orijinal adı: je ne suis pas seul à être seul
yazar: jean louis fournier
yayım yılı: 2019
10 yaşında mağazada kaybolan bir çocuğun 80'li yaşlarında hala annesinin kendisini almasını bekleyişini anlatan yalnızlık üzerine yazılmış bir anılar yolculuğu. yazarın en melankolik eseridir.
yazar: jean louis fournier
yayım yılı: 2019
10 yaşında mağazada kaybolan bir çocuğun 80'li yaşlarında hala annesinin kendisini almasını bekleyişini anlatan yalnızlık üzerine yazılmış bir anılar yolculuğu. yazarın en melankolik eseridir.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "morseverr" tarafından 17.03.2022 18:17 tarihinde açılmıştır.
1.
jean-louis fournier'in yapı kredi yayınlarından çıkan kitabı. kendisini son zamanlarda çok sık görüyordum öneri olarak. aslında dul isimli kitabı daha ünlü ama malesef basımı uzunca bir süredir yoktu ben de tak basımı olan bu kitabı ile tanımış oldum yazarı.
kitapta ailesini kaybetmiş yaşlı bir adamın yalnızlıktan yakılmasını, yalnız kalmaktan korumasını okuyoruz. her sayfada kısa metinler şeklinde, günlük tarzında bir yazımla karşılaşıyoruz.
ben henüz o kadar yaşlı olup, sevdiklerimi kaybetmesem de kendi yalnızlık korkularımla yüzleştim bir nevi kitabı okurken. o kadar karamsar olmasa da yine de karamsarlık beni içine çekmedi desem yalan olur. tanışmak için uygun bir kitap mıydı bilemem ama ben okurken çok sevdiğimi hissettim. bence bir şans verilmeli.
keyifli okumalar..
kitapta ailesini kaybetmiş yaşlı bir adamın yalnızlıktan yakılmasını, yalnız kalmaktan korumasını okuyoruz. her sayfada kısa metinler şeklinde, günlük tarzında bir yazımla karşılaşıyoruz.
ben henüz o kadar yaşlı olup, sevdiklerimi kaybetmesem de kendi yalnızlık korkularımla yüzleştim bir nevi kitabı okurken. o kadar karamsar olmasa da yine de karamsarlık beni içine çekmedi desem yalan olur. tanışmak için uygun bir kitap mıydı bilemem ama ben okurken çok sevdiğimi hissettim. bence bir şans verilmeli.
keyifli okumalar..
devamını gör...
2.
genelde şiirlerde, şarkılarda, romanlarda yalnızlığın ölesiye övüldüğüne, yalnızlık üzerine satırlarca methiyeler düzüldüğüne şahit oluruz. ancak bu kitapta fournier, anne karnından ayrılışıyla başlayan yalnızlık serüvenin yaşlılıkta ne kadar sevimsiz bir hâl aldığını gerçekçi bir perspektiften sunmaktadır.
yazarın kendine has samimi üslubu sayesinde onun derdiyle hemhal olma şansı yakalıyoruz. ayrıca, ironi ve espri yeteneğiyle ciddi konulardan bahsederken gülümsememizi sağlayan bir dost gibi...
"(…)sigaramı yakmak üzereyken ateşimin olmadığını fark etseydim,
merdivenlerin başında kalakalmış bir felçli olsaydım,
komik bir hikaye bilseydim ve bunu anlatacak kimsem olmasaydı,
sırtımın ortasında bir yer kaşınsaydı ve kolum oraya uzanamasaydı,
işte o zaman jean-paul sartre bir cüret çıkıp bana 'cehennem başkalarıdır.' deseydi, ondan sırtımı kaşımasını isterdim.”
yazarın kendine has samimi üslubu sayesinde onun derdiyle hemhal olma şansı yakalıyoruz. ayrıca, ironi ve espri yeteneğiyle ciddi konulardan bahsederken gülümsememizi sağlayan bir dost gibi...
"(…)sigaramı yakmak üzereyken ateşimin olmadığını fark etseydim,
merdivenlerin başında kalakalmış bir felçli olsaydım,
komik bir hikaye bilseydim ve bunu anlatacak kimsem olmasaydı,
sırtımın ortasında bir yer kaşınsaydı ve kolum oraya uzanamasaydı,
işte o zaman jean-paul sartre bir cüret çıkıp bana 'cehennem başkalarıdır.' deseydi, ondan sırtımı kaşımasını isterdim.”
devamını gör...
3.
özgün adı je ne suis pas seul à être seul olan kitap; jean louis fournier tarafından yazılmış ve 2019 yılında yayınlanmıştır.
kitap dilimize ayşe ece tarafından çevrilmiştir.
kitap hakkında biraz konuşmak isterim, yalnızlık hakkında düşündüren bir kitaptı.
kitabımız bir anlatı, kurgu değil kitapta konuşan kişi yazarın kendisi, bir kitap karakteri değil, o yüzden daha gerçek ve etkileyici geliyor.
yazarın 10 yaşlarında bir mağazada annesi tarafından unutulması ile kitap başlıyor ve 70 veya 80'li yaşlarında annesini arayan, mağazada kaybolmuş bir adam ilanı ile kitap sona eriyor.
kitabın başı ile sonu kurgusal açıdan bence mükemmeldi, yalnızlığı ve unutulmuşluğu bir insanın yaşlandığı halde hâlâ onu terk edeni beklemesiyle anlatan müthiş bir ayrıntıydı kanımca.
kitabımız karısı kendinden önce ölen bir adamın yalnızlığını ve toplumsal gözlemlerini işliyor, yalnızlığın onun için anlamı, ölüme yaklaşmak, ölümümün en çok acı vereceği kişiyi kaybettim demesi, yalnızlığı felsefik bir bakış açısıyla da ele aldığını söyleyebileceğimiz, yalnızlığın bir hayat üzerindeki etkileri, yalnızlık psikolojisi üzerine etkileyen bir kitaptı.
etkilendiğim birkaç söz oldu, okurken altını çizdiğim pek çok yer oldu, yazarın üslubunu ve sürükleyici anlatımını iyi buldum çünkü tek yalnız ben değilim.
kitap dilimize ayşe ece tarafından çevrilmiştir.
kitap hakkında biraz konuşmak isterim, yalnızlık hakkında düşündüren bir kitaptı.
kitabımız bir anlatı, kurgu değil kitapta konuşan kişi yazarın kendisi, bir kitap karakteri değil, o yüzden daha gerçek ve etkileyici geliyor.
yazarın 10 yaşlarında bir mağazada annesi tarafından unutulması ile kitap başlıyor ve 70 veya 80'li yaşlarında annesini arayan, mağazada kaybolmuş bir adam ilanı ile kitap sona eriyor.
kitabın başı ile sonu kurgusal açıdan bence mükemmeldi, yalnızlığı ve unutulmuşluğu bir insanın yaşlandığı halde hâlâ onu terk edeni beklemesiyle anlatan müthiş bir ayrıntıydı kanımca.
kitabımız karısı kendinden önce ölen bir adamın yalnızlığını ve toplumsal gözlemlerini işliyor, yalnızlığın onun için anlamı, ölüme yaklaşmak, ölümümün en çok acı vereceği kişiyi kaybettim demesi, yalnızlığı felsefik bir bakış açısıyla da ele aldığını söyleyebileceğimiz, yalnızlığın bir hayat üzerindeki etkileri, yalnızlık psikolojisi üzerine etkileyen bir kitaptı.
etkilendiğim birkaç söz oldu, okurken altını çizdiğim pek çok yer oldu, yazarın üslubunu ve sürükleyici anlatımını iyi buldum çünkü tek yalnız ben değilim.
devamını gör...