drama / biyografi / tarihi kurgu
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

hamza karakteri ile baş rolünü (bkz: anthony quinn)’in yönetmeniliğini suriye asıllı amerikalı yönetmen (bkz: mustafa akkad)’ın üstlendiği 1976 yapımı, islamın doğuşunu anlatan güzel bir filmdir. aynı senaryonun farklı ekiple çekilmiş ancak aynı tadı vermeyen başka bir film de vardır.(bkz: islamiyetin doğuşu)

filmde dikkatinizi çekti mi bilmem ancak ebu süfyan bir sahnede der ki;

kabe’de bizim putlarımız var. o putları görmek için çevre kabilelerden her sene mekkeye ziyaretler yapılıyor ve bu bizim ticaretimizin büyük kısmını oluşturuyor. biz muhammed’in allahını kabul edersek bu ziyaretler olmayacak.


hikmetini benim gibi kavramayan insanlar da hak verecektir, islamda yer alan hac ibadetine güzel bir göndermedir.

ancak başka bir detayda ise kuran’ın mucizevi yönünü ortaya koyar. şöyle ki; her peygamberin bir mucizesi olduğuna inanılır ve muhammed’in mucizesi olarak kuran gösterilir. bu mucizelerde döneminde insanları, toplumu en çok etkileyen şeylerdir. örneğin musa’nın sihirdir, o dönem toplum sihre meraklıdır sihirden etkilenmektedir. isa’nın mucizesi şifadır. o dönem toplum şifacılardan etkilenmektedir. muhammed’in mucizesi ise kuran. peki kuranda insanları etkileyecek ne var? edebiyat var. o dönem de insanlar edebiyattan etkilenmektedir.
çağrı filminin başına gidelim şimdi.

kabe’nin önünde bir şair etrafına insanları toplamış şiir okumakta ve insanlar da o şairi dikkatle ve hayranlıkla dinlemektedir. o sırada ebu süfyan oradan geçerken şair hemen ebu süfyan’a doğaçlama olarak bir 4’lük söyle ve ebu süfyan da şaire bir kese altın verir.

bu edebiyata ne kadar değer verildiğini gözler önüne seren bir detaydır. filmin devamında ise;

muhammed aldığı vahiyleri iletmeye ve taraftar toplamaya başlar. bunun üzerine ebu süfyan’ın eşi olan hin der ki; “okuma yazma bilmeyen muhammed dağa çıkıyor ve dünyanın en güzel şiirleri ile dönüyor.”

ancak kuran şiir kitabı değil, tarih ve toplumsal kural kitabıdır. ancak düz yazı da değildir şiirseldir. bunun örneğini yazabilmiş, benzerini bir edebiyatçı henüz görülmemiştir. deneyenler olmuş ancak ulaşabildikleri seviye maksimum (bkz: homeros)’un (bkz: ilyada) ve (bkz: odessa) destanının seviyesi olmuştur.

kafam çok karışık sözlük, çok. filmden nerelere geldik bak gene derin sorgulamalara daldım.
devamını gör...
bilim-kurgu/fantastik tür yapımdan ziyade biyografi özelliği olan tarihi bir filmdir ve bazı sözümona islam ülkelerinde yasaklanmıştır. türkiye'de yasaklanmamış olması hayret verici bir durum.

filmi izleyen herkes temelde peygamberin hayatının anlatıldığını pek tabii anlıyor. bilal bile anlar. fakat çoğumuz diğer çağrıları idrak etmemiş olmalıyız ki islam coğrafyasının yaşantısı film ile çelişmekte.

öncelikle filmde sık sık kadın erkek eşitliği, kız çocuklarına karşı insanlık dışı yaklaşımlar, kadının toplumsal hayattaki önemi gibi konulara değiniliyor. fakat günümüzde kadın erkeğin tahakkümüne maruz kalmakta, eşitlik dine ve fıtrata aykırı görülmektedir.

yine aynı filmde bir sahnede müşrikler müslümanlarla alay ederken "siz böyle giderse develerin de haklarını savunursunuz ki şimdiden onların sırtına çok yük koyulmaması gerektiğini savunuyorsunuz" minvalinde bir cümle kuralar. dönemin sahabelerinin hayvanlar konusundaki hassasiyet ile günümüzdeki müslüman toplumlarda hayvanlara yapılan zulüm, işkence hatta tecavüzler inancı anlama, yorumlama ve yaşama konusunda bir eksiklik olduğunu tekrar tekrar gösteriyor.

muhammed hem yaşamı boyunca hem de yoldaşlarına veda ederkenki hitaplarında ayrımcılığın, sınıf ayrımının, köleliğin, ırkçılığın kısacası bir insanın diğerinden üstünlüğünün islam'da yeri olmadığını ısrarla belirtmiştir. zaten bunun en güzel ifadesi de bizzat kendisinin de herkesle eşit olması, peygamber dahi olsa doğup, büyüyüp, ölmesidir. fakat maalesef kapitalizmin kıskacına hapsolmuş, sınıfsal ayrımların uçuruma dönüştüğü, modern köleliğin türediği, ırkçılığın revaçta olduğu bir dönemdeyiz. bu diğer coğrafyalarda olduğu gibi islam coğrafyasında da açıkça görülmektedir.

son olarak islam, müslüman, selam... bunlar hepsi aynı kökten türemiş kelimeler. hepsinin de anlam özü içinde barışı barındırmakta. hatta selamün aleykümün türkçe karşılığı "barış seninle olsun" demektir.
anlamı barış olan, mensupları karşılaştığında barış dileklerinde bulunan, mecbur kalınmadıkça asla savaşılmaması gerektiğini defalarca söyleyen bir din. fakat türkiye de dahil olmak üzere bu coğrafyada insanlar svaş çığırtkanlığı yapmayı marifet bilmekte, barışı savunanları hain ilan etmekten asla geri durmamaktadır.
devamını gör...
hamza, huzeyfe,zeyd,ebu talip, ebu sufyan, hind,vahşi,ebu cehil, bilal, ibn-i selül ve diğer karakterler, diyaloglar, senaryo, müzikler, dekor, kıyafetler, çok güzel hazırlanmış hollywood'un baş yapıtlarından biri. aslında daha fazla karakterle daha canlı bir hale gelebilirdi. ama tadında bırakmışlar yoksa çok uzun sürebilirdi. birde çekildiği dönemde ki tek islam tarihi filmi. her ramazanda yayınlandığı için neredeyse ezberlediğimiz replikler var...
devamını gör...
flimden bir ayrıntı. hz. peygamber ebu talip ve hz. hatice'nin vefatının ardından mekke'yi terk etmeye karar verir. kölesi zeydi yanına alıp taif'e gider ve orada taşlanır. bu bir hicret girişimidir ve hz. peygamber ilahi vahiy olmadan kendi kendine böyle bir karar vermiştir. taife gittiğinde çok kötü karşılanır ve taşlanır. onun bu seyahati hz. yunus 'un kavmini terk etmesine benzer. çünkü dönüşte zeyd ile beraber bir üzüm bağında dinlenirler bağın bakıcısı addese adında bir köledir ve ninovalıdır. ninova hz. yunus'un memleketidir. nitekim hz. peygamber addese ile konuşur, addese ona bir salkım üzüm verir o üzümü bismillahirrrahmanirrahim diyerek alır addese sen allah'ı bilirmisin der. o evet biz allahın elçileriyiz der. addese'ye nereli olduğunu sorar addese ninovalıyım der. o kardeşim yunus'un şehrindensin der. aralarında buna yakın bir diyalog geçer. ilginç olan peygamberin taif yolculuğu yunus'un kavmini terk etmesine benzer...
devamını gör...
filmin yapılmasına devrin başta suudi arabistan yönetimi olmak üzere hiçbir islam devletinin izin vermediği ama libya lideri kaddafi'nin özellikle çekilmesine izin verip maddi anlamda da desteklediği filmdir. kurgu oyunculuk ve müzikleri harikadır. müziklerini maurice jarre yapmıştır.
devamını gör...
sanırım en çok izlediğim film. lisede din kültürü hocası izletiyordu. bir çok sınıfın dersine girdiği için hangi sınıfa ne kadar izlettiğini de hatırlamıyordu. bizde her hafta ders kaynatmak için izlemedik diyorduk. allah affetsin. filmde hiç unutmadığım bir söz var. bedenimi alabilirsin ama ruhumu asla.
devamını gör...
türkiye'yi islamcı yapmak için, malum çevrelerce 1980'li -1990'lı yıllarda her ortamda döndürüle döndürüle izletilen bir propaganda aracına dönüşmüştü. neyse ki sonra bu filmin yakasından düştüler de minyeli abdullah, dokunmayın bacıma gibi sanat, zeka ve sinema şaheseri filmlere yöneldiler. bir de dinciler anthony quinn'in müslüman olduğu yönündeki yalan haberlerle milleti bayağı keklemişlerdi.
devamını gör...
anthony quinn'in bu filmin ardından müslüman olduğunu sanırdık. google icat edilene kadar sürdü bu sanrı. yine google gelene dek, kaptan kusto da islamiyeti seçmişti. kendi gibi olmayanı, yalandan da olsa kendi gibi göstermeyi seviyordu necip milletimiz.
devamını gör...
#2443869 bizim millete özgü değil, yabancılarda da dindarlar çok yapıyor bunu.
ateist birini hıristiyan yaptık diyerek övgü ve sempati ile diri tutmaya çalışıyorlar bir şeyleri. çok takmamak lazım böyle tipleri. onlar da böyle mutlu oluyorlar. kendi saflarına biri katılınca mutlu olur ya insanlar, öyle bir saflık işte. kötü niyetli değil.

bu arada inanırsınız inanmazsınız bilemem ama çok sağlam filmdir.
sinema workshoplarına, eğitimlerine katılan ve sinemayla ilgilenen biri olarak bu zamanda bile sürekli adını geçiririz.
devamını gör...
bu filmi izlerken daha iyi anlamak için, peygamberimizin (sallallâhu aleyhi ve sellem) hayatını okumanızı tavsiye ederim.

tavsiye kitaplar;

ahmet cevdet paşa: peygamber efendimizin hayatı kitabı okunabilir.
salih suruç: peygamberimizin hayatı
devamını gör...
küçükken bu filmi kanal d onar dakikalık parçalar hâlinde gösterirdi ramazan ayında. kadir gecesi veya arefe günü de tamamını oynatırdı. hz. muhammed'i göstermedikleri için, ben de mevzuyu bilmediğimden, sahnesi olan her aktörü hz. muhammed sanırdım. "budur, yok yok budur" derdim. müziklerini bazen açar dinlerim.
devamını gör...
filmde, habeşistan'a giden kafilenin lideri cafer 'in (ali'nin kardeşi) henüz inmemiş olan meryem suresinden bölüm okuması ilginçtir. aynı zamanda diyaloglarda anakronizm vardır. henüz bir mushaf olmayan kur'an'dan elle tutulur bir kitap gibi bahsedilmiştir.
devamını gör...
zamanının ötesinde bir film olmasına rağmen yetersiz bir filmdir.

bu film, sünni perspektif ile yapılmıştır. sünni perspektif ne yazık ki; allah resulü'nü(saa) ve "çağrı"sını yansıtmaktan acizdir.

günümüz şartlarında, dönem eleştirisini de içinde barındıran, şii ve sünni kaynakları baz alarak daha güzel bir film yapılabilir.

mesela; dönemin siyasi koşulları ve ekonomik koşulları üzerine ayrıntılı bir çalışma yapılarak güzel bir senaryo yazılabilir.

mesela; peygamberimizin (saa) evlilikleri üzerine bir çalışma yapılabilir ve senaryo hazırlanabilir. çünkü; bu konu çok konuşulan ve islama en çok saldırıların var oldugu bir konudur.

mesela; islami kaynaklarda mekke dönemi ve medine dönemi arasındaki değişim, sosyolojik açıdan yansıtılabilir. bilindiği üzere mekke dönemi islamın ilk öğrencilerinin oluştuğu dönemdir. okullaşma evresinden*, devletleşme evresine* geçişin getirdiği zorluk ve avantajlar yansıtılabilir.

mesela; önde gelen sahabelerin hayatı ve siyasi tutumları yansıtılabilir. çünkü islami toplumun bugün bulunduğu ayrışmanın temeli; islam ve peygamber(saa) düşmanlarının, islama saldırılarının sonucu değil, bilakis önemli konumdaki islami figürlerin islami ayrışmanın temelini oluşturduğu yönündedir.

yapılan araştırmalar sonucu; islami toplumun peygamberimiz (saa) ve dönem ile alakalı temel bilgisi bu filmden büyük ölçüde etkilenmiştir. sinema ve tiyatral yöntemin bu denli güçlü olduğu bir dönemde peygamberimizin (saa) hayatını ve islamın ilk yıllarını daha iyi bir şekilde anlatabilmek müslüman toplum için önemlidir.
devamını gör...
1976 yılı yapımı suriye asıllı amerikalı yönetmen mustafa akkad'ın yönetmenliğinde, başrollerinde anthony quinn, irene papas, johnny sekka, michael ansara, martin benson, robert brown gibi oyuncuların yer aldığı dini, aksiyon ve biyografi filmi; aynı zamanda yarı belgeseldir.

film hz.muhammed'in hayatıyla birlikte islamiyetin doğuşunu anlatır. film el-ezher üniversitesi tarafından onaylanmış ve tüm dünyada ses getirmiştir. filmin gerek çekimleri esnasında, gerekse gösterimi sonrasında ilginç olaylar yaşanmıştır.

- filmde hz.muhammed rolü kadraja alınmamış ve kamera görüntüsü hz.muhammed'in görüş menzili olarak kullanılmıştır. el-ezher üniversitesi bu sahneleri özellikle mercek altına alarak filmi onaylamıştır.

- ünlü boksör muhammed ali bilal-i habeşi rolünde oynamak istediğini mustafa akkad'a iletse de mustafa akkad muhammed ali'nin bu talebini boksör kimliğinin ön plana çıkıp anlatımı engelleyebileceği düşüncesiyle reddetmiştir. muhammed ali'nin red cevabı üzerine büyük bir üzüntü duyduğu rivayet edilir.

- filmin çekimleri önce fas'ta yapılmasına rağmen fas'ın bazı ileri gelenleri fas kralına baskı yapmış ve tüm ekip sınır dışı edilmiştir. hatta yapımcı firma da filmin tamamlanması konusunda umudunu kaybederek desteğini çekmiştir. bir anda yalnız kalan tüm ekip dönemin libya lideri muammer kaddafi'nin davetiyle libya'ya gitmiş; ve çekimler muammer kaddafi'nin finans desteği ile libya'da tamamlanmıştır.

- bedir ve uhud savaşı sahnelerinde libya ordusunun askerleri rol almıştır.

- uhud savaşı çekimlerinde "hz.hamza'nın vahşi tarafından şehit edilmesi" sahnesi tam beş kez çekilmiştir. sebebi ise filmde rol alan oyuncuların olayı gerçekmiş gibi algılayarak hz.hamza'yı özellikle korumak istemelerinden kaynaklanmıştır. mustafa akkad sabırla oyuncuları ikaz etse de sahne tam dört kez hz.hamza'nın özellikle korunmasından dolayı çekilememiştir. beşinci sahnede olay anlatılabilmiş ve sahnenin çekimi sonrası sahnede yer alan oyunculara mustafa akkad tarafından kısa süreli bir izin planlanarak çekimlere ara verilmiştir.

- vahşi rolünde hz.hamza'yı öldüren kişi ganalı elektrik teknisyeni salem gedara'dır. salem gedara filmin gösterimi sonrasında çevresinden tehditler almış, birkaç kez dövülmüş ve işsiz bırakılmıştır. daha sonra çöl aslanı filminin çekimlerinde salem gedara mustafa akkad'ı bir şekilde yakalayarak kendisine ağır hakaretlerde bulunmuştur.

- ebu sufyan'ın karısını canlandıran irene papas yunanistan vatandaşıdır. çekimlerde anthony quinn'in ve mustafa akkad'ın asistanlığını da yapmıştır. irene papas daha sonra hz.hamza'nın kalbinin sökülmesi sahnesinde çok zorlandığını dile getirmiştir.

- kabe ve civarı dekoru tamamen sıfırdan inşa edilmiş ve inşaatı yaklaşık beş ay sürmüştür.

- filmin destansı ve muhteşem müziklerinin mimarı fransız maurice jarre'dir. mustafa akkad film müziklerinin sorumluluğunu kendisine vermek istemesi üzerine maurice jarre mustafa akkad'a sabırlı olması gerektiğini, besteler için çölde yaşayacağını, bu mümkün olmazsa tek bir nota bile vuramayacağını belirtmiştir. filmin müzikleri muhteşemdir. link.

- film aynı zamanda türkiye'nin dublaj konusunda o dönem açık ara önde olduğunun da kanıtıdır. filmi izleyen amerikalı arkadaşlarım seslendirmenin türkçe ve altyazının ingilizce olmasını istemişlerdi. filmin türkçe dublajı mükemmeldir.
devamını gör...
aynı anda hem arap hem de amerikan piyasası için çekilmiş ve iki ayrı cast aynı anda film çekiminde hazır bulunmuş. müthiş bir şey. mesela 90'ların başında aynı yurtta kaldığım ibrahim isminde suriyeli bir öğrenci kendi televizyonlarında anthony quinn'li versiyonu hiç görmedikleri için iftardan önce 5 dakika olarak bölünerek gösterilen versiyonu ilgiyle izliyordu.

- ingilizce versiyonda oyuncuların önemli bir kısmı hristiyan asıllı arap veya britanya kökenlidir. net bir ingiltere ingilizcesi
filme hakimdir. zannedersem o yıllarda o tarz bir ingilizce tarihi-dini bir filmin ağırlığına daha uygun görülüyordu.

oyunculardan başlangıç kısmında görülen kisra'yı oynayan oyuncu ile vahşi dışında hiç bir aktör ve aktris müslüman değildir. ebu süfyan'ı oynayan michael ansara suriye asıllı bir abd'li, hind rolündeki irene papas yunandır.

projeden haberi olan muhammad ali, yönetmen akkad'a haber yollayarak bilal-i habeşi'yi oynamak istediğini bildirse de mustafa akkad, esas amacın islam'ın mesajını iletmek olduğu düşüncesiyle, ali'nin karizmasıyla filmin önüne geçeceğini bildiğinden bu isteğe cevap vermedi.

- mustafa akkad, hz. hamza'nın geldiği sahneyi genç bir sinema öğrencisiyken izleyip çok etkilendiği arabistanlı lawrence filminde ömer şerif''in kumlar arasından atıyla ortaya çıktığı sahneye bir saygı olarak çekmiş. işte o sahne

devamını gör...
hiç izlememiştim. şimdi trt'de var. ne kadar da güzel bir seslendirmesi varmış. hepsi tiyatrocu. en azından seslendirme nasıl yapılır? güzel ses nedir? bunun için bakılmalı.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"the message (film)" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim