sense8

2 sezonluk, akan giden, bilim kurgu sevmeyen bana bile kendini izleten, bolca netflix klişesi barındıran dizi.
--! spoiler !--

capheus karakterinin 2.sezonda değişmesi çok kötü oldu.yeni karakteri asla oturtamadım kafamda. sun ve mezarlıkta karşılaşıp durduğu dedektif çocuk da en sevdiğim çiftidir.


--! spoiler !--

benim çok anlamlı ve insanlığa dair gerekli olan tüm düşünceleri içinde barındırdığını düşündüğüm mükemmel dizi. her ülkenin kültürüyle tanışma şansı bulabilmek çok güzel. özgün konusunun yanı sıra bütün detaylarla düşünülmüş dil,din,ırk,fikir ve seçim farklılıklarının bizi ne kadar yücelteceğini ve saygı duymanın herkesi çok daha mutlu bir dünyaya sürükleyeceğini hissettiren izlenmesi gereken bir dizi.

dizide ki karakterlerin birbiriyle bağlantısını keşfetmeleri ve bu bağlantıyı nasıl yönlendirebileceklerini keşfetme üzerine bir dizi diyebilirim. ağlatan, güldüren ve kesinlikle eğlendiren bir diziydi.
diziyi bitirdikten sonra yanımdaki 8 kişiyi kaybetmişim hissiyatını üzerimden atmam uzun sürdü diyebilirim...

çok güzel bir fikirle karşımıza çıkmasına karşın ne yazık ki bir lgbt propagandası olmaktan fazlası değildir. lgbt kötü müdür, yanlış mıdır? tabi ki değildir. olay da zaten bu.

aynı yönetmen bilmem kaç sene sonra the matrix hikayesi için de aslında trans bir bireyin hikayesiydi demesi de çok saçma.

biliyorum toplumda kabul göremeyen olgular bunlar. en azından hatırı sayılır derecede kabul görmeyen. ama ben -bu olgulara karşı olmayan ben - bu kadar fazla yüzüme vurulmasından rahatsızlık duymadım diyemem. aynı şey son zamanlarda artan siyahi birey konusunda da geçerli.

tüm bunların dışında izlenmeye değer kaliteli bir eser kalıyor elimizde. yani kaliteli derken 13 yaşında olan biri için kaliteli.

üç kez başlayıp devam edemediğim ama dördüncüde tamamlamayı başardığım bilim kurgu, dram dizisi.

başlamayı düşünenler için sıkılsalar dahi en azından dördüncü bölüme kadar sabretmelerini önerebilirim, bu sayede belki yarım bırakmamış olurlar.

ilk bölümlerinin sıkıcılığı ve karmaşıklığı bi kenara bırakılırsa başarılı diyebileceğim bir dizi. bazı anlarda bunu bu kadar abartılı anlatmaya gerek var mıydı diye düşündürse bile sahneler arasındaki geçişler insanı heyecanlandırdığı için gözardı edilebilir.

bir de bu dizideki karakterlerin hikayeleri insanı gerçekten çok hüzünlendiriyor, hepsinin ayrı ayrı üzücü hayat hikayeleri var.

homofobik olanlar uzak dursun. karakterleri, farklı ülkelerde çekilmiş sahneleri ve konusu itibariyle çok özenle hazırlanmış bir yapım. beğenmediğim tarafları da var tabi. bazı sahnelerinde gereksiz dram kasılması, riley karakterinin o kısık insanı sinir eden ses tonu ve bazı gizemlerin çözülmeden olaya girilmesi gibi. ama wolfgang sen nesin öyle…. meksikalı gay çift favorimdi valla örnek ilişki budur dedim. çok tatlılar özellikle diego riveranın resminin önünde oturup konuştukları an, aşık oldum sahneye.
ön yargıları bir tarafa bırakıp izlenmesi gereken bir yapım.

8 farklı homosensorium insanın, birbirleriyle duyusal bağlantılarını konu alan, amerikan yapımı bir netflix dizisi.

ilk 3 bölümde baya sıkılmama rağmen şans verdim ve 4. bölümden sonra dizinin açılmasıyla 3 günde bitirecek kadar sevdim. sezon sayısı iki. bölüm sayısı 24. bazı bölümler 2 saatlik olunca bölüm sayısını 27-28 gibi sayabilirsiniz. final bölümü 2 buçuk saat. normalde 3. sezonu çekilmesi düşünülürken, netflix'in diziyi iptal etmesiyle, son bölümü bu şekilde uzatarak diziyi bitirmişler.

dizinin konusuna geçmeden önce izlemeyi düşünenlere ufak bir uyarım olsun; homofobikseniz diziyi izlemeyin. çünkü dizide eşcinsel olan olmayan herkes öpüşüyor ve ciddi bir lgtb propagandası var. bu konu beni rahatsız etmedi, yani lgtb olayı ama biraz fazla olunca, bu kadarına da gerek var mıydı? demeden kendimi alamadım.

lgtb konusunu açmışken, dizide tek rahatsız olduğum konuyu da yazayım. sonra olumlulara geçicem.
dizide çok fazla öpüşme ve seks sahnesi var. olabilir dediğinizi duyar gibiyim ama bu kadar olmaz. yani bu kadarına gerek yok. başta kendimi bir ölçmem gerekti, acaba homofobik miyim diye ama hayır genel olarak çok fazla öpüşme olunca, kimin kiminle öpüştüğü önemli olmadan baydı beni. çünkü bu insanlar toplu seks yapıyor yahu. bakın grup demiyorum, toplu. uzun uzun. sevgili yönetmen ve yapımcılara mesaj bırakmış olayım. sevişmek halay çekmeye benzer. kendin yapıyorsan zevklidir. ama başkasınınkini uzun uzun izleyince sıkar ve saçma gelmeye başlar. düşünün, kim porno izlerken alacağını aldıktan sonra videoyu sonuna kadar izler ki? yani bazı şeyleri dozunda bırakmak lazım. mesela ıslak dildoyu da görmeyiverelim, bir şey kaybetmeyiz.

olumlu görüşlerime gelince, dizinin jeneriği bile hoşuma gitti. dünyadan görüntüler ve müzik başlı başına kendisini izletiyor.
aynı dünyadan görüntüler dizi boyunca devam ediyor. çünkü her karakter başka bir ülkede ve sürekli birbirleri arasında geçiş var.
herbir karakteri oynayan tüm oyuncular çok iyiydi. bir tane eğreti duran oyuncu yoktu.
fakat hepsi bir yana wolfgang bir yana. o ne hoş bir beyefendidir öyle. öhöm neyse, ciddili yazımı bozmayacağım.

dizi bir yandan da özendirmedi dersem yalan olur. keşke birbirinden farklı uzmanlık alanı olan, 8 duyusalım olsaydı da, başımız sıkıştıkça birbirimizin bu uzmanlıklarından faydalansaydık. hayat daha kolay bir şey olurdu.

konuya girip spoiler vermek istemiyorum. fakat benim gibi bilimkurgu sevmeyen birisi bile bu diziyi sevdiyse, izlemeyi düşünen varsa kaçırmasın derim.

son sezonu 2 saatlik bir bölüme sıkıştırmaya çalışıp verseler de sonuçta hiç de fena olmayan bir dizi.

zihni birbirine bağlı, birbirinin hissettiklerini hissedebilen 8 kişinin başından geçenleri anlatır. bence netflix'in netflix olmasına neden olan dizidir.

wachowski kardeşler tarafından yaratılan dünyanın farklı ülkelerinde yaşayan 8 telepatik
insanın birbirleriyle olan iletişimlerini anlatan müthiş bir bilim kurgu dizisi.
dizi, bizlere bilim kurgu adı altında izletilen birçok safsatadan çok daha başarılı.
bir kere yönetmen koltuğunda wachowski kardeşler var ki, kendileri matrix ve v for vendetta gibi efsane fimlerin de senaristliğini yapmış kişiler.
oyuncular çok başarılı, tadında ve abartısız oyunculuklar izletiyorlar.
konu muazzam... içini açtıkça, derine indikçe katman katman gelişen bir hikâyeye sahip.

dünyanın farklı farklı ülkelerinden olan 8 kişinin birbirleriyle duyusal iletişimlerini ve hikayelerini bölüm sürelerinin uzunluğuna rağmen soluksuz ve sıkılmadan izliyoruz.
bu 8 kişinin zamanla tek bir vücut olduğunu, her birinin bir vücudu tamamlayan uzuvlar gibi bir bütün haline gelmesini izlemek çok keyifli bir yolculuktu.
benim için zirve saydığım birkaç bilim kurgu dizisinden biriydi.
isterdim ki 2 sezonla kalmasın daha uzun soluklu bir dizi izleyelim ama maalesef apar topar final kararı alıp diziyi bitirdiler.

gelelim eleştirilere;
her karakterin hikâyesi ve işlenmesi çoğunlukla tatmin edici olsa da bazı karakterler daha ön plandaydı.
örneğin, will ve riley karakterleri üzerinde bazı noktalarda gereksiz durulmuştu. oysa bu dizi iki ana başrollü bir dizi değil, ansambl bir diziydi.
her karaktere yeterince eğilip izleyiciye yansıtılmalıydı.
ikinci olarak dizideki aşırı, gereksiz, abartılı, anlamsız seks sahneleriydi.
konu bakımdan yeterince tatmin edici bir dizide hele bir bilim kurgu dizisinde bu kadar seks sahnesine hiç gerek yoktu. bir süreden sonra can sıkıcı hale geliyor.
ama netflix yine netflixliğini yapmış, asla fırsatı kaçırmaz.
yahu tamam, bu karakterler duyusal iletişim kuran birbirlerini hisseden dahası birbirlerinin hissettiklerini hisseden karakterler buna lafım yok. birbirlerinin acısını, üzüntüsünü, mutluluğunu, neşesini hissediyorlarsa şehveti de hissetsinler âmenna.
ama bu kadarı da fazla. bazı bölümlerde birbirlerinin sadece ve sadece şehvet duygusu hissedip hurra topluca sevişmeleri çok saçmaydı. böyle bir dizide böyle ucuz numaralara gerek var mı, açıkçası bilemiyorum.
mesele sun adlı karakter hapishanede, kadın gerçekten acı çektiği çok şey yaşıyor, bunu hissetmiyorlar da gidip lito'nun şehvetini hissedip tahrik oluyorlar, yani işin aslı bu karakterler sevişmek yer arıyorlar gibi geldi bana.
bir netflix dizisi olmasından mütevellit trans ve homoseksüel karakterlere de yer verilmiş.
anlayacağınız netfilişk yine ekmeğinde.
vallahi kursağınızda kalsın diziyi böyle saçmalıklarla gölge bıraktığınız için.
dizinin uzun uzun uzun bölümleri beni rahatız etmedi. genelde bölümlerin 60 dakika gibi ortalama bir süresi oluyordu, ben sıkılmadım ama başka biri uzun bölümlerinden sıkılabilir. sonuçta bir bölümü 4 saat süren kurtlar vadisi pusu'yu değil, dijital bir platformda bilim kurgu izliyoruz.
sezon finali ve finali 2 saat 30.
dediğim gibi ben sıkılmadım uzun bölümlerden ama muhakkak bir sıkılan çıkar.
final bölümüne gelecek olursam, diyeceğim tek şey yazık oldu.
3. sezon için anlaşma falan olmayınca 2 buçuk saatlik bir bölümle diziyi final yaptılar.
son bölüme kadar çözülmeyen gizemlerin son bölümde şakkadanak çözülmesi çok amatörce geldi bana. her şeyi tek bir bölüme sığdırmaya çalıştıkları için de birçok kopukluk yaşandı haliyle.
final bölümünde lito karakteri bir vardı bir yoktu ve aşırı göze batıyordu bu durum.
yine de her şeye rağmen filmin son sahnesinde ağlamadan edemedim.
ama yok, durun netfilişk rahat durur mu sandınız?
delirmeyin ayol.*
tam duygulanıp ağlayacağım, şak ekran kararıyor karakterler ve sevgilileri, kocaları yok bilmem neleri topluca seks yapıyorlar.
allah sizi bildiği gibi yapsın ruh hastaları.
diziyi öylece herkes herkesle sevişirken bitirdiler.
müthiş final gerçekten bari göz yaşım kurusaydı.

ilk bölümden son bölüme kadar kocasını ve sevgilisini aynı anda idare eden bir türlü karar veremeyen ne şiş yansın ne kebapçı doyumsuz, aç gözlü omurgasız iki kocalı hürmüz kala'yı anmadan olmaz.
sonunda iti ite kırdırır gibi ikisini birbirleriyle seviştirip başın göğe erdi mi çitlembik?
unuttum sandın değil mi?
unutmam kızım seni, her yerde yaptığın kelleşliği anlatacağım yıllar boyu.
belan olacağım sümüklü.

bu kadar anlattım, açın bir zahmet izleyin siz de.