1.
atatürk düşmanlarının atatürk'e çakmak için kullandıkları bir kişilik; kim olduğu bilinmeyen ve muhtemelen gerçek de olmayan bir karakter.
ilk defa necip fazıl kısakürek'in; "cumhuriyet döneminde ezilen müslümanlar"ı anlattığı son devrin din mazlumları eserinde rastlarız adına. necip fazıl'a göre 1925 yılında erzurum'da şapka kanununa karşı miting ve protesto eylemleri düzenleyen 33 kişilik bir grup, aralarında bir de kadın olduğu halde idam edilmiştir, hepsi bu kadar. kadının adına dair bir bilgi yok.
daha sonra, nimet arzık'ın yazdığı bir öyküye (ki öykünün aslını hiçbir yerde görmedik, sadece iktibaslarını biliyoruz) göre şalcı bacı namıyla bilinen bu kadının asıldığını, son sözlerinin "avratşapka giye ki asıla" olduğunu öğreniriz. anlatıcı "giyerdi giymezdi; ama icaplar vardı" diye bağlar. derken muhtemelen 1990'larda bu kez çetin altan, 1925'te şapka isyanından sonra erzurum'da sıkıyönetim komutanı olan dedesinin "hızını alamayıp bir de kadın astığını" ifade eder. kendisi o sırada doğmasa da duyunca epey üzülmüştür. ama öyle bir anlatış ki, sanırsın her iş bittikten sonra paşa dede adamlarına "bir de avrat yakalayıp çekin ipini" emretmiş, onlar da rastgele bir kadın yakalamıştır. çetin altan'ın bu yazısı, çocuklarının ikinci cumhuriyetçilik ideolojisinin bayrağını taşıdığı yıllarda yayınlanmış; yani muhtemelen ahmet'le mehmet'i yalnız bırakmamak için ortama uyum sağlamış baba altan.
1990'lardan sonra da edebiyat, nihayet "şalcı bacı" edebiyatını belli bir yere vardırır. çetin altan'ın hikayesinin saçmalığı idrak edilmiş olacak ki, "şöhret bacı" namıyla bilinen ve yetim oğlunu büyütmek için bohçacılık eden bu teyzenin, "oğlun gözaltına alınmış" söylentisi üzerine mahkeme salonuna gittiği, o panik haliyle nalınını çıkarıp jandarmaya atarak "ula şapkanıza sıçam" diye bağırdığı ve derhal derdest edildiği yazılıp durur. bir rivayete göre başörtüsünü çıkarmak istemediği için başına çuval geçirilerek asılmıştır, ya da kadın olduğu anlaşılmasın diye bu yapılmıştır (ki ne alakaysa, kadını kars kapısına asıyorsun kim görmeyecek). bunlar yetmez, "işte şalcı bacı'nın son fotoğrafı" diye asılmış bir kadın resmi paylaşılır.
ama gerçekler nedir? bir kere, kayıtlarda (istiklal mahkemesi kayıtları açık) böyle biri yoktur. hele ki erzurum'da 1925-26 yıllarında idam edilmiş bir kadın hiç yoktur. diğer yandan; fotoğraftaki kadın 1931'de ısparta'da adi bir suçtan asılmış darıbüklü fatma diye biridir. kısacası; olay bir nevi kabataş vakası olup çıkmış.
bu konudaki genel kaynak için buyurunuz.
ilk defa necip fazıl kısakürek'in; "cumhuriyet döneminde ezilen müslümanlar"ı anlattığı son devrin din mazlumları eserinde rastlarız adına. necip fazıl'a göre 1925 yılında erzurum'da şapka kanununa karşı miting ve protesto eylemleri düzenleyen 33 kişilik bir grup, aralarında bir de kadın olduğu halde idam edilmiştir, hepsi bu kadar. kadının adına dair bir bilgi yok.
daha sonra, nimet arzık'ın yazdığı bir öyküye (ki öykünün aslını hiçbir yerde görmedik, sadece iktibaslarını biliyoruz) göre şalcı bacı namıyla bilinen bu kadının asıldığını, son sözlerinin "avratşapka giye ki asıla" olduğunu öğreniriz. anlatıcı "giyerdi giymezdi; ama icaplar vardı" diye bağlar. derken muhtemelen 1990'larda bu kez çetin altan, 1925'te şapka isyanından sonra erzurum'da sıkıyönetim komutanı olan dedesinin "hızını alamayıp bir de kadın astığını" ifade eder. kendisi o sırada doğmasa da duyunca epey üzülmüştür. ama öyle bir anlatış ki, sanırsın her iş bittikten sonra paşa dede adamlarına "bir de avrat yakalayıp çekin ipini" emretmiş, onlar da rastgele bir kadın yakalamıştır. çetin altan'ın bu yazısı, çocuklarının ikinci cumhuriyetçilik ideolojisinin bayrağını taşıdığı yıllarda yayınlanmış; yani muhtemelen ahmet'le mehmet'i yalnız bırakmamak için ortama uyum sağlamış baba altan.
1990'lardan sonra da edebiyat, nihayet "şalcı bacı" edebiyatını belli bir yere vardırır. çetin altan'ın hikayesinin saçmalığı idrak edilmiş olacak ki, "şöhret bacı" namıyla bilinen ve yetim oğlunu büyütmek için bohçacılık eden bu teyzenin, "oğlun gözaltına alınmış" söylentisi üzerine mahkeme salonuna gittiği, o panik haliyle nalınını çıkarıp jandarmaya atarak "ula şapkanıza sıçam" diye bağırdığı ve derhal derdest edildiği yazılıp durur. bir rivayete göre başörtüsünü çıkarmak istemediği için başına çuval geçirilerek asılmıştır, ya da kadın olduğu anlaşılmasın diye bu yapılmıştır (ki ne alakaysa, kadını kars kapısına asıyorsun kim görmeyecek). bunlar yetmez, "işte şalcı bacı'nın son fotoğrafı" diye asılmış bir kadın resmi paylaşılır.
ama gerçekler nedir? bir kere, kayıtlarda (istiklal mahkemesi kayıtları açık) böyle biri yoktur. hele ki erzurum'da 1925-26 yıllarında idam edilmiş bir kadın hiç yoktur. diğer yandan; fotoğraftaki kadın 1931'de ısparta'da adi bir suçtan asılmış darıbüklü fatma diye biridir. kısacası; olay bir nevi kabataş vakası olup çıkmış.
bu konudaki genel kaynak için buyurunuz.
devamını gör...
2.
gerici dümbüklerin şapka giymeyeceğiz askere de gitmeyeceğiz ile birlikte söylediği iki yalandan birisidir. güya kastamonu'da şalcı bacı diye birisi, başörtüsü takıyor ve şapka devrimi'ne karşı çıkıyor(!) diye idam edilmiş. oysaki gerçekte iskilipli atıf gibi hainler, dini istismar edip ingiliz işbirlikçisi olduğu için darağacında asıldı. günümüzde kabataş yalanı neyse eskiden de şalcı bacı yalanı oydu.
devamını gör...