sabahattin ali'yi seven chp'liler

gerçekten şaşırtıcıdır. sabahattin ali sinop cezaevi'nde anı olsun diye kalmamıştır, atatürk'e ve paşalara hakaretten ceza almıştır.
evet, kendisi bunun kumpas olduğunu iddia etmiştir ancak kanıtlayamamıştır. sonuç itibariyle atatürk'e hakaretten cezaevinde yatmıştır.

nazım hikmet'i seven chplilerle veya halide edip'i seven chplilerle pek farkı olmayan güruh. hatta bu yazarlara ahmet hamdi de eklenebilir de neyse. enteresandır bu kitle. zamanında içinden geçtikleri her ne varsa bugün sempati duyarlar. mesela tunceli(tunç eli) yahut diğer bir çok olay gibi. ha bu konularda dönemin chpsi haklıdır haksızdır orasını bilemem. ama şimdiki dönemin chpsi ve chplisi devekuşu vari bir tavır sergilemektedir. bu oldukça tutarsızda bir durumdur. hatta bugünün dinci(!) kesimi (bakın dikkat buyurun dindar demiyorum dinci diyorum) şimdinin chpsinden, chplilerinden, atatürkçülerinden çok daha tutarlı davranışlar sergileyerek dün kime düşmanlarsa bugünde aynı kişilere düşmanlık göstererek hayatlarını sürdürmektedirler. enteresandır.

bir insanın siyasi görüşü farklı bir konudur, sanat/edebiyat anlayışı farklı bir konudur. bunları birbirine karıştırmadığımız zaman belki biraz daha farklı bakabiliriz hayata.

dostoyevsky, sheakspeare, puşkin gibi bir çok yazar türklere bayıldığı için türkiye'de çok okunuyor değil mi?
sanat ve sanatçı özgür olmalı.

ben sabahattin ali'nin siyasi değil sanat anlayışını ve eserlerini seviyorum. chp'li yada akp'li olsam da farketmez. benim tavsiyem de her şeye bir siyaset bulaştırma özverimizi, başka şeylere harcamamız.

şimdi öncelikle yaşadığımız dönemde bilgiye erişmek aşırı derecede kolay. fakat, önemli nokta eriştiğimiz bilgiyi doğrulamak. yoksa sadece işimize geleni alıp, işimize gelmeyeni görmezden gelirsek hiçbir yere varamayız.

gelelim sabahattin ali'nin ceza meselesine. öncelikle o dönemler hakaretten ceza almak falan bugünkü gibi değil. yani twiter'dan eleştirince eve polis gelmiyor o dönemlerde. ceza almasına neden olan şey hakaret değil bir şiirdir.

şiiri de yazalım.

hey anavatandan ayrılmayanlar
bulanık dereler durulmuş mudur?
dinmiş mi olukla akan o kanlar?
büyük hedeflere varılmış mıdır?

asarlar mı hâlâ hakka tapanı?
mebus yaparlar mı her şaklabanı?
köylünün elinde var mı sabanı?
sıska öküzleri dirilmiş midir?

cümlesi beli der enelhak dese
hâlâ taparlar mı koca terese?
ismet girmedi mi hâlâ kodese?
kel ali’in boynu vurulmuş mudur?

bu şiir sonrası cezaevine girmiştir. şiir nerede ne zaman yayınlanır, kim servis eder hala muamma. ama bu şiir nedeniyle ceza almış ve cezası da arttırılarak onaylanmıştır. cezaevinde kaldığı dönemde ise atatürk'e bir mektup yazarak, bu şiiri yazmadığını söyleyerek af dilemiştir. fakat isteği yerine getirilmemiştir.

mektup da linkte.

www.diken.com.tr/sabahattin...

yazmıştır, yazmamıştır ben bilemem. mahkeme yazdığına hükmetmiş ve atatürk de affetmemiştir. olay bundan ibaret.

sabahattin ali romanlarına gelirsek de dönemin şartlarını eleştiren ya da göz önüne getiren öyküler yazar. romanları itibariyle sistem eleştirmeni ya da sistemin kölesi değildir. bu nedenle de bugün romanlarını sevenlerin herhangi bir siyasi görüşe sahip olması gerekmiyor. kaldı ki yazdığı iddia edilen şiir halkçılığı temsil eder. yani iktidarı ve gücü eleştirir. bu nedenle de o fikir, daha çok sol görüşe yakındır.

ayrıca, atatürk'ün kurduğu cumhuriyet halk partisi sol görüşlü bir parti değildir. türklüğü öven, milliyetçiliği ve halkçılığı ön plana çıkaran o günün şartlarında olması gereken bir oluşumdur. atatürk'ü siyasi saçmalıklarla anmak da zaten ahmaklıktan başka bir şey değildir. ulu önderi anlamak için yaptıklarına ve yazdıklarına dikkatlice bakmak gerekir.

sanat evrenseldir.

ek olarak, siyasi parti bir hayatı açıklamak için yeterli değildir. bilemiyorum altan.. kafayı böyle şeylerle bozmayın derim. tüm kombinasyonlar bu dünyada gerçekleşebilir.