sevgiliyi koklamak

dünyanın en güzel hazzıdır uyuyan sevgilinin kokusunu ciğerlere doldurup, "ooooooh yarabbi şükür" demek. saçlarının arası, ense kökü (omurcuk soğanı), kulakları bile, insanın içine baharı getirir. benim en sevdiğim pozisyon, sevgiliyi yüzüstü yatırıp saçlarını yukarıya atarak koklamak. kuğu boynuna yapışan saç tanelerini dilimle yana çekip, doya doya o kokusunu içime doldurmak, omurgasında bir boy aşağı doğru koklayarak gidip gelmek. bu işi bile sulandırdılar, suistimal ettiler. şu an mesela hoşlandığımız bir kadına özel mesaj atıp, "seni sabaha kadar koklamak istiyorum" dediğinizde bu hemen yanlış yere çekilir. kadınlar artık bunu ayak ya da iç çamaşırlı özel bölgeleri olarak görüyor. eski yeşilçam filmlerinde, "sevişmek" kelimesinin bile "birlikte olmak" olarak algılandığı o güzel yıllarda koklamak her erkeğin ilan-ı aşkı idi. şu an hemen omurgadan koklarken dili yapıştırıyorlar mesela. cinsellik katmadan bir kadının heryerini koklamayı beceremiyor maganda zihniyet.

sarhoş eder.

canımızı çektirdin nomissiiiiiz.

sacma sapan eylem

şey gibi; yeni temizlediğin evde oturur ayaklarını uzatır kahve içersin ya öyle gibi .

çamaşır makinesinden tertemiz mis gibi kokan beyaz çamaşır çıkarırsın ya onun gibi.

sessiz sakin, doğanın içinde bir parkta uzanır gökyüzünü izlersin gözlerin kamaşınca kapatır derin bir nefes çekersin ya öyle gibi...

temiz nevresim gibi kokuyorsun canım.

yanaklarını koklamak en iyisidir çünkü yanakları koklanan kızlar karşı tarafın gerçekten sevdiğini düşünüyorlar, ikna oluyorlar. tesadüfler biriktikçe bunu anladım.