sokaklarda amaçsızca dolaşan dayılar

özellikle öğleden sonraları sokaklara dökülen büyüklerimiz. yavaş yavaş, sağa sola baka baka yürüyorlar. kiminin elleri arkadan bağlı, kimini eşi sepetlemiş evden... parklarda da bolca görülen dayılardır aynı zamanda.

hayatın tadını çıkarmaktadırlar.

aslında amaçları olmadığı için sokakta dolaşan dayılardır bunlar. çoğu 55 ve üstü yaşlardadır. çoktan emekli olmuşlardır. pek yaşamayı bilmez bu dayılar, öyle fazla bir eğlenceleri yoktur, hatta eğlence anlayışları falan sıfırdır diyebiliriz.

şimdi bu dayıların neden sokakta olduklarının küçük bir analizini yapalım. hazırsanız başlıyoruz millet, elleri bi görelim*

* genel olarak erken yaşta çalışmaya başlamıştır bu dayılarımız, erken yaştada evlenmişlerdir çoluk çocuğa karışmışlardır. türkiyenin eski dönemlerini de baz alacak olursak, pek bi tatil matil yapmadan, ekstra bir ülke görmeyi bırak bulunduğu şehrin dahi dışına sayılı kez çıkarak gayet monoton ve buğday hasadı sonrası saman dahi olamayan bir sap olarak geçirmiştir ömrünü bu dayılarımız. işte tam da bu yüzden amaçları yoktur, sokaktalardır bu dayılar.

* genel olarak bu dayılarımızın eşleri de kendilerine çok benzerler. davul bile dengi dengine neticede. eşlerinin tek eğlencesi altın günü yapmak, pasta, börek, batırık ve kısır gibi çeşitli kalorisi yüksek aktivitelerdir. müge anlı, esra erol gibi gündüz kuşağı programlarının hayran kitlesidirler aynı zamanda. dayıları evden kaçıran da aynı zamanda bu eşleri olan teyzelerdir. buradan anlıyoruz ki dayıların sokakta amaçsızca dolaşmalarının sebeplerinden biri bu teyzelerimiz. evet devam ediyoruz.

* erken yaşta evlilik, uzun süreli yorucu yıpratıcı çalışma dönemi, dünyevi kaygıların çokluğu* bu dayılarımızın cinsel hayatını erken yaşlarda etkiler genel olarak. elvis binayı terk eder. haftada bir viagra ile falan 45ten itibaren düzenli kullanım başlar. testesteron düzeyindeki düşüş dünya ortalamasına göre biraz erken başlar bu dayılarımızda. fakat dilleri farklı söyler, o yaşında dahi ona sorsan tavana adını yazar, yanına imzasını atar yani, o derece.*

* siyasi düzene karşı kesinlikle laf ettirmez bu dayılar. onlar için tatil, böyle teknolojik gelişmeler ve çeşitli pahalı teknolojik aletler falan lükstür. karnın doyuyor mu der, yatacak yerin var mı der, şükret ulan işte allahtan belanı mı istiyorsun der geçer. yıllarca tatile gitmemiş, bırak başka ülkeyi türkiyeyi dahi gezememiş bir dayıdan da daha fazlasını beklemek abesle iştigal olur zaten.

* genel olarak hep kendi gençliklerinde ki zorlukları hatırlatırlar. yağ kuyruğuna girmiştir, onun zamanında filtreli sigara bile lükstür, sokakta araba yoktur. erdoğan var ya bitanedir* amarigaya gafa dutuyor adam yeğenim, sen neyden bahsediyon der* dayıcım avrupa da şöyle gelişmeler var falan dersin, avrupa bitti der, avrupa afrikayı sömürdü yıllarca yeğenim, sömürmese böyle olmazdı der. a haber izler çünkü. turkuaz medya ayakta duruyorsa eğer bu dayılar ve sevgili eşleri sayesindedir.

kısaca bağlayacak olursak etrafımızda çokça bulunan, aldığı nefes dahi israf olan bir alay sperm israfıdır bu dayılar. bu dayıların biride benim öz dayım o da içlerinde. hem de avrupada yaşayıp, türkiye çok güzel diyen, at şeyine konmuş kelebek kadar beyni olan tiplerden.*

kısaca dayılar amaçsızdır ve aynı zamanda gereksizdir. en kısa sürede allahlarına kavuşmalarını diliyorum.*

tamamen görüntü kirliliği olan dayılardır. özellikle istanbul gibi megakentte bulunmaması gerektiklerini düşünüyorum. toplu taşımaları boşu boşuna işgal eden, işi, gücü, hayata dair amacı olan insanların oturacağı koltukları doldurarak, insanlara yarardan çok zarar veren bu dayıların, zaten kapasitesini çoktan doldurmuş olan istanbul şehrinden bir an önce tahliye edilmeleri gerekiyor.

parklarda, bahçelerde, mikrofon görür görmez koşarak siyaset konuşmaya gelen bu dayıların, kütükleri her nereye kayıtlı ise birer birer gönderilmelerini canı gönülden isterim.

parkta dolaşan çiftleri rahatsız edeni mi dersin,
malum organları kullanım dışı olduğu için gereksiz agresif olanları mı dersin,
bedava otobüs kartlarıyla günün her saatinde alakasız yerlere seyahat edenleri mi dersin,
artık bunların türkiye'nin en büyük sanayi ve ticaret ağının bulunduğu istanbul'dan ayrılmaları, en azından şehir içerisindeki kaosun bir nebze dahi olsa azalmasını sağlayacağını düşünüyorum.

sokakta görüyorsanız yine iyi. bunların otobüse, metroya beleşe binenleri var ki tam iş çıkışı saatinde.

sen kimsin ki allah'ın yarattığı kulun gerekli olup olmadığına karar veriyorsun? kimin yaşayıp yaşanmayacağına neye göre karar veriyoruz? engelliler gününde, hayvan hakları konusunda, kadına şiddet konusunda duyar kasanlarin kendi ebeveynleri ya da akrabaları ile yaşadıkları sorun üzerinden genelleme yapması da bi'tuhaf.
gerektiğinde
torununu okuldan almaya gider, gerektiğinde kargo gelecek diye sabahtan akşama evi bekler, gerektiğinde mahallenin yaşlı teyzelerinin elektrik parasını yatırır, hanımının yanında sohbet ve hayat arkadaşıdır, hanımı yoksa yalnızlığını kimseye yük olmadan gecirmeye calisiyordur, gerektiğinde senin yıllar sonra o yaşlara geldiğinde ancak ucundan kıyısından anlayabilecegin hayat tecrübesini anlatır. çevremdeki yaşlı dul teyzeler hep aynı şeyi söylüyor "keşke şuracıkta hiç ses etmeden yine öyle felçli yatsaydi da başımda olsaydı." çok biliyorsunuz hayatı kimin yaşamayı hak edip etmediğini.
çok biliyorsan sen git gez toz evropalari da kendi torunlarına anlat bakalım o engin hayat bilgini. şimdi sen nasıl yok dolar yükseldi yok tayyip yolsuzluk yapıyor vs diye burada hayatı istediğin gibi yasayamadigindan şikayetçi isen o da o yaşlarda sikayetciydi işte. artık nasıl zorluklar yasadiysa şu iktidarı bile begenebiliyor. bakalım sen o yaşa gelince hangi iktidarın etegini öpüp ağzının orta yerine telefonu sokacaksin.
"allah, merhametli olanlara rahmetle muamele eder. öyleyse, sizler yeryüzündekilere karşı merhametli olun ki, semada bulunanlar da size rahmet etsinler hz. muhammed.