türk milleti

en büyük zararı kendisine olan millettir.

çalışkan ve zekidir.

kendi ülkesinde suriyeli kadar değeri olmayan ve kendi ülkesinde gavur kadar özgür olamayan millet*

devleti; parasızlıktan, gavurları bütün yasaklardan muaf tutup, kendi milletini ezecek kadar onursuzluğa sürüklenmişken, tok oluğuna şükreden millettir ayrıca*

10 bin km öteden gelen turistleri kabul eden ama kendi milletinin şehirlerarası yolculuk yapmasına izin vermeyen bir devlete sahiptirler*

kendi devletinin pasaportu, sadece batı ülkeleri için kağıt parçası kadar değersiz değil, kendi devletinin pasaportu kendi devleti için bile değersizsizdir. alman, ingiliz pasaportu gösterip paşalar gibi kapalı mekanda sigara içip denize giriyor, tc devletinin kimliğini gösterene bizzat tc devleti kitliyor*

neyse karamsar olmayalım bu kadar çavuşoğlunun canlı yayında bilmem kimin bakanına haddini bildirmesini izleriz, üstüne bir de kurtlar vadisi izleyip ırak’la filistin’i kurtarır, dünyaya türk’ün gücünü gösteririz*

bir çerkes olarak deyim ki acayip bir millettir. buraya yazmamın sebebi de bu youtube videosundaki gibi cahil arkadaşlara bir nebze olsun türk milletinin tarihinin özetinin özetini geçmektir.

yani şöyle, mümkün mertebe kronolojik bir sıra ile özet geçmeye çalışayım..

abi senin kökün ta m.ö. 3000'e kadar gidiyor; asya'da adım atmadık yer bırakmamışsın, o dönemin en mühim bölgesi olan çin'i vergiye bağlamışsın, yetmemiş avrupa'ya el atmışsın, portekiz'in atlas okyanusu sahillerine kadar gitmişsin*, neyse bir vakit olmuş sineye çekilmişsin, bu ayrı mesele, sonra gene masaya yumruğunu vurup türk'ün gücünü göreceksiniz demişçesine horasan'ı aşıp istanbul'a dayanmışsın, sonra yeniden ver elini viyana surları... tabi bunu anlatırken niyeyse hep doğu-batı yönünde antalıyoruz, halbuki kalkmışsın o dönemin en uç noktası isveç ile ilişkiler kurmuş, izlanda'da da yaşayanların gözünü öyle korkutmuşsun ki türk öldürmenin serbest olduğu bir yasanın yürürlüğe girmesine vesile olmuşsun, e yetmemiş bu portekizliler mi benim hindu müslüman gardaşlarımı rahatsız edenler demişsin mozambik'e kadar el atmışsın.

şimdi güzel kardeşim, yukarıdaki paragraf darma duman oldu, başka bir niyetle açtım bilgisayarı denk gelince aklıma geldi burada bir şeyler karalamak istedim, şöyle deyim, asya'nın en doğusundan tut, portekiz'e kadar; izlanda'dan tut, mozambik'e kadar bir coğrafyadan bahsediyoruz. e güzel kardeşim, azıcık tarih bilgin varsa bilirsin ki bu bahsi geçen coğrafya zaten o günün dünyasıdır ve net bir şekilde şunu diyebiliriz ki 1683*'e kadar, hatta bu tarihten sonra bile siyasi ve dini etki gücü sayesinde türk dünyaya hükmetmiştir.

türk tarihi hususundaki en büyük sıkıntı kendi ellerinden yazılı bir kaynak olmaması. yani türk kadar eski olup kaç tane milletin yazılı tarihi var, bu da ayrı bir mesele, ağızlara sakız olmuş bir konu, neyse... kıyas edilecek milletlere bakacak olursanız hepsi sabit ikâmetgah sahibi. türk öyle değil. atın üstüne binince her yol ötüken'e çıkıyor. otağ kurabileceği her yer türk'ün. lakin bazı zaman oluyor ki iyi ki yazmamışlar diyorsun çünkü bu sefer en başta paylaştığım videodaki gibi zatı muhteremler bunların abartı olduğunu iddia etmekten geri durmayacaktı. gelgelelim sanki ecdat bu günleri görmüş gibi kendisini kendi eliyle övmemiş, bunu en azılı düşmanı çinlilere bırakmış. türk veya hun -ikisi aynı kapıya çıkıyor- tarihinin en eski kaynakları malumunuzdur ki çin kaynaklarıdır ve türkleri öve öve bitiremezler. ne yalan diyelim, her ne kadar sevmesek bile çinliler kadim bir millet ve türkler kültürel yozlaşma olur endişesi başta olmak üzere, iklimsel farklılık, at koşturacak uçsuz bucaksız ovanın olmaması, özellikle türklerin bugün burada yarın karşıdaki ovada otağ kurabilme imkanının hapishane gözüyle baktıkları çin evlerinde mümkün olmaması... say say bitmez. şimdi ismini hatırlayamadığım ileride aklıma gelirse ismini editleyeceğim bir abd'li tarihçi mete han'ın pasifik okyanusu'na kadar hükmettiğini yazsa da kültigin yazıtı'nda "...denize pek az kala durdum" ibaresi ile tezat oluşturduğundan sebeple biz bu iddiayı kabul etmiyoruz. burada şunu da eklemek isterim, elin gavuru "türkler buralara hükmetti yauv!" derken biz atalarımızın yazdıklarından ötürü "yok kardeş biz denizi görmedik!" diyoruz. elin gavuru türkleri uçuruyor anlayacağınız... neyse... türkler veya o dönem için hunlar, çin'i sınırları içerisine dahil etmeden fethetmiştir. vergi yükümlülüğü ile kendisine bağlamıştır ki bu her yönden daha cazip bir eylemdir. şöyle ki bir yere gidip sancak diktiğinizde oranın her bir şeyi ile ilgilenmek zorunda kalıyorsunuz. bir nevi belediye başkanlığı oynuyorsunuz. lakin, türkler, yukarıda saydığım sebepler başta olmak üzere bir çok sebepten ötürü hiiiç çin ile uğraşmamış, demiş ki bana vergini ver, ne yapıyorsan yap. bu kadar. aynısını attila'da görüyoruz. istanbul'a, hatta slovenya'nın italya sınırına kadar girmiş olmasına rağmen, hatta papa ı. leo'nun gelip kendisine diz çökmüş olmasına rağmen vergilendirme hariç bir eylemde bulunmamış. zaten gerek orta asya hunlarının, gerek attila'nın ilk başta yaptığı akınlardan sonrakilerde sırf mükelleflerin vergilerini doğru düzgün ödememeleri yüzündendir desek yalan olmaz.

burada bir şey eklemek istiyorum: her nasıl ki abd sinema sayesinde kendisine yalan bir tarih oluşturmuşsa aynısını avrupalılar yapmıştır. misal bu tabloyu gösterebiliriz. raffaello sanzio'ya ait olan bu tabloda papa'nın kim olduğunu hemen görmüşsünüzdür. lakin ona diz çöktüren attila nerede? siyah atın üzerinde papa'nın üzerinde uçuşan meleklerden korkmuş bir şekilde resmedilmiş. tarihin bize öğrettiğinden farklı olarak sanki af dileyen papa değil, avrupa'yı fethetmekten pişman olmuş olan attila imiş gibi bir tablo... peki tabloda türk aleyhinde başka ne var? mesela sağ tarafta ata çıplak binmiş süvari. altay dağlarının çok zengin bir maden kaynağı olduğunu ve türklerin binlerce yıldır maden işlediğini biliyoruz. şöyle ki bunu da biz değil ne yazık ki sscb'nin tarihçilerinin vaktinde yaptığı araştırmalar ile öğrendik. neyse, tabloda işin ilginç yanı süvarinin hem kendisi çıplak, hem atın üzerinde bir şey yok. kaldı ki türklerin at üzerinde bu denli başarılı olmasının sebebi bu resimde çizilmemiş olan bir mekanizma, üzengi.

grek seyyahı priskos'un aktardıklarına göre ise bırakın ata çıplak binmeyi, attila gayet güzel bir işçiliğe sahip ahşaptan yapılma, her bir yanı yumuşacık yünler ile kaplı sarayında yaşarken emrindeki asker ata bu şekilde mi binecek?

çin kaynaklarında süvari özelliği ile dönemin askeri birlikleri karşısında her daim önde olan türkler övülmekle bitmez hatta bir dönem için türkler gibi atlı askeri birlikler oluşturulmaya çalışılır. lakin o dönem için pantolon ne bilmeyen çinliler, tibet'ten aldıkları atların hantallığı sebebiyle de bayağı sıkıntı yaşarlar ve eski düzen piyade orduya geri dönerler.

şimdi diyeceksiniz ki kardeşim madem bu orta asya böyle güzel, at yorulana kadar koştur anam koştur, ne diye buraları bırakıp anadolu'ya gelmişiz...

şöyle ki, türkler aslında ıssık göl ile altay dağları arasında yaşıyorlar. lakin bugüne kadar yapılan araştırmalarda edindiğimiz bilgiler şudur ki bu bölgede çok zorlu bir kış yaşanıyor. hal böyle olunca türkler yavaş yavaş güneye iniyorlar ve çinliler ile çatışmaya başlıyorlar. aslında çinliler sıkıntı çıkarmasa dedelerimiz bir kaç gün at otlatıp gidecek ama çinli işte... daha sonra sanki bir güç türklerin güneye daha çok inmesini istermiş gibi yaşanan kuraklık üzerine türkler çin'in içlerine kadar giriyorlar.

tabi aradan zaman geçiyor türkler orta asya'nın en doğusundan, hazar gölü'ne kadarlık bir coğrafyaya yayılıyorlar. bu arada olanlar bir kenara tarih sahnesine selçuk bey isimli bir yiğit çıkıyor ki deme anam babam deme... özellikle selçuk bey'i diğer selçuklu imparatorluğu büyüklerini benim için türk büyüklerinden ayıran özelliği türklerin yaşamadığı yerlere hükmetmiş olmaları. hunlar çin'in içlerine kadar giriyor ama girdikleri yerlerde türkleşmiş çinliler veya çinlileşmiş türkler mevcut. hatta çin seddi yapıldığı zaman biz burada bir başımıza yaşayalım diyen çinliler türkleşmiş olan veya türk'e dair olan ne varsa seddin öteki tarafına iteliyorlar. neyse... osmanlı imparatorluğu'na bakıyorsunuz ta karaman'dan adamı almış getirmiş rumeli'ye yerleştirmiş oraları türkleştirmiş ancak selçuklu imparatorluğu tamamen gayri türklere hükmetmiştir desek yeridir.

selçuk bey, aral gölü ile hazar gölü arasında at koştururken şimdi anlatmaya başlarsam bayağı uzun sürecek sebepler bir kenara, en mühimi yaşanan aşırı soğuklar ve don sebebiyle yeni yurt arayışına başlamaları ve gözlerini anadolu'da açmaları... horasan üzerinden selçuklu süvarileri anadolu'ya o derece akınlar düzenlemektedirler zamanla abbasileri himaye altına alacak ve yemen'den kırım'a; horasan'dan iznik'e kadar hükmedecek bir imparatorluk kuracaklardır.

selçuklu imparatorluğundan sonra ise arnold joseph toynbee'nin yeryüzünde görülmüş iki buçuk imparatorluk vardır. birincisi roma impatorluğu, ikincisi osmanlı imparatorluğu dediği döneme değinelim.

bu tarih dersi ilerleyen günlerde devam edecektir. eksiğim, kusurum varsa düzeltmem için bildirirseniz sevinirim.

marshall yardımıyla cahilleştirildiğini unutma!
özelleştirilerek güya zenginleştirildiğini unutma!
şişkonun birinin bolu beyi misali seni vergiye boğduğunu unutma!
yap-işlet-devret ile üretken coğrafyanın sömürüldüğünü unutma!
din edebiyatı ile dinsiz bir kuşağın yaratıldığını unutma!
sağ-sol, türk-kürt kavgası ile on yıllarının heba olduğunu unutma!
vesayet rejimine kafa tutup memleketi araplara peşkeş çektiğini unutma!
milli kimliğinden, kültürel hafızandan gün be gün uzaklaştırıldığını unutma!
ülkeyi din tüccarlarına kendi ellerinle teslim ettiğini, kendi elleriyle yetiştirdikleri teröristleri kendi elleriyle düşman ettiklerini unutma!
en kötüsü de tüm bunlar olurken sessiz kalanları unutma!

aklı evvellerin dilek ve öneriler kutusunu doldurduğu mümin kulübü.

"dörtnala gelip uzak asya’dan
akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket, bizim."

köklü geçmişi olan bir millettir.
zannımca dünya sahnesinden çıkarırsanız, tarihde çok şey değişir. çünkü tarihin kimliği varsa türk milleti kökenlerinden biridir.

her konuda fanatiktir. uçlarda dolasır. gri yoktur. her konuda secim yapmak zorunda hisseder. ayni anda iki sanatcıyı bile sevemez,secmek zorundadır. kontrolcüdür. misafirperver ve sahiplenicidir.

neyzen tevfik ve aziz nesinin çok iyimser teşhis koyduğu, sevimli, dürüst, çalışkan, alçakgönüllü, görgülü, zeki, çevik, sabırlı, saygılı ve ahlaklı şahane topluluk.

gerçekten zeki midir ve çalışkan mıdır sorusunu aklıma getiren popülasyon.

çok çabuk kutuplaşan, bölünebilen milletim. daha 2-3 önce sezen aksu'nun bir şarkısında gecen söz yüzünden twitterda islamcilar - ateistler olarak atışmalar oldu tehditler havada savruldu. ama en kötüsü de bu ülkenin cumhurbaşkanı yangına körükle gidip bir sanatçıya dilini keseriz dedi hem de bunu camide söyledi.

seçim dönemlerinden hiç bahsetmiyorum bile utanmasalar meydanlarda birbirlerinin boğazını kesip halay çekecekler.

bu ayrışmaların, tehditlerin, güvensiz ortamın yok edilmesi için caydırıcı kanunlar olmadığı ve bu kanunlar adam gibi uygulanmadığı müddetçe bölünme kolayca devam edecektir.

"türkiye cumhuriyeti'ni kuran türkiye halkına türk milleti denir."
gazi mustafa kemal atatürk



hamiş: bir de böyle bir tanım var

cumhurbaşkanı rte. muhalefeti yani alternatifi kılıçdaroğlu. fazla söze gerek yok.

tarihinin en karanlık dönemini yaşayan millet.

klavyeden birbirine küfür edip kavga edebilen tek millettir. evet.

millet arapçada ulus anlamı ihtiva eden bir sözcük değildir. din kardeşliği manasındadır. arapçada esas ulus anlamını "ümmet" sözcüğü karşılar. bu sözcüğün etimolojisi "ümmi" yani anneden gelir. aynı annenin çocukları demektir.
lakin cumhuriyet bilinçli olarak türklüğü dinleştirmek istedi. cumhuriyet döneminde müslüman olmayan türkler bile vatanlarından edildi. inönü döneminde 1940'lar ve 1963 de çıkartılan yasalarla bir çok türk milleti üyesi olmayan insanın mallarına çöküldü. 1950 lerdeki 6-7 eylül olayları yapılan zulmün sadece vitrin terör haliydi.

zamaninda twitter'da gormustum, mealen soyle bir seydi:

`kurduyle turkuyle, alevisiyle sunnisiyle tarrak gibi milletiz.`

t joker.

%52'si stockholm sendromludur.

çok acayip millet oldu. filistinli araplar için onu bunu saçma şekilde protesto ederken, mitingler düzenlerken kendi askerlerini evlatlarını anmaktan aciz oldu. sanırım siyasal islam komple dönüştürdü türk milletini. yazıklar olsun gerçekten.

dünkü ölenlerden birinin babası 4 evladım var bu vatan için dördü de şehit olsa da sorun yok falan dedi. işte böyle 3 iq bir millettir

yakın çevresine oldukça kayıtsız, genel gündeme oldukça duyarlı tiplere denir.