yazar: yaşar kemal
yayım yılı: 1955
ülkemizin çok değerli yazarlarından biri olan yaşar kemal bu eserinde, çeltik ekmek için köylünün sıtmadan ölmesine aldırmayan ve köye gelen kaymakamları ya rüşvet verip ikna ederek ya da şikayet edip köyden göndererek zenginliklerine zenginlik katan ağaların köyüne, genç ve idealist kaymakamın atanmasını ve kendisine güveni olan doğrunun, geleneği olan yalanla mücadelesini aktarıyor. kesinlikle okunması gereken bir eser.
yayım yılı: 1955
ülkemizin çok değerli yazarlarından biri olan yaşar kemal bu eserinde, çeltik ekmek için köylünün sıtmadan ölmesine aldırmayan ve köye gelen kaymakamları ya rüşvet verip ikna ederek ya da şikayet edip köyden göndererek zenginliklerine zenginlik katan ağaların köyüne, genç ve idealist kaymakamın atanmasını ve kendisine güveni olan doğrunun, geleneği olan yalanla mücadelesini aktarıyor. kesinlikle okunması gereken bir eser.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "feylesof" tarafından 17.01.2021 22:08 tarihinde açılmıştır.
1.
adana'da bir köye, insanlığın unutulmaya yüz tutmuş bulunduğu yere yeni, genç bir kaymakamın atanmasıyla başlıyor daha doğrusu devam ediyor yüzsüzlükler. yaşar kemal, yılanı öldürseler'de şöyle der: ''sen çıkmasaydın karşıma, ben insanlığı unutmuş gitmiştim..'' işte kaymakam o insanlığı hatırlatıyor ağaların hüküm sürdüğü, çamurlarla kaplı köye.
gerçi ağaların insanlıkları pırıl pırıl, tertemiz. çünkü hiç kullanılmamış. bu ağalar çeltikten kazanacağı paralar için koskoca köyün, küçücük çocukların sıtmadan ölmesine aldırış etmeyecek kadar acımasız. ceplerine para girsin de, tüm köy çamur içinde kalsın, insanlar sıtmadan kırılsın, kimin umrunda?
çaresizlik köylüyü çeltiği saran sinekler gibi sarmışken ağaların keyfine diyecek var mıdır? yalanı söyleyen eğer söylediği yalana inanmaya başladıysa, kim durdurabilir onu? 23 yaşındaki kaymakamın gücü yeter mi yalanla savaşmaya?
''kendine güvendiğin için yalancı değilsin. yalan dolan bilmediğin için yalan karşısında yenileceksin.''
tenekelerle uğurluyor halk onu. kulakları sağır edecek teneke sesleriyle. fakat o teneke seslerini delecek iki cümle çıkıyor bir köylünün dilinden: ''vay, başım üstünde gedesen, gaymukamım. vay benim gözüm üstünde gidesen.''
gerçi ağaların insanlıkları pırıl pırıl, tertemiz. çünkü hiç kullanılmamış. bu ağalar çeltikten kazanacağı paralar için koskoca köyün, küçücük çocukların sıtmadan ölmesine aldırış etmeyecek kadar acımasız. ceplerine para girsin de, tüm köy çamur içinde kalsın, insanlar sıtmadan kırılsın, kimin umrunda?
çaresizlik köylüyü çeltiği saran sinekler gibi sarmışken ağaların keyfine diyecek var mıdır? yalanı söyleyen eğer söylediği yalana inanmaya başladıysa, kim durdurabilir onu? 23 yaşındaki kaymakamın gücü yeter mi yalanla savaşmaya?
''kendine güvendiğin için yalancı değilsin. yalan dolan bilmediğin için yalan karşısında yenileceksin.''
tenekelerle uğurluyor halk onu. kulakları sağır edecek teneke sesleriyle. fakat o teneke seslerini delecek iki cümle çıkıyor bir köylünün dilinden: ''vay, başım üstünde gedesen, gaymukamım. vay benim gözüm üstünde gidesen.''
devamını gör...
2.
daha fazla para kazanmak uğruna her türlü usulsüzlüğü yapan çeltik ağaları, usulüne uygun yapılmayan çeltik ekimlerinin daha da azdırdığı sıtma hastalığının sebep olduğu ölümler, bu durum karşısında vicdanında rahatsızlık hisseden ve başarılı olmasa da yapılan usulsüzlüğe engel olmaya çalışan umut ışıkları...
yaşar kemal'in okuduğum ilk kitabı. tiyatroya da uyarlanmış kısa bir roman. kitap sade bir dille yazılmış. toplumcu gerçekçi olduğu için bence betimlemeler yerinde. yer yer çukurova'nın yerel ağzıyla yazılmış diyologlar var, özellikle de çeltik ağalarının konuşmalarında. bence üslup bakımında tipik bir köy romanı diyebiliriz.
romanda karşımıza köylü kurnazlığının kitabını yazan çeltik ağaları çıkıyor. diğer bir yanda da karşımıza çiçeği burnunda, bütün şanssızlığını gül köyüne atanmakla kullanmış; dürüst, merhametli ve cesur kaymakam çıkıyor. kaymakam; usulsüzlüğe ve yaşanılan drama tüm benliğini ortaya koyarak karşı çıkıyor. kaymakamın ilk geldiği zaman; yapılacak kanunsuzluklara kaymakamın yardımıyla hukuki bir zemin hazırlayabilme hayaliyle bütün dalkavuklukları yapan çeltik ağaları, kaymakamı yanlarında değil karşılarında görünce onu yıldırmak için her türlü çirkinlikleri yapıyor ve bu çatışmanın sonunda çeltik ağaları kaymakamı köyden sürmeyi başarıyorlar. kaymakam davul, zurnayla büyük bir çoşkuyla karşılandığı köyden; teneke gümbürtüsüyle uğurlanıyor. başarılı olmasan da haksızlığa karşı dimdik durduğun için seni çok sevdim kaymakam fikret.
yaşar kemal'in okuduğum ilk kitabı. tiyatroya da uyarlanmış kısa bir roman. kitap sade bir dille yazılmış. toplumcu gerçekçi olduğu için bence betimlemeler yerinde. yer yer çukurova'nın yerel ağzıyla yazılmış diyologlar var, özellikle de çeltik ağalarının konuşmalarında. bence üslup bakımında tipik bir köy romanı diyebiliriz.
romanda karşımıza köylü kurnazlığının kitabını yazan çeltik ağaları çıkıyor. diğer bir yanda da karşımıza çiçeği burnunda, bütün şanssızlığını gül köyüne atanmakla kullanmış; dürüst, merhametli ve cesur kaymakam çıkıyor. kaymakam; usulsüzlüğe ve yaşanılan drama tüm benliğini ortaya koyarak karşı çıkıyor. kaymakamın ilk geldiği zaman; yapılacak kanunsuzluklara kaymakamın yardımıyla hukuki bir zemin hazırlayabilme hayaliyle bütün dalkavuklukları yapan çeltik ağaları, kaymakamı yanlarında değil karşılarında görünce onu yıldırmak için her türlü çirkinlikleri yapıyor ve bu çatışmanın sonunda çeltik ağaları kaymakamı köyden sürmeyi başarıyorlar. kaymakam davul, zurnayla büyük bir çoşkuyla karşılandığı köyden; teneke gümbürtüsüyle uğurlanıyor. başarılı olmasan da haksızlığa karşı dimdik durduğun için seni çok sevdim kaymakam fikret.
devamını gör...