delilik.
peki sonra ne oldu?
çatırdamalar aslında 2003 yılında başlamış. pride'ın sahibi olan dream stage entertainment isimli şirketin başkanı naoto morishita, otel odasında kendini kravatı ile asmış halde bulunuyor. üç sene daha bir şekilde idare ediyor şirket ama, 2006 yılında yamaguchi ailesinin, yani yakuzanın, paravan şirketi olduğu söylentileri çıkıyor. bu söylenti üstüne televizyon sözleşmelerinin pek çoğu hemen kaybediliyor. dream stage entertainment zaten o sıralar parasal açıdan zorda. 2007 yılında zuffa isimli bir şirket, pride'ı satın alarak amerika'ya getiriyor ve ufc'yi kuruyor. böylece pride defteri tamamen kapanmış oluyor.
pride'da bu güreş gösterilerinin yarattığı kültürün bir devamı niteliğindedir ve bundan dolayı da artık mma aleminde pek görülmeyen, göz alıcı şovlarla sunar dövüşlerini. çoğu büyük müsabakanın özel olarak dizayn edilmiş posterleri bulunur, dövüşçüler ringe abartılı müzikler ve bazen de kostümler eşliğinde çıkar, ring sunucuları seslerini değiştirerek ortamı olduğundan daha mistik göstermeye çalışır...
dövüşlerde kurallar şimdikinden oldukça farklıdır. bariz faul sayılabilecek bazı hamleler hariç (göze parmak, hayalara tekme, kafa arkasına yumruk gibi), her türlü harekete izin vardı ve bu bazen oldukça vahşi durumların yaşanmasına sonuç verebiliyordu. formel sıkletler kemer maçları ve arka arkaya dövüşlerin yapıldığı grand prix'ler harici yoktu. çoğu zaman devasa ancak tekniği olmayan bir dövüşçü ile, yetenekli fakat hem boy hem de cüsse anlamında ufak kalan bir dövüşçünün karşılaştığı tabiri caizse 'freakshow' denilebilecek dövüşler sergilenirdi.
gösteri demişken, japon izleyiciler yerde uzun süre geçirilmesinden hoşnut değildi, bundan dolayı matta boğuşma fazla uzadığında hakem dövüşçüleri ayırıp ayağa kaldırır ve maçı tekrar devam ettirirdi. yine de, pek çok ünlü, öncü niteliğinde güreşçi ve jiu-jitsu sanatçısı pride ringinde kan ve ter dökmüştür. bunlardan bazılarını örnekleyelim; royce gracie (en ünlü jiu-jitsu sanatçılarından, ayrıca royce ailesi de jiu-jitsu işinde ünlü), kevin randelman (iki sefer ncaa şampiyonu) , kazushi sakuraba (japonya ülke güreş turnuva'sı dördüncüsü) ve fedor emelianenko (2002, 2005 ve 2007 dünya sambo şampiyonu). bu saydıklarım harici pek çok ünlü dövüşçü de geçiyor buralardan ama hepsini sayarsak sabaha kadar sayarız, ondan dolayı devam edelim.
dedik ya 1997-2007 arası, pride mma'in merkezi. iyi de para kazanıyorlar. 2002'de, japonya'nın bir numaralı kickboks organizasyonu k-1 ile birlikte düzenledikleri ''shockwave'' isimli gösteriye 71.000 seyirci çekiyorlar. o dönemde, niş sayılabilecek mma müsabakalarına böyle bir izleyici kitlesi çekebilmek, hakikaten saygı duyulması gereken bir iş. dövüşçüler televizyon dizilerinde, reklamlarda falan oynuyor, hayranları otobüslerinin peşinden koşturuyor. öyle bir delilik.
peki sonra ne oldu?
çatırdamalar aslında 2003 yılında başlamış. pride'ın sahibi olan dream stage entertainment isimli şirketin başkanı naoto morishita, otel odasında kendini kravatı ile asmış halde bulunuyor. üç sene daha bir şekilde idare ediyor şirket ama, 2006 yılında yamaguchi ailesinin, yani yakuzanın, paravan şirketi olduğu söylentileri çıkıyor. bu söylenti üstüne televizyon sözleşmelerinin pek çoğu hemen kaybediliyor. dream stage entertainment zaten o sıralar parasal açıdan zorda. 2007 yılında zuffa isimli bir şirket, pride'ı satın alarak amerika'ya getiriyor ve ufc'yi kuruyor. böylece pride defteri tamamen kapanmış oluyor.
devamını gör...