macera
8 / 10
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

1989 senesinde gösterime girmiş olan amerikan komedi, serüven/macera ve drama filmidir. 6 milyon dolar civarı bir bütçesi vardır ve gişede 14 milyon dolar civarı kazandırmıştır. imdb'deki bir "trivia"ya göre, bu film bir nevi kültlük mertebesine ulaşmıştır bazı insanların/girişimcilerin gözünde; abd'de, tüm ülke çapında, bu filmden ilhamını alan retro oyun müsabakaları düzenlenmiştir ve bunlara da, the wizard filminde oyunculuk yapan; luke edwards, fred savage, ve jenny lewis konuk olarak gelmişlerdir.

bu yapım, aşırı tipik bir amerikan filmidir ama bana göre bu kötü bir şey olmak zorunda değildir; bir işin tipik olması veya klişe olması ille kötü bir şey olmak zorunda değildir, kişisel fikrime göre. aynı şekilde, bir eserin çok yaratıcı ve özgün olması da onu tek başına iyi bir yapıt yapmaz. neticede, tipik ve klişelerle dolu bir filmle de izleyicileri koltuklarına çivileyebilirsiniz veya kimsenin aklına gelmeyen ve gerçekten çok iyi bir fikir üzerine kurulmuş ve sayısız yaratıcı sahneyle desteklenmiş bir yapımla da izleyicileri "bayabilirsiniz". yani mesela yemekleri düşünün. daha önce bin kere yediğiniz bir yemek, çok lezzetli yapılmışsa, bayıla bayıla mideye indirirsiniz onu ama ilk defa tattığınız "egzotik" bir yemek, damak zevkinize hitap etmeyebilir.

1989 senesinde 8 yaşındaydım ve sanal kimliğim çok uzun zamandır wizard'dır. (gene 1989'da söke'ye taşındığımız sene abimle, kamepet kameta deyip istediği büyüyü yapabilen bi çocuk kahramanlı bi film izlemiştik ve aynı şekilde büyü yapmayı denemiştik ama olmamıştı elbette, haha.) buradaki "the wizard" lakaplı luke edwards ise 9 yaşında. 1985'ten beri atari salonlarına giderdim ama tam 1989 senesinde bir arcade manyağı oldum; net hatırlıyorum zira ilkokul 3'teyken olmuştu bu. luke'un arcade makinesiyle oynadığı ilk oyun double dragon idi; beni ise arcade manyağı yapan oyun double dragon ii: the revenge idi. (atari salonlarında oynadığımı hatırladığım ilk oyun river raid'di bu arada, 80'ler ortalarında) ben oyun oynarken etrafımda insanlar toplanıp oyunlarımı izlerlerdi atari salonlarında ve sonra grand master oldum zaten. buradaki veleti ise...

evet, buradaki konuyu, spoiler vermeden devam ettirmem zor. the wizard'ı ben daha iki gün evvel izledim bu arada ilk defa; daha önceden böyle bir film olduğundan haberim bile yoktu. bu kadar paralellik beni bile şaşırttı açıkçası. ama luke, çok trajik ve yıkıcı bir şey yaşamış daha o yaşlarında ve durgunlaşarak içine kapanmış; o konuda luke ile bir özdeşim değil ama empati kurabilirim. zaten eserin drama boyutu da bunun üzerine kurulu...

the wizard, aslında ağırlıkla bir serüven ve spesifik olarak yol filmi. luke, california'ya gideceğim diye tutturmayı bırakın, kendine minicik bir valiz hazırlamış ve taa anasının bi yerindeki california'ya doğru yola çıkıyor... ve yürüyerek! sonra da, bir şekilde (elbette o şekilde değil) buraya gidebilecek fırsatı yakalıyor ve filmin konusunun ciddi kısmı bu yolda geçiyor.

lakin bu bir komedi filmi de. ben pek güldüğümü söyleyemesem de yapımı izlerken, belki de siz gülebilirsiniz; bende tebessüm ettirmenin ötesine gitmedi filmin komedik boyutunun tesiri.

gelin görün ki (bu filmi mutlaka görün/izleyin derim), filmin drama niteliği gerçekten mükemmel. tüm o absürt sahneler, olmayacak şeyler, iyiler zarar görmesin diye kullanılan deus ex machina'lar falan... bunların hepsi unutuluveriyor filmin sonunda. hatta beni ağlattı yapımın finali, ciddiyim. amerikan dramaları, belki de bunlarla büyüdüğüm için, böyle duygulandırabiliyor beni bazen.

ekleme/uyarı: alttaki paragrafta ciddi spoiler'lar mevcut.

detaylara girersem bazı saçmalıklardan bahsedebilirim. örneğin, luke, double dragon oyununu oynamaya başlıyor. yanındaki çocuk, yolculuk bileti için bir iki şey söylüyor satış görevlisine, bir geri dönüyor, velet 50.000 puana ulaşmış. o oyunu bildiğim için, bunun mümkün olmadığını söyleyebilirim. o tür oyunlarda ve o oyunda da, o kadar ileri skorlar yapabilmek 20 dakikadan az sürmez. hatta normalde 30 dakika ve üzeri sürer. ayrıca, filmin "showdown" bölümünde, super mario 3 oyununu süreli oynatarak kazananı belirlemeleri bana çok saçma geldi. yepyeni bir oyunmuş bu o zaman ve ilk defa filmin sonundaki video armageddon isimli turnuvanın sonunda oynanıyor; finale kalan 3 kişi de ilk kez oynuyor bu oyunu yani. zaten saatlerce oynayamazlar. yani, bana göre "canları" bitene kadar oynamaları daha mantıklı ve izleyiciler için heyecanlı olurdu. son olaraksa, 50.000 dolar ödüllü bir turnuvada bizim luke'u çat diye formalitesiz turnuvaya yazdırdılar. birkaç kişilik bir grupla yarıştı. hop diye üst tura çıktı ve final... bana burası aşırı mantıksız geldi zira 50.000 dolar bugün için bile iyi para ve herhalde öyle bir turnuvaya en az binlerce başvuru olurdu ve ayrı ayrı salonlarda bunlar elene elene finale gelinirdi. neyse diyelim...

the wizard, kusursuz bir film olmasa da özellikle dramatik bakımdan çok tesirli bir yapıt bence. konusu, benim gibi sizin de ilginizi çektiyse, bu yapımı es geçmeyin; çekmediyse de amerikan dramalarını seviyorsanız burada sizi çok dokunaklı bir hikayenin beklediğini söyleyebilirim.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"the wizard" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim