truva atının bir masal olduğu gerçeği

arkeoloji alanında uzmanı bilim insanlarının yaptığı araştırmalara göre truva atı efsanesinde kastedilen şey o devirde sıkça kullanılan ve düşmanın ok yağmuru altında düşman kalesine yaklaşmak amacıyla , ateşli oklardan yanmaması için ıslatılmış at ve inek derileriyle kaplanmış, içine bir miktar askerin binebildiği bir tür tekerlekli ahşap saldırı kulesinden ibaretti.
uzmanlara göre truva atı efsanesi , savaşlarda kullanılan bu savaş aracından masalsı bir esindi.

temel kaynağı homeros’a dayanan truva savaşı hikayesinin ve dolayısıyla atın gerçek olduğunu umarım çoğumuz düşünmüyordur. mesela çocukken aa bu truva atı gerçek mi diye düşünme salaklığında bulunmuştum ama tahtanın dayanıklılık süresi gibi bir gerçeklik var mesela. hikayede zaten tanrılar, elmalar yok efendim onlar var yani efsane tadında bir sunumdur.

hadi diyelim ki tarihçi gibi yok efendim biz işin gerçek savaş kısmından bahsedelim diyelim. truvanın ve savaşın varlığının gerçek olması olası olsa da bildiğim kadarıyla homeros’un döneminde bile oldukça geçmiş bir dönemde kalıyor.

neyse yani uzatmayayım truva atına sunulan tarihi bilgi gibi işin çok bilinmeyen kısmını değil de bilinenin magazin haberi kurgusuyla başlık seçilmesi kötü olmuş bence.

neresi masal. koskoca at. onarımı bakımı yapılmış, çanakkale'de şehir meydanında dikilmiş duruyor. gidenler görür.

masal ve efsane aynı şey mi bilmiyorum.

masal bana daha çok sadece çocuklara anlatılan bir şey gibi geliyor ama efsanelerde sanki bir dönemin yaşayışı ve kültürü sembollerle anlatılıyor.

ilgili dönemin tarihini bilmiyorum. başlıkta geçen at hikayesi tamamen fantezi olabilir.
kuşatma aracı olan koç boynuzu mantığında olması akla uygundur ama bugün popüler kültüre yerleşmiş ve batı dünyasının düşünsel arka planında yer etmiş bir sembolizmi temsil etmesi güzel bir şey.

sezar belki sen de brütüs demedi. belki hiçbir şey diyemeden öldü veya brütüs onu bıçaklayanlardan biri değildi. bu hiç önemli değil. sözlükte hain dediğimizde sırtından hançerlemek dediğimizde brütüs akla geliyorsa bence hançeri saplamış saplamamış veya gerçekte at yokmuş çok mühim değil.

bilinemez. aynı efsanede geçen priamos'un hazinesi ve sarayı da efsanedeki coğrafi betimlemelerden yola çıkarak bulundu. bu bulguya kadar ilyada ve odesseia bir masal sanılıyordu. gerçeklik payının çok yüksek olduğu bu şekilde anlaşılmıştı. o yüzden bilemeyiz. ya gerçekse?

sadece truva atı değil bana her şey masal gibi geliyor.

truva savaşı aynı zamanda akhilleus efsanesini anlatır. akhilleus, mitolojiye göre kutsal sularla kutsandığı için ölümsüzdür. fakat kutsandığı sırada ayak bilekleri suyun dışında kalmıştır. bu nedenle aşil tendonından vurulduğunda ölür.

yine mitolojiye göre, truva şehri krallar soyundan gelen insanlar tarafından kurulmuştur. hatta zeus'un bu savaşı bugün assos'da bulunan athena tapınağı'ndan izlediği söylenir.

yukarıdakilere inanıyorsanız truva atının varlığına da inanabilirsiniz.

he bu arada tarihte böyle bir şehir olduğu gerçektir. athena tapınağı da gerçekten var ve çevresinde de hala kazıları devam eden büyük bir antik kent var. o bölgede antik dönemde savaş da gerçekleşmiş. tabii ki bu savaş homeros'un anlattığı şekilde destansı ve fantastik değil.

kardeşim şimdi adımız geçtiği için bu konuşmayı yapıyoruz eyvallah.

homeros’un anlattıklarının tamamı doğru diye bir şey yoktur. önce truva atı olayına bakalım. şimdi bu olay, gerçekte vardır yok değil yani. ama anlatıldığı gibi de değildir. bu taktik yaşanmamış değil yani var ve yaşanmıştır. zaten truva savaşı da anlatıldığı gibi değil muazzam eksiklik ve abartı barındırıyor içinde.

şimdi benim olayıma gelirsek, bu bir anlatıdır. yani, zeus dağı s**iyor mesela hani bu ne kadar gerçekse bu da o kadar gerçek. fakat atlanılan bir nokta var, o da şu; bu efsanelerin altında bir gerçeklik yatar. örneğin akhilleus’un zor ölmesi, onu yarı tanrı yapmıştır ve böyle bir anlatıya sebep olmuştur. ki muhtemelen bu anlatı kendisi yaşarken ortaya çıkmıştır, fevkalade ilginç.

mu kıtası, truvalıların türk olması falan filan. çok var bunlardan. ama bunların, büyük bir kısmının, başlama sebebi, gerçekten de benzer bir olayın tetiklemesidir.

kızılderililer ne kadar türkse, o at da o kadar gerçektir. tartışılması gereken truvalıların atın kişneyip kişnemediğini neden kontrol etmeyecek kadar saf olduklarıdır. saf olan bertaraf olur. bertaraf oldular mı? oldular. oh olmuş, yolda para bulsan sayacaksın ey truva. kişnemeyen at mı olur. hemen açtın kapıları.

evin şımarık çocuğu paris beybisi bir kız uğruna ülkeyi yaktırdı mı yaktırdı. hector un karısı andromai dul kaldı mı kaldı. sahi o kadına ne oldu ya? güzel kadındı illa evlenmiştir. yeni kocasının parasıyla çocukları da özele vermiştir. ahçı, bakıcı , lidyalıarla altın gününe devam oh saz gibi hayat. sonuç; olan hector yiğidine oldu. delikanlılar hep önden gider zaten ya.

adamlar siege ram basıp yollamışlar kısacası.

tarihte hala tartışılan ve bir dayanak bulunamayan bir efsanedir. bizde bulunan truva atının da o truva atı olduğu hala kanıtlanamamıştır.

bilirsiniz homeros'un lakabı palavrakis'tir. artık hikayenin ne kadarına inanırsanız...