toplumsal ahlakın çöktüğünü fark ettiğiniz anlar

bunun farkına varmanız için 10 dakika tiktokta gezmeniz yeterli olacaktır. insanlar o kadar çirkinleşmeye başladılar ki. sırf 3 kuruş uğruna bütün etik kuralların ayaklar altına alındığını göreceksiniz. kapalı olup da yarı çıplak mı dersin, yetmişine gelmiş ama kendini gülünç duruma düşüren mi dersin var da var. bence bu çok büyük bir tehlike. çünkü telefon kullanım yaşı çok düştü. ufacık bebenin bile elinde telefon var. eğitilmesi gerek yaşta bilinçaltına böyle saçma sapan, hiçbir tutarı ve mantığı olmayan üstelik de etik bile olmayan hareketler, davranışlar vesaire yerleşebilir. bu da gelecek nesillerin toplumdaki anlayışlarını büyük ölçüde değiştirebilir. bize anormal gelen durumları 30 sene sonra insanlar normal bir durummuş gibi karşılayabilir. üzülüyorum, cidden. hızlı bir teknolojileşme sürecimiz oldu. fakat kaldıramadık. bu hız bize fazla geldi anlaşılan.

bir yazara itafen; toplum dediğimiz şey bireylerden oluşur. toplumun uyması gereken etik kurallar vardır. affedersin ama kimsenin gözüne sokmadan evinde ne b*k yiyorsan ye. fakat bunu çocukların da bulunduğu platformlarda yapamazsın. bu insanlara kötü örnek olmaktan başka bir şey değil. ister katılırsın ister katılmazsın. o senin tercihin. bu da benim fikrim. demiş ki; kapalı biri açık giyinebilir, onun tercihidir, karışamazsın. kusura bakma ama bu beni rahatsız ediyor. bir kere bu o dinin kuralı olan bir şeyle alay etmek değil de ne kardeşim? o dine inanlara saygısızlık değil mi? normal olmayan bir durumu neden normalleştirmeye çalışıyorsun? kapanacak kadar inançlı biriyse bunu yapamaz. kafasında eşarp var, üzerinde saten gecelik var. şarkı eşliğinde dans ediyor. sence bu etik mi?

(bkz: sokakta öpüşen çiftin hayrına bi' alt dudak vermemesi)

eskiden paylaşmak vardı, biri yerken biri bakmazdı, şimdi hiç kalmamış.

tv programları.

esra erol, müge anlı anadolu irfanını gösterdi.

teorikte az çok daha önce de eminim ki bir çoğumuz zaten bunun farkındaydı. ama işin gerçeğine geldiğimiz de ise ben bunu en çok deprem zamanında gördüm. insanların yardım tırlarını ve marketleri yağmalamasımı dersin, enkaz altında ki insanların soğukta kaderine terkedilmesi, depremzedelerin evlerinin talan edilmesi mi, ihtiyacı olamadığı halde başka insanların hakkını çalarak birçok insanın gereksiz yere yardım kolisi ve çadır götürmesi mi özellikle de her işte olduğu gibi bu konuyu da siyasi tarafa çekerek oh iyi olmuş gibisinden fütursuzca yorum yapmalarımı ne sayacağımı bilmiyorum. eğitimsiz vasat ve altında kalmış ahlaki ve vicdani açıdan kokuşmuş yozlaşmış bir toplumla iç içe yaşıyoruz.

kötü bir olay olduğunda insanların yardım etmek yerine video çektiğini gördüğüm anlar...

çöken bir şey yok. her şey yerli yerinde. türkiye geçmişte de böyleydi. bakmayın siz eskiden hayat ne güzeldi temalı nostaljik şarkılara. o zaman da böyleydi. şimdinin tek farkı, teknolojinin gelişmiş ve her şeyin görünür olması.

dinciler ? biz çok müslümanın diye zır zır öttüler, memleketi umumi tuvalete çevirdiler.
(bkz: anadolu irfanı)

toplumsal ahlakın ben doğduğumdan beri olmadığını düşünüyorum. (1998) bir kişinin sosyoekonomik seviyesi iyiyse, kişi kendini geliştirmeyi bilirse, kültürün gerektiği öğelerin farkında ve iyi bir toplum gözlemcisi olmak için kendinde o görevi görmüyorsa, aile içi bağları iyi değilse, saygı kavramının ne olduğunu bilmiyorsa ahlaksızdır. yani şu an çoğumuz ahlaklı değiliz sadece öyle olmaya çalışıyoruz.

toplumsal ahlak diye bir şey zaten hiç var olmadı sevgili yazarlar. isteyen kapalı kişiler de yarı çıplak gezebilir kendi bedeni nihayetinde siz kapanırsanız tam kapanırsınız e mi? oruçlu birinin önünde ne yaptığımız da inanın kimseyi ilgilendirmez, herkesin ibadeti kendine neticede, benim kimsenin ibadeti için sorumluluk alma zorunluluğum yok. yanisi, kutsal özneldir ve toplumsal ahlak yoktur. kabullenin. ya da köşenizde ağlayın.