cyrus nowrasteh'in yönettiği, freidoune sahebjam'ın eserinden uyarlanan, 2009 yılında gösterilmiş olan amerikan filmi.
iranlı bir kadın, bir gazeteciye masum yeğeninin haksız ve acımasız ölümünü anlatıyor.
iranlı bir kadın, bir gazeteciye masum yeğeninin haksız ve acımasız ölümünü anlatıyor.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "horse trainer" tarafından 08.12.2020 18:47 tarihinde açılmıştır.
1.
bana, nietzsche gibi merhameti hakir gören bir adamın kırbaçlanan bir at karşısında merhametine yenik düşmesini anımsatan film . benim gibi , duyguları bir yük olarak gören ve bundan uzak durmayı tercih eden bir insanı hıçkıra hıçkıra ağlatmıştır. hâlâ şeriat isteyen insanlar görüyorum bu ülkede , ne dilediğinize dikkat edin derler.
devamını gör...
2.
2008 yılında yayınlanmış amerikan-iran yapımı dram filmi. fransız-iranlı gazeteci freidoune sahebjam'ın la femme lapidée adlı eserinden uyarlanan ve gerçek bir hayat hikayesine dayanan filmde hastalıklı zihniyetlerin iftiraya uğrayan bir kadını recmedişini izliyoruz.
her anımsadığımda canımı acıtan hikayeye sahip filmle ilgili yeşim yeşiloğlu'nun harika anlatımını buraya iliştiriyorum zira ben tek kelime dahi dökülemeyeceğim:
iran islam devrimi ile eski mahkûmlar bile molla olmuştur. mollaların keyfince yönetilen toplumda sorgulamak, karşı çıkmak yasaktır. kapalı bir toplum olma yolunda hızla ilerleyen iran’ın köyleri de aynı hızla kapanmakta katılaşmaktadır. dış dünyadan kopmuş durumdaki bu köylerde işlenen suçların gizli kalacağı, iletişim olmadığı için her günahın toprağa gömüleceği inancı ile masum kanı dökenler bu kez yanılmaktadır…
dört çocuk annesi soraya… dünyanın erkeklere ait olduğuna inanan kocasının isteklerini yerine getiren ama çocukları için ona karşı çıkmaktan çekinmeyen soraya… evlatlarının bir ömür boyu yarası olacak soraya…
erkek egemen toplumun en katı şeklini yaşayan iran’da hata yapmak, asi olmak, sorgulamak bile gerekmez öldürülmeniz için, kocanızın yeni bir eş istemesi yeterlidir. vicdanlarını sandıklara kaldırmış bir toplum içerisinde kimse öldürülmenize engel olmak için itiraz etmeyecektir.
soraya’nın kocası ali, bir idam mahkûmunun kızına göz koymuştur, kızı alması karşılığında idamı durduracaktır. karısına ve iki kızına bakmak isteyemeyen, kuma alması halinde soraya’nın sorun çıkaracağını düşünen, onun “fazla konuştuğunu” düşünen ali, köyün mollası ile birlikte soraya’dan kurtulmak için plan yapar. köyün muhtarı ibrahim’in planlanan oyuna “kanması” ile tüm köye yayılan yargılama başlar.
tek başınıza bir kişiyi öldürmeniz cinayettir. ama bu cinayete yanınızdakileri de ortak ederseniz artık kimse cezalandırılamayacaktır. kötülüğün kollektifleşmesi karşısında aslında cezanın da kollektifleşmesi gerekir ama bugüne kadar bunu hiç görmedik. öldürülenler toprağa, öldürenler evlerine... “medeni” dünya kanunları, linç kültürü karşısında her daim zayıf ve yetersiz kaldı.
dinsel dürtüler ile hareket ettiğini iddia etseler de aslında içlerindeki şeytanlarla hareket eden bir güruh var aramızda. tek başına harekete geçmekten korkan, topluluk haline gelince içindeki canavarı salan bir güruh. güzel, mutlu, huzurlu yaşamları öldürmekten keyif alan, kendisi dışında herkesin acı çekmesiyle tatmin olan bir güruh.
yeğeninin öldürülmesine engel olamayan zahra, bu kollektif kötülük karşısında sessiz kalmayacak, köye gelen gazeteci freidoune sahebjam'a her şeyi anlatacaktır. tüm dünya duymalı, tüm dünya bilmelidir bu acımasız cinayeti. tüm dünya bilmeli ki, bir daha hiçbir kadın, hiçbir insan şeytanlaşan insanların kurbanı olmasın.
her anımsadığımda canımı acıtan hikayeye sahip filmle ilgili yeşim yeşiloğlu'nun harika anlatımını buraya iliştiriyorum zira ben tek kelime dahi dökülemeyeceğim:
iran islam devrimi ile eski mahkûmlar bile molla olmuştur. mollaların keyfince yönetilen toplumda sorgulamak, karşı çıkmak yasaktır. kapalı bir toplum olma yolunda hızla ilerleyen iran’ın köyleri de aynı hızla kapanmakta katılaşmaktadır. dış dünyadan kopmuş durumdaki bu köylerde işlenen suçların gizli kalacağı, iletişim olmadığı için her günahın toprağa gömüleceği inancı ile masum kanı dökenler bu kez yanılmaktadır…
dört çocuk annesi soraya… dünyanın erkeklere ait olduğuna inanan kocasının isteklerini yerine getiren ama çocukları için ona karşı çıkmaktan çekinmeyen soraya… evlatlarının bir ömür boyu yarası olacak soraya…
erkek egemen toplumun en katı şeklini yaşayan iran’da hata yapmak, asi olmak, sorgulamak bile gerekmez öldürülmeniz için, kocanızın yeni bir eş istemesi yeterlidir. vicdanlarını sandıklara kaldırmış bir toplum içerisinde kimse öldürülmenize engel olmak için itiraz etmeyecektir.
soraya’nın kocası ali, bir idam mahkûmunun kızına göz koymuştur, kızı alması karşılığında idamı durduracaktır. karısına ve iki kızına bakmak isteyemeyen, kuma alması halinde soraya’nın sorun çıkaracağını düşünen, onun “fazla konuştuğunu” düşünen ali, köyün mollası ile birlikte soraya’dan kurtulmak için plan yapar. köyün muhtarı ibrahim’in planlanan oyuna “kanması” ile tüm köye yayılan yargılama başlar.
tek başınıza bir kişiyi öldürmeniz cinayettir. ama bu cinayete yanınızdakileri de ortak ederseniz artık kimse cezalandırılamayacaktır. kötülüğün kollektifleşmesi karşısında aslında cezanın da kollektifleşmesi gerekir ama bugüne kadar bunu hiç görmedik. öldürülenler toprağa, öldürenler evlerine... “medeni” dünya kanunları, linç kültürü karşısında her daim zayıf ve yetersiz kaldı.
dinsel dürtüler ile hareket ettiğini iddia etseler de aslında içlerindeki şeytanlarla hareket eden bir güruh var aramızda. tek başına harekete geçmekten korkan, topluluk haline gelince içindeki canavarı salan bir güruh. güzel, mutlu, huzurlu yaşamları öldürmekten keyif alan, kendisi dışında herkesin acı çekmesiyle tatmin olan bir güruh.
yeğeninin öldürülmesine engel olamayan zahra, bu kollektif kötülük karşısında sessiz kalmayacak, köye gelen gazeteci freidoune sahebjam'a her şeyi anlatacaktır. tüm dünya duymalı, tüm dünya bilmelidir bu acımasız cinayeti. tüm dünya bilmeli ki, bir daha hiçbir kadın, hiçbir insan şeytanlaşan insanların kurbanı olmasın.
devamını gör...
3.
o atılan her taşı sanki bana atılmış gibi hissettiğim, yer yer sözleriyle yer yer bakışmalarıyla yüreğimi dağlayan bir film oldu. ama beni asıl sarsan şey -özellikle ortadoğu toplumlarında- bu tarz olayların gerçekten yaşanmış, hala yaşanıyor ve yaşanmaya devam edecek olması.
devamını gör...
4.
sahte tevrat ve sahte inciller ilkelerine göre yönetilen iran'da gerçekleşen üzücü olayı anlatan filmdir.
bilindiği üzere sahte tevrat'a göre zinanın cezası recm yani idamdır.
buna karşılık islam'a göre yani kuran'a göre ise zinanın cezası 100 sopadır:
"zina eden kadın ve zina eden erkeğin ciltlerine yüz vuruş vurun. allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız, allah’ın dini konusunda bunlara acıma duygusu sizi yakalamasın. müminlerden bir grup da bunların cezalarına tanık olsun."(24-nur suresi 2)
www.kurandakidin.com/2011/1...
ve yine kadınların çarşaflara bürünmeleri ve başörtüsü sahte tevrat ve sahte incillerin istediği birşeydir.
buna karşılık islam'da yani kuran'da başörtüsü yoktur.
ve yine sosyalist ve sefil yaşam sahte incillerin istediği birşeydir. tıpkı iran'da uygulandığı gibi...
buna karşılık islam yani kuran zenginliği, bilimi ve lüksü ister. her 2 dünyada da...
yine çocukları sünnet etmek de sahte tevrat'ın istediği birşeydir.
buna karşılık kuran'a göre yani islam'a göre ise insan vücudu mükemmel yaratılmıştır ve durup dururken ameliyat edilip değiştirilemez.
kısacası arap ülkeleri ve iran büyük ölçüde sahte incillerin ilkelerine göre yaşarken, buna karşılık batı/hıristiyan ülkeleri ve israil ise daha çok kuran ilkelerine göre yaşamaktadırlar.
bilindiği üzere sahte tevrat'a göre zinanın cezası recm yani idamdır.
buna karşılık islam'a göre yani kuran'a göre ise zinanın cezası 100 sopadır:
"zina eden kadın ve zina eden erkeğin ciltlerine yüz vuruş vurun. allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız, allah’ın dini konusunda bunlara acıma duygusu sizi yakalamasın. müminlerden bir grup da bunların cezalarına tanık olsun."(24-nur suresi 2)
www.kurandakidin.com/2011/1...
ve yine kadınların çarşaflara bürünmeleri ve başörtüsü sahte tevrat ve sahte incillerin istediği birşeydir.
buna karşılık islam'da yani kuran'da başörtüsü yoktur.
ve yine sosyalist ve sefil yaşam sahte incillerin istediği birşeydir. tıpkı iran'da uygulandığı gibi...
buna karşılık islam yani kuran zenginliği, bilimi ve lüksü ister. her 2 dünyada da...
yine çocukları sünnet etmek de sahte tevrat'ın istediği birşeydir.
buna karşılık kuran'a göre yani islam'a göre ise insan vücudu mükemmel yaratılmıştır ve durup dururken ameliyat edilip değiştirilemez.
kısacası arap ülkeleri ve iran büyük ölçüde sahte incillerin ilkelerine göre yaşarken, buna karşılık batı/hıristiyan ülkeleri ve israil ise daha çok kuran ilkelerine göre yaşamaktadırlar.
devamını gör...
5.
bir cyrus nowrasteh filmidir.
filmin senaryosunu yönetmen cyrus nowrasteh ve betsy giffen nowrasteh freidoune sahebjam'ın kitabından uyarlayarak yazmıştır. filmin başrollerinde shohreh aghdashloo, jim caviezel, mozhan marnò ve navid negahban oynamıştır. ve hepsi de harika birer oyunculuk performansı sergilemiştir.
soraya tek bir insan değil, soraya tek bir kadın değil. muhtemelen ortadoğu cehenneminde yaşayan binlerce kadından biri. üzerine atılan bir iftira sonucu recm cezasına çarptırılır ve taşlanarak öldürülür. içinde yaşadığımız ve modern demekten büyük haz aldığımız bu çağda çok distopik bir olay gibi durabilir. ama değil aslında.
siz ortadoğu cehennemi dediğime bakmayın çok ilerlemiş, coşmuş, harikalar yaratmış batı dünyasında da benzer cezalar tarih boyunca oldu ve şekil değiştirerek de olsa olmaya devam ediyor. taş artık bir simge.
mahsa amani bu durumun son örneklerinden. durum mu? vahşetin son örneklerinden. bu da bir taşlama değil mi? mahsa amani de taşlanarak öldürülmedi mi?
ama asıl taşlama bu bile değil? geçen hafta televizyonda mahsa amani'nin öldürülmesi ile ilgili bir haber izlerken eniştem şöyle bir yorum yaptı:
- sokağa çıkmak için neden arıyorlar. ne malum kendi kendine ölmediği?
zihni taşlarla dolu insanlar var dünyada. o yüzden ben durmadan insan olun biraz demek zorunda kalıyorum. insan olun ve zihninizdeki taşları kadınlardan uzak tutun.
filmin senaryosunu yönetmen cyrus nowrasteh ve betsy giffen nowrasteh freidoune sahebjam'ın kitabından uyarlayarak yazmıştır. filmin başrollerinde shohreh aghdashloo, jim caviezel, mozhan marnò ve navid negahban oynamıştır. ve hepsi de harika birer oyunculuk performansı sergilemiştir.
soraya tek bir insan değil, soraya tek bir kadın değil. muhtemelen ortadoğu cehenneminde yaşayan binlerce kadından biri. üzerine atılan bir iftira sonucu recm cezasına çarptırılır ve taşlanarak öldürülür. içinde yaşadığımız ve modern demekten büyük haz aldığımız bu çağda çok distopik bir olay gibi durabilir. ama değil aslında.
siz ortadoğu cehennemi dediğime bakmayın çok ilerlemiş, coşmuş, harikalar yaratmış batı dünyasında da benzer cezalar tarih boyunca oldu ve şekil değiştirerek de olsa olmaya devam ediyor. taş artık bir simge.
mahsa amani bu durumun son örneklerinden. durum mu? vahşetin son örneklerinden. bu da bir taşlama değil mi? mahsa amani de taşlanarak öldürülmedi mi?
ama asıl taşlama bu bile değil? geçen hafta televizyonda mahsa amani'nin öldürülmesi ile ilgili bir haber izlerken eniştem şöyle bir yorum yaptı:
- sokağa çıkmak için neden arıyorlar. ne malum kendi kendine ölmediği?
zihni taşlarla dolu insanlar var dünyada. o yüzden ben durmadan insan olun biraz demek zorunda kalıyorum. insan olun ve zihninizdeki taşları kadınlardan uzak tutun.
devamını gör...