#ödüllü filmler
1961 yılında izleyici ile buluşan jack clayton yönetmenliğinde bir filmdir.
miss giddens, genç bir mürebbiyedir ve flora ve miles adındaki çocukların bakımını üstlenmektedir. ancak zaman geçtikçe kaldığı yerde tuhaf olaylar olmaya başlar. peki bu durumun arkasındaki sır perdesi neydi ?
miss giddens, genç bir mürebbiyedir ve flora ve miles adındaki çocukların bakımını üstlenmektedir. ancak zaman geçtikçe kaldığı yerde tuhaf olaylar olmaya başlar. peki bu durumun arkasındaki sır perdesi neydi ?
*edgar allan poe ödülleri (1962) / en iyi film
*nbr ödülü (1962) / en iyi yönetmen
*nbr ödülü (1962) / en iyi on film
*nbr ödülü (1962) / en iyi yönetmen
*nbr ödülü (1962) / en iyi on film
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "karanliktakimum" tarafından 08.11.2022 15:50 tarihinde açılmıştır.
1.
yönetmen koltuğunda jack clayton bulunan, 1961 yılında amerika birleşik devletlerinde vizyona girmiş, henry james'in yürek burgusu isimli eserinden beyaz perdeye uyarlanan, beni gerçekten ürkütmüş gizem, gerilim ve korku türlerini bünyesinde fazlasıyla barındıran müthiş bir film.
öncelikle filmin senaryosundan minancık bahsedeyim sizlere, hayır yahu spoiler yok, korkma.
iş arayan bir mürebbiye ablamız var, bu ablamızın iş ihtiyacı zengin bir adam karşılamak istiyor ve diyor ki, "benim iki tane yeğenim var, onların mürebbiyelerini yakın zamanda kaybettik, bu işi sen alabilir misin? yalnız benimle asla iletişime geçme, her kısmı kendin idare ediver..."
başlarda çok kolay, hatta tüm yetkinin elinde bulunma kısmından onur duyan ablamız eve girer girmez bu evde bi tuhaflık olduğunu fark etmeye başlıyor... bu tuhaflık yerini kanlı canlı görünen hayaletlere bırakınca sevgili mürebbiye ablamız gördüklerinin birer halüsinasyon mu yoksa evin geçmişiyle alakalı olaylar mı olduğunu araştırmaya başlayınca film bir anda ivme yükseltip birazdan benim okula yetişmek için metroya koşacak olmama benzer bir hızla adeta uçuyor.
filmin sinematografisi zamanına göre iyi sayılabilecek kaliteye sahip. sinematografi konusunda sinema tarihine bir şeyler kazandırmış mı diye sorarsanız hayır diye cevap verebilirim, hatta "dönemine göre oldukça sıradan." diye bir cümle dahi kurabilirim akabinde size.
sahneler, çekim açıları, müzikleri, diyalogları gayet yerinde, insanı yormayan, aksine izlerken dinlendirebilecek bir çizgiyle ilerlemesi benim çok hoşuma gitti...
ama beni asıl etkileyen kısma değinmek istiyorum... gündüz vakti izlerken, dahası da filmdeki zaman dilimi de gündüz vakti olmasına rağmen benigerim gerim germiş ve hatta yer yer korkutmuş bir film bu... hem oyunculuklar, hem de yönetmenin dehası sayesinde beni en çok etkilemiş filmlerden biri olmayı bu şekilde başarmış oldu. senaryosunun da kaliteli olmasıyla film gerçekten kült film olmayı hak etmiş bir yapıt...
the others'ın ilham kaynağı bu arada...
öncelikle filmin senaryosundan minancık bahsedeyim sizlere, hayır yahu spoiler yok, korkma.
iş arayan bir mürebbiye ablamız var, bu ablamızın iş ihtiyacı zengin bir adam karşılamak istiyor ve diyor ki, "benim iki tane yeğenim var, onların mürebbiyelerini yakın zamanda kaybettik, bu işi sen alabilir misin? yalnız benimle asla iletişime geçme, her kısmı kendin idare ediver..."
başlarda çok kolay, hatta tüm yetkinin elinde bulunma kısmından onur duyan ablamız eve girer girmez bu evde bi tuhaflık olduğunu fark etmeye başlıyor... bu tuhaflık yerini kanlı canlı görünen hayaletlere bırakınca sevgili mürebbiye ablamız gördüklerinin birer halüsinasyon mu yoksa evin geçmişiyle alakalı olaylar mı olduğunu araştırmaya başlayınca film bir anda ivme yükseltip birazdan benim okula yetişmek için metroya koşacak olmama benzer bir hızla adeta uçuyor.
filmin sinematografisi zamanına göre iyi sayılabilecek kaliteye sahip. sinematografi konusunda sinema tarihine bir şeyler kazandırmış mı diye sorarsanız hayır diye cevap verebilirim, hatta "dönemine göre oldukça sıradan." diye bir cümle dahi kurabilirim akabinde size.
sahneler, çekim açıları, müzikleri, diyalogları gayet yerinde, insanı yormayan, aksine izlerken dinlendirebilecek bir çizgiyle ilerlemesi benim çok hoşuma gitti...
ama beni asıl etkileyen kısma değinmek istiyorum... gündüz vakti izlerken, dahası da filmdeki zaman dilimi de gündüz vakti olmasına rağmen benigerim gerim germiş ve hatta yer yer korkutmuş bir film bu... hem oyunculuklar, hem de yönetmenin dehası sayesinde beni en çok etkilemiş filmlerden biri olmayı bu şekilde başarmış oldu. senaryosunun da kaliteli olmasıyla film gerçekten kült film olmayı hak etmiş bir yapıt...
the others'ın ilham kaynağı bu arada...
devamını gör...