en sevdiğim osmanlı padişahıdır kendisi. 32. padişah olarak tahta geçmiş, 15 sene sultanlık yapmıştır. tahttan indiriliş ve öldürülme öyküsü beni mahveder. (bkz: erhan afyoncu)'nun yazdığı osmanlı imparatorluğu'nda askeri isyanlar ve darbeler kitabındaki kendisi ile ilgili bölümü aynen ekliyorum aşağıya.

tanzimat döneminin ikinci padişahı olan sultan abdülaziz de bir darbe ile devrildi. darbeyi yapanlar, (bkz: v. murad)’ın hastalığı dolayısıyla sultan abdülaziz’in hayatta kalmasının kendileri için tehlikeli olacağını düşünüyorlardı. bu yüzden sultan abdülaziz’i öldürtüp, intihar süsü verdiler. sultan abdülaziz 1861’de, 31 yaşında osmanlı tahtına geçti.

osmanlı devleti, bir süredir yeni hamleler yaparak yeniden güçlenmeye çalışıyordu. sultan abdülaziz’in ağabeyi sultan abdülmecid, 1839’da tanzimat fermanı’nı ilân ederek osmanlı devleti için modernleşme ve güçlenme yolunu açmıştı. tanzimat döneminde devlette birçok yeni reform yapılmıştı. ama diğer yandan, 1854’te başlayan dış borçlanma, devlet için büyük bir tehlike hâline gelmişti. işte sultan abdülaziz 1861’de padişah olduğunda, herkes kendisinden çok şey bekliyor, özellikle de ülkeyi dış borçlanmanın getirdiği bataklıktan kurtarması isteniyordu. sultan abdülaziz bu amaçla birçok icraatta bulundu. bu dönemde, dünyadaki teknolojik gelişmelere bağlı olarak, yelkenli gemilerin yerini buharlı ve zırhlı savaş gemileri almaya başlamıştı. sultan abdülaziz bu fırsatı değerlendirip güçlü bir donanma oluşturdu. döneminde osmanlı devleti ingiltere’den sonra dünyanın ikinci büyük donanmasına sahip oldu.

abdülaziz, padişahlığı döneminde, avrupa’daki gelişmeleri bizzat görmek amacıyla bir avrupa seyahati de yaptı. 1867’deki seyahatte padişah, paris, londra, viyana gibi önemli avrupa başkentlerini dolaştı. avrupalılar ilk defa bir osmanlı padişahı görmenin heyecanı içinde sultan abdülaziz’e büyük ilgi gösterdiler. avrupa gazeteleri günlerce seyahatten söz etti. abdülaziz seyahat dönüşü gördüklerini kendi ülkesinde uygulamak için çabaladı. rumeli’de büyük çaplı demiryolları yatırımına girişti. istanbul’dan başlayıp bağdat’a kadar gidecek demiryolu hattının hazırlıklarını başlattı. hükümdarlığı zamanında metro ve tramvay ilk defa türkiye’ye geldi. demiryolları yatırımlarıyla ülke ekonomisinin kalkındırılması amaçlanıyordu. eğitim alanında mekteb-i sultani, yani galatasaray lisesi 1868’de açıldı. 1869’da maarif-i umumiye nizamnamesi yayınlanarak eğitimin ülke genelinde yaygınlaştırılmasına girişildi. sultan abdülaziz icraatını yaparken, iki önemli devlet adamı, âli ve fuad paşalar her bakımdan padişaha yardımcı oldular. bir konuda başarılı olunamamıştı. ülkenin dış borçları ödenemez hâle gelmişti. 1868’de fuad paşa’nın 1871’de ise âli paşa’nın ölümünden sonra sultan abdülaziz en önemli destekçilerinden mahrum kaldı.

yeni sadrazam mahmud nedim paşa, seleflerinin boşluğunu doldurabilecek kabiliyette değildi. 1871’den sonra sultan abdülaziz için işler kötüye gitmeye başladı. devlet adamları arasında abdülaziz aleyhtarları çoğalmıştı. sadrazam mütercim rüştü paşa, serasker hüseyin avni paşa, adalet nâzırı midhat paşa ve şeyhülilâm hayrullah efendi’den oluşan dörtlü, sultan abdülaziz düşmanlığında ittifak hâlindeydi. erkân-ı erbaa ismi verilen bu dört kişi aynı hükümette görev yapmaya başlamış ve sultan abdülaziz’in tahttan indirilmesi için yoğun bir faaliyet içine girmişlerdi. bahriye nâzırı kayserili ahmed paşa ile harp okulu komutanı süleyman paşa da cuntaya dâhildiler. bunlardan özellikle serasker hüseyin avni paşa, sultan abdülaziz’e karşı intikam hırsıyla doluydu. ısparta’ya sürülmesinin intikamını almak istiyordu.

sultan abdülaziz’e bağlı komutanları istanbul’dan uzaklaştırdı. padişahın tahttan indirilmesi ile ilgili planını diğer komutanlara ve hükümet üyelerine kabul ettirdi. ordunun yönetimi elinde olduğu için, 30 mayıs 1876’da abdülaziz’in bulunduğu dolmabahçe sarayı’nı karadan ve denizden kuşattı. topkapı sarayı’ndaki veliaht murad efendi’yi kendi arabasıyla, mütercim rüştü paşa, şeyhülislâm hayrullah efendi ve midhat paşa’nın beklediği beyazıt’taki serasker kapısı’na götürdü.

sultan abdülaziz’in tahttan indirilmesinden sonraki birkaç gün kendisi için tam anlamıyla bir felaket oldu. önce ailesi ile birlikte topkapı sarayı’na gönderilip orada yaşamaya zorlandı. topkapı sarayı eski sultana, osmanlı padişahlarından bazılarının maruz kaldıkları kanlı akıbetleri hatırlatıyordu. asrın başlarında ııı. selim ve ıv. mustafa sarayda feci surette öldürülmüşlerdi. işin garip tarafı, ııı. selim’in öldürüldüğü daire şimdi sultan abdülaziz’e tahsis edilmişti.

gururlu ve hisli bir kişi olan sultan abdülaziz, topkapı sarayı’na ihtilalciler tarafından öldürülmek için getirildiğine inanıyordu. serasker hüseyin avni paşa’nın kendisine karşı beslediği korkunç kin inancını daha da pekiştiriyordu. öldürülme korkusunu bir türlü üzerinden atamıyordu. annesi pertevniyal valide sultan’a, ümitsizlik ve hiddet içinde “beni sultan selim gibi burada bitirmek isterler. bundan sonra benim hayatım fitne sebebidir. bana bir parça zehir bulamaz mısınız?’ diyordu. diğer taraftan, topkapı sarayı’ndan uzaklaşabilirse kendisine musallat olan ölüm korkusundan da kurtulabileceğini düşünüyordu. bu amaçla v. murad’a bir mektup yazarak topkapı sarayı’ndan başka bir yere naklini istedi. sultan abdülaziz, v. murad’ın emriyle 2 haziran 1876 cuma günü ortaköy’deki feriye sarayı’na nakledildi.

sultan abdülaziz, feriye sarayı’nda da ölüm korkusundan kurtulamadı. sarayın hemen karşısındaki sahilde, kuzguncuk’ta hüseyin avni paşa’nın yalısı bulunuyordu. hüseyin avni paşa’yı düşünmek ölümü hatırlamakla eş anlamlı idi. abdülaziz’in feriye sarayı’ndaki karşılanışı da korkularını artırmıştı. devrik padişah sarayın bahçesine geldiğinde nöbetçi asker süngüsünü sultanın karnına doğru tutmuştu. bu duruma son derece sinirlenen abdülaziz, “galiba beni tanımıyorsun’ dediğinde, asker “tanıyorum ama ne yapayım emir böyledir’ diye cevap vermişti.

morali iyice bozulan sultan abdülaziz sarayın merdivenlerinden çıkarak odasına gitmişti. ertesi cumartesi günü valide sultan, oğlunun odasına uğradı. abdülaziz pencereden sarayın bahçesine bakıyordu. bahçede bulunan iki subay abdülaziz’in baktığını gördükleri hâlde son derece laubali tavırlarla bir takım hareketler yapıyorlardı. bu durum abdülaziz’in moralini iyice bozmuş, kendisine bir kötülük yapılacağına tam anlamıyla kanaat getirmişti. düşüncelerini annesi ile paylaştı. annesi sultana moral vermek için “ne merak ediyorsun, azil erkekler içindir, biz de elbette bir surette geçiniriz’ dedi. sultan abdülaziz teselli bulacak gibi değildi. “iki padişah bir memlekette olur mu? beni tahtımdan indirmeleri elbette öldürmek içindir’ diye annesine cevap verdi.

aslında valide sultan da oğlunun öldürülmesinden endişe ediyordu. fakat yine de “tanzimat’ın ilânından sonra böyle olaylar artık meydana gelmiyor. merak edilecek bir şey yoktur. allah’a tevekkül edin’ diyerek oğlunu teselli etti. abdülaziz kızgın bir şekilde “ ne olacağını yakında görürsün’ dedi. bundan sonra pertevniyal valide sultan kendi odasına geçti. gerginlik sultanın annesinin de
sinirlerini altüst etmişti. odasında iken fenalık geçirip bayıldı. olayı duyan sultan abdülaziz annesini öldü zannetti. daha sonra valide sultan ayıldı ve oğlunun odasına gitti. sarayın bahçesinin askerle kaynadığı bu sıralarda oda kapısında duran iki adam “şimdi mi girelim, yoksa sonra mı girelim” diye birbirleriyle konuşmakta idiler. valide sultan olacakları görür gibi olmuştu. eski padişahı öldürmenin hazırlıkları yapılıyordu. fakat oğluna bir şey söyleyemedi. cumartesi günü pertevniyal valide sultan saat dörde kadar oğlunun yanından ayrılmadı. daha sonra kendi odasına gitti. işte ne olduysa o gece oldu. ertesi gün, yani 4 haziran pazar sabahı, sultan abdülaziz’in odasına gelenler eski padişahı bilekleri kesilmiş olduğu hâlde kanlar içinde yerde buldular. bir anda çığlıklar yükseldi. saray halkı bağırıp çağırarak ağlamaya başladı. saray halkı dışında, olay yerine ilk gelen kişilerden biri de ilginç bir şekilde hüseyin avni paşa idi.

paşa, sarayın tam karşısında bulunan yalısında adeta bu anı beklemişti. nitekim çığlıkları duyar duymaz beş çifteli kayığına atladığı gibi saraya gelip duruma el koyarak, etrafa emirler yağdırmaya başlamıştı. kadınları susturan hüseyin avni paşa, sonra da cenazenin sarayın yanındaki karakola taşınmasını emretti. karakolda cereyan eden gelişmeler de ilginçti. hüseyin avni paşa, abdülaziz’in cesedini erlere mahsus yataklardan birinin üzerine koydurup, pencereden kopardığı bir perde ile de üstünü örttürdü. bundan sonra devlet adamlarına ve doktorlara haber gönderdi. çağrılan 19 doktor, karakolda bulunan sultan abdülaziz’in cesedini muayene etti. fakat bu muayene biraz garip bir şekilde cereyan etmişti. doktorlar vücudun her tarafına bakmak istediklerinde hüseyin avni paşa doktorlara engel olarak, “bu cenaze ahmed ağa, mehmed ağa değildir, bir padişahtır. her tarafnı açtırıp size gösteremem” diyerek genel bir muayene yapılmasının önüne geçmişti. dolayısıyla, doktorlar sadece abdülaziz’in kesik bileklerine bakarak rapor hazırladılar. doktorların raporuna göre, sultan abdülaziz bilek damarlarını kesmek suretiyle intihar etmişti.
zaten doktorlar muayeneye başlamadan önce kendilerine olayın intihar olduğu ve ne şekilde cereyan ettiği hakkında bilgi verilmişti. sultan abdülaziz’in hizmetinde bulunan kişilerden fahri bey’in anlattığına göre, intihar güya şu şekilde olmuştu: “sultan abdülaziz pazar sabahı annesinden sakalını düzeltmek için bir makas ve bir ayna istemiş, sonra herkesi odasından çıkartarak yalnız
kalmış, bu esnada makas ile bileklerinin damarlarını keserek intihar etmişti. bir müddet sonra cariyeler odanın kapısını vurdukları hâlde içeriden cevap alamayınca valide sultanın emriyle kapı kırılmış ve odaya girenler abdülaziz’i kanlar içinde, bir hasır üzerine uzanmış bir hâlde bulmuşlardı. yanında damarlarını kestiği makas duruyordu”.

sultan abdülaziz’in sadece kollarını muayene edebilen 19 doktor fahri bey’in anlattıklarına dayanarak hadisenin intihar olduğuna karar vererek raporu imzalamışlardı. daha sonra sultanın cesedi topkapı sarayı’na nakledilip yıkandıktan sonra alelacele sultan mahmud türbesi’ne defnedildi. olay gerçekten intihar mıydı? her ne kadar resmi makamlar ve doktorlar sultan abdülaziz’in
intihar ettiğini açıklamışlarsa da, açıklama kimse tarafından inandırıcı bulunmamıştı. herkes olayın bir cinayet olduğu kanaatinde idi. daha birkaç gün önce bir darbe yapılmıştı. darbeciler bir anda ülkenin kaderine hâkim oldukları gibi, istedikleri kararı alacak ve istedikleri icraatı yapacak konumda idiler. dolayısıyla, ihtilalin klasik mantığı işlemiş, darbeyi yapanlar, tahttan indirdikleri padişahı, ileriki günlerde kendileri için tehlike arz etmemesi bakımından ortadan kaldırmayı tercih etmişlerdi.

sultan abdülaziz tahttan indirildikten sonra dolmabahçe sarayı’nda bir yağma hadisesi de meydana gelmişti. bir yağma da ölümünden feriye sarayı’nda yaşandı. bu yağma sırasında iş o derece ileri gitmişti ki, pertevniyal valide sultan’ın kulağındaki küpeler ve parmağındaki yüzük bile zorla alınmış, zavallı kadın baygın bir hâlde karakol meydanına bırakılmıştı. sultan abdülaziz’in ölümü halk arasında büyük üzüntü yarattı. daha önce sultana kızanlar bile şimdi acıyorlardı. padişah hakkında mersiyeler yazıldı, türküler yakıldı.
"seni tahttan indirdiler
üç çifteye bindirdiler
topkapı’ya gönderdiler
uyan sultan aziz uyan
kan ağlıyor bütün cihan"
türküsü herkesin ortak üzüntüsünü dile getirecek şekilde nesillerce söylenip durdu. çerkes hasan olayından sonra sultan abdülaziz’in öldürüldüğü veya intihar ettiği konusundaki tartışmalar bir süre kesildi. aradan beş yıl geçtikten sonra maliye nâzırı mahmud celaleddin paşa, sultan ıı. abdülhamid’e bir tezkere göndererek abdülaziz’in katledilmiş olduğunu ileri sürdü. iddiasını o dönemde sarayda görevli olan pervin felek adlı kadının ifadesine dayandırıyordu. bunun üzerine ıı. abdülhamid’in emri ile olayın araştırılmasına başlandı. yıldız sarayı’nda bir mahkeme kuruldu. mahkemede sanık konumunda bulunan kişiler şunlardı:
v. murad’ın annesi şevkefza sultan,
sultan abdülaziz dönemi saray görevlilerinden arzuniyaz kalfa,
eski sadrazamlardan mütercim rüştü ve midhat paşalar,
eski tophane müşiri damat mahmud celaleddin paşa,
sultan murad’ın eniştesi damat nuri paşa,
sultan abdülaziz’in yardımcılarından fahri bey,
namıkpaşazade ali bey,
albay izzet bey,
binbaşı necip bey,
yozgatlı pehlivan mustafa,
cezayirli mustafa pehlivan,
boyabatlı hacı mehmed ağa.
bunlar arasında pehlivan mustafa, cezayirli mustafa ve hacı mehmed sultan abdülaziz’i öldürmekten suçluydular. diğerleri ise cinayete azmettirmek veya yardımcı olmak gibi suçlarla itham ediliyorlardı. cinayetin baş sorumlusu olarak görülen hüseyin avni paşa daha önce öldürüldüğü için sanıklar arasında yer almıyordu. sultan murad’ın annesi mahkemeye getirilmemiş,
manisa’da bulunan mütercim rüştü paşa ise hasta olduğu için istanbul’a gelemeyerek izmir’de ifade vermişti. diğer sanıklar, mahkeme huzuruna çıkarak savunmalarını yaptılar. sorgulama sürdükçe, bir yandan da sultan abdülaziz’in ölümündeki bilinmeyenler açığa çıkıyordu. tahttan indirilme olayından sonra, darbecilerin oluşturdukları cunta ülkenin kaderine hâkim olmuştu. padişah v. murad rahatsız olduğundan cunta istediği her kararı alabiliyordu. sultan abdülaziz’in öldürülmesi v. murad’ın annesi şevkefza sultan ile cuntacılar arasında kararlaştırılmıştı.
bu amaçla, yeni padişahın emektar adamlarından cezayirli mustafa pehlivan, yozgatlı pehlivan mustafa ve boyabatlı hacı mehmed pehlivan yüzer lira gibi son derece yüksek ücretlerle, güya abdülaziz’i korumakla görevlendirilmişlerdi. bu arada abdülaziz’in özel hizmetini görmek için sadece fahri bey bırakılmış, diğer görevliler saraydan uzaklaştırılmışlardı. fahri bey de cuntanın adamı idi. ayrıca, binbaşı izzet ve necip, kolağası ali beyler önceden elde edilmişlerdi. cinayeti
işlemekle görevlendirilen pehlivanlar cumartesi’yi pazar’a bağlayan geceyi karakolda geçirdikten sonra sabaha karşı fahri bey tarafından feriye sarayı’na alınmışlardı. saraya girerken fahri bey, yozgatlı mustafa pehlivan’a beyaz saplı keskin bir çakı vermiş, karakol subaylarından ali ve necip beyler de beraber gelmişlerdi. reyhan ve rakım isminde iki harem ağası da etrafı
kolluyordu. katiller odaya girince fahri bey, sultan abdülaziz’in şaşırmasından istifade ederek üzerine
atılmış ve kollarını arkadan tutmuştu. cezayirli mustafa ve boyabatlı mehmed de sultan abdülaziz’in dizlerine oturmuşlardı. bu sırada yozgatlı mustafa pehlivan elindeki çakıyla padişahın ilk önce sol kolunu, daha sonra da sağ kolunun damarlarını kesmişti. içeride cinayet işlenirken necip ve ali beyler de oda kapısını tutuyorlardı. işlerini bitiren katiller kapıdan çıktılar.
cezayirli mustafa pehlivan pencereden kaçmıştı. bir süre sonra odaya gelen cariyeler, saraylılar ve pertevniyal valide sultan feryada başladıklarında, padişah henüz sağ olmakla beraber konuşacak durumda değildi. bundan sonra hüseyin avni paşa derhal saraya gelmişti. olay sırasında sadrazam olan mütercim rüştü paşa’nın ifadesine göre, sultan abdülaziz hüseyin avni paşa tarafından karakola getirildiğinde henüz ölmemişti. hatta doktorlar geldiğinde bile abdülaziz hayat belirtileri gösteriyordu. fakat hüseyin avni paşa’dan korkan doktorlar bileklerden akan kanı durdurmaya ve tedaviye yönelik herhangi bir şey yapamamışlardı. abdülaziz’in o şekilde ne kadar can çekiştiği bilinmese de, karakolda yatırıldığı yatağın üzerinde gözlerini avni paşa’ya dikerek vefat ettiği anlaşılıyordu. sultan abdülaziz’in cesedini yıkayan imamların ifadeleri de padişahın bir cinayete kurban gittiğini gösteriyordu. sultanahmet camii imamı ömer efendi yıkama sırasında abdülaziz’in sadece kollarından değil kalbinin üzerinden de kan aktığını söylemişti. ayrıca, cesedin de henüz soğumadığını ifade etmişti. sürekli kan aktığından ceset iki defa yıkandığı hâlde gusül
tamamlanamamıştı. bu sebeple kanı durdurmak için kolları bez ile bağlanıp abdest aldırılmıştı. yıkama hizmetinde bulunan diğerlerinin ifadelerine göre de cesedin sol memesindeki morluktan başka iki dişi kırık ve sakalının sol tarafı yoluk idi. bütün ifadeler alındıktan sonra mahkeme, 29 haziran 1881’de sanıkları suçlu buldu. buna göre cinayeti işleyen cezayirli mustafa pehlivan, yozgatlı pehlivan mustafa ve boyabatlı hacı mehmed pehlivanlar ceza kanununun 170. maddesine göre idama, fiilen iştirak ettikleri anlaşılan midhat, mütercim rüşdü, mahmud ve nuri paşalarla ali ve necib beyler ceza kanununun 45. ve 170. maddelerine göre yine idama, seyyid ve izzet beyler 175. maddeye göre onar sene küreğe mahkûm edildiler. midhat paşa kararı temyiz mahkemesine götürdü. fakat temyiz mahkemesi de cezaları onayladı.
bundan sonra ıı. abdülhamid, yıldız saray’ında devlet adamlarından oluşan 25 kişilik bir heyet topladı. burada idam cezalarının uygulanıp uygulanmaması konusu tartışıldı. katılanlardan 15 kişi idamların yerine getirilmesini, 10 kişi ise cezaların hafifletilmesini istedi. idamların onaylanmasını isteyenler arasında plevne kahramanı gazi osman paşa da vardı. paşa kararın uygulanmasının
hukukun gereği olduğunu söylemiş, aynı zamanda, ibret olması açısından da idamların yerine getirilmesini istemişti. ancak son karar merci olan ıı. abdülhamid bambaşka bir hükme vardı. bütün idamları müebbet küreğe çevirdi ve mahkûmların cezalarını taif’te çekmelerine karar verdi. 28 temmuz 1881’de, başta midhat paşa olmak üzere, kürek mahkûmları izzeddin sultan vapuru’yla
taif’e gönderildiler.

öldürülmeden önce de şöyle bir fotoğrafı çekilmiştir ki tarihimizdeki utanç vesilelerinden biridir.

ayrıca; müzisyen bir padişahtır. batılı formda çok çok güzel eserler bırakmıştır. hepsi birbirinden güzeldir. bu yönüyle de ayrıca saygı duyulası, sevilesi bir padişahtır.
gondol şarkısı
hicazkar sirto bunu elveda rumeli'de de kullanmışlardı sanırım.
valse davet
devamını gör...
osmanlı devletinde operaya giden ve saltanat vagonu ile avrupa seyahatine çıkan ilk padişahtır.
devamını gör...
bestekar padişah.vefat ettiğinde otopsisinde hüseyin avni paşa'nın tehditleriyle doktorlar feriye sarayında ki odasında iki bileğini keserek intihar ettiği yönünde rapor verir.ancak şehit edilmiştir.intikamını çerkes hasan bey hüseyin avni paşa'yı öldürerek almıştır.
devamını gör...
osmanlı hanedanının 32. padişahıdır. 1861-1876 arası tahtta kalmıştır. aşırı harcamalara girişmiş oldukça savurgan bir padişahtır.
veraset sisteminin aksine oğlu yusuf izzeddin'i kendinden sonra tahta çıkarmayı düşünürken mayıs sonu harbiye okulu komutanı süleyman paşa'nın darbesiyle tahttan indirilmiş, 4 haziran sabahında da bilekleri makasla kesilmiş halde bulunmuş, hekimlerce intihar ettiğine kanaat getirilse de ikna olmayanlar olmuştur. yerine veraset sistemi gereğince v.murat geçmiştir.
darbe sırasında bunu tasarlayan bir başka isim serasker hüseyin avni paşa yusuf izzeddin'in yaveri çerkes hasan tarafından misafir bulunduğu bir evde toplantıdayken öldürülür. katil eve girip tabancasını çıkarmış ve öldürmüştür.
devamını gör...
abdülaziz, 32. osmanlı padişahı ve 111. islam halifesidir. ıı. mahmud ve pertevniyal sultan'ın oğlu, abdülmecid'in kardeşidir. abdülaziz 25 haziran 1861 tarihinde kardeşinin ölümü üzerine, 31 yaşında iken tahta geçmiştir. tahttan indirilip öldürülen son padişahtır.
devamını gör...
intihar süsüyle öldürülmeden önce laubali saray görevlileriyle böyle acıklı bir fotoğrafı bulunan osmanlı padişahıdır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
hicaz mandıra onun eseridir. sevdim seni pampa.

devamını gör...
tarihimize çapkın sultan olarak geçer. fransız kraliçesini kendine aşık etmiştir. kralice bir çelimsiz fransız kralına bakmış bir de bizim pehlivan sultana... sonra istanbula gelmiş ama bu aşk, tamamlanmayan bir aşk olmuş. kavusmalari mahşere kalmis
devamını gör...
1760 yılında ingiltere’de gerçekleşen sanayi devrimi ile birlikte devletler ordularını modernize etmeye başlamışlardır. ingiltere bu akıma öncülük edip zırhlı ve buharlı gemileri kraliyet donanması hizmetine sokmuştur. osmanlı da bu gelişmelere ayak uydurmaya çalışmış fakat geniş topraklara sahip imparatorluk hükmettiği yerleri kontrol altına alabilmek için kısıtlı imkanları yüzünden sadece askeri gücünü arttırmayı amaçlamıştır. 18.yüzyılda alınan seri mağlubiyetler osmanlı’nın avrupalı devletlere karşı şansının olmadığını göstermiştir. sultan abdülaziz, ingiltere donanmasına hayran kalmış ve çok etkilenmiştir. bundan dolayı döndüğünde ilk işi osmanlı donanmasının modernize edilmesinde öncülük etmek olmuştur. ekonomik güçlüklere rağmen aynı yıl bahriye nazırlığı kurulmuştur. osmanlı donanması kısa sürede 36’sı zırhlı, 72’si ahşap toplam 106 gemi ile modernize edilerek dünyanın üçüncü büyük donanması haline getirilmiştir. bu donanma herhangi bir savaş planına göre kurulmadığı için sadece dışarıdan alınan “müzelik gemiler” topluluğu olarak kalmıştır.
sultan abdülaziz’in 1876 yılında darbe ile indirilmesinin ardından yeğeni ıı. abdülhamit tahta çıkarılmıştır. ıı. abdülhamit’in haliç’te çürüttüğü osmanlı donanmasını ve nedenlerini başka başlık altında yazacağım.
devamını gör...
zamanında arkadaşımın sülalesini kayseri'nin çorak bir yerine süren osmanlı padişahı.* bu yüzden kendisinin yanında ağız tadıyla tanzimat dönemi'ni övemiyoruz. normalde de övmeyiz galiba ama bu bilginin ardından insanın feci övesi geliyor.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"sultan abdülaziz" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim