sözlükteki kavgaların çok düzeyli kavgalar olması

normal sözlük'ü diğer sözlüklerden ayıran bir özellik. bir kere küfür yok, ki bu en önemli özelliği sözlüğün. bunun dışında da hasımlar birer uzun tanım girip ayrılıyorlar. yönetim zaten hiç aman vermiyor tatsızlıklara. durun siz kardeşsiniz deyip ayırıyorlar tarafları. kardeşim kan yok, kaos yok bu nasıl bir ortam.

sokakta olsak farklı olur elbette.

özelde anamıza bacımıza sövüyorlar bu da sözlükteki kavgaların çok düzeyli olması diye başlık açıyor ya. öyle bir şey yok çıkar onu aklından. ayrıca geçen sözlükte bi kavga oldu, öyle hiç düzeyli değildi. o elit yazarlar kavgada mahalle kabadayısı gibi oluyor lan evlerden ırak be üf!

kişiden kişiye göre değişecek durum.

mesela yakında ne hanımefendilik kalacak, ne sakinlik bende. böyle kafasını tutup suratını duvarda rendelemek istediğim insanlar çıkıyor arada mesela. bırakayım diyorum elimin ayarını, gideyim nick altına, neren ister neren istemez vereyim küsküyü... herkes görsün kimin ne olduğunu.

yok, şu an sakinim de buna güvenip şansını zorlayanlar var sanırsam galiba muhtemelen.

edit: ben bazen değil her zaman iko olmak istiyorum ki.

mümkün mertebe uzak durmaya çalışıyorum. çünkü şurada ne yazarsam yazayım tatmin olamıyorum o an karşımda olsa çok pis dalarım allah ya ona ya bana verir ama olay yazıda kalınca iyice öfkeleniyor ve şişiyorum.

biz hep mesajlarda rus edebiyatı mı fransız edebiyatı mı tartışması yaptığımız için katıldığım tespit.

sebebi yazarların ikiyüzlü olması. hepsi burada fularıyla “yavrucum bak o öyle değil” şeklinde tartışıyorlar. dışarıya hoş görünmek için.

eee küfür zaten yasak. ben kimseyle kavga etmedim. bir kişiyle ettim o da mor menekşeydi. sözlüğün yarısına küfür etmiş. bende ona ettim. kapandı.
kavga edecek varsa özelden yazsın küfürleşelim.

“araştırmış, okumuş bir insanı tebrik etmek yerine sırf senin düşüncende olmadığı için aşağılamak aptallıktır.
sen 20 yaşında karı kız kovalarken ben 6 kere ideoloji değiştirmiştim.”
- zippodan çıkan çınn sesi.

bir örnek verecek olursak:
+size çok kızdım, o yüzden çok ağır konuşacağım.
-yo hayır sizin gibi biri terbiyesini bozamaz.
+özür dilerim, küfrüm edebimi aştı bu gece. ve dilerim bütün gece kedi ve köpek ağlamasına rast gelesiniz de psikolojiniz alabora olmuş gemiye dönsün.
-hayır olamaz çok ağır konuştunuz. üzülerek söylüyorum ki siz bu konuda peyniri çalan karga kadar haksızsınız.
+aman tanrım, ruhumun en ücra köşelerine kadar seri top atışları ile beni yaraladınız. sonra katrana batırıp batırıp çıkartınız, ruhuma saldığınız vızım vızım vızıldayan kara sineklerden bahsetmiyorum bile gerçekten çok aşağı bir insansınız. sizi ivedilikle kınıyorum.
şeklinde olan kavgadır. bu arada hepinizi gerdiğim için özür dilerim ama bir örnek vermek elzem olmuştu. hadi bakalım verdiğim linki açın ve hep beraber neşemizi bulalım yazardaşlar.

mesaj kutusu hiç öyle demiyor. sözlükte entel entel takılıyorlar oysa gerçekte çoğu paçozzzz.

aranızda hala abdülhamiti savunanlar var. onlar ne olduklarını biliyorlar.

küfür edilmediği, kadınların var olduğu ve seviyeli entryler olduğu için çekinmeden katılabilinen nadir sözlüklerden

şimdi ne oluyor biliyor musunuz;
bu kavgalar, cemaatin önünde yaşandığı için öyle düzeyli oluyor.. gerçekten bak..

uzun uzun yazılar... üst kat komşusu ile mahkemelik olmuşlar sanki, yılların biriktirdiği ne varsa yazmışlar da yazmışlar...
ifade tutanağı mübarek...

biz ne bilelim arkadaş? 13., 14. katta oturan insan ne bilsin, sizin aranızda ne yaşandı, yaşanıyor?
birbirinizden haz almıyorsunuz besbelli, kendi aranızda çözün ya da çözmeyin.. olmadı, öylece ayrılın.. uzatmayın..
bize ne diye yansıtıyorsunuz ki şimdi, burada?

biz şimdi nasıl tek bir tarafı haklı görebiliriz ki, yaşanan bir tartışmada?
karı ile koca arasındaki ilişki hakkında yorum yapmak gibi bir şey olur, bizim tüm söyleyeceklerimiz..

bakıyoruz sadece, ibretle falan izliyoruz, daha ne yapalım?

jüri gibiyiz sanki ama değiliz...
tüm yazılanlar, insanları kendi tarafına çekmek için özellikle süslenmiş ifadeler..
oynuyorlar ya hu bildiğin.. algımızla oynuyorlar..
"şevket bey siz de rahatsız değil misiniz, lütfen söyleyin" diyorlar..

hal böyle olunca tabii ne oluyor?
kankacılık giriyor devreye... kimin kiminle arası iyiyse, onun yanında saf tutuyor; dm'den, atlı birlikleriyle destekler falan..

görüyorum bunu.. gözümün önünde yaşanıyor yani, kör olmak lazım algılayamamak için.

ve bir destur haline gelmiş, orası ilginç...
herkes kabullenmiş..
sayılara bakıyor herkes sadece.. kimin söylediği daha çok etkileşim almış?
haklıdan ziyade, kim daha güçlü? kimin ağırlığı daha fazla?
ah şu kitleler.. hep onların yönlendirmesi ile oluyor bu işler..
şu çekirdek çitleyen tayfa özellikle... onlar çok fena..


ben şahsen;
hangisi daha güçlü diye beklemektense,
heyecanla atarım her defasında kendimi dans pistine mmm..
ayrı ayrı hepsiyle dans eder,
biraz sohbet ederek çözmeyi denerim..
"neden böyle olmuşuz, nerelerde kaybolmuşuz?"
aklımdaki soruların hepsini sorarım..

çözerim yani mutlaka..
5 dakika bile yeterli olur çoğu zaman, normal şartlar altında.

ve susarım.. kişi hakkında bildiklerimi, yaşanan tartışmaya katmam. taraf olmam...
sadece izlerim..
o kişi hakkında daha sağlam doneler elde ettiğim için kendimi şanslı görür, yoluma devam ederim.

nasil fransiz kaldım anlatamam oh mon dieu! kim haklı kim ahlaksiiiz bilmediğimden, e arada kalip da kafam gözüm yarılsın istemiyorum açıkçası. beğeni de atamıyorum sen savundun demesinler diye çünkü neyi savunduğumu da bilmiyorum. yine oh mon dieu!