#ödüllü filmler
1948 yılı abd yapımı dram filmi.mary jane ward'ın kendi hayatını anlattığı eserinden uyarlanan filmde, ruhsal dengesizlikleri olan virginia, eşinin de isteği ile bir psikiyatri kliniğe yatmayı kabul eder.
imdb:7,6/10.
imdb:7,6/10.
yönetmeni: anatole litvak
oyuncular:
olivia de havilland
mark stevens
leo genn
celeste holm
beulah bondi
lee patrick
oyuncular:
olivia de havilland
mark stevens
leo genn
celeste holm
beulah bondi
lee patrick
*akademi ödülleri, abd 1949
oscar en iyi ses, kayıt
*bodil ödülleri 1950
en iyi amerikan filmi
*italyan ulusal film gazetecileri sendikası 1950
gümüş kurdele en iyi yabancı kadın oyuncu
*ulusal inceleme kurulu, abd 1948
nbr ödülü en iyi kadın oyuncu
en iyi on film
*new york film eleştirmenleri birliği ödülleri 1948
en iyi kadın oyuncu
*venedik film festivali 1949
uluslararası ödülü anatole litvak
en iyi kadın oyuncu
*amerika yazarlar birliği, abd 1949
wga ödülü (ekran) en iyi yazılı amerikan dramı
robert meltzer ödülü (amerikan sahnesinin sorunlarını en becerikli olarak ele alan senaryo)
oscar en iyi ses, kayıt
*bodil ödülleri 1950
en iyi amerikan filmi
*italyan ulusal film gazetecileri sendikası 1950
gümüş kurdele en iyi yabancı kadın oyuncu
*ulusal inceleme kurulu, abd 1948
nbr ödülü en iyi kadın oyuncu
en iyi on film
*new york film eleştirmenleri birliği ödülleri 1948
en iyi kadın oyuncu
*venedik film festivali 1949
uluslararası ödülü anatole litvak
en iyi kadın oyuncu
*amerika yazarlar birliği, abd 1949
wga ödülü (ekran) en iyi yazılı amerikan dramı
robert meltzer ödülü (amerikan sahnesinin sorunlarını en becerikli olarak ele alan senaryo)
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "unutulandeliadam" tarafından 25.02.2021 13:17 tarihinde açılmıştır.
1.
the snake pit, anatole litvak tarafından yönetilen ve olivia de havilland, mark stevens, leo genn, celeste holm, beulah bondi ve lee patrick'in başrollerini paylaştığı 1948 amerikan drama filmidir.
film dönemine göre gayet iyi çekilmiş temiz bir film. filmsever arkadaşlara tavsiye ederim.
film dönemine göre gayet iyi çekilmiş temiz bir film. filmsever arkadaşlara tavsiye ederim.
devamını gör...
2.
anatole litvak'ın yönetmen koltuğunda bulunduğu, başrolünde olivia de havilland'ın harikalar yarattığı, 1948 yılında amerika'da vizyona girem dram/gizem filmi.
bu güzel filmin, sevgili unutulandeliadam'ın bahsettiği gibi dönemine göre aşmış bir görüntü kalitesi var. sinematografi olarak inanılmaz iyi olan bu filmden, 1945 yapım spellbound havasını iliklerime kadar aldım diyebilirim. dahası da, filmdeki birçok sahne o kadar ince açılarla çekilmiş ki, izleyen insanı hem koltuğuna mıhlıyor, hem de su gibi bir çeviriye sahip roman edasıyla alıp götürüyor, 1 saat 40 dakikanın ne zaman geçtiğini anlamıyorsunuz bile.
bu filmden spoiler vermeden biraz bahsetmek istiyorum. ismi virginia olan bir ablamız var, bu ablamız robert isminde biriyle tanışıyor, flört ediyorlar, çok güzel bir konser ayarlıyorlar gitmek için ama konsere gidecekleri gün bizim virginia kafayı yiyor, robert'ı tanımıyor ve bambaşka bir yere gidiyor. aylar geçiyor, robert abimiz bu kızı bekliyor, bir yerden çıkacağını biliyor, tam düşündüğü gibi oluyor, bir anda çıkageliyor virginia... lakin ortada bir sorun baş gösteriyor, kaybolduğu zaman dilimini hiç hatırlamıyor virginia ablamız... bunlar evleniyorlar, evlendikten sonra da aynısı olunca "artık yeter, seni bir psikiyatri kliğine yatıralım..." diyor eşi ve film başlıyor... film aslında unutkanlık ve aynı zamanda sanrılarla boğuşan bir kadının düzelme sürecini anlatıyor diyebiliriz ama hem yönetmenin esaslı yönetimi, hem filmdeki çekim açıları, hem de virginia'yı oynayan aktris yüzünden adeta birkaç saatliğine viriginia biz oluyoruz, filmi yaşıyoruz...
filmdeki her detay öylesine hoş ve derin ki, psikoloji alanında uzman insanlar tarafından yazılmadı ise bile onaylandığı aşikar. çünkü her detayda birçok farklı şey beliriyor gözümüze, atılan her adımın, söylenen her cümlenin ilerleyen dakikalarda mutlaka anlamı çıkıyor ve bu da sizi filmi daha ciddi izlemenize yol açıyor, herkesin kaldığı bir dersi takip ediyor gibi dikkat kesilip izliyorsunuz. filmdeki bazı sahneler inanılmaz insanı geriyor, aktrisin inanılmaz başarısı sayesinde nefesinizi tutup inanılmaz bir gerilim filmi izliyormuş gibi de hissediyorsunuz.
bir kısım da var ki bunu söylemezsem olmaz, filmin sonlarına doğru filmdeki bir sahneden dolayı hüngür hüngür ağladım. filmi izledikten sonra inanılmaz bir moda soktu beni, iyi ki izlemişim bu filmi diyorum. iyi ki...
bu güzel filmin, sevgili unutulandeliadam'ın bahsettiği gibi dönemine göre aşmış bir görüntü kalitesi var. sinematografi olarak inanılmaz iyi olan bu filmden, 1945 yapım spellbound havasını iliklerime kadar aldım diyebilirim. dahası da, filmdeki birçok sahne o kadar ince açılarla çekilmiş ki, izleyen insanı hem koltuğuna mıhlıyor, hem de su gibi bir çeviriye sahip roman edasıyla alıp götürüyor, 1 saat 40 dakikanın ne zaman geçtiğini anlamıyorsunuz bile.
bu filmden spoiler vermeden biraz bahsetmek istiyorum. ismi virginia olan bir ablamız var, bu ablamız robert isminde biriyle tanışıyor, flört ediyorlar, çok güzel bir konser ayarlıyorlar gitmek için ama konsere gidecekleri gün bizim virginia kafayı yiyor, robert'ı tanımıyor ve bambaşka bir yere gidiyor. aylar geçiyor, robert abimiz bu kızı bekliyor, bir yerden çıkacağını biliyor, tam düşündüğü gibi oluyor, bir anda çıkageliyor virginia... lakin ortada bir sorun baş gösteriyor, kaybolduğu zaman dilimini hiç hatırlamıyor virginia ablamız... bunlar evleniyorlar, evlendikten sonra da aynısı olunca "artık yeter, seni bir psikiyatri kliğine yatıralım..." diyor eşi ve film başlıyor... film aslında unutkanlık ve aynı zamanda sanrılarla boğuşan bir kadının düzelme sürecini anlatıyor diyebiliriz ama hem yönetmenin esaslı yönetimi, hem filmdeki çekim açıları, hem de virginia'yı oynayan aktris yüzünden adeta birkaç saatliğine viriginia biz oluyoruz, filmi yaşıyoruz...
filmdeki her detay öylesine hoş ve derin ki, psikoloji alanında uzman insanlar tarafından yazılmadı ise bile onaylandığı aşikar. çünkü her detayda birçok farklı şey beliriyor gözümüze, atılan her adımın, söylenen her cümlenin ilerleyen dakikalarda mutlaka anlamı çıkıyor ve bu da sizi filmi daha ciddi izlemenize yol açıyor, herkesin kaldığı bir dersi takip ediyor gibi dikkat kesilip izliyorsunuz. filmdeki bazı sahneler inanılmaz insanı geriyor, aktrisin inanılmaz başarısı sayesinde nefesinizi tutup inanılmaz bir gerilim filmi izliyormuş gibi de hissediyorsunuz.
bir kısım da var ki bunu söylemezsem olmaz, filmin sonlarına doğru filmdeki bir sahneden dolayı hüngür hüngür ağladım. filmi izledikten sonra inanılmaz bir moda soktu beni, iyi ki izlemişim bu filmi diyorum. iyi ki...
devamını gör...