primo türk çocuğu

ömer seyfettin'in milli hislere tercüman olan bir hikayesi.primo türk çocuğu nasıl doğdu ve primo türk çocuğu nasıl öldü diye de yayımlanmıştır.avrupa'da eğitim görmüş sosyalist düşünceli kendini türk kabul etmeyen mühendis kenan bey kendisi gibi mühendis olan italyan vitalis'in kızı grazia'yı izmir'de bir baloda görür ve aşık olur kız da ona karşı boş değildir mösyö vitalis levanten olarak geldiği bu türk topraklarında bu adamın işine yarayacağını düşünür ve evine buyur eder gide gele kenan ile grazia arasındaki ilişki kaçınılmaz olur evlenmeye karar verirler ama mösyö vitalis kızını bir türk ile evlendirmek istemez ama zaten kenan türk değildir kızı da bunu söyler ne düşüncesi yaşayışı hayata bakışı türk değildir sonunda mösyö vitalis kabul eder ve evlenirler selanik'e yerleşirler hayatlarını güzelce devam ettirirler italyan geleneklerine uyarak ilk doğan çocuklarına primo derler bir tane daha çocukları olur ama yaşayamaz primo tek çocuk olarak tek kelime türkçe bilmeden avrupalılar gibi büyütülür yetiştirilir ta ki primo 10lu yaşlarına geldiğinde patlak veren trablusgarp savaşı'na kadar.kenan italyanlar ile osmanlı savaşa başladığı zaman kendinde kandırılmış hissi duymaya başlar ve iki gün kendine gelemez oturdukları eve semte uğrayamaz tüm düşleri düşünceleri allak bullak olur sosyalizm hümanizm halkların kardeşliği insanlık eşitlik laflarını şöyle bir süzgecinden geçirince bu inandığı değerlerin sadece batılı devletlerin tekelinde olduğunu kendi çıkarlarına hizmet ettiğini anlar iş doğu toplumlarına islam topraklarına ve türklere gelince bu kavramların esamesi okunmaz yüzyıldır osmanlı küçüle küçüle elinde bir avuç toprak kalmıştır ve artık selanik'te tehlike altındadır tüm osmanlı tebaası birer birer özgürlüğüne egemenliğine kavuşurken türkler istibdat altında her an mühacir adayı olarak yaşamaktadırlar e peki nerede kaldı sosyalizm hümanizm.kenan düşündükçe beyninden vurulmuş döner ve bir hışımla evine döndüğünde acı gerçeği bir kez daha görür italyan bir eş italyan bir oğlan ve iki adet bavul.kenan kararını verir burada selanik'te kalacaktır karısı ısrarla şehri terk etmelerini söyler o gitmekte özgürdür fakat oğlu primo.annesi ile babası tartışırlarken primo dışarıya çıkar her yerde yığın yığın insanlar görür şapakalı okul arkadaşlarının olduğu yerde bir köşede fesli bir kişi görür o kişide primo'yu yanına çağırır gördüklerinden oldukça etkilenmiş olan ve anne ile babasının tartışmalarını da duymuş olan primo kafası karma karışık biçimde yanında gittiğinde orhan adlı korkusuz genç primo'yu türk olduğuna inandırmaya başlar kanıt olarak da babasının türk olduğundan dem vurur türk tarihini vecd ile anlatıp primo'yu gaza getirir ve primo evlerine döndüğünde kararını vermiştir anne ile babasına kırık dökük türkçesi ile ben turko değil italyona der ve annesi hıçkırıklara boğulur evi terk eder bu saatten sonra evdeki tüm hizmetçiler türklerden oluşturulur evde türkçe'den başka dil konuşulmaz primo gayet güzel türkçeyi öğrenmiştir adı da artık oğuzdur bir gün babasını evden alırlar sorgulamak üzere oğuz'da gelmek istemiştir ama izin vermez yunan askerleri sonrasında kenan bey'in mahpus günleri uzar oğuz türk tarihinin efsanesinin izinde günlerini geçirmektedir kendini bu dava için vermeye hazırdır trablusgarp'tan da iyi haberler gelmemektedir babasının ne olacağı şüphelidir bir gece babasının mavzerini omzuna alır cama ay vuruyorken yunan askerlerini pusuya düşürme hayalleri kurarak kendinden geçer hep istediği gibi kendini ayakları kan içinde kalmış ay yıldız olmuş bir biçimde görür zihinlere unutulmayacak efsane olarak anılacak şekilde geçmiştir ne büyük mutluluktur bu oğuz için oğuz gibiler için.