1.
cannes film festivalindeki ödülleri force majeure, triangle of sadness ve the square ile kapıp 2023'te jüri tahtına oturmuş isveçli yönetmendir. isveçli olduğu için çok tatlı ve kulağa samimi gelen bir aksanı vardır ama aksanına rağmen anlaşılır, basit ve akıcı bir ingilizce konuşur. bana en farklı gelen ise kendini ifade ederkenki enerjisi bence diğer röportajlarını izlediğim yönetmenlere göre çok ilgi çekici ve daha samimidir bu yüzden neredeyse tüm röportajlarını keyifle izlemiştim.
bu kadar röportajını izledikten sonra da ister istemez adamın ilginç yanlarını da öğrenmiş oldum aklımda kalanları da sizle paylaşmak isteirm şimdi.
1- filmi çekerken yanına gong alıyormuş. ilk başta bi 50 kere falan bir sahne çekiliyormuş sonra ruben "tamam çok iyiydi şimdi bi 15-20 dk mola moladan sonra da son 5 kere daha çekim yapacağız" diyor bu sayede de herkesi bu sahneye konstanre ve hevesli hale getiriyor çünkü artık iş bitse de gitsek e dönüyor. sondan 5. çekime başlamadan gong'u vuruyor danggg diye ses çıkıyor ve artık herkes bu işkencenin bitmesini istediği için ve ilk 50 tekrarda da artık herkes sahneyi "kendi doğalına" göre değiştirip özümsediğinden genelde hep sondan ikinci ve üçüncü sahne en iyi performansla çekilen sahne oluyormuş ve filme konuluyormuş yani, 53. çekimler genelde hep filmde olanlar.
2- ruben östlund sosyoloji hayranı. sosyologların uyguladığı deneyleri neredeyse her röportajından kendi repliğini ezberlemiş gibi anlatıp duruyor. yönetmen olarak amacı da aslında filmlerinde bu tarz bir deney ortamı yaratmak dolayısıyla hem oyuncular için hem de filmdeki karakterler için bir deney ortamı yaratıyor ki bence bu yönetmenliğin gerektirdiği otoriteyi en güzel şekilde kullanmaktır.
3- sürekli youtube'da geziniyor. dolayısıyla sürekli tuhaf ve ilginç komik videolardan bahsediyor bu videolarda da insanlar aslında istenmeyen durumlara düşüyor ve ruben'da bu videolardaki gözlemlerini hep röportajlarında paylaşıyor ve bunları filmlerinde ilham olarak kullandığını söylüyor.
4- filmi çekmeden önce senaryoyu canlandıracak oyunculara senaryonun ona gerçekçi gelip gelmediğini soruyor. eğer oyuncu senaryoyu özümseyemediyseoyuncu kendi istediği şekilde senaryo ile oynayabiliyor.
özetle ruben sayesinde tuhaf durumların aslında ne kadar normal, gündelik olduğunu ve bir seyirci gibi incelenip, öylesine irdelemek gerektiğini hatırlamış oldum. tuhaf bir durumun içindeyseniz veya tuhaf ve komik bir davranışınızdan ölesiye utanç duyuyorsanız, ruben amcanızı örnek alın ve kendinizi bir karakomedi filminde gibi veya bir deneyde gibi hayal edin. şıp diye geçer utancınız.
isteyenler için sevdiğim bir röportajından kesiti sunayım.buyrunuz
bu kadar röportajını izledikten sonra da ister istemez adamın ilginç yanlarını da öğrenmiş oldum aklımda kalanları da sizle paylaşmak isteirm şimdi.
1- filmi çekerken yanına gong alıyormuş. ilk başta bi 50 kere falan bir sahne çekiliyormuş sonra ruben "tamam çok iyiydi şimdi bi 15-20 dk mola moladan sonra da son 5 kere daha çekim yapacağız" diyor bu sayede de herkesi bu sahneye konstanre ve hevesli hale getiriyor çünkü artık iş bitse de gitsek e dönüyor. sondan 5. çekime başlamadan gong'u vuruyor danggg diye ses çıkıyor ve artık herkes bu işkencenin bitmesini istediği için ve ilk 50 tekrarda da artık herkes sahneyi "kendi doğalına" göre değiştirip özümsediğinden genelde hep sondan ikinci ve üçüncü sahne en iyi performansla çekilen sahne oluyormuş ve filme konuluyormuş yani, 53. çekimler genelde hep filmde olanlar.
2- ruben östlund sosyoloji hayranı. sosyologların uyguladığı deneyleri neredeyse her röportajından kendi repliğini ezberlemiş gibi anlatıp duruyor. yönetmen olarak amacı da aslında filmlerinde bu tarz bir deney ortamı yaratmak dolayısıyla hem oyuncular için hem de filmdeki karakterler için bir deney ortamı yaratıyor ki bence bu yönetmenliğin gerektirdiği otoriteyi en güzel şekilde kullanmaktır.
3- sürekli youtube'da geziniyor. dolayısıyla sürekli tuhaf ve ilginç komik videolardan bahsediyor bu videolarda da insanlar aslında istenmeyen durumlara düşüyor ve ruben'da bu videolardaki gözlemlerini hep röportajlarında paylaşıyor ve bunları filmlerinde ilham olarak kullandığını söylüyor.
4- filmi çekmeden önce senaryoyu canlandıracak oyunculara senaryonun ona gerçekçi gelip gelmediğini soruyor. eğer oyuncu senaryoyu özümseyemediyseoyuncu kendi istediği şekilde senaryo ile oynayabiliyor.
özetle ruben sayesinde tuhaf durumların aslında ne kadar normal, gündelik olduğunu ve bir seyirci gibi incelenip, öylesine irdelemek gerektiğini hatırlamış oldum. tuhaf bir durumun içindeyseniz veya tuhaf ve komik bir davranışınızdan ölesiye utanç duyuyorsanız, ruben amcanızı örnek alın ve kendinizi bir karakomedi filminde gibi veya bir deneyde gibi hayal edin. şıp diye geçer utancınız.
isteyenler için sevdiğim bir röportajından kesiti sunayım.buyrunuz
devamını gör...