türk eğitim sistemi

beton beton cahil yetiştiren sistemdir. son dönemde artan işsizliğin en önemli sebebi ekonomik kriz olsa da, bir sebebi de piyasada sağlık sisteminden torna tesfiyeye kadar iyi eğitimli insan bulunamamasıdır.

bugün bindiğim belediye otobüsünde korkunç bir manzaraya şahit oldum. yanımdaki koltukta 20'li yaşlarda genç bir kız muhteşem yy diye bir dizi izlemekteydi. tuncel kurtiz'in sesi dikkatimi celpetti ve ben de göz ucuyla baktım. malum arkadaş yüksek sesle ve heyecanla izliyordu diziyi. tuncel kurtiz bir hikaye anlatıyordu. ''bir gün hasan sabah'ın fedaisi selçuklu sultanı sellahatin'in karşısına gelir.'' bu cümleyle daha içim için çıldırdım zaten. selçuklu devletinin sellahatin diye bir hükümdarı olmamıştır. kurtiz kıssayı anlatmaya devam ediyor. ''hasan sabah'ın fedaisi hükümdara efendisinden bir mesaj getirdiğini ama bu bilgiyi paylaşmasının şartının odayı tamamen boşaltılması olduğunu söyler. sultan teklifi kabul eder ama başında sadece 2 muhafızını bırakır. elçi onların da odadan çıkmasını ister. sultan reddeder. o muhafızların kendi evladı gibi olduğunu ve onlardan gizli saklısı olmadığını buyurur. bunun üzerine elçi o muhafızlara size şu an emretsem kılıçlarınızı çekip sultana saplar mısınız diye sorar. muhafızlar evet der. meğerse o korumalar da haş haşilerin adamlarıymış.''

bu kıssa, asıl itibariyle hasan sabah'dan yüz yıllarca sonra yaşamış torunu sinan'la, memlüklü sultanı sellahatin eyyubi el kurdi arasında geçer.
milliyetçiliğin tavan yaptığı bu devirde sellahattin diye bir selçuklu sultanı var mıydı lan diye sorgulanmamasıdır. zira yok aq.

içerenköy / seneler önce

o ne be

dünya sıralamasında diplere vurmuş, üniversiteleri ilk 100'e dahi giremeyen eğitim sistemidir. öyle eğitimi 9 saat yaptım, sınav sistemini kırk kere değiştirdim gibi aptal işlerle uğraşmanın sonuçları. finlandiya gibi yerlerin örnek alınması gerekirken, nereyi baz alıyoruz bilemiyorum.

ganyan gibi sistem.

2 şey eksiktir. eğitim ve sistem

eğitim sistemimize tamamiyle belirleyen ve çoğu insanımızın bilmediği bir antlaşma vardır fulbright antlaşmasıdır. 27 aralık 1947 de türkiye ve abd arasında imzalanan bu antlaşma milli eğitim bakanlığını halen etkilemektedir. müfredat bile abd nin de içinde bulunduğu bir komisyonla belirlenir. araştırmanızı okumzanızı tavsiye ediyorum.

akp iktidarı ile geçen 18 senede tam 6 milli eğitim bakanı görmüş sistemdir.

en uzun süre bakanlık makamında bulunan kişi 6 yıl ile hüseyin çelik'tir.

biraz hafızayı tazelemek lazım, hazır yeni oy verecek arkadaşlarımız da buradayken, kaybettikleri yılların hesabını sorabilsinler.

önce 2003 yılında üniversite sınavı girişlerinde katsayı sistemi değiştirildi, katsayılar artırıldı.
2004 yılında müfredat değişikliğine gidildi.
2005 yılında liselerde eğitim dört yıla çıkarken, aynı sene ortaöğretime geçiş için sbs sistemi geldi. böylece öğrenciler dördüncü sınıftan itibaren her sene sınava girmeye mecbur kaldı.
arkasından, tam hatırlamamakla birlikte sanırım nimet çubukçu ile tüm düz liseler, anadolu lisesi oluverdi. ne kadar başarılı bir sistem olduğunu siz düşünün artık.
2012 ya da 2013 yılında 4+4+4 isimli sisteme geçilirken, imam hatiplerin önünü açmak için katsayı sistemi de kaldırıldı.
reisi cumhurun teog'u saçma buluyorum demesi ile iki gün içerisinde sınav olmayacak dendi ancak yine de sınav oldu.
sanırım 2014 ya da 2015 yıllarında, ülkenin yüz akı olan ve artık adı prestijli okullar arasına katılan liselerdeki öğretmenler, pilot uygulama adı altında farklı okullara kaydırılmak istendi. tüm öğrencilerin, velilerin ve ülkenin ayarları bozuldu.
günümüz gelirken, özel okul sahibi olan bir kişi, milli eğitim bakanı olarak karşımıza çıktı. özel okullara olan devlet teşvikleri artırıldı.

yeni yapılan bir araştırmaya göre, pandemi sürecinde, devlet okulları için online katılım oranı %38 gibi bir rakamda kalırken, özel okullarda bu oran %85 in üzerinde.

şimdi bu ülkede, eğitimde fırsat eşitliğinden mi bahsedeceğiz?

daha da acısı var. türk eğitim sisteminin problemleri bunlarla da bitmiyor.

son yapılan pisa araştırmalarında, türkiye'nin eğitime ayırdığı bütçe artarken, uluslararası karşılaştırmalar seviyesinde başarı puanımız düşüyor. 2018 verilerine göre;

okuma alanında türkiye, 37 oecd ülkesi arasında 31. sırada.
matematik alanında yine 37 ülkeden 33. sırada.
fen bilimlerinde 30. sırada.

üstelik yine aynı pisa araştırmasına göre, kız evlatlarımızın puanları, erkek evlatlarımızın her zaman önünde giderken, biz bu toplumda kız çocuklarımızı ve kadınlarımızı ayrıştırmak, baskı altına almak ve geleceklerini karartmak için elimizden geleni de yapıyoruz.

çökmüş bir eğitim sisteminden bahsediyoruz yani.

eğer gelecek dönemlerde çok radikal, aklı başında işlere imza atmazsak, ülkece daha çok nal toplarız gibime geliyor.

her an hayatınızı belirleyecek bir sınav değişebilir, bazı konular ders içeriğinden çıkarılabilir veya eklenebilir, o sınava 1 gün kalsa bile önemli değil, her şeyi bilmek daha çok ezberlemek zorunda olunan, sınavdan sonra her şeyi unutma üzerine kurulu, kimsenin bir şey öğrenmediği, öğrenenlerin kendi çabaları ve harcadıkları psikolojik ve fiziksel sağlıklarıyla bir yere gelebilme ihtimallerini çok düşük olsa da zar zor bir şekilde başaran azınlıktan olabilenleri, sanatsal veya sözel bölümlerin asla bir geleceklerinin olmadığı, herkesin yeteneğinin köreltilip matematik problemi çözmesi gerektiğini, ancak sanki sadece matematik problemi çözdürerek çocuklara onları bilim adamı yapabileceklerini sanmaları ve böyle bir sürü aptalca şeyi içinde barındıran bir sistem.

imam hatiplerin sayısının daha da çok artırılması gereken sistem.

dünyada bir başka millet daha yoktur ki kendisinden daha aşağıda bir topluma özensin*

araplar, pakistanlılar, afganlar, iranlılar yaşadıkları islam cehennemlerinden kaçıp biraz olsun nefes alabilmek için laik olan türkiye’ye geliyor, bizim dinginler de ülkeyi onların kaçtığı ülkelere benzetmeye çalışıyor. haliyle bizim medeni insanlarımız da yaratılmaya çalışılan islam cehenneminden kaçıp avrupa’ya gidiyor. bize de demirin tuncu insanın piçi kalıyor.

kılda keramet olsa kıçta çıkmazdı. islamda, arap kültüründe keramet olsa millet çılgınlar gibi batı’ya kaçmanın yolunu aramazdı*

deneme yanılma metoduyla ilerletilmeye çalışılan sistem bari saniyeden usta çağrından daha hızlı ilerlesin.

olmayan sistemin başlığı olmaz.

olmayan şey hakkında tartışmaya gerek yok canlarım<3

olmayan bir şey hakkında tanım yazamayız.

sırf şu son 2 seneye bakarak çok rahat anlayabileceğiniz sözde eğitimdir. uzaktan eğitim getirdiler çoğu herkes sınavlarda kopya çekip dersi geçti. anlatılan derslerden kimse bişey anlamıyor. virüs var diye eğitimi çocuk oyuncağına çevirdiler.

evet türk eğitim sistemi demek

resim alanında , beden eğitimi alanında , ses alanında , konuşma alanında vb bilgin ve yeteneğin vardır ancak matematiği yapamıyorsun bu da demek oluyor ki iş bulamazsın .

anlayacağınız bazı önemsiz şeyler de öğrencilere empoze ediliyor. öğrencilerin de bu tür şeylerde haz etmediği konulardan biridir.

eğitim sistemi sıfır ressam olmak için matematiğin en ince ayrıntısına kadar bile bilmen gerekiyor.

hiç kimse demiyor ki ' her öğrencinin yapamadığı belli konular belli dersler olur'

mâlesef geleceği şekillendirecek olan öğrencilere uygun şartlar verilmiyor sonra da 'neden ülke gelişmiyo' diye soruyorlar bir sorun ' neye ihtiyacınız var '

bir eğitimci olarak hatta bir program geliştirme uzmanı olarak ifade edeyim; ülkemizde bir eğitim sistemi yoktur zaten ülkemizde hiç bir alanda bir sistem veya devlet aklı yoktur. iktidarlar ve hayallerinde ki toplumu inşaa edecek modeller düşünülür ve buna göre düzenlemeler yapılır. eğitim de yapılacak olan şey çoğunlukla değil, çok seslilik içerisinde devlet aklı ile planlanması gerekirken; iktidar daha çok seçmen amaçlı ideolojik eğitim verme gayesi içerisine girmekte sonuç ne oldu harcanmış kuşaklar. (bkz: siyasal islamın kanserden farksız olması)

* türk eğitim sistemi demek türkiye'nin milli eğitim bakanı olup da çocuğunu başka ülkede okutmak demek .

uzun uzun yazmaya gerek yok kısa bir paragraf ile anlatmaya çalışacağım sistemsizlik bütünü.

mühendis olmayacak çocuğa lisede polinom/fonksiyon öğretilir,
mühendislik fakültesinde edebiyat dersi alırlar.

şimdi lisede bu iki konu kaldırılsa (aslında pek çok gereksiz ders demek daha doğru), bu iki konu da mühendislere üniversitenin ilk yılında öğretilse güzel olmaz mıydı ?

yok öyle uzun uzun yazmaya mecalim.