1.
sen daha iyilerine layıksın gibi ya da ya sen kimsin bu sana fazla gibi.
devamını gör...
2.
eskidendi ooo… mahcubiyetle karışık, utanarak söylenirdi. çünkü saygı, sevgi ya da hayranlığını dile getirirken, söylediğin sözün ya da sunduğun şeyin yetersiz olduğunu ima etmeye çalışırdın. tevazunun, samimiyetin en güzel hâliydi… şimdi ise şişirilmiş egolarıyla kimse kimseyi hiçbir şeye layık görmüyor. ya da sahte duygularla en güzel rolleri oynuyorlar…
devamını gör...
3.
o zaman layık olanla gel..
ya da
o zaman geri götür..
denebilür. ya da layıkat nedir düşünmek lazım gelür.
ya da
o zaman geri götür..
denebilür. ya da layıkat nedir düşünmek lazım gelür.
devamını gör...
4.
kim ne düşünür bilemem, bana göre hediyenin değerini düşüren ve hediyeyi verene de alana da pozitif anlamda hiçbir fayda sağlamayan bomboş bir kalıptır.
hediyenin ne olduğundan önce yetersiz olduğuna dair gereksiz bir bilgi şahsen beni mutlu etmez. kaldı ki iyi niyetle yapılan her şeye deli gibi sevinen bir insanım. güzel bir niyetle yapılmış/alınmış bir şeye layık olmadığımın düşünülmesi paketten bok çıkması kadar fecidir bana göre. bir de karşımdakini mahcup edecekse zaten istemem, kalsın. mahcubiyetten değil nezaketen söylenir diyeceksiniz fakat ortada bir mahcubiyet yoksa o halde nezaket dilimize daha güzel kalıplar kazandırmak gerekir. ne öyle ezik gibi!
hediyenin ne olduğundan önce yetersiz olduğuna dair gereksiz bir bilgi şahsen beni mutlu etmez. kaldı ki iyi niyetle yapılan her şeye deli gibi sevinen bir insanım. güzel bir niyetle yapılmış/alınmış bir şeye layık olmadığımın düşünülmesi paketten bok çıkması kadar fecidir bana göre. bir de karşımdakini mahcup edecekse zaten istemem, kalsın. mahcubiyetten değil nezaketen söylenir diyeceksiniz fakat ortada bir mahcubiyet yoksa o halde nezaket dilimize daha güzel kalıplar kazandırmak gerekir. ne öyle ezik gibi!
devamını gör...