trakya bölgesinin gereken değeri görmemesi
başlık "nickelenjelo" tarafından 26.01.2022 21:13 tarihinde açılmıştır.
1.
bazen düşünüyorum, avrupaya en yakın bölgemiz olan trakya neden bu kadar az biliniyor ya da reklamı yapılmıyor bilemiyorum. siyasî midir nedir, bilen trakyalı dostlar varsa açıklasınlar da aydınlanalım.
devamını gör...
2.
özellikle türkiye’nin en güzel kızları trakya’dan çıkıyo ama biraz çingen oluyolar.
devamını gör...
3.
siz görmeyin lan gelip gelip içine zıçıyor sunuz biz böyle mutluyuz.
devamını gör...
4.
yoo biliniyor, bakınız atasözümüz: şam'a vali olacağına, trakya'ya damat ol. *(toprağı kıymetli olduğundan ve kız çocuklarına da miras verdiklerinden böyle bir söz doğmuştur.)
devamını gör...
5.
öyle pırıl pırıl insanlar değer görmüyor değil ki cansız trakya görsün?
devamını gör...
6.
2 temel sebepten ötürü.
birincisi kimse kimseyi kandırmasın trakya insanının %99'u çalışmayı sevmez. bu mit değil gerçek. ben bir trakyalı olarak söylüyorum bunu. ben de sevmiyorum çalışmayı hem de işimi çok sevmeme rağmen.
ikincisi ise tamamen siyasidir. yıllardır doğru düzgün yatırım almadığı aşikar. ülkenin birinci sınıf tarım arazisine osb yapmayı yatırım olarak gören bir zihniyet var.
longoz ormanlarına nükleer santral yapmayı düşünen zihniyete esir olmadık. bununla da övünüyoruz. varsın yatırım gelmesin.
birincisi kimse kimseyi kandırmasın trakya insanının %99'u çalışmayı sevmez. bu mit değil gerçek. ben bir trakyalı olarak söylüyorum bunu. ben de sevmiyorum çalışmayı hem de işimi çok sevmeme rağmen.
ikincisi ise tamamen siyasidir. yıllardır doğru düzgün yatırım almadığı aşikar. ülkenin birinci sınıf tarım arazisine osb yapmayı yatırım olarak gören bir zihniyet var.
longoz ormanlarına nükleer santral yapmayı düşünen zihniyete esir olmadık. bununla da övünüyoruz. varsın yatırım gelmesin.
devamını gör...
7.
bugün trakya dediğimiz bölge, coğrafi olarak trakyanın çok küçük bir kesimi. bu coğrafyanın insanı yüzyıllarca çok daha büyük bir coğrafyada yaşadılar. yani her şeyden önce tarihsel olarak bir sıkışmışlık var. trakya doğal hinterlandını kaybetmiş bir coğrafya. bugün batı trakya dahi türkiye'de kalsaydı durum çok daha farklı olurdu. aynı zamanda bu coğrafya, anadolu'ya degil doğu avrupa'ya bağlıdır. bu açıdan bakınca, trakya dediğimiz yerin ne kadar küçüldüğü ortada. bu coğrafyanın başkenti, istanbul degil, selaniktir.
diğer yandan, balkan cografyasıyla, anadolu arasında yüzyıllardır sürüp gelen bir mücadele vardır. iki coğrafya arasında ciddi bir sosyolojik fark var. trakya insanı, nüfus çoğunluğunu yitirince, daha çok kendi içine kapandı. çünkü nüfus çoğunluğunu yitirmesine rağmen sosyolojik farklılık devam ediyordu. balkan türklerininin nüfus çoğunluğunu yitirmesi, bu bölge insanın anadolunun birçok yerine dagılmasından kaynaklanıyor. örneğin 93 harbinde kuzey ve batı bulgaristan'dan anadolu'ya göç eden nüfus 2 ile 2.5 milyon civarıdır ki bu dönem itibarıyla korkunç bir nufustur. türkiye'nin demografik yapısını değiştirecek kadar büyük bir goctur bu. balkan savaşları ve diğer yerlerin de kaybedilmesiyle gelen tahmini nüfus 4-5 milyon civarıdır. cumhuriyet ilan edildiğinde türkiye'nin nüfusu 10 milyondur. yani balkan nüfusu ülkenin yüzde 60 hatta belki biraz daha fazlasını oluşturuyordu. bu nüfus anadolunun her yerine yayıldı ve orada dönüştü.
diğer yandan, abdulhamit kırmızı adlı islamcı tarih profesörü balkan coğrafyasından cumhuriyet öncesi gelen nüfusun 5 milyon civarında olduğunu, türkiye'nin toplama olduğunu suriyelilere laf edilmemesi gerektiğini dile getirmişti. şimdi alakasız belki falan yeri gelmişken yazayım. elbette suriyelilere ırkçılık yapılmaması gerektiğini belirtmeme gerek yok, fakat balkan nüfusu ile suriyelileri kıyaslamak kelimenin en net haliyle şerefsizliktir. balkan nüfusunu o coğrafyaya devlet yerleştirdi, hatta yerleştirme sebebi bölgenin demografik yapısını değiştirmek istemesidir. bu bir, ikincisi bu insanlar yaşadıkları coğrafyayı kaybettiler. yani yüzyıllar önce devlet tarafından yerleştirildikleri coğrafyayı kaybettiler. örneğin girit'ten türkleri kimse kovmadan, türk ordusu adadan çekilir çekilmez, halk da adayı terketmeye başladı. sebebi çok net, çünkü o halk oraya orduyla birlikte gelmişti, ordu olmadan orada yaşamaları çok mümkün değildi. biz burada devlet kurmasaydık, balkan coğrafyasında türkler olmayacaktı. lakin biz burada devlet kurduğumuzda, suriyelilerin bir devleti vardı ve hatta devletlerini de biz yıktık. biz burada devlet kurmasaydık, suriye'de yöne araplar yasacaktı, ancak balkan coğrafyasında türkler olmayacaktı. söz konusu islamcılar olunca, pislik yapmadan bir şeyi savunmak mümkün olmuyor sanırım.
konuya dönersek, bugün trakya olarak niteledigimiz yer, trakya'nın sadece giriş bölgesi yani çok bir anlamı olan bir coğrafya degil. yukarıda bir yazar trakya insanın tembel olduğunu söylemiş, bu doğru degil. dediğim gibi söz konusu olan dar bir alana sosyojik olarak sıkışma mevzusu. 150 sene önce, anadolu insanın tembel, balkan türklerinin çalışkan olduğunu söylememiz gerekiyor bu anlayışa göre, oysa gerçek bu değil. o coğrafyada hem ingilizce'de hem de doğu avrupa dillerinde kullanılan balkan sözcüğü türkçedir. bal-kan, verimli demektir yani. türkçede verilen orijinal isimlerden biridir.
örneğin 1527-28 yılı malı bütçesine göre, rumeli coğrafyasının verdiği vergi, 198 milyon akcedir. anadolunun ise 129 milyon akçedir. bölgenin üretime olan katkısı sadece insan yapısı baz alarak hesaplanmaz. birçok olguyu devreye sokmak gerekir. imparatorluğu uzun süre ayakta rumeli nüfusu tutmustur, toprak verimliliği buna bağlı olarak yoğun nüfus, diri insan kaynağı olmuştur. selanik'te türk-müslüman sayısı istanbul'un iki katıdır. aynı zamanda bu sayı anadolu'daki birçok şehirden kat ve kat fazladır. hem son yüzyılın savaşlarında, hem de istiklal savaşında balkan türklerinin inanılmaz katkısı olmuştur. çünkü en diri insan kaynağı burada vardı. hemen şunu not edelim, balkan türklerinin bu şekilde olma nedeni, yukarıda belirttiğim gibi yaşadıkları toprakların anadolu'ya göre inanılmaz verimli olmasından kaynaklanıyor.
1960'lara kadar istanbul'un ve diğer buyuksehirlerin proletaryasını balkan turkleri oluşturuyordu.
her neyse çok uzadı sanırım, özetle iki şeyi belirteyim tekrar. birincisi türkiye'de aslında trakya diye bir yer yok, elimizdeki olsa olsa fragmanı olur o coğrafyanın. diğer noktada suriyeliler ile bu bölgeden göç eden insanı aynıstırma çabası. bunu ortaya atan hiç kimse, türkiye'nin 150 sene önce ki, haritasını çıkartamaz. türkiye neresi arkadaşlar? selanik kaybedilmeseydi, buraya ne diyecektik yunanistan turkiyesi falan mı? saçmalamayın. balkan türk'ü falan da değilim, lakin insan gerçekten sinirleniyor bazen.
diğer yandan, balkan cografyasıyla, anadolu arasında yüzyıllardır sürüp gelen bir mücadele vardır. iki coğrafya arasında ciddi bir sosyolojik fark var. trakya insanı, nüfus çoğunluğunu yitirince, daha çok kendi içine kapandı. çünkü nüfus çoğunluğunu yitirmesine rağmen sosyolojik farklılık devam ediyordu. balkan türklerininin nüfus çoğunluğunu yitirmesi, bu bölge insanın anadolunun birçok yerine dagılmasından kaynaklanıyor. örneğin 93 harbinde kuzey ve batı bulgaristan'dan anadolu'ya göç eden nüfus 2 ile 2.5 milyon civarıdır ki bu dönem itibarıyla korkunç bir nufustur. türkiye'nin demografik yapısını değiştirecek kadar büyük bir goctur bu. balkan savaşları ve diğer yerlerin de kaybedilmesiyle gelen tahmini nüfus 4-5 milyon civarıdır. cumhuriyet ilan edildiğinde türkiye'nin nüfusu 10 milyondur. yani balkan nüfusu ülkenin yüzde 60 hatta belki biraz daha fazlasını oluşturuyordu. bu nüfus anadolunun her yerine yayıldı ve orada dönüştü.
diğer yandan, abdulhamit kırmızı adlı islamcı tarih profesörü balkan coğrafyasından cumhuriyet öncesi gelen nüfusun 5 milyon civarında olduğunu, türkiye'nin toplama olduğunu suriyelilere laf edilmemesi gerektiğini dile getirmişti. şimdi alakasız belki falan yeri gelmişken yazayım. elbette suriyelilere ırkçılık yapılmaması gerektiğini belirtmeme gerek yok, fakat balkan nüfusu ile suriyelileri kıyaslamak kelimenin en net haliyle şerefsizliktir. balkan nüfusunu o coğrafyaya devlet yerleştirdi, hatta yerleştirme sebebi bölgenin demografik yapısını değiştirmek istemesidir. bu bir, ikincisi bu insanlar yaşadıkları coğrafyayı kaybettiler. yani yüzyıllar önce devlet tarafından yerleştirildikleri coğrafyayı kaybettiler. örneğin girit'ten türkleri kimse kovmadan, türk ordusu adadan çekilir çekilmez, halk da adayı terketmeye başladı. sebebi çok net, çünkü o halk oraya orduyla birlikte gelmişti, ordu olmadan orada yaşamaları çok mümkün değildi. biz burada devlet kurmasaydık, balkan coğrafyasında türkler olmayacaktı. lakin biz burada devlet kurduğumuzda, suriyelilerin bir devleti vardı ve hatta devletlerini de biz yıktık. biz burada devlet kurmasaydık, suriye'de yöne araplar yasacaktı, ancak balkan coğrafyasında türkler olmayacaktı. söz konusu islamcılar olunca, pislik yapmadan bir şeyi savunmak mümkün olmuyor sanırım.
konuya dönersek, bugün trakya olarak niteledigimiz yer, trakya'nın sadece giriş bölgesi yani çok bir anlamı olan bir coğrafya degil. yukarıda bir yazar trakya insanın tembel olduğunu söylemiş, bu doğru degil. dediğim gibi söz konusu olan dar bir alana sosyojik olarak sıkışma mevzusu. 150 sene önce, anadolu insanın tembel, balkan türklerinin çalışkan olduğunu söylememiz gerekiyor bu anlayışa göre, oysa gerçek bu değil. o coğrafyada hem ingilizce'de hem de doğu avrupa dillerinde kullanılan balkan sözcüğü türkçedir. bal-kan, verimli demektir yani. türkçede verilen orijinal isimlerden biridir.
örneğin 1527-28 yılı malı bütçesine göre, rumeli coğrafyasının verdiği vergi, 198 milyon akcedir. anadolunun ise 129 milyon akçedir. bölgenin üretime olan katkısı sadece insan yapısı baz alarak hesaplanmaz. birçok olguyu devreye sokmak gerekir. imparatorluğu uzun süre ayakta rumeli nüfusu tutmustur, toprak verimliliği buna bağlı olarak yoğun nüfus, diri insan kaynağı olmuştur. selanik'te türk-müslüman sayısı istanbul'un iki katıdır. aynı zamanda bu sayı anadolu'daki birçok şehirden kat ve kat fazladır. hem son yüzyılın savaşlarında, hem de istiklal savaşında balkan türklerinin inanılmaz katkısı olmuştur. çünkü en diri insan kaynağı burada vardı. hemen şunu not edelim, balkan türklerinin bu şekilde olma nedeni, yukarıda belirttiğim gibi yaşadıkları toprakların anadolu'ya göre inanılmaz verimli olmasından kaynaklanıyor.
1960'lara kadar istanbul'un ve diğer buyuksehirlerin proletaryasını balkan turkleri oluşturuyordu.
her neyse çok uzadı sanırım, özetle iki şeyi belirteyim tekrar. birincisi türkiye'de aslında trakya diye bir yer yok, elimizdeki olsa olsa fragmanı olur o coğrafyanın. diğer noktada suriyeliler ile bu bölgeden göç eden insanı aynıstırma çabası. bunu ortaya atan hiç kimse, türkiye'nin 150 sene önce ki, haritasını çıkartamaz. türkiye neresi arkadaşlar? selanik kaybedilmeseydi, buraya ne diyecektik yunanistan turkiyesi falan mı? saçmalamayın. balkan türk'ü falan da değilim, lakin insan gerçekten sinirleniyor bazen.
devamını gör...
8.
gereken önem verilse şarap alanında çok iyi bir yer edinme potansiyeli olduğunu düşündüğüm bölgemiz.
devamını gör...