taciz olaylarının örtbas edilmeye çalışılması
başlık "dopaminendorfin" tarafından 25.04.2021 17:28 tarihinde açılmıştır.
1.
aman amann suss kimse duymasınn aman kimse bilmesin..
bilmesin ya duymasın.. her şeyi halı altı yapalım, tacizciyi hak ettiği cezayı vermeyip daha da kudurtalım, mağduru susturalım.
aman amann kimse duymasın yoksa rezil oluruz.
kimse bilmesin biz çok ahlaklıyız.
ortaokulda bir kızın göğsünü ellemişlerdi. kız hıçkıra hıçkıra sınıfta ağlamaktan canı çıkmıştı.
o kadar kötüydü ki zar zor hocalara kendini anlatabiliyordu. o kadar çocuğun arasında ellerini göğüsüne kapatmış ağlıyordu. ilk gördüğümde ne olduğunu anlamamıştım ama çevremdeki çocukların kaş göz hareketiyle ne olduğunu sezmiştim.
hoca ona dönüp şunu demişti "tamam tamam kızım ağlama yaa.. bak yapmıcakmış bi daha tamam sende hadi ağlama."
bu tacizi yapan da bir çocuktu. daha 13-14 yaşında bir erkeğin bunu yapması ve en fazla kulağı çekilip bırakılması ne kadar korkunç. alıp ateşlere atalım demiyorum ne de olsa bir çocuk ama olayın aman ayıp aman kimse duymasın diye böyle kapatılması kime ne fayda sağladı acaba? o çocuk hatasının farkına vardı mı? o kız çocuğu bunun tramvasını atlatabildi mi? ona destek olundu mu?
o kız o olaydan sonra bi kaç gün okula gelmemişti.
geldiğinde bile aylarca yüzünde hep bi burukluk hep bi hüzün ve utançla dolaştı. utanması gereken en son kişi oydu halbuki.
bilmesin ya duymasın.. her şeyi halı altı yapalım, tacizciyi hak ettiği cezayı vermeyip daha da kudurtalım, mağduru susturalım.
aman amann kimse duymasın yoksa rezil oluruz.
kimse bilmesin biz çok ahlaklıyız.
ortaokulda bir kızın göğsünü ellemişlerdi. kız hıçkıra hıçkıra sınıfta ağlamaktan canı çıkmıştı.
o kadar kötüydü ki zar zor hocalara kendini anlatabiliyordu. o kadar çocuğun arasında ellerini göğüsüne kapatmış ağlıyordu. ilk gördüğümde ne olduğunu anlamamıştım ama çevremdeki çocukların kaş göz hareketiyle ne olduğunu sezmiştim.
hoca ona dönüp şunu demişti "tamam tamam kızım ağlama yaa.. bak yapmıcakmış bi daha tamam sende hadi ağlama."
bu tacizi yapan da bir çocuktu. daha 13-14 yaşında bir erkeğin bunu yapması ve en fazla kulağı çekilip bırakılması ne kadar korkunç. alıp ateşlere atalım demiyorum ne de olsa bir çocuk ama olayın aman ayıp aman kimse duymasın diye böyle kapatılması kime ne fayda sağladı acaba? o çocuk hatasının farkına vardı mı? o kız çocuğu bunun tramvasını atlatabildi mi? ona destek olundu mu?
o kız o olaydan sonra bi kaç gün okula gelmemişti.
geldiğinde bile aylarca yüzünde hep bi burukluk hep bi hüzün ve utançla dolaştı. utanması gereken en son kişi oydu halbuki.
devamını gör...
2.
özellikle kızlar erkekleri taciz edince örtbas yapılır genellikle.
devamını gör...
3.
taciz edileni korumak adına yapılan fakat kişiye daha çok zarar veren tutumdur. peki bu davranış neden gerçekleşir? taciz edilene bakış açısı değişse böyle olur mu? toplum baskısında ne kadar payımız var görmeliyiz.
devamını gör...
4.
kendi nazarımda vicdan ve şeref yoksunluğu sayılan çabadır. maalesef günümüzde çok yaygınlaştığı için normalleşmeye başladı. otobüste birinin vücuduna bile isteye dokunmak, bundan keyif almaya çalışmak ve buna benzer olaylar o kadar çok gerçekleşiyor ki rutin bir şeymiş gibi bahsediliyor.
benim ilk tacize uğradığım zamanlar herkesin böyle şeyler yaşadığından haberim yoktu. hayatımın en karanlık günüymüş gibi geliyordu. üzerinden 15 seneye yakın zaman geçtiği halde hala aklımın köşesine kazınmış halde durması da ne kadar kötü bir gün olduğunun kanıtı heralde benim için. bu olayı buraya yazma konusunu çok düşündüm. neden yazayım? ya da neden yazmayayım? diye sıraladım kendimce. yazmam için pek neden bulamadım açıkçası. yinede belki birileri bir ders çıkarır, o yaşlarda kardeşi olanlar vardır ve benim anlatacağım olay sayesinde onu kötü olaylardan koruyabilir belki diye düşünüyorum. sonuçta nedenlere bağlı yaşıyoruz, her nedenin de ulaşacağı bir sonuç var. bu yazı da o hengamede bir işe yarar muhakkak.*
öncelikle yazarken çok stres yaptığımı belirtmek isterim. hatta hayatımda sayılı kişiler dışında kimsenin bilmediği bir olaydan bahsedeceğim için ellerim titriyor.* abim bile bilmiyor yani siz düşünün. içimde bir yerlerde bir kutuya saklamışım yok olsun diye, öylece kalmış orada. buraya yazınca uçar gider belki.
ilkokul 3. ya da 4. sınıfım, net hatırlamıyorum bunu. köydeyiz, nenemler pekmez kaynatıyor, biz de dut yaprağı ile üzerindeki köpüklerden alıp yiyoruz. çok güzel zamanlar, çok mutluyum, dün ne yediğimi hatırlamam ama o anlar gözümün önünde duruyor aynı netlikle. abimden bir iki yaş küçük(15-16 yaşlarında) bir çocuk var, onun peşinden de abi abi diye geziyorum. birkaç gün geçiyor annemler eve dönüyorlar, ben köyde nenemlerin* yanında kalıyorum. arada bir anne tarafından olan dedemgile de gidiyorum, iki ev arasında mekik dokuyorum anlayacağınız. teyzemin yanında olduğum bir gün halamın da o civarda bir evde olduğunu öğreniyorum. bulunduğu ev de, peşinden abi abi diye gezdiğim çocuğun ailesinin evi. "teyze ben halamın yanına gideyim, onunla beraber aşağıki eve geçerim" diye haber verip gidiyorum.* sonra halamın yanına gidiyorum. o çocuğun, biri benden 2 yaş küçük, diğeri benimle yaşıt, sonuncusu da benden 3 yaş büyük olmak üzere 3 tane kız kardeşi var. salonda otururken "hadi saklambaç oynayalım" diyorlar, ben de tamam deyip koşuyorum peşlerinden.
ebe seçiyoruz herkes bir yerlere saklanmaya gidiyor, o abi dediğin çocuk "saklanacak çok iyi bir yer biliyorum, gel seni götüreyim" diyor, muhteşem bir yere saklanacak olmanın mutluluğuyla koşuyorum peşinden. uçurum gibi bir kayalık var, köyün tenha bir yerinde. ani hareket yapsan düşer ölürsün ya da baya kırıklarla dolar vücudun. oraya yan yana oturuyoruz, "kimse bulamaz burada" diyor. kısa bir sessizlikten sonra "sizin orada şey* var mı?" diye soruyor. ben tabi kullandığı kelimenin ne anlama geldiğini bilmediğim için "yok" diyorum. "bende var, ben göstersem sen de gösterir misin?" diyor, bende "ben de varsa gösteririm" diyorum. ahahaa ay sinirlerim bozuldu, gerçekten üzücü derecede komik bir durum, kendi saflığıma gülüyorum. neyse işte cevabı vermemle eşofman altını indirmesi bir oluyor. ben şok olmuşum. "sen de göster" tarzında cümlelerle üzerime gelmeye başlıyor, "yapma" diyorum, çırpınıyorum, en son "hala" diye bağırmak aklıma geliyor. ben bağırınca korkup çekiliyor, "sen burdan git, ben şuradan gideceğim beraber gittiğimiz anlaşılmasın" diyor ben hemen koşuyorum. hatta o ara ağlama diyerek göz yaşımı da silmişti, baya hastaydı bence.
eve vardığımda halamın yanına oturuyorum hemen. nasıl titriyorum anlatamam, ne desem gözünüzde canlandıramam sanırım. bulunduğum yerde hopluyor olabilirim, o kadar titriyordum. çenemin titremesini bile durduramamıştım. o ara kızların bana bakıp gülüştüğünü hatırlıyorum, kendi derdimden neye güldüklerine kafa yormak aklıma gelmemişti. halamla eve giderken "neyin var, niye titriyorsun?" diye ısrarla sorunca ağlayarak anlatıyorum her şeyi. "aramızda kalsın hala, nolur" diyorum, duyulsa ne olur bilmiyorum ama ayıp bir şey yapan benmişim gibi hissediyorum o an. "tamam ikimizin arasında bu. sen şimdi sil göz yaşını, nenen anlar sorar" diyor, güvenip rahatlıyorum biraz. sonraki günler evden çıkmıyorum. aylar belki de seneler geçiyor, bir yerde bu çocuğun adını duyuyorum. köyden resmen kovmuşlar ailesini, kuzenlerinden ve köyün kızlarından taciz etmediği kimse kalmamış. bilin bakalım nasıl yapmış bunu? evet doğru tahmin, saklambaç oynayarak. yani o titrediğim anlarda ordaki kardeşlerinin bana bakıp gülüşmesi benim için anlam kazanmış oluyor.
bahsettiğim çocuk birkaç sene önce intihar etti. artık bu dünyada değil, köyde karşılaşma ihtimalim yok yani. haberi ilk aldığımda çok rahatlamıştım, bu rahatlama "acaba kötü biri miyim? birinin ölmesi seni nasıl rahatlatabilir?" diye sorgulattı bana günlerce. annesi cenazede benim oğlumu sığdıramadılar köye, diye herkese sitem etmiş. "ya senin oğlun nasıl bir insandı göremiyor musun?" diye yakasından silkeleme isteğiyle doldum. sonucunda yine kendimi suçlu buldum.
sonuç olarak, hayatımda kalıcı yaralar bıraktı. vücuduma birisi dokununca istemsiz tedirgin oluyorum, aklıma ilk 'kötü niyetli' bir hareket olacağı geliyor. kimseye güvenmiyorum, kimsenin yanında üzerimi değiştiremiyorum, ya da birisi üzerini değiştirirken odada bulunamıyorum. uzun bir süre çıplak insanlardan rahatsız oldum mesela.
hayatımdaki tek taciz olayı bu değil maalesef. bu olaydan birkaç sene sonra, yolda yürürken "pişt pişt" sesiyle istemsiz olarak bir evin balkonuna kafamı çevirmiş bulundum. 50 li yaşlardaki adam, sadece mavi bir slip ile karşımda öylece duruyor, gözlerimin içine sabit bir şekilde bakıp vücuduna dokunuyordu. kendisi herhangi biri de değil, akrabamız. olaydan 2 gün sonra annemin yanındayken, "özözünedanışır hiç selam vermiyorsun" diyerek elini omzuma attı. bir şeyleri hatırlatır belki diye gözünün içine baktım ama yok, ar damarı kalmadığından olsa gerek hiç bir şey olmamış gibi bana seslenmeye devam etti. "pişt pişt" sesinin arkasına yaptığı rahatsız edici hareketler sirkülasyonuna birkaç kez daha maruz kaldım. şimdilerde gülerek anlatıyorum bu olayları. hatta "dönder atlet" diye lakap taktım kendisine.
tavsiyem, gözünüz etrafınızdaki çocukların üzerinde olsun.* maalesef çocuklara küçük yetişkin gözüyle bakan insanlar var. özel yerlerine dokunmak, dudaklarından öpmek, kendi vücuduna dokundurmak "şaka" ve "oyun" adı altında yaptırılıyor çocuklara. zaman geçtikçe herkes düzene bir yerden ayak uyduruyor, ama bizim o lüksümüz yok. lütfen çocuk parkından geçerken yere bakarak geçmeyin, etrafı biraz inceleyin. belki sizin fark etmeniz gereken bir olay var orada, belki çocuğun sesi çıkmıyor. aslında söylediğim şeyler sadece çocuklar için değil, tacize uğrayabilecek her canlıyı kapsıyor.
yazıyı fazla uzattım, kusura bakmayınız dostlar. her şeyin farkında olup iyiyi seçenlerden olun. bu yazıdan sonra içimden yer açılmış olmanın rahatlığıyla ben de kaldığım yerden devam edeyim hayatıma. esen kalınız.*
benim ilk tacize uğradığım zamanlar herkesin böyle şeyler yaşadığından haberim yoktu. hayatımın en karanlık günüymüş gibi geliyordu. üzerinden 15 seneye yakın zaman geçtiği halde hala aklımın köşesine kazınmış halde durması da ne kadar kötü bir gün olduğunun kanıtı heralde benim için. bu olayı buraya yazma konusunu çok düşündüm. neden yazayım? ya da neden yazmayayım? diye sıraladım kendimce. yazmam için pek neden bulamadım açıkçası. yinede belki birileri bir ders çıkarır, o yaşlarda kardeşi olanlar vardır ve benim anlatacağım olay sayesinde onu kötü olaylardan koruyabilir belki diye düşünüyorum. sonuçta nedenlere bağlı yaşıyoruz, her nedenin de ulaşacağı bir sonuç var. bu yazı da o hengamede bir işe yarar muhakkak.*
öncelikle yazarken çok stres yaptığımı belirtmek isterim. hatta hayatımda sayılı kişiler dışında kimsenin bilmediği bir olaydan bahsedeceğim için ellerim titriyor.* abim bile bilmiyor yani siz düşünün. içimde bir yerlerde bir kutuya saklamışım yok olsun diye, öylece kalmış orada. buraya yazınca uçar gider belki.
ilkokul 3. ya da 4. sınıfım, net hatırlamıyorum bunu. köydeyiz, nenemler pekmez kaynatıyor, biz de dut yaprağı ile üzerindeki köpüklerden alıp yiyoruz. çok güzel zamanlar, çok mutluyum, dün ne yediğimi hatırlamam ama o anlar gözümün önünde duruyor aynı netlikle. abimden bir iki yaş küçük(15-16 yaşlarında) bir çocuk var, onun peşinden de abi abi diye geziyorum. birkaç gün geçiyor annemler eve dönüyorlar, ben köyde nenemlerin* yanında kalıyorum. arada bir anne tarafından olan dedemgile de gidiyorum, iki ev arasında mekik dokuyorum anlayacağınız. teyzemin yanında olduğum bir gün halamın da o civarda bir evde olduğunu öğreniyorum. bulunduğu ev de, peşinden abi abi diye gezdiğim çocuğun ailesinin evi. "teyze ben halamın yanına gideyim, onunla beraber aşağıki eve geçerim" diye haber verip gidiyorum.* sonra halamın yanına gidiyorum. o çocuğun, biri benden 2 yaş küçük, diğeri benimle yaşıt, sonuncusu da benden 3 yaş büyük olmak üzere 3 tane kız kardeşi var. salonda otururken "hadi saklambaç oynayalım" diyorlar, ben de tamam deyip koşuyorum peşlerinden.
ebe seçiyoruz herkes bir yerlere saklanmaya gidiyor, o abi dediğin çocuk "saklanacak çok iyi bir yer biliyorum, gel seni götüreyim" diyor, muhteşem bir yere saklanacak olmanın mutluluğuyla koşuyorum peşinden. uçurum gibi bir kayalık var, köyün tenha bir yerinde. ani hareket yapsan düşer ölürsün ya da baya kırıklarla dolar vücudun. oraya yan yana oturuyoruz, "kimse bulamaz burada" diyor. kısa bir sessizlikten sonra "sizin orada şey* var mı?" diye soruyor. ben tabi kullandığı kelimenin ne anlama geldiğini bilmediğim için "yok" diyorum. "bende var, ben göstersem sen de gösterir misin?" diyor, bende "ben de varsa gösteririm" diyorum. ahahaa ay sinirlerim bozuldu, gerçekten üzücü derecede komik bir durum, kendi saflığıma gülüyorum. neyse işte cevabı vermemle eşofman altını indirmesi bir oluyor. ben şok olmuşum. "sen de göster" tarzında cümlelerle üzerime gelmeye başlıyor, "yapma" diyorum, çırpınıyorum, en son "hala" diye bağırmak aklıma geliyor. ben bağırınca korkup çekiliyor, "sen burdan git, ben şuradan gideceğim beraber gittiğimiz anlaşılmasın" diyor ben hemen koşuyorum. hatta o ara ağlama diyerek göz yaşımı da silmişti, baya hastaydı bence.
eve vardığımda halamın yanına oturuyorum hemen. nasıl titriyorum anlatamam, ne desem gözünüzde canlandıramam sanırım. bulunduğum yerde hopluyor olabilirim, o kadar titriyordum. çenemin titremesini bile durduramamıştım. o ara kızların bana bakıp gülüştüğünü hatırlıyorum, kendi derdimden neye güldüklerine kafa yormak aklıma gelmemişti. halamla eve giderken "neyin var, niye titriyorsun?" diye ısrarla sorunca ağlayarak anlatıyorum her şeyi. "aramızda kalsın hala, nolur" diyorum, duyulsa ne olur bilmiyorum ama ayıp bir şey yapan benmişim gibi hissediyorum o an. "tamam ikimizin arasında bu. sen şimdi sil göz yaşını, nenen anlar sorar" diyor, güvenip rahatlıyorum biraz. sonraki günler evden çıkmıyorum. aylar belki de seneler geçiyor, bir yerde bu çocuğun adını duyuyorum. köyden resmen kovmuşlar ailesini, kuzenlerinden ve köyün kızlarından taciz etmediği kimse kalmamış. bilin bakalım nasıl yapmış bunu? evet doğru tahmin, saklambaç oynayarak. yani o titrediğim anlarda ordaki kardeşlerinin bana bakıp gülüşmesi benim için anlam kazanmış oluyor.
bahsettiğim çocuk birkaç sene önce intihar etti. artık bu dünyada değil, köyde karşılaşma ihtimalim yok yani. haberi ilk aldığımda çok rahatlamıştım, bu rahatlama "acaba kötü biri miyim? birinin ölmesi seni nasıl rahatlatabilir?" diye sorgulattı bana günlerce. annesi cenazede benim oğlumu sığdıramadılar köye, diye herkese sitem etmiş. "ya senin oğlun nasıl bir insandı göremiyor musun?" diye yakasından silkeleme isteğiyle doldum. sonucunda yine kendimi suçlu buldum.
sonuç olarak, hayatımda kalıcı yaralar bıraktı. vücuduma birisi dokununca istemsiz tedirgin oluyorum, aklıma ilk 'kötü niyetli' bir hareket olacağı geliyor. kimseye güvenmiyorum, kimsenin yanında üzerimi değiştiremiyorum, ya da birisi üzerini değiştirirken odada bulunamıyorum. uzun bir süre çıplak insanlardan rahatsız oldum mesela.
hayatımdaki tek taciz olayı bu değil maalesef. bu olaydan birkaç sene sonra, yolda yürürken "pişt pişt" sesiyle istemsiz olarak bir evin balkonuna kafamı çevirmiş bulundum. 50 li yaşlardaki adam, sadece mavi bir slip ile karşımda öylece duruyor, gözlerimin içine sabit bir şekilde bakıp vücuduna dokunuyordu. kendisi herhangi biri de değil, akrabamız. olaydan 2 gün sonra annemin yanındayken, "özözünedanışır hiç selam vermiyorsun" diyerek elini omzuma attı. bir şeyleri hatırlatır belki diye gözünün içine baktım ama yok, ar damarı kalmadığından olsa gerek hiç bir şey olmamış gibi bana seslenmeye devam etti. "pişt pişt" sesinin arkasına yaptığı rahatsız edici hareketler sirkülasyonuna birkaç kez daha maruz kaldım. şimdilerde gülerek anlatıyorum bu olayları. hatta "dönder atlet" diye lakap taktım kendisine.
tavsiyem, gözünüz etrafınızdaki çocukların üzerinde olsun.* maalesef çocuklara küçük yetişkin gözüyle bakan insanlar var. özel yerlerine dokunmak, dudaklarından öpmek, kendi vücuduna dokundurmak "şaka" ve "oyun" adı altında yaptırılıyor çocuklara. zaman geçtikçe herkes düzene bir yerden ayak uyduruyor, ama bizim o lüksümüz yok. lütfen çocuk parkından geçerken yere bakarak geçmeyin, etrafı biraz inceleyin. belki sizin fark etmeniz gereken bir olay var orada, belki çocuğun sesi çıkmıyor. aslında söylediğim şeyler sadece çocuklar için değil, tacize uğrayabilecek her canlıyı kapsıyor.
yazıyı fazla uzattım, kusura bakmayınız dostlar. her şeyin farkında olup iyiyi seçenlerden olun. bu yazıdan sonra içimden yer açılmış olmanın rahatlığıyla ben de kaldığım yerden devam edeyim hayatıma. esen kalınız.*
devamını gör...
5.
küçüklüğümden bu yana anneme kinli ve kırgın olduğum konudur,
küçük bir çocuk olarak yaşadığım durumda hissettiğim huzursuzluğu beni rahatsız eden şeyin ne olduğunu bile anlayamazken büyük çaba sarfederek açıklamaya çalışıp ondan yardım istediğimde bana “kimseye söyleme, gitme sakın bir daha oraya” diyerek konuyu kapatması, hissettiğim hayal kırıklığını şimdi bile anımsarım.
küçük bir çocuk olarak yaşadığım durumda hissettiğim huzursuzluğu beni rahatsız eden şeyin ne olduğunu bile anlayamazken büyük çaba sarfederek açıklamaya çalışıp ondan yardım istediğimde bana “kimseye söyleme, gitme sakın bir daha oraya” diyerek konuyu kapatması, hissettiğim hayal kırıklığını şimdi bile anımsarım.
devamını gör...
6.
7.
üstünün hukuku diyelim mi?
burası serengetiye döndü iyice...
burası serengetiye döndü iyice...
devamını gör...
8.
kimi kez şeref, aile, namus, haysiyet gerekçeleriyle, kimi kez din, camia, düşman , yanlış anlama paravanlarıyla gizlenerek, sözüm ona mağdurun korunmaya çalışıldığı yanlış algısından kaynaklanmaktadır. oysa bu, taciz sanığını koruyup cesaretlendirmeye yol açmaktadır. geri toplumlar, geleneksel feodal kültür baskısı nedeniyle mağduru "lekeli" görme eğiliminde olduğundan, bu yolda eğitim ve değişimi sağlamak yerine, örtbas kolaycılığına kaçmaktadır.
devamını gör...
9.
türkiye'nin ak parti başa geldiğinden beri içinde olduğu durumdur bu. ne kadar acıdır ki artık hepimiz " istismar" haberlerini normalleştirdik. taciz, tecavüz artık normal seviyede suç haline geldi ülkede. her sapık hesapta yargılanıyor sonra bir bakıyorsunuz bir şekilde cezası düşmüş, serbest bırakılmış. yargıya zerre güvenim yok. hukuğun üstünlüğüne falanda inanmıyorum çünkü bu ülke sınırları içerisinde çok uzun süredir objektif hukuk yok.
işin sonunda herkes kendi yargısını kendisi dağıtmaya başlayacak. toplum olmayan yargı sistemine aşırı bileniyor uzun süredir çünkü yargının olmaması, insanları cinsel suçları işlemeye daha cesaretlendiriyor. sokaktaki 10 adamdan 9'u sapık haline geldi. işin sonunda milleti birbirlerine kırdıracaklar. insanlar sokağa çıkıp bütün tecavüzleri, sapıkları avlayacak duruma gelecek diye korkuyorum çünkü herkes kendi ailesini güvende tutma ihtiyacı güdüyor. yargı sistemi her sapığı salarsa, bu işin sonu nereye varacak?
kısaca, kötü bir yere gidiyoruz. yargıya acilen tam - bağımsız yetki tanınmalı ama baştaki partinin işine gelmiyor tabi. amerika'da olduğu gibi, ülkenin başkanından bile üstün olsa yargı, bir tane tecavüzcü kalmaz su ülkede.
işin sonunda herkes kendi yargısını kendisi dağıtmaya başlayacak. toplum olmayan yargı sistemine aşırı bileniyor uzun süredir çünkü yargının olmaması, insanları cinsel suçları işlemeye daha cesaretlendiriyor. sokaktaki 10 adamdan 9'u sapık haline geldi. işin sonunda milleti birbirlerine kırdıracaklar. insanlar sokağa çıkıp bütün tecavüzleri, sapıkları avlayacak duruma gelecek diye korkuyorum çünkü herkes kendi ailesini güvende tutma ihtiyacı güdüyor. yargı sistemi her sapığı salarsa, bu işin sonu nereye varacak?
kısaca, kötü bir yere gidiyoruz. yargıya acilen tam - bağımsız yetki tanınmalı ama baştaki partinin işine gelmiyor tabi. amerika'da olduğu gibi, ülkenin başkanından bile üstün olsa yargı, bir tane tecavüzcü kalmaz su ülkede.
devamını gör...
10.
#2899890
türkiye'nin ak parti başa geldiğinden beri içinde olduğu durumdur bu.
yahu insanda biraz utanma olur.
chp il ve ilçe binalarında seçim otobüslerinde, belediyelerde 90'dan fazla taciz - tecavüz olayı basına yansıdı. insanlar 90'dan sonra olayı o kadar içselleştirdi ki; kimse artık chp'nin tecavüzlerini konuşmaya değer bile bulmadı.
türkiye'nin ak parti başa geldiğinden beri içinde olduğu durumdur bu.
yahu insanda biraz utanma olur.
chp il ve ilçe binalarında seçim otobüslerinde, belediyelerde 90'dan fazla taciz - tecavüz olayı basına yansıdı. insanlar 90'dan sonra olayı o kadar içselleştirdi ki; kimse artık chp'nin tecavüzlerini konuşmaya değer bile bulmadı.
devamını gör...
"taciz olaylarının örtbas edilmeye çalışılması" ile benzer başlıklar
örtbas
2