ewan mcgregor, scarlett johansson, steve buscemi gibi oyuncuları alıp kötü film yapmayı başarabilmek zordur mesela. çok zorlamak gerekir bunu yapabilmek için.
yönetmen michael bay, 2005 yapımlı bu filmde bunu denemiş.
film, 2019 gibi çok distopik bir gelecekte (akp vardı hala o sene) geçiyor. hükümete ait, 51. bölge gibi bir tesiste yaşayan bir koloni fertlerinin kendi varlıklarını sorgulamalarının ucu, çok değişik bir yere çıkıyor. buradaki insanlara, acun gibi, "sizi adaya götürcez" diye yalan söylüyorlar. hayali bir ada ile onları sürekli umutlu tutuyorlar.

black mirror sayesinde bu konulara aşina olduğumdan ötürü *, bayat geldi bana. çok çiğ geldi bu konu. bir şeyler eksik geldi. hiç öyle bilimkurgu devrimi gibi film demedim şahsen. zevkler ve renkler tartışılmayacağından, ilk izleyenler, bu konuları pek görmeyenler "wowwww" diyebilir belki. insan azıcık felsefe katar. dayamışlar lazeri, dayamışlar ışın kılıcını.

yine de zaman geçer tabi, o kadar da değil. scarlett johansson hapşursun mendili olurum. her şeyi olurum onun. filmin sempatik yanlarından birisi de, geçtiği mekanın gora'yı hatırlatması. evet hatırlatması.
devamını gör...
hemen aklıma koop'un island blues'u geldi.. şantiyede manita ayıklamalık, imbat tadında.. efil efil.. usta
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"the island" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim