var olmak yani doğmuş olmak. doğduğun coğrafya. birçok şey.
devamını gör...
tercih opsiyonlarımı tercih edemiyorum.
devamını gör...
doğduğun ülke.
devamını gör...
ailen. maalesef seçemiyorsun.
devamını gör...
damarlı büyük bir üreme organına sahip olmak.
evet koparıp atabilirim ama canım acır o yüzden yapmam.
devamını gör...
"kuantum-dolanıklık-çift yarık deneyi- karadelikte neler oluyor"
sorularının tam olarak cevaplanmadığı bir fiziğin olduğu yerde; tercihlerin olmadığını kesin bir dogma olarak düşünmek en basit haliyle cahilliktir.
kesinlik yoktur. henüz bilinmeyen vardır.
buraya gelmeden önce neydin acaba ki buraya geldin ?
belki de - ki kuvvetle muhtemel- tüm bilgileri tercih formunda işratleyip, tam da işaretlediğin tercihlerle geldin.
kim bilir ?
devamını gör...
beni sen sinir edenin doğduğumuz yeri tercih edememek olduğu şeyler bütünü. radio.garden.com'dan ilgimi çeken coğrafyalardaki radyoları dinlemeyi severim. genelde kızey ada ülkelerini tercih ederim. kanada'nın ücra adaları, izlanda, grönland, faroe adaları, ingiltere, iskoçya, irlanda oralar işte. ya da pasifikteki ücra adacıkları. britanya adasının kuzeyindeki shetland adasında hillswick kentinde yer alan 60 north radio diye bi istasyon buldum. onu sardım kitabın arkasına fon olarak.

allahım o kadar güzel şarkılar çalıyor ki, aklımı kaybedicem. telefonum bozuk olduğu için shazam açıp bulma gibi bi şansım da yok, bu da aklımı yitirmemde başka bir etken. neyse madem şarkıları bulamıyorum bakayım nasıl bi yermiş burası diye. street wiev'dan baktım. küçücük yemyeşil bir köy. 10 ev yok toplasan. her yer yeşil. gökyüzü alabildiğine gri, street wiev çekimlerinin kadrajına bir türlü tatlış koyun girmiş. otluyolar etrafta. o an doğduğum coğrafyaya bir kez daha küfrettim. şu anda koyunlarımı otlatmaktan dönmüş, buz gibi bir bira açıp kafam rahat şekilde premiere lig maçı izleyebilir ya da 60 north radio dinleyip kitabımı okuyabilirdim.

ya da faroe adalarında, izlanda'da falan doğup huzur denizinde ölene kadar yüzebilirdim. ama ben soktuğumun istanbul'unda, pazartesi sabahından sonra dünyanın en iğrenç şeyi olan pazar gecemde geçip giden dakika ve saniyeleri sayıyorum. yarın işe gidecek olmanın, her hafta dozu daha artan stresli iş saatlerinin gelmesini beklemenin elemini yaşıyorum. onca koşturmacanın, projenin sonucunda kendimi 10 günlüğüne hillswick gibi bi yere atabilmenin hesaplarını yapıyorum. ödenecek onca borçtan sonra 2-3 sene falan çalışıp oraya gidebilecek parayı anca toplayabilirim sanırım. thanks to (bkz: kur farkı). ama herifçioğulları oralarda doğup büyüyüp ölüyolar lan. bu kadar adaletsizlik yemin ediyom fazla.

bir de oralarda doğup beğenmeyen ala gavatlar var. bakınız (bkz: noi albinoi). ulan noi; film karakteri de olsan sana nefretim o kadar büyük ki. neymiş sıkışmışlık hissiymiş, izlanda'nın beyaz coğrafyasının verdiği kasvet ve varoluş sancısıymış. güneşli yerler istiyomuş. hayalini kurduğun güneşin allahı bu topraklarda var ama sen sıkışma görmemişsin yeğenim. kıymetini bileceğine kaçmaya çalışıyosun it adam seni.

çok öfkelendim. hillswick'li, vik'li, akureyri'li, trondheim'lı, dublin'li, torshavn'lı hemşerhrilerimin gözlerinden öperim. odin sizlerle olsun :(
devamını gör...
apartman sakinleri .
devamını gör...
yengeniz athena'nın isteklerine "hayır" deme gibi bir lüksüm yok. tercih hakkım olmayan şeylerden biridir.
devamını gör...
grupça gidilen yemekte istediğin yemeği söyleyememek.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"tercih hakkın olmayan şeyler" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim