#ödüllü filmler
almanya'da çalışan gurbetçi bayram'ın duygusal bir bağ kurduğu mercedes'i ile türkiye'ye yolculuğunu anlatan ödüllü türk filmi.
29. antalya altın portakal film festivali-en iyi yönetmen/en iyi kurgu/en iyi ikinci film
* istanbul uluslararası film festivali -fipresci ödülü
film, toplamda 8 ödüle sahiptir.
* istanbul uluslararası film festivali -fipresci ödülü
film, toplamda 8 ödüle sahiptir.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "örnek vatandaş" tarafından 23.11.2020 20:44 tarihinde açılmıştır.
1.
almanya'da bmw fabrikasında çalışan bayram'ın * sarı mercedesiyle türkiye'ye yaptığı yolculuğu ve başına gelenleri konu edinen türk-alman ortak yapımı film. bir mercedes sever olarak ara ara açıp bıkmadan izlediğim filmdir. özellikle vapur sahnesi ve ilyas salman'ın "b*k ettin bayan, s*çtın kapının içine" repliği unutulmazdır.*
devamını gör...
2.
arabasına hastalıklı bir biçimde bağlanmış olan gurbetçi bayramın hikayesinin anlatıldığı film. gurbetçi vatandaşların birçoğunda mevcut olan kendini beğenmişliği,her istediğini elde edebileğini sanma güdüsünün beyaz perdeye aktarılmış halidir.filmde şöyle bir baktığımızda asıl bombanın filmin sonunda olduğunu görebiliriz.almanyadan gelen bayramla sürekli yolda atışan o hippi gencin bile bekleyeni vardır,fakat bizim bayram eli şeyinde kalakalmıştır.
devamını gör...
3.
benim gözümde alım gücünün sınırlarını zorlayarak alınan ürünlerin insanı nasıl bir canavara dönüştürdüğünün de bir göstergesidir.
ülkemizde paranın pul kadar değeri kalmadığı için alınan her eşya ederinden çok daha değerli hale gelmiştir. bu da bizi uzun vadede birer sarı mercedesli bayram yapacaktır.
ülkemizde paranın pul kadar değeri kalmadığı için alınan her eşya ederinden çok daha değerli hale gelmiştir. bu da bizi uzun vadede birer sarı mercedesli bayram yapacaktır.
devamını gör...
4.
adalet ağaoğlu'nun fikrimin ince gülü eserinden esinlenilerek beyaz perdeye aktarılmıştır. başrolünü ilyas salman'ın oynadığı film, oyuncunun yeteneğiyle çok gerçekçi ve izlenilesi bir hal almıştır.
devamını gör...
5.
tunç okan'ın yönetmenliğini yaptığı, ilyas salman'ın devleştiği filmdir. inegöl'e gidip de köfte yiyemeyecek kadar talihsiz bayram'ın -adıyla tezat- hazin hikayesidir. taş sıçratan kamyoncuyu durdurma sahnesi, arabalı vapurdan iniş sahnesi efsanedir.
devamını gör...
6.
sonradan görme karaktersiz bayram'ın hazin hikâyesinin anlatıldığı film. izlerken onun yerine siz utanıyorsunuz. türkiye'de bu tip ayılar var mıydı evet vardı, şimdi var mı evet yine var. film mi, çok güzel ve ödüllü bir film. mutlaka izlenmeli.
devamını gör...
7.
adalet ağaoğlu’nun fikrimin ince gülü romanından uyarlanan tunç okan filmidir. filmin senaryosunu da tunç okan, macit koper ile birlikte yazmıştır. ilyas salman’ın çok büyük oynadığı filmdir.
aslında filmi konuşmadan önce sanat dallarının nasıl iç içe geçerek harikalar yarattığına bir bakmamız gerekir. muallim ismail hakkı bey’in unutulmaz, eskimeyen ve herkeste bir hatırası bulunan muhteşem şarkısı türk edebiyatının ilk yol romanı sayılan fikrimin ince gülü romanına esin kaynağı olur. bayram’a sevgilisinin hediye ettiği plaktır kitabın ismini veren.
daha sonra bu kitap da mercedes mon amour diye de bilinen filme esin kaynağı olur ancak filmde plak hediye etme sahnesi bulunmaz.
film bir şekilde almanya’ya işçi olarak kapağı atan bayram’ın sınıf atlamasına neden olduğunu düşündüğü bal rengi mercedes’i ile türkiye’ye tatile gelmesini anlatır. bayram şehirli olma, kendini küçük gördüğünü düşünen insanlara ders verme aracı olarak gördüğü mercedes’ine aşkla, tutkuyla bağlıdır. ancak onun bal rengi gördüğü mercedes’i bazıları için bok rengi mercedes’tir.
unutulmaz onlarca sahne ve replikle dolu olan film bayram’ın kendi bacağından asılan bir koyun olmaya çalışmasının bir anlatısıdır aslında. yükselmek için birilerinin üzerine basmanın gerekli ya da zorunlu olup olmadığı fikri de doluşur izleyenlerin zihnine filmi izlerken.
tunç okan’ın otobüste biraz biraz başladığı yol hikayesi anlatısının tamama ermiş halidir sarı mercedes. bayram’ı sevmekle nefret etmek, oh olsun demekle acımak arasında gider gelir insan.
aslında filmi konuşmadan önce sanat dallarının nasıl iç içe geçerek harikalar yarattığına bir bakmamız gerekir. muallim ismail hakkı bey’in unutulmaz, eskimeyen ve herkeste bir hatırası bulunan muhteşem şarkısı türk edebiyatının ilk yol romanı sayılan fikrimin ince gülü romanına esin kaynağı olur. bayram’a sevgilisinin hediye ettiği plaktır kitabın ismini veren.
daha sonra bu kitap da mercedes mon amour diye de bilinen filme esin kaynağı olur ancak filmde plak hediye etme sahnesi bulunmaz.
film bir şekilde almanya’ya işçi olarak kapağı atan bayram’ın sınıf atlamasına neden olduğunu düşündüğü bal rengi mercedes’i ile türkiye’ye tatile gelmesini anlatır. bayram şehirli olma, kendini küçük gördüğünü düşünen insanlara ders verme aracı olarak gördüğü mercedes’ine aşkla, tutkuyla bağlıdır. ancak onun bal rengi gördüğü mercedes’i bazıları için bok rengi mercedes’tir.
unutulmaz onlarca sahne ve replikle dolu olan film bayram’ın kendi bacağından asılan bir koyun olmaya çalışmasının bir anlatısıdır aslında. yükselmek için birilerinin üzerine basmanın gerekli ya da zorunlu olup olmadığı fikri de doluşur izleyenlerin zihnine filmi izlerken.
tunç okan’ın otobüste biraz biraz başladığı yol hikayesi anlatısının tamama ermiş halidir sarı mercedes. bayram’ı sevmekle nefret etmek, oh olsun demekle acımak arasında gider gelir insan.
devamını gör...
8.
hem çekim hem mekan hem oyunculuk bakımından nadir bir yapımdır. ilyas salman'ı sevmem ama bayram karakterini adeta yaşamıştır. ben uzun uzun analiz yapıp yazan birisi değilim. izlemeyenlere tavsiyem mutlaka izleyin.
devamını gör...
9.
benim iyi filmler listemde olan ve ilyas salmanın oscarlık oyuculuğuyla damga vurduğu filmdir. yazar arkadaşlar başlığa bilgileri yazmışlar. ancak ben bu filme biraz farklı bir bakış koyayım.
içinde kendimi de bulduğumdur. filmi izleyenler hatırlayacaktır, iki farklı dönem anlatılır. almanyaya gidilmeden öncesi ve almanya’dan türkiyeye dönüş yolculuğu. dikkatli izlerseniz, bayramın yüzü almanya’ya gitmeden önce hep güler. mutlu ve umut doludur. ancak filmin almanya sahnelerinde ise artık yüzü gülmeyen, asabi biridir.
sözlük içerisinde açılan başlıklarda çoğu zaman göçmen ailelerle dalga geçiliyor. oysa o coğrafyayı yaşamış biri olarak şunu söyleyeyim; daha ne hikayeler var, sarı mercedes ne ki? içinde gerçekten “insan” olan hikayeler.
bir sinemasever olarak, yol hikayelerini her zaman sevmişimdir. önerdiğim bir filmdir. yerli sinemamız açısından da değerlidir. ilyas salman’ın siyasi görüşlerine katılırsınız, katılmazsınız bu bir görüştür. ancak sinema dünyamıza katkısı es geçilemez. şekerpare, kibar feyzo, banker bilo, çiçek abbas, hababam sınıfını kim sevmez ki?
filmin künyesi hakkında da bilgi verelim; adalet ağaoğlunun “fikrimin ince gülü” romanından uyarlamadır. filmin yönetmeni tunç okan, 29. antalya film festivalinde bu film ile en iyi yönetmen ödülünü kazanmıştır. ilyas salman ise 5. ankara film festivalinde “en iyi erkek oyuncu” ödülüne layık görülmüştür. çekimlerine 1987 yılında başlanmış ve film 1992 yılında tamamlanmıştır. imdb puanı hak ettiği değeri ortaya koyar 7.8 dir. türkiye, almanya, fransa, isviçre ortak yapımıdır.
içinde kendimi de bulduğumdur. filmi izleyenler hatırlayacaktır, iki farklı dönem anlatılır. almanyaya gidilmeden öncesi ve almanya’dan türkiyeye dönüş yolculuğu. dikkatli izlerseniz, bayramın yüzü almanya’ya gitmeden önce hep güler. mutlu ve umut doludur. ancak filmin almanya sahnelerinde ise artık yüzü gülmeyen, asabi biridir.
sözlük içerisinde açılan başlıklarda çoğu zaman göçmen ailelerle dalga geçiliyor. oysa o coğrafyayı yaşamış biri olarak şunu söyleyeyim; daha ne hikayeler var, sarı mercedes ne ki? içinde gerçekten “insan” olan hikayeler.
bir sinemasever olarak, yol hikayelerini her zaman sevmişimdir. önerdiğim bir filmdir. yerli sinemamız açısından da değerlidir. ilyas salman’ın siyasi görüşlerine katılırsınız, katılmazsınız bu bir görüştür. ancak sinema dünyamıza katkısı es geçilemez. şekerpare, kibar feyzo, banker bilo, çiçek abbas, hababam sınıfını kim sevmez ki?
filmin künyesi hakkında da bilgi verelim; adalet ağaoğlunun “fikrimin ince gülü” romanından uyarlamadır. filmin yönetmeni tunç okan, 29. antalya film festivalinde bu film ile en iyi yönetmen ödülünü kazanmıştır. ilyas salman ise 5. ankara film festivalinde “en iyi erkek oyuncu” ödülüne layık görülmüştür. çekimlerine 1987 yılında başlanmış ve film 1992 yılında tamamlanmıştır. imdb puanı hak ettiği değeri ortaya koyar 7.8 dir. türkiye, almanya, fransa, isviçre ortak yapımıdır.
devamını gör...
10.
1992 yapımı bir tunç okan filmi. adalet ağaoğlu'nun fikrimin ince gülü kitabının uyarlamasıdır. ilyas salman'ı kişisel olarak hiç sevmesem de, mükemmel bir oyunculuk sergilemiştir. (bkz: yiğidi öldür ama hakkını yeme.)
yanılmıyorsam çekimleri 5 yıl sürmüştür.
almanya'da bmv montaj hattında çalışan * bayram'ın almanya'dan köyüne balkız ile olan yolculuğunu anlatır. tüm köyün ah'ını almıştır, başına gelmeyen kalmamıştır.
bayram öyle fırsatçı, yalancı bir insandır ki mercedes'inden başka kimsesi yoktur. filmin sonunda alman hippi alex'i bekleyenler varken bayramın köyünde, bayram'ı bekleyen kimse yoktur, arkadaşı ibrahim' in hakkını yiyerek tüm köyü birbirine katmıştır. güzel bir mesajdır.
aklımda kalan, unutamadığım sahneler şunlardır;
bayram'ı döven kamyoncunun umursamaz tavırları, tepkileri.
vapurda sarkıntı olduğu kadının rahatsız olup balkız'ın kapısını çarpması ve bayramın tepkisi;
b.k ettin bayan, s.çtın mercedes'in kapısına demesi.
kazadan sonra çalışan silecekler, aynı şekilde bayram'ın silecekleri bakması.
bayramın kazadan sonra balkız'a övgü dolu sözleri.
kazaya sebep olan çiftçinin hiç umursamaması. en azından öldü mü kaldı mı baksana öküz!
köyüne gelmek üzereyken hava atmak için giydiği, mercedes' li gömleği. o durumda bile hava atma peşinde.
kitabın sonundaki cümle: hiçbir yolun sonunda, kimse bayramı beklemiyor.
yanılmıyorsam çekimleri 5 yıl sürmüştür.
almanya'da bmv montaj hattında çalışan * bayram'ın almanya'dan köyüne balkız ile olan yolculuğunu anlatır. tüm köyün ah'ını almıştır, başına gelmeyen kalmamıştır.
bayram öyle fırsatçı, yalancı bir insandır ki mercedes'inden başka kimsesi yoktur. filmin sonunda alman hippi alex'i bekleyenler varken bayramın köyünde, bayram'ı bekleyen kimse yoktur, arkadaşı ibrahim' in hakkını yiyerek tüm köyü birbirine katmıştır. güzel bir mesajdır.
aklımda kalan, unutamadığım sahneler şunlardır;
bayram'ı döven kamyoncunun umursamaz tavırları, tepkileri.
vapurda sarkıntı olduğu kadının rahatsız olup balkız'ın kapısını çarpması ve bayramın tepkisi;
b.k ettin bayan, s.çtın mercedes'in kapısına demesi.
kazadan sonra çalışan silecekler, aynı şekilde bayram'ın silecekleri bakması.
bayramın kazadan sonra balkız'a övgü dolu sözleri.
kazaya sebep olan çiftçinin hiç umursamaması. en azından öldü mü kaldı mı baksana öküz!
köyüne gelmek üzereyken hava atmak için giydiği, mercedes' li gömleği. o durumda bile hava atma peşinde.
kitabın sonundaki cümle: hiçbir yolun sonunda, kimse bayramı beklemiyor.
devamını gör...
11.
ezilmişliğin eline imkan geçince neler yapacağını gösteren kült film.
arkadaşının hakkını yiyerek almanya'ya giden ve köfte yiyecek bile parası olmayan bayram'ın bu hayatta tek başarısı olan mercedes'i ile yol hikayesini anlatır.
sonunda ne köyü, ne sevdiği, ne de arabası kalmıştır.
allah var, ilyas salman bayram rolünde döktürmüştür.
arkadaşının hakkını yiyerek almanya'ya giden ve köfte yiyecek bile parası olmayan bayram'ın bu hayatta tek başarısı olan mercedes'i ile yol hikayesini anlatır.
sonunda ne köyü, ne sevdiği, ne de arabası kalmıştır.
allah var, ilyas salman bayram rolünde döktürmüştür.
devamını gör...
12.
filmde toplumsal değişim katmanlar altında bayram'ın hikayesi ile anlatılıyor. kalıbın dışına çıkma ve sınıf değiştirme isteği kişiyi varolanlardan da ediyor. paranın herşeyi alamayacağını bayram önce asıldığı kadının tokatı ile tadıyor. ona sunduğu mercedes ile birlikte köylü açlığını getirdiği görgüsüzlüğü bir sonucu tokat. en nihayetinde bayram köy kültürü ile yetişmiş almanya da dahi bunu aşamamış. almanya gidişinin temel gerekçesi sevdiğine kavuşacak statü elde etmek. masum bu amaç uğruna yapıp ettikleri çokta ahlaki değil. finalde tüm kapıları açacak uğruna yıllarını verdiği sevdiği kızı elde etme aracı olan bal renkli mercedes pert olur. daha kötüsü kız başkasıyla evlenir ikinci tokatı böyle yer. artık köylü içinde başkası yerine almanya ya gitmiş sahtekarın biridir. bayram en nihayetinde sevdiğinden, uğruna ömür tükettiği arabadan ve en önemlisi itibar ve memleket hayalinden olur.
ikincil niyet halis davranışı öldürmüştür.
ikincil niyet halis davranışı öldürmüştür.
devamını gör...
13.
türk tipi şark kurnazı geçinen yurdum insanını çok iyi tasvir eden ender filmlerden birisidir. doğallık ve ilyas salman'ın performansı gerçekten takdire şayandır. çekim tekniği de dönemine göre şaşırtıcı derecede iyi durumdadır.
devamını gör...
14.
en sevdiğim türk filmidir. ayrıca bu filmin ilyas salman’ın en iyi filmi olduğunu düşünürüm.
sarı mercedes-fikrimin ince gülü, adalet ağaoğlu’nun yazdığı romanın filme uyarlanmış versiyonudur. filmi tunç okan yönetir, başrolünde ise ilyas salman yer alır. filmin çekimi birkaç sene sürmüş ve 1992 yılında tamamlanmıştır.
almanya’ya işçi olarak giden ankara’nın köylüsü bayram, orada çöpçülük yapmaktadır ve en büyük hayali bir mercedes alıp köyüne mercedes ile dönmektir. bu yüzden bir çok gün aç kalan bayram, sonunda bir mercedes satın alır ve amcasını görüp, yavuklusu kezban’ı istemeye türkiye’ye gelir. ancak türkiye’ye bakışı ve türkiye oldukça değişmiştir. yolda başına gelmeyen kalmayan bayram en sonunda arabasıyla takla atar ve arabası dağılır. zar zor köyüne ulaştığında da köyünün taşındığını, amcasının öldüğünü, kezban’ın başkasıyla evlendiğini öğrenir.
sarı mercedes basit bir yol filmi ve komedisi olması dışında çok yönlü bir anlatı, taşlama ve portre sunar. bu insan portrelerinden birisi kompleks ile alakalıdır. bayram film boyunca geçmişini hatırlar. buna göre çocukluğunda hep bir şeylerin özlemini duyan ve istekleri olan bir çocuktur. aynı zamanda akranlarının dalga geçtiği, dışladığı bir çocuktur. ancak sıra geldiğinde o da kendisiyle dalga geçen çocuklardan biri olur ve bir sahnede onu seven ve koruyan kezban’ı yere düşürüp hiç umursamaz. bayram, dışlanmış bir öteki olsa da, bu onda herhangi bir anlayış geliştirmemiştir. fırsatı gelince o da kendisine kötülük edenlerden birisi olacaktır. bayram’ın ezikliği iyi bir insan olmasından çok pısırık biri olması ile alakalıdır. nitekim köylüsü ibrahim almanya’ya gidecekken onu kıskanıp kazık atar ve kendisi onun yerine almanya’ya gider. bayram’ın haset bir insan olması aslında onun sürekli dışlanması ve belli sınıflara dahil olma isteğindendir. bayram’ın köylüsü veli’den de bir zarar görmediği halde nefret etmesi, arabasıyla onlarla yarışması da bundan olsa gerektir. nitekim veli ve ailesi kaza yaptığında bayram durup onlara yardım bile etmez. aynı şekilde yatıp kalktığı solmaz ile de sonrasında görüşmez. çünkü bayram ve temsil ettiği prototip tatminler sonrasında geriye dönüp bakma ihtiyacı hissetmez. bayram’ın filmdeki hemen her figüre mercedes’i ile caka satması da yine toplumsal ezikliği ile alakalıdır. kendini çocukluğundaki yaşadıklarından dolayı zayıf hissettiğinden, kendini güçlü kılmak adına çeşitli metalara ihtiyaç duymaktadır. mercedes bunun en başında gelenidir. ayrıca bayram kadınları elde etmek için de arabasını kullanır. solmaz, feribottaki kadın ve istemeye gittiği kezban hepsi mercedes aracılığıyla elde edilir.
ancak bir farkla. mercedes ve avrupa görmüş bayram ve mercedesin türkiye’de bir değer ve karşılığı yoktur. daha gümrükte bayram azar ve ceza yer. sonrasında bir hippie onunla dalga geçip arabasına domates atar. burada ilginç olan bayram’ın statüye göre davranması ve tepkileridir. mesela kamyoncuları küçümser ve onları sollamayı sever. kamyoncuyu durdurup kavga etmesi de bundandır. otoparkta bakıcı ile kavgası da yine aynı sebepledir: mercedesi ile saygı görememek ve ilgi çekmemek. bayram ilgi çekmediği için daha da hiddetlenmekte ve ezikliği artmaktadır. bu yüzden de mercedes onun ruhunun doğrudan bir yansımasıdır artık. toplumsal statü bakımından da araba ile bütünleşmiştir. aslında bir çöpçü olan bayram herkese bmw fabrikasında çalıştığını söyler. bunca yolu arabasıyla gelmiştir ancak iyi bir şoför değildir. kadınlara karşı çok iddialı ve seksisttir ancak ilişki kurmayı bilmemektedir.
kısacası bayram toplumun koftiliğinin ve yalancılığının bir temsilcisi olarak karşımıza çıkar. çizdiği imaj aslında bir yalandan ibarettir ve metaya dayalıdır. meta gittiğinde bu insan tipi de değerini yitirecektir. bu yönüyle bayram materyalist bir profili temsil eder. buradaki materyalizmin farkı ise toplumsal eziklik ve heveslerle bezenmiş olmasıdır.
sarı mercedes-fikrimin ince gülü, adalet ağaoğlu’nun yazdığı romanın filme uyarlanmış versiyonudur. filmi tunç okan yönetir, başrolünde ise ilyas salman yer alır. filmin çekimi birkaç sene sürmüş ve 1992 yılında tamamlanmıştır.
almanya’ya işçi olarak giden ankara’nın köylüsü bayram, orada çöpçülük yapmaktadır ve en büyük hayali bir mercedes alıp köyüne mercedes ile dönmektir. bu yüzden bir çok gün aç kalan bayram, sonunda bir mercedes satın alır ve amcasını görüp, yavuklusu kezban’ı istemeye türkiye’ye gelir. ancak türkiye’ye bakışı ve türkiye oldukça değişmiştir. yolda başına gelmeyen kalmayan bayram en sonunda arabasıyla takla atar ve arabası dağılır. zar zor köyüne ulaştığında da köyünün taşındığını, amcasının öldüğünü, kezban’ın başkasıyla evlendiğini öğrenir.
sarı mercedes basit bir yol filmi ve komedisi olması dışında çok yönlü bir anlatı, taşlama ve portre sunar. bu insan portrelerinden birisi kompleks ile alakalıdır. bayram film boyunca geçmişini hatırlar. buna göre çocukluğunda hep bir şeylerin özlemini duyan ve istekleri olan bir çocuktur. aynı zamanda akranlarının dalga geçtiği, dışladığı bir çocuktur. ancak sıra geldiğinde o da kendisiyle dalga geçen çocuklardan biri olur ve bir sahnede onu seven ve koruyan kezban’ı yere düşürüp hiç umursamaz. bayram, dışlanmış bir öteki olsa da, bu onda herhangi bir anlayış geliştirmemiştir. fırsatı gelince o da kendisine kötülük edenlerden birisi olacaktır. bayram’ın ezikliği iyi bir insan olmasından çok pısırık biri olması ile alakalıdır. nitekim köylüsü ibrahim almanya’ya gidecekken onu kıskanıp kazık atar ve kendisi onun yerine almanya’ya gider. bayram’ın haset bir insan olması aslında onun sürekli dışlanması ve belli sınıflara dahil olma isteğindendir. bayram’ın köylüsü veli’den de bir zarar görmediği halde nefret etmesi, arabasıyla onlarla yarışması da bundan olsa gerektir. nitekim veli ve ailesi kaza yaptığında bayram durup onlara yardım bile etmez. aynı şekilde yatıp kalktığı solmaz ile de sonrasında görüşmez. çünkü bayram ve temsil ettiği prototip tatminler sonrasında geriye dönüp bakma ihtiyacı hissetmez. bayram’ın filmdeki hemen her figüre mercedes’i ile caka satması da yine toplumsal ezikliği ile alakalıdır. kendini çocukluğundaki yaşadıklarından dolayı zayıf hissettiğinden, kendini güçlü kılmak adına çeşitli metalara ihtiyaç duymaktadır. mercedes bunun en başında gelenidir. ayrıca bayram kadınları elde etmek için de arabasını kullanır. solmaz, feribottaki kadın ve istemeye gittiği kezban hepsi mercedes aracılığıyla elde edilir.
ancak bir farkla. mercedes ve avrupa görmüş bayram ve mercedesin türkiye’de bir değer ve karşılığı yoktur. daha gümrükte bayram azar ve ceza yer. sonrasında bir hippie onunla dalga geçip arabasına domates atar. burada ilginç olan bayram’ın statüye göre davranması ve tepkileridir. mesela kamyoncuları küçümser ve onları sollamayı sever. kamyoncuyu durdurup kavga etmesi de bundandır. otoparkta bakıcı ile kavgası da yine aynı sebepledir: mercedesi ile saygı görememek ve ilgi çekmemek. bayram ilgi çekmediği için daha da hiddetlenmekte ve ezikliği artmaktadır. bu yüzden de mercedes onun ruhunun doğrudan bir yansımasıdır artık. toplumsal statü bakımından da araba ile bütünleşmiştir. aslında bir çöpçü olan bayram herkese bmw fabrikasında çalıştığını söyler. bunca yolu arabasıyla gelmiştir ancak iyi bir şoför değildir. kadınlara karşı çok iddialı ve seksisttir ancak ilişki kurmayı bilmemektedir.
kısacası bayram toplumun koftiliğinin ve yalancılığının bir temsilcisi olarak karşımıza çıkar. çizdiği imaj aslında bir yalandan ibarettir ve metaya dayalıdır. meta gittiğinde bu insan tipi de değerini yitirecektir. bu yönüyle bayram materyalist bir profili temsil eder. buradaki materyalizmin farkı ise toplumsal eziklik ve heveslerle bezenmiş olmasıdır.
devamını gör...
15.
sahip olduklarınız, sonunda size sahip olur gibi bir fight club mottosunu, yıllar önce sessiz sedasız işlemiş, 5 yıllık çekim süresiyle 1992 yılında ilk gösterimi yapılan tunç okan filmidir.
devamını gör...
16.
eren yeşil adlı youtube kullanıcısının tunç okan röportajından derledikleri şöyle,
filmle ilgili bilgiler:
mercedes'e taş fırlatan kamyonun şöförü gerçekte de inegöllü bir kamyon şöförü olan mustafa bektaş'tır ve bu şöför kamyonuyla set ekibinin olduğu yerden tesadüfen geçerken yönetmen tunç okan'ın dikkatini çekiyor ve okan ekibe "durdurun şu kamyonu" diyor. akabinde de kamyoncuya hiç konuşmadan sadece sigarasını içerek bakmasını söyleyerek filmde oynatıyor.
bayram'ın küçüklüğünü oynayacak çocuk oyuncu için istanbul'dan çocuk oyuncu adayı gelse de tunç okan çocuğu beğenmiyor ve set ekibi ile beraber kaldıkları otelde tesadüfen bir çocuk görüyor ve "çocuk bayram'ı bu çocuk oynamalı" diyerek çocuğun ailesi ile görüyor. aile almancı olduklarını ve almanya'ya döneceklerini söylese de tunç okan "çocuk birkaç gün kalabilir mi? filmde oynatacağım" diyerek aileyi ikna ediyor ve çocuğun oyunculuk performansı da tunç okan'ı oldukça memnun ediyor.
bayram karakterini ilyas salman'ın oynaması konusunda gerek eser sahibi adalet ağaoğlu gerekse yapımcı cengiz ergun buna şiddetle karşı çıkıyor çünkü sorun ilyas salman'ın çirkin oluşu idi ve hatta adalet ağaoğlu bayram karakterini halil ergün'ün oynamasını istemişti ve halil ergün'le de görüşmüştü ancak tunç okan tüm bu karşı gelmelere inat ilyas salman'ı başrol oynatmıştı.
filmde 2 adet w116 350 se mercedes kullanılmıştır. ikisi de aynı renk ve modeldir. sadece birisinde sunfroof vardır. iki adet araç kullanılmasının amacı ise takla sahnesinden sonra araç çalışmaz ve yürüyemez ise diğer araç devreye sokulacaktır. iki mercedes de yönetmen tunç okan tarafından isviçre'de bulunarak okan tarafından satın alınıp türkiye'ye yollanmıştır.
yönetmen tunç okan isviçre'de yaşamaktadır. film çekimlerine ilyas salman'ı motive edebilmek amacıyla tunç okan kendi şahsi arabası ile isviçre'den yola çıkarak antalya'ya karayoluyla gitmiştir. bundaki amacı uluslararası yol deneyimini bizzat kendisinin yaşamak istemesidir.
son olarak filmin çekimlerinin uzun sürmesine gelince, filmin çekimlerine ağustos ayının ikinci haftası başlandı. yaz bitince çekimler yarıda kaldı. prodüksiyonda ciddi sıkıntılar yaşandı çünkü prodüksiyon ekibi yol filmi konusunda deneyimli değildi.
çekimlere ara verildi ve ertesi yıl finansman bulunarak çekimler 2 yılda tamamlandı. son sahneler 1992 yılı yazında ankara polatlı'da yapıldı. film 1987-1992 yılları arasında süreçte çekildi.
not: "bu kadar bilgiyi nereden biliyorsun? bu bilgiler doğru mu ?" diyenler için bu bilgilerin tamamı gerçektir. tunç okan'ın röportajlarından elde edilmiştir.
benim katkım, bayram bmw'de çalışıyor denmiş ama filmin ilk sahnelerinde çöpçü olarak görüyoruz kendisini. sanırım bmw'de çalışıyorum diyerek yalan söylüyor, ezik hissediyor.
filmle ilgili bilgiler:
mercedes'e taş fırlatan kamyonun şöförü gerçekte de inegöllü bir kamyon şöförü olan mustafa bektaş'tır ve bu şöför kamyonuyla set ekibinin olduğu yerden tesadüfen geçerken yönetmen tunç okan'ın dikkatini çekiyor ve okan ekibe "durdurun şu kamyonu" diyor. akabinde de kamyoncuya hiç konuşmadan sadece sigarasını içerek bakmasını söyleyerek filmde oynatıyor.
bayram'ın küçüklüğünü oynayacak çocuk oyuncu için istanbul'dan çocuk oyuncu adayı gelse de tunç okan çocuğu beğenmiyor ve set ekibi ile beraber kaldıkları otelde tesadüfen bir çocuk görüyor ve "çocuk bayram'ı bu çocuk oynamalı" diyerek çocuğun ailesi ile görüyor. aile almancı olduklarını ve almanya'ya döneceklerini söylese de tunç okan "çocuk birkaç gün kalabilir mi? filmde oynatacağım" diyerek aileyi ikna ediyor ve çocuğun oyunculuk performansı da tunç okan'ı oldukça memnun ediyor.
bayram karakterini ilyas salman'ın oynaması konusunda gerek eser sahibi adalet ağaoğlu gerekse yapımcı cengiz ergun buna şiddetle karşı çıkıyor çünkü sorun ilyas salman'ın çirkin oluşu idi ve hatta adalet ağaoğlu bayram karakterini halil ergün'ün oynamasını istemişti ve halil ergün'le de görüşmüştü ancak tunç okan tüm bu karşı gelmelere inat ilyas salman'ı başrol oynatmıştı.
filmde 2 adet w116 350 se mercedes kullanılmıştır. ikisi de aynı renk ve modeldir. sadece birisinde sunfroof vardır. iki adet araç kullanılmasının amacı ise takla sahnesinden sonra araç çalışmaz ve yürüyemez ise diğer araç devreye sokulacaktır. iki mercedes de yönetmen tunç okan tarafından isviçre'de bulunarak okan tarafından satın alınıp türkiye'ye yollanmıştır.
yönetmen tunç okan isviçre'de yaşamaktadır. film çekimlerine ilyas salman'ı motive edebilmek amacıyla tunç okan kendi şahsi arabası ile isviçre'den yola çıkarak antalya'ya karayoluyla gitmiştir. bundaki amacı uluslararası yol deneyimini bizzat kendisinin yaşamak istemesidir.
son olarak filmin çekimlerinin uzun sürmesine gelince, filmin çekimlerine ağustos ayının ikinci haftası başlandı. yaz bitince çekimler yarıda kaldı. prodüksiyonda ciddi sıkıntılar yaşandı çünkü prodüksiyon ekibi yol filmi konusunda deneyimli değildi.
çekimlere ara verildi ve ertesi yıl finansman bulunarak çekimler 2 yılda tamamlandı. son sahneler 1992 yılı yazında ankara polatlı'da yapıldı. film 1987-1992 yılları arasında süreçte çekildi.
not: "bu kadar bilgiyi nereden biliyorsun? bu bilgiler doğru mu ?" diyenler için bu bilgilerin tamamı gerçektir. tunç okan'ın röportajlarından elde edilmiştir.
benim katkım, bayram bmw'de çalışıyor denmiş ama filmin ilk sahnelerinde çöpçü olarak görüyoruz kendisini. sanırım bmw'de çalışıyorum diyerek yalan söylüyor, ezik hissediyor.
devamını gör...
17.
sarı mercedes ilyas salman'ın başrolde oynadığı filmin adıdır. 1987'den başlayıp 1992 yılına kadar çekimleri süren ilginç bir filmdir. aslında film ilginç değildir. sadece çekimlerinin bu kadar uzun sürmesi ilginçtir. türk, fransız alman ve isviçre ortak yapımıdır. bunu ilk duyduğumda çok şaşırmıştım. konusu, gurbete giden bir türk'ün orada çalışıp çabalayıp dişinden tırnağından artırdığı paralarla aldığı bir mercedes ile geçen yol hikayesini anlatır diyebilirim. hiç izlemeyenlerin bir kez bile olsa izlemesini tavsiye ederim.
devamını gör...
18.
bir adet menfaatperest baryam hikayesidir. baryam üç kuruş para için sevgilisini bile harcayabilecek pontasiyele sahiptir. baryam bir mercedes araç için herkesi satar ve satmıştır da. tek istisnası solmaz'ın onu anlık kandırmasıdır ama sonra ona da eyvallah etmemiştir. elde ettiklerini sergileme aşamasına gelince tıkanmış, elindeki mercedes bile dağılmış ve sebep olduklarını görünce de itten pişman olmuştur ama yapacak bir şey yoktur.
filmle ilgili ilginç bir ayrıntıda yoldaki kamyon şoförü gerçekten kamyon şoförüdür. ama o kadar doğaldır ki filmi izleyenlerin aklında kalan bir kaç sahneden biri kamyon şoförünün ağzında sigara ile hiçbir şey demeden surat ifadesi ile ana bacı saydırmasıdır.
sağlam bir yol hikayesidir. tabi ki ilyas salman oyunculuğunu anmadan olmaz. böyle akılda kalıcı bir film ortaya çıkmışsa ilyas salman'ın katkısı çok büyüktür.
filmle ilgili ilginç bir ayrıntıda yoldaki kamyon şoförü gerçekten kamyon şoförüdür. ama o kadar doğaldır ki filmi izleyenlerin aklında kalan bir kaç sahneden biri kamyon şoförünün ağzında sigara ile hiçbir şey demeden surat ifadesi ile ana bacı saydırmasıdır.
sağlam bir yol hikayesidir. tabi ki ilyas salman oyunculuğunu anmadan olmaz. böyle akılda kalıcı bir film ortaya çıkmışsa ilyas salman'ın katkısı çok büyüktür.
devamını gör...
19.
kanımca yol filmi olarak en iyi yerli yapımdır. filmde verilmek istenen mesajlar ibretlik olup replikler ise kültleşmiştir.
filmde yemek yemeye, yemeğin çeşidine ve kimlerle yendiğine de güzel değinilmiştir. gurbetçilerle olan yemek sofrası(ve gurbetçilerin sırf ilersi için lazım olur diye menfaat amaçlı bunu yapması) , bayram'ın pahalı bulduğu çay üzerine bayram için canını feda etmeye hazır olan kezban'ın hiç para mara düşünmeden simit alması, bayram'ın köyünden kankasıyla pazarda karşılaştığında bayramın bakındığı domateslerden bir tanesini hacılaması ve onunla beraber yemek yerken çok art bir niyetle borç istemesi, bayram sırf turistik yerde fazla para harcamamak için midesini bozma bahanesiyle çorba ve yoğurt yemesi, inegöl taraflarında köftesi ucuz ve güzeldir diye orada durup yemesi, yolda giderken yan taraflarda kuzu çevirmeleri görünce sanki bilerek yapıyorlar az mı nefsimizden kestik bunu almak için demesi gerçekten muhteşem detaylardır.
hele köftecinin önüne park edip orada yemek yiyenlere "afedersiniz mercedesimi önünüze park ettim ama çok kalmayacağım." demesiyle filmi bitirmiştir. başka değinilmesi gereken detay ise herkesin o mercedesin rengi üzerine farklı bir şey söylemesidir ki bayram'ın balkız demesi, memurun sidik renkli demesi, kiminin de altın rengi demesi bir nevi sanat eseri yorumu gibidir.
araba kalibrasyonunun cuma gününde mi yapıldığını arabasını satın aldığı kişiye sordurtuyor bayram ve hem fuardaki yetkili hem de arabanın sahibi cumanın kutsal gün olmasından dolayı bir ilgisi olup olmadığını düşünüyorlar halbuki hiç alakası yokmuş çünkü araba kalibrasyonu pazartesi yapılırsa fabrika haftasonu kapalı kaldığından işçiler gevşemiş şekilde yaparlarmış cuma günü haftanın son günü olduğundan yorulmuş olurlarmış o yüzden en iyi çarşamba günü yapılırmış. yani bayram araba konusunda bu kadar titizdir.
hippi elemanın bayram'ın köyüne arkeolog olarak gittiğini de en sonunda öğreniriz ve hatta kazının nasıl gittiğini sorup "i met a strange guy on the road" yani yolda tuhaf biriyle tanıştım/karşılaştım demesi bile ince detay olarak süperdir.
başka bir ince detay olarak sağlık ocağında raporları verecek olan sağlık görevlisinin odasında arka planda duran afişlerden birinde "çok çocuk çok yük" diye karnında bir sürü çocuk olan ızdırap çeken bir kadın karikatürü vardır ki o dönemin siyasetini de güzel gösteriyordur.
kitapta yani fikrimin ince gülü'nde kezban'ın verdiği plak daha doğrusu bu kitap isminde olan şarkının plağını çalarak mercedesiyle köyüne döner bayram ve kitapta bayram'ın siyasetçilere işkence yaptığını anlatan asker anıları sonraki baskılarda çıkartılmıştır.
ha bu arada vapurdaki "çok güzel karısınız hanfendi" repliği filmde kesinlikle yoktur tamamen bir sosyal medya capsinden ibarettir ki nedense filmde söylenmiş gibi bir mandela etkisi yaşatmıştır.
filmde yemek yemeye, yemeğin çeşidine ve kimlerle yendiğine de güzel değinilmiştir. gurbetçilerle olan yemek sofrası(ve gurbetçilerin sırf ilersi için lazım olur diye menfaat amaçlı bunu yapması) , bayram'ın pahalı bulduğu çay üzerine bayram için canını feda etmeye hazır olan kezban'ın hiç para mara düşünmeden simit alması, bayram'ın köyünden kankasıyla pazarda karşılaştığında bayramın bakındığı domateslerden bir tanesini hacılaması ve onunla beraber yemek yerken çok art bir niyetle borç istemesi, bayram sırf turistik yerde fazla para harcamamak için midesini bozma bahanesiyle çorba ve yoğurt yemesi, inegöl taraflarında köftesi ucuz ve güzeldir diye orada durup yemesi, yolda giderken yan taraflarda kuzu çevirmeleri görünce sanki bilerek yapıyorlar az mı nefsimizden kestik bunu almak için demesi gerçekten muhteşem detaylardır.
hele köftecinin önüne park edip orada yemek yiyenlere "afedersiniz mercedesimi önünüze park ettim ama çok kalmayacağım." demesiyle filmi bitirmiştir. başka değinilmesi gereken detay ise herkesin o mercedesin rengi üzerine farklı bir şey söylemesidir ki bayram'ın balkız demesi, memurun sidik renkli demesi, kiminin de altın rengi demesi bir nevi sanat eseri yorumu gibidir.
araba kalibrasyonunun cuma gününde mi yapıldığını arabasını satın aldığı kişiye sordurtuyor bayram ve hem fuardaki yetkili hem de arabanın sahibi cumanın kutsal gün olmasından dolayı bir ilgisi olup olmadığını düşünüyorlar halbuki hiç alakası yokmuş çünkü araba kalibrasyonu pazartesi yapılırsa fabrika haftasonu kapalı kaldığından işçiler gevşemiş şekilde yaparlarmış cuma günü haftanın son günü olduğundan yorulmuş olurlarmış o yüzden en iyi çarşamba günü yapılırmış. yani bayram araba konusunda bu kadar titizdir.
hippi elemanın bayram'ın köyüne arkeolog olarak gittiğini de en sonunda öğreniriz ve hatta kazının nasıl gittiğini sorup "i met a strange guy on the road" yani yolda tuhaf biriyle tanıştım/karşılaştım demesi bile ince detay olarak süperdir.
başka bir ince detay olarak sağlık ocağında raporları verecek olan sağlık görevlisinin odasında arka planda duran afişlerden birinde "çok çocuk çok yük" diye karnında bir sürü çocuk olan ızdırap çeken bir kadın karikatürü vardır ki o dönemin siyasetini de güzel gösteriyordur.
kitapta yani fikrimin ince gülü'nde kezban'ın verdiği plak daha doğrusu bu kitap isminde olan şarkının plağını çalarak mercedesiyle köyüne döner bayram ve kitapta bayram'ın siyasetçilere işkence yaptığını anlatan asker anıları sonraki baskılarda çıkartılmıştır.
ha bu arada vapurdaki "çok güzel karısınız hanfendi" repliği filmde kesinlikle yoktur tamamen bir sosyal medya capsinden ibarettir ki nedense filmde söylenmiş gibi bir mandela etkisi yaşatmıştır.
devamını gör...
20.
her zaman aşağıdaki sahne ile anacağım filmdir.
arabalı vapur'dan inerken eğimden dolayı o gözü gibi baktığı mersedesin ön tamponun hasar görmesi ve ilyas salman'ın o sehnede yaşadığı tasvir edilemez üzüntüsü.
arabalı vapur'dan inerken eğimden dolayı o gözü gibi baktığı mersedesin ön tamponun hasar görmesi ve ilyas salman'ın o sehnede yaşadığı tasvir edilemez üzüntüsü.
devamını gör...