1.
bazen şarkılarda verilen aralar bana tam da sigara yakmalık yer dedirtir. örneğin şarkımızı açıyoruz. eller, ayaklar ritim tutuyor hatta dans bile ediyoruz arada dimi. şimdi mesela bir bankta oturuyorum* tabi yürüyerek dans ettiğim de insanlar uzaylı ile karşı karşıyaymışcasına tepki verdikleri için sadece kafamda kulaklığımla hafif kafa sallayarak ilerliyorum, buna da tepki veriyorlar da neşemi bozmalarına müsade edemem şimdi.* hazır oturuyorum etrafı gözlemliyorum, şarkı 2.08’inci saniyeye geliyor 2.18’e kadar ki boşluk ne de güzel gaza getirip, sigara yaktırıp, kafa sallamaya müsait.
bu arada şarkıyı sarılamayacağın kadar uzak biri için dinlediğinde acı veriyor. aksi halde benim gibi dans ediyorsunuz.
kamu spotu:
sokakta dans etmeyiniz.
bu arada şarkıyı sarılamayacağın kadar uzak biri için dinlediğinde acı veriyor. aksi halde benim gibi dans ediyorsunuz.
kamu spotu:
sokakta dans etmeyiniz.
devamını gör...
2.
benzer müzik zevklerine sahip ilgilileri için oldukça keyif verici olabilen etkinliktir.
sevilmeyen bir şarkı, incelendikten sonra başucuna konabilecek bir hal alabilir. kitap incelemesi yapmak gibidir.
2 yıl önce otobüste giderken yaztığım ama kimseyle paylaşmadığım bir incelemeyi bırakayım;
şarkımız, duyduğum en depresif, ama aynı zamanda en umutlu şarkılardan biri:
(bkz: draconian) - (bkz: cry of silence)
umudu, umutsuzluktan yakınma ve kurtulma isteği var kılıyor.
incelemeyi okurken buradan dinleyebilirsiniz.
türkçe çevirileri ne yazık ki kaliteli değil.
------o------
şarkı, söz ve yapı kombinasyonuyla üç bölümden oluşuyor.
bölüm 1: hayıflanma
keder, üzüntü, yakınma, yıkılmışlık, pesetmiştik, dışlanmışlık. bu duyguların getirdiği depresifliğin yansıması, suçluluk.
filled with sorrow
bleak inner self touched by pride,
devoured by solitude, still wrapped in time.
ı'm flowing with pain!
holding myself back in suspicion
and lingering in the dust
the dust of my abandoned remains.
killed with the dagger of life
such an exquisite pride in my suffering
alone, all alone with the emotional
streams of my soul
so real, so pure yet ı'm left aside
entangled in fear without hope.
ı am truly left alone,
but somehow just somehow
ıt feels like my loneliness is a victory
over the self-delusion of joy and happiness.
kısmından sonra ritm kederden çıkıyor. (5:50)
bölüm 2: eşik noktası, sorgulama.
bu kısımda eşik noktasına gelinilen an, içinde bulunulan bu durumun artık bardağı taşırması sonucu, sorgulamaya, farkındalığa ve bu durumdan kurtulma çabasının başlangıç adımı gibi bir hal alıyor.
buradaki sözleriyle, kendine artık suç bulmadığını, çevresi gibi olmadığını ve olamayacağını kabul ediyor. "my misanthropic view gets stronger", (misanthropic view: insanlardan nefret etme, insanları sevmeme görüşü) sözleri ile kendinisi bu şekilde hissettiren çevresi olduğunu belirtiyor
my heart beats faster,
the anguish becomes clearer
and my misanthropic view gets stronger.
living in the shadows
so proud of being the one,
but desperate
so desperate for a helping hand.
do ı really want to live this life?
kısmından sonra gelen duygu patlaması atılmış, rahatlanılmış şekilde tekrar kedere bağlıyor.
ı have a thousand reasons to die,
and many millions of tears to cry in silence.
the human plague has emptied my life,
and ı curse the day ı was born to this world!
dedikten sonra artık dip noktaya değmiş oluyoruz. ayaklarımızı vurup kendimizi yukarıya ittirme zamanı; karar verme ve belirginleştirme aşaması.
still, no-one else ı ever want to be
and no-one else ı intend to be
'cause no-one else ı was meant to be!
ve orjinal kederli melodiye geri dönüyor. ama inşa edilen anlamlardan sonra bu melodi, kederin yanında huzur da getiriyor. çünkü her şey artık bir tık daha belirgin.
bölüm 3: kurtuluş
9.15'te geçilen ritm ile şimdi, kendini gerçekleştirme, geçmişten ve kederden kurtulma zamanı. hissedilen enerji, güç top noktada. ritm bu hislere göre şekilleniyor.
ı need, ı want, ı long for my retribution
ı need, ı want, ı yearn for my retribution
ı want my retribution ı want it now!
unity; a gathering of open wounds,
of dark of dark clean spirits
what a dream what a dream so distant!
why should ı why should ı be alone
when ı love when ı love my brotherhood?
shall ı die shall ı die to be free
when ı cry when ı cry in silence
so please let me die in silence
oh my god, let me die in silence!
kısmından sonra düşündüren: bu kurtuluş nasıl olacak? her şeyi arkada bırakarak mı? yoksa intihar ederek mi? yoksa ikisi de aynı şey mi? ben içindeki hislerle birlikte geçmişi öldürdüğünü düşünüyorum.
o gücün ardından gelen hüzünlü piyano outrosu ise, "istediğin kadar yakın, kederden kurtulamazsın, o hep seninledir", hissini yaşatıyor.
sevilmeyen bir şarkı, incelendikten sonra başucuna konabilecek bir hal alabilir. kitap incelemesi yapmak gibidir.
2 yıl önce otobüste giderken yaztığım ama kimseyle paylaşmadığım bir incelemeyi bırakayım;
şarkımız, duyduğum en depresif, ama aynı zamanda en umutlu şarkılardan biri:
(bkz: draconian) - (bkz: cry of silence)
umudu, umutsuzluktan yakınma ve kurtulma isteği var kılıyor.
incelemeyi okurken buradan dinleyebilirsiniz.
türkçe çevirileri ne yazık ki kaliteli değil.
------o------
şarkı, söz ve yapı kombinasyonuyla üç bölümden oluşuyor.
bölüm 1: hayıflanma
keder, üzüntü, yakınma, yıkılmışlık, pesetmiştik, dışlanmışlık. bu duyguların getirdiği depresifliğin yansıması, suçluluk.
filled with sorrow
bleak inner self touched by pride,
devoured by solitude, still wrapped in time.
ı'm flowing with pain!
holding myself back in suspicion
and lingering in the dust
the dust of my abandoned remains.
killed with the dagger of life
such an exquisite pride in my suffering
alone, all alone with the emotional
streams of my soul
so real, so pure yet ı'm left aside
entangled in fear without hope.
ı am truly left alone,
but somehow just somehow
ıt feels like my loneliness is a victory
over the self-delusion of joy and happiness.
kısmından sonra ritm kederden çıkıyor. (5:50)
bölüm 2: eşik noktası, sorgulama.
bu kısımda eşik noktasına gelinilen an, içinde bulunulan bu durumun artık bardağı taşırması sonucu, sorgulamaya, farkındalığa ve bu durumdan kurtulma çabasının başlangıç adımı gibi bir hal alıyor.
buradaki sözleriyle, kendine artık suç bulmadığını, çevresi gibi olmadığını ve olamayacağını kabul ediyor. "my misanthropic view gets stronger", (misanthropic view: insanlardan nefret etme, insanları sevmeme görüşü) sözleri ile kendinisi bu şekilde hissettiren çevresi olduğunu belirtiyor
my heart beats faster,
the anguish becomes clearer
and my misanthropic view gets stronger.
living in the shadows
so proud of being the one,
but desperate
so desperate for a helping hand.
do ı really want to live this life?
kısmından sonra gelen duygu patlaması atılmış, rahatlanılmış şekilde tekrar kedere bağlıyor.
ı have a thousand reasons to die,
and many millions of tears to cry in silence.
the human plague has emptied my life,
and ı curse the day ı was born to this world!
dedikten sonra artık dip noktaya değmiş oluyoruz. ayaklarımızı vurup kendimizi yukarıya ittirme zamanı; karar verme ve belirginleştirme aşaması.
still, no-one else ı ever want to be
and no-one else ı intend to be
'cause no-one else ı was meant to be!
ve orjinal kederli melodiye geri dönüyor. ama inşa edilen anlamlardan sonra bu melodi, kederin yanında huzur da getiriyor. çünkü her şey artık bir tık daha belirgin.
bölüm 3: kurtuluş
9.15'te geçilen ritm ile şimdi, kendini gerçekleştirme, geçmişten ve kederden kurtulma zamanı. hissedilen enerji, güç top noktada. ritm bu hislere göre şekilleniyor.
ı need, ı want, ı long for my retribution
ı need, ı want, ı yearn for my retribution
ı want my retribution ı want it now!
unity; a gathering of open wounds,
of dark of dark clean spirits
what a dream what a dream so distant!
why should ı why should ı be alone
when ı love when ı love my brotherhood?
shall ı die shall ı die to be free
when ı cry when ı cry in silence
so please let me die in silence
oh my god, let me die in silence!
kısmından sonra düşündüren: bu kurtuluş nasıl olacak? her şeyi arkada bırakarak mı? yoksa intihar ederek mi? yoksa ikisi de aynı şey mi? ben içindeki hislerle birlikte geçmişi öldürdüğünü düşünüyorum.
o gücün ardından gelen hüzünlü piyano outrosu ise, "istediğin kadar yakın, kederden kurtulamazsın, o hep seninledir", hissini yaşatıyor.
devamını gör...
3.
harry styles - sign of the times
tesadüfen keşfedip, repeat tuşunu üzdüğüm, tam duyguya girecekken reklam çıktığında* sövdüğüm, sonradan araştırdığımda bir hikayesi olduğunu öğrendiğim şarkı. hal böyle iken gözlerimi kapayıp, kafa sinemamdan geçiriyorum sözleri. daha derin bağlanıyorum. ve bana göre:
acıdan geçmeyen şarkılar biraz eksiktir
şimdi şarkımızı açalım
okurken multitasking yapmak isteyenlerimiz bir yandan da şarkıyı söylebilir. sesinizi umursamayın. böğürün gitsin. bi nebze de olsa enerjinizi atarsınız...
*
just stop your crying
it’s a sign of the times
welcome to the final show
hope you're wearing your best clothes
you can't bribe the door on your way to the sky
you look pretty good down here
but you ain't really good
if we never learn, we been here before
why are we always stuck and running from
the bullets?
the bullets
we never learn, we been here before
why are we always stuck and running from
the bullets?
the bullets
just stop your crying
it’s a sign of the times
we gotta get away from here
we gotta get away from here
just stop your crying
it'll be alright
they told me that the end is near
we gotta get away from here
just stop your crying
have the time of your life
breaking through the atmosphere
and things are pretty good from here
remember everything will be alright
we can meet again somewhere
somewhere far away from here
we never learn, we been here before
why are we always stuck and running from
the bullets?
the bullets
we never learn, we been here before
why are we always stuck and running from
the bullets?
the bullets
just stop your crying
it’s a sign of the times
we gotta get away from here
we gotta get away from here
stop your crying
baby, it'll be alright
they told me that the end is near
we gotta get away from here
we never learn, we been here before
why are we always stuck and running from
the bullets?
the bullets
we never learn, we been here before
why are we always stuck and running from
the bullets?
the bullets
we don't talk enough
we should open up
before it's all too much
will we ever learn?
we've been here before
it's just what we know
stop your crying, baby
it's a sign of the times
we gotta get away
we got to get away
we got to get away
we got to get away
we got to get away
we got to, we got to, away
we got to, we got to, away
we got to, we got to, away
ingilizce bilmeyenler için üzgünüm, türkçeye çevirecek yerlerim erindi. işbu sebepten türkçe altyazılı videosunu atmak isterim. durumunuz varsa videoyu izleyip tanıma geri dönersiniz. türkce altyazılı hali *
harry styles'in bir röportajında geçen bikaç cümle:
en çok canımı acıtan şeyler o an gündemde olan siyaset değil, temeller. eşit haklar. herkes için, tüm ırklara, cinsiyetlere, her şeye...
doğum esnasında komplikasyon yaşayan bir annenin bakış açısından yola çıkılarak yazıldı parça. "bebek iyi, ama sen başaramayacaksın" * bebeğine "ilerle ve fethet!" demesi için sadece beş dakikası vardı annenin.
kaynak
şarkının en sevdiğim yeri yok çünkü her cümlesinin manası derin ve içten.
şimdi tekrar açalım şarkıyı ve gözlerimizi kapatarak sözlerinin manasını yeniden değerlendirelim.
ve son olarak:
keşke in time filminde ki gibi burada bahsi geçen anne de para verip kendine daha fazla zaman alabilseydi fakat:
“gökyüzüne açılan kapıya rüşvet veremezsin.”
tesadüfen keşfedip, repeat tuşunu üzdüğüm, tam duyguya girecekken reklam çıktığında* sövdüğüm, sonradan araştırdığımda bir hikayesi olduğunu öğrendiğim şarkı. hal böyle iken gözlerimi kapayıp, kafa sinemamdan geçiriyorum sözleri. daha derin bağlanıyorum. ve bana göre:
acıdan geçmeyen şarkılar biraz eksiktir
şimdi şarkımızı açalım
okurken multitasking yapmak isteyenlerimiz bir yandan da şarkıyı söylebilir. sesinizi umursamayın. böğürün gitsin. bi nebze de olsa enerjinizi atarsınız...
*
just stop your crying
it’s a sign of the times
welcome to the final show
hope you're wearing your best clothes
you can't bribe the door on your way to the sky
you look pretty good down here
but you ain't really good
if we never learn, we been here before
why are we always stuck and running from
the bullets?
the bullets
we never learn, we been here before
why are we always stuck and running from
the bullets?
the bullets
just stop your crying
it’s a sign of the times
we gotta get away from here
we gotta get away from here
just stop your crying
it'll be alright
they told me that the end is near
we gotta get away from here
just stop your crying
have the time of your life
breaking through the atmosphere
and things are pretty good from here
remember everything will be alright
we can meet again somewhere
somewhere far away from here
we never learn, we been here before
why are we always stuck and running from
the bullets?
the bullets
we never learn, we been here before
why are we always stuck and running from
the bullets?
the bullets
just stop your crying
it’s a sign of the times
we gotta get away from here
we gotta get away from here
stop your crying
baby, it'll be alright
they told me that the end is near
we gotta get away from here
we never learn, we been here before
why are we always stuck and running from
the bullets?
the bullets
we never learn, we been here before
why are we always stuck and running from
the bullets?
the bullets
we don't talk enough
we should open up
before it's all too much
will we ever learn?
we've been here before
it's just what we know
stop your crying, baby
it's a sign of the times
we gotta get away
we got to get away
we got to get away
we got to get away
we got to get away
we got to, we got to, away
we got to, we got to, away
we got to, we got to, away
ingilizce bilmeyenler için üzgünüm, türkçeye çevirecek yerlerim erindi. işbu sebepten türkçe altyazılı videosunu atmak isterim. durumunuz varsa videoyu izleyip tanıma geri dönersiniz. türkce altyazılı hali *
harry styles'in bir röportajında geçen bikaç cümle:
en çok canımı acıtan şeyler o an gündemde olan siyaset değil, temeller. eşit haklar. herkes için, tüm ırklara, cinsiyetlere, her şeye...
doğum esnasında komplikasyon yaşayan bir annenin bakış açısından yola çıkılarak yazıldı parça. "bebek iyi, ama sen başaramayacaksın" * bebeğine "ilerle ve fethet!" demesi için sadece beş dakikası vardı annenin.
kaynak
şarkının en sevdiğim yeri yok çünkü her cümlesinin manası derin ve içten.
şimdi tekrar açalım şarkıyı ve gözlerimizi kapatarak sözlerinin manasını yeniden değerlendirelim.
ve son olarak:
keşke in time filminde ki gibi burada bahsi geçen anne de para verip kendine daha fazla zaman alabilseydi fakat:
“gökyüzüne açılan kapıya rüşvet veremezsin.”
devamını gör...
4.
evet sayın dinleyenler, bugün eminem - mockingbird'ü anlatıyorum. cağğnım soul reaver kadar müzik bilgim yok. sıradan bi dinleyenim sadece, ince detaylarda asmr* yaşayan. şöyle düşünün; soul reaver bu işin iq & eq ben ise eq kısmındayım.
açalımm bir yandan, okuyalım.
mocking bird: alaycı kuş demek.
şarkının hikayesi:
mockingbird eminem’in kızı hailey ve evlatlık alınmış olan yiğeni alaina namıdiğer lainie için yazılmış. şarkının ilk kısmında eşi ile yaşanılan kaoslar ve çocuğunun yanlış yetiştirilme tarzına değinilmiş. hak edip yaşayamadığım hayatı sizlere sunacağım ve sizi tüm negatif algılardan koruyacağım demek istemiş. karısının ve kendisinin sürekli dışarıda olup, evden sık sık uzak kalmalarının kızları hailey’i üzdüğünün farkında. ailesi boşandı diye mutsuz ama elden ne gelir? kader, hayat, mukadderat falan fistan.
nakarat kısmı amerikanın en bilindik ninnilerinden biri olan hush little baby’ye dayalı. kızına üzülmemesi gerektiğini ve babasının hep onun yanında olacağını temenni ediyor.
şarkının ikinci kısmında eminemin kendi noel bayramını anlatıyor. hediye alacak kadar bile parasının olmadığını, karısının onun adına da hediye alıp, herkese ortak hediyemiz demesini. gece olunca bu yitik duyguların altında ezilip ağlıyor eminem.
kızlarının eğitim masrafları için biriktirilmiş paralar evlerine hırsız girmesi sonucu çalınması, eşi kim ile kopmalarını sağlayan son damla oluyor. kısa bir süre sonra eminem california yolunu tutuyor ve keşfedilmesini sağlayan dr. dre’nin yanında alıyor soluğu.
hep yanında olacağım mesajı içeren son kısımda meşhur ninnide geçen bazı yerlere atıfta bulunuluyor:
baban sana alaycı kuş alacak. sana dünyaları vereceğim.
senin için bir elmas yüzük alacağım, şarkı söyleyeceğim. senin güldüğünü görmek için elimden gelen her şeyi yapacağım.
ve eğer o alaycı kuş ötmez, elmas yüzük parlamazsa, o kuşcuğun boynunu kırar, sana o elmas yüzüğü satan kuyumcuya gider, orada bulunan tüm karatları yediririm ona.
ninni:
orjinal klip:
keyifli dinlemeler.
açalımm bir yandan, okuyalım.
mocking bird: alaycı kuş demek.
şarkının hikayesi:
mockingbird eminem’in kızı hailey ve evlatlık alınmış olan yiğeni alaina namıdiğer lainie için yazılmış. şarkının ilk kısmında eşi ile yaşanılan kaoslar ve çocuğunun yanlış yetiştirilme tarzına değinilmiş. hak edip yaşayamadığım hayatı sizlere sunacağım ve sizi tüm negatif algılardan koruyacağım demek istemiş. karısının ve kendisinin sürekli dışarıda olup, evden sık sık uzak kalmalarının kızları hailey’i üzdüğünün farkında. ailesi boşandı diye mutsuz ama elden ne gelir? kader, hayat, mukadderat falan fistan.
nakarat kısmı amerikanın en bilindik ninnilerinden biri olan hush little baby’ye dayalı. kızına üzülmemesi gerektiğini ve babasının hep onun yanında olacağını temenni ediyor.
şarkının ikinci kısmında eminemin kendi noel bayramını anlatıyor. hediye alacak kadar bile parasının olmadığını, karısının onun adına da hediye alıp, herkese ortak hediyemiz demesini. gece olunca bu yitik duyguların altında ezilip ağlıyor eminem.
kızlarının eğitim masrafları için biriktirilmiş paralar evlerine hırsız girmesi sonucu çalınması, eşi kim ile kopmalarını sağlayan son damla oluyor. kısa bir süre sonra eminem california yolunu tutuyor ve keşfedilmesini sağlayan dr. dre’nin yanında alıyor soluğu.
hep yanında olacağım mesajı içeren son kısımda meşhur ninnide geçen bazı yerlere atıfta bulunuluyor:
baban sana alaycı kuş alacak. sana dünyaları vereceğim.
senin için bir elmas yüzük alacağım, şarkı söyleyeceğim. senin güldüğünü görmek için elimden gelen her şeyi yapacağım.
ve eğer o alaycı kuş ötmez, elmas yüzük parlamazsa, o kuşcuğun boynunu kırar, sana o elmas yüzüğü satan kuyumcuya gider, orada bulunan tüm karatları yediririm ona.
ninni:
orjinal klip:
keyifli dinlemeler.
devamını gör...
5.
avril lavigne'in under my skin albümünden nobody's home:
nobody is home dersem ‘evde kimse yok’ olur.
nobody’s home ‘kimsenin evi değil’.
‘kimsenin suçu yok’ dersem buray şarkısı olur, demeyeceğim. bu şarkı avril lavignein eseridir. bu şarkıyı bir dönem çok acı çekmekte olan arkadaşı için elinden başka şeyler gelmediği için yazmış. takdire şâyan hareket. muazzam bir acıda kavrulurken böyle ufak bir hareket bana acayip iyi gelir, fakat depresyonda olan birine fayda sağlar mı tartışılır. dinleyerek okuyalım;
acı barındıran sekiz yıl öncemin parçasıdır. kulaklık takılı, resim çizerken manyak gibi sarbaşa bunu dinlerdim. ergen dramaları… neyse ya ben bu şarkıyı anlatmak istedim. kırık dökük bir benlikten bahsediyor avril. neden böyle hissettiğini bilmiyorum ama her gün böyle hissediyor. elimden hiç bir şey gelmiyor. sadece yaptığı hataları tekrarlayışını izliyorum. hmm… neden kötü hissettiğinin sebebi gayet açık aslında. devam edeyim; ya da yok ya... çok matah bir şey yaptım ve türkçe altyazılı video buldum, izledim. ayıplı bir şey yok gönül ferahlığı ile açabilirsiniz. safe for work. video skam dizisinden kesitlermiş. izlemedim diziyi, bilmiyordum. ben de araştırmaya inanarak, youtube altyazısında fark ettim.
nereye ait olduğunu bilmeyen, kaybolmuş ve kalbi kırık bir kadın anlatılıyor. sığınacak kimsesi yok, göz yaşlarını silmek için saklanabileceği kendine ait bir yeri yok. * ardında neler bıraktığını bilmiyor. eve gitmek istiyor. hangi ev? ev mi var da gitsin? çaresiz. hislerini sakladıkça, duygularını gizledikçe aklını kaybetmekte olan, zarafetini yitiren bir kadın... güçlü ol diyor avril, güçlü ol.
nobody is home dersem ‘evde kimse yok’ olur.
nobody’s home ‘kimsenin evi değil’.
‘kimsenin suçu yok’ dersem buray şarkısı olur, demeyeceğim. bu şarkı avril lavignein eseridir. bu şarkıyı bir dönem çok acı çekmekte olan arkadaşı için elinden başka şeyler gelmediği için yazmış. takdire şâyan hareket. muazzam bir acıda kavrulurken böyle ufak bir hareket bana acayip iyi gelir, fakat depresyonda olan birine fayda sağlar mı tartışılır. dinleyerek okuyalım;
acı barındıran sekiz yıl öncemin parçasıdır. kulaklık takılı, resim çizerken manyak gibi sarbaşa bunu dinlerdim. ergen dramaları… neyse ya ben bu şarkıyı anlatmak istedim. kırık dökük bir benlikten bahsediyor avril. neden böyle hissettiğini bilmiyorum ama her gün böyle hissediyor. elimden hiç bir şey gelmiyor. sadece yaptığı hataları tekrarlayışını izliyorum. hmm… neden kötü hissettiğinin sebebi gayet açık aslında. devam edeyim; ya da yok ya... çok matah bir şey yaptım ve türkçe altyazılı video buldum, izledim. ayıplı bir şey yok gönül ferahlığı ile açabilirsiniz. safe for work. video skam dizisinden kesitlermiş. izlemedim diziyi, bilmiyordum. ben de araştırmaya inanarak, youtube altyazısında fark ettim.
nereye ait olduğunu bilmeyen, kaybolmuş ve kalbi kırık bir kadın anlatılıyor. sığınacak kimsesi yok, göz yaşlarını silmek için saklanabileceği kendine ait bir yeri yok. * ardında neler bıraktığını bilmiyor. eve gitmek istiyor. hangi ev? ev mi var da gitsin? çaresiz. hislerini sakladıkça, duygularını gizledikçe aklını kaybetmekte olan, zarafetini yitiren bir kadın... güçlü ol diyor avril, güçlü ol.
devamını gör...