tahini çıkınca hastaneye gitmek
başlık "insan olun biraz" tarafından 05.11.2024 16:15 tarihinde açılmıştır.
1.
her hafta yazmayı alışkanlık haline getirdiğim ilkokul dördüncü sınıflara girdiğim derslerde yaşadığım ilginç olaylardan bir diğeridir.
gün geçmiyor ki 4a ya da 4b sınıflarından birinde zihnimi açan, dünyaya yepyeni bir algı ile bakmamı sağlayan, insanlara ve insan ırkının geleceğine olan güvenimi tazeleyen bir olay yaşanmasın.
o gün de ders esnasında sınıf içinde dolanırken panoda duran iki fotoğraf gördüm. sınıf öğrencileri ile birlikte ayakta duran bir kadının fotoğrafı idi bu. sırf laf olsun diye fotoğraftaki kişinin eski sınıf öğretmenleri olup olmadığını sordum. sınıf hep bir ağızdan ve gücenik olduğu belli olan bir tonlamayla evet diye bağırdı.
ön sırada oturan ve çizeri onu çizerken sıkılmış da yarım bırakmış bir karikatür karakteri gibi görünen bir kız öğrenci diğerlerinden daha gücenik olmaya çalışarak:
- öğretmenimizin tahini çıktı, dedi.
bu sözü aldım kabul ettim hemen ama arka sıralardan masa üzerinde bırakılmış bir elma koçanına benzeyen bir diğer öğrencim zekama pek güvenmediği için şöyle bir ekleme yaptı:
- (bkz: tahini çıktı, çanakkale'ye gitti).
canım ziyadesiyle pekmez çekmeye başlamışken bütün sınıf tahini çıkan öğretmenden bahsetmeye devam etti. artık kavga başlamıştı ve benim yumruk sayacak takatim yoktu.
konunun bir şekilde söneceğini umarak beklerken en arka sırada oturan ama ayağa kalkınca da oturur gibi olan ve de oyun hamurundan yapılmış gibi duran hüseyin'e takıldı gözüm.
hüseyin'in yüzünde hapşırmak üzereymiş de bunu başaramıyormuş gibi bir anlam vardı. ve böyle kafa karışıklığı anlarının tümünde olduğu gibi parmak kaldırmak üzereydi. ve çok beklemem gerekmeden o parmak kalktı. çünkü bir hikayede parmak varsa o parmak yazı bitmeden önce mutlaka kalkar.
hüseyin ayağa kalktı ya da oturdu, burası muğlak ama sözü alınca hemen soruyu patlattı:
- örtmenim, örtmenimiz tahini çıkınca hastaneye mi gitti?
hoca durur mu, yapıştırdı cevabı demeyi çok isterdim ama durdum. bir soru karşısında bu kadar çaresiz kaldığım anı hatırladım. 17 yaşında jean paul sartre okumaya kalktığımda olmuştu bu. düşündüm derin derin. ve en sonunda anladım.
daha sonra hüseyin'in de teyit ettiği üzre şekeri çıkan dedesi hastaneye gidiyorsa tahini çıkan öğretmenin de hastaneye gitmesi normaldi.
bunu da aldım kabul ettim. bir düzeltme de yapmadım. sınıf öğretmenlerine bıraktım bu mevzuyu. daha çok işim var bu sınıfta. sonuçta dolapta pekmez yala yala bitmez..
gün geçmiyor ki 4a ya da 4b sınıflarından birinde zihnimi açan, dünyaya yepyeni bir algı ile bakmamı sağlayan, insanlara ve insan ırkının geleceğine olan güvenimi tazeleyen bir olay yaşanmasın.
o gün de ders esnasında sınıf içinde dolanırken panoda duran iki fotoğraf gördüm. sınıf öğrencileri ile birlikte ayakta duran bir kadının fotoğrafı idi bu. sırf laf olsun diye fotoğraftaki kişinin eski sınıf öğretmenleri olup olmadığını sordum. sınıf hep bir ağızdan ve gücenik olduğu belli olan bir tonlamayla evet diye bağırdı.
ön sırada oturan ve çizeri onu çizerken sıkılmış da yarım bırakmış bir karikatür karakteri gibi görünen bir kız öğrenci diğerlerinden daha gücenik olmaya çalışarak:
- öğretmenimizin tahini çıktı, dedi.
bu sözü aldım kabul ettim hemen ama arka sıralardan masa üzerinde bırakılmış bir elma koçanına benzeyen bir diğer öğrencim zekama pek güvenmediği için şöyle bir ekleme yaptı:
- (bkz: tahini çıktı, çanakkale'ye gitti).
canım ziyadesiyle pekmez çekmeye başlamışken bütün sınıf tahini çıkan öğretmenden bahsetmeye devam etti. artık kavga başlamıştı ve benim yumruk sayacak takatim yoktu.
konunun bir şekilde söneceğini umarak beklerken en arka sırada oturan ama ayağa kalkınca da oturur gibi olan ve de oyun hamurundan yapılmış gibi duran hüseyin'e takıldı gözüm.
hüseyin'in yüzünde hapşırmak üzereymiş de bunu başaramıyormuş gibi bir anlam vardı. ve böyle kafa karışıklığı anlarının tümünde olduğu gibi parmak kaldırmak üzereydi. ve çok beklemem gerekmeden o parmak kalktı. çünkü bir hikayede parmak varsa o parmak yazı bitmeden önce mutlaka kalkar.
hüseyin ayağa kalktı ya da oturdu, burası muğlak ama sözü alınca hemen soruyu patlattı:
- örtmenim, örtmenimiz tahini çıkınca hastaneye mi gitti?
hoca durur mu, yapıştırdı cevabı demeyi çok isterdim ama durdum. bir soru karşısında bu kadar çaresiz kaldığım anı hatırladım. 17 yaşında jean paul sartre okumaya kalktığımda olmuştu bu. düşündüm derin derin. ve en sonunda anladım.
daha sonra hüseyin'in de teyit ettiği üzre şekeri çıkan dedesi hastaneye gidiyorsa tahini çıkan öğretmenin de hastaneye gitmesi normaldi.
bunu da aldım kabul ettim. bir düzeltme de yapmadım. sınıf öğretmenlerine bıraktım bu mevzuyu. daha çok işim var bu sınıfta. sonuçta dolapta pekmez yala yala bitmez..
devamını gör...
2.
yanında pekmez çıkartmamışlar mı,tahinde pekmezsiz olmaz ki ...
devamını gör...