1.
yazık ki toplumumuzda bazı kadınlar ve erkekler kybele heykeli gördüklerinde bile utanmaktadırlar. oysa kadın bedeni muhteşem bir varlıktır ve utanılacak hiç bir yanı yoktur. aksine en güzel şiirlerle övülmelidir. şiirimizde buna iki ayrı şairden iki ayrı şiirle örnekler vermek isterim.
"böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden
en uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu
kesmemeye
laleli'den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
bütün kara parçalarında
afrika dahil
aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma
yatakta yatmayı bildiğin kadar
sayın tanrıya kalırsa seninle yatmak günah, daha neler
boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının
ben böyle canlı saç görmedim ömrümde
her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor
bütün kara parçaları için
afrika dahil
senin bir havan var beni asıl saran o
onunla daha bir değere biniyor soluk almak
sabahları acıktığı için haklı
gününü kazanıp kurtardı diye güzel
birçok çiçek adları gibi güzel
en tanınmış kırmızılarla açan
bütün kara parçalarında
afrika dahil
birlikte mısralar düşünüyoruz ama iyi ama kötü
boynun diyorum boynunu benim kadar kimse
değerlendiremez
bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
iki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna
diziyorlar
bütün kara parçalarında
afrika dahil
burda senin cesaretinden laf açmanın tam da sırası
kalabalık caddelerde hürlüğün şarkısına katılırkenki
padişah gibi cesaretti o, alımlı değme kadında yok
aklıma kadeh tutuşların geliyor
çiçek pasajında akşamüstleri
asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor
bütün kara parçalarında
afrika hariç değil"
cemal süreya
misafir
bir gece misafirim olsan yeter,
dolar odama lavanta kokusu;
soğur sevincinden sürahide su.
ay pencerede durup durup güler.
havva kızlarının en dilberini
görsün diye aya karşı soyunsan!
okşasam, öpsem, koklasam bir zaman,
vücudunun ürperen her yerini.
teneffüs eder gibi seviştikçe,
doğacak çocuğum aklıma gelir;
şiir söylerim saadete dair,
odama misafir olduğun gece.
cahit sıtkı tarancı
"böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden
en uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu
kesmemeye
laleli'den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
bütün kara parçalarında
afrika dahil
aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma
yatakta yatmayı bildiğin kadar
sayın tanrıya kalırsa seninle yatmak günah, daha neler
boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının
ben böyle canlı saç görmedim ömrümde
her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor
bütün kara parçaları için
afrika dahil
senin bir havan var beni asıl saran o
onunla daha bir değere biniyor soluk almak
sabahları acıktığı için haklı
gününü kazanıp kurtardı diye güzel
birçok çiçek adları gibi güzel
en tanınmış kırmızılarla açan
bütün kara parçalarında
afrika dahil
birlikte mısralar düşünüyoruz ama iyi ama kötü
boynun diyorum boynunu benim kadar kimse
değerlendiremez
bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
iki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna
diziyorlar
bütün kara parçalarında
afrika dahil
burda senin cesaretinden laf açmanın tam da sırası
kalabalık caddelerde hürlüğün şarkısına katılırkenki
padişah gibi cesaretti o, alımlı değme kadında yok
aklıma kadeh tutuşların geliyor
çiçek pasajında akşamüstleri
asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor
bütün kara parçalarında
afrika hariç değil"
cemal süreya
misafir
bir gece misafirim olsan yeter,
dolar odama lavanta kokusu;
soğur sevincinden sürahide su.
ay pencerede durup durup güler.
havva kızlarının en dilberini
görsün diye aya karşı soyunsan!
okşasam, öpsem, koklasam bir zaman,
vücudunun ürperen her yerini.
teneffüs eder gibi seviştikçe,
doğacak çocuğum aklıma gelir;
şiir söylerim saadete dair,
odama misafir olduğun gece.
cahit sıtkı tarancı
devamını gör...
2.
çıplak
bereketli göğüslerin
dudakların aşkla ıslak
cennetten kovulan ırmak
yatağımda çırılçıplak
her gece gürül gürül ak
yıkık yönlerimi götür
umutsuzluğumu yıka
yarına beni değiştir
geldiğin yerlerim yeşil
gittiğin yerlerim kurak
necati cumalı
bereketli göğüslerin
dudakların aşkla ıslak
cennetten kovulan ırmak
yatağımda çırılçıplak
her gece gürül gürül ak
yıkık yönlerimi götür
umutsuzluğumu yıka
yarına beni değiştir
geldiğin yerlerim yeşil
gittiğin yerlerim kurak
necati cumalı
devamını gör...
3.
en güzel örneklerinden biri, yeni türkünün de muhteşem şekilde bestelediği, turgay fişekçi'nin ''asmaların dansı'' şiiridir;
yağmurlu günlerde seviş benimle
kuşlar çinko damı gagalarken
tenimin kokusunu değiştiren yağmurlarda
sıcak öğlesonlarında seviş benimle
buhurlar tüterken tenimden
yanan toprağın buğusu soluğumken
bahar günleri dereboylarında seviş benimle
kestane saçlarında kelebekler asılıyken
yaz geceleri kurumuş dere yataklarında
sıcak kumlar yatağımız , söğütler çatımız , duvarımızken
ne olursa olsun sabahları seviş benimle
dinlenmişliğin gücü kaslarında
içinde ne varsa dökmenin hazzıyla saran
sonra ilk kez görür gibi algılaman için
her sabah öylece bırakayım seni dünyaya
kol kıvrımımdan öp beni
tüylerimin arasında yollar açan dudaklarınla
mavi damarlarımdan
bileklerimden öp beni
nabzımın tıpırtısı tavşan dudağını titretsin
öpüşten bilezikler kollarımda
parmaklarımın ucundan öp beni
soyulmuş yumurta beyazlığındaki etimden
öpüşlerin yanıp geçen bir ışık değil
uzun yazların güneşi gibi kalsın tenimde
asma bahçelerde gezerken omzuna değen elim
kristal taneler gibi döküverir seni toprağa
basma entarinin çıplak altı ter ter istek
altımda canlı , bulunmaz bir yumuşaklık
sırtımı göğe dayayıp beni ezen
memelerini emerken , bacaklarını kıstığında
solumaların volkanik lavlar
sen bitersin başlar asmalar
açıp kollarını dans etmeye
neyimi beğenir bilmem
bırakmaz beni
yeşil , filiz dudakları
geniş yapraktan elleri
dönerken çevremde
sürünür boynuma
göğsüme
sallar memelerini salkım sal
-kım
hangisi tatlı , bir de bundan em bakalım!
yağmurlu günlerde seviş benimle
kuşlar çinko damı gagalarken
tenimin kokusunu değiştiren yağmurlarda
sıcak öğlesonlarında seviş benimle
buhurlar tüterken tenimden
yanan toprağın buğusu soluğumken
bahar günleri dereboylarında seviş benimle
kestane saçlarında kelebekler asılıyken
yaz geceleri kurumuş dere yataklarında
sıcak kumlar yatağımız , söğütler çatımız , duvarımızken
ne olursa olsun sabahları seviş benimle
dinlenmişliğin gücü kaslarında
içinde ne varsa dökmenin hazzıyla saran
sonra ilk kez görür gibi algılaman için
her sabah öylece bırakayım seni dünyaya
kol kıvrımımdan öp beni
tüylerimin arasında yollar açan dudaklarınla
mavi damarlarımdan
bileklerimden öp beni
nabzımın tıpırtısı tavşan dudağını titretsin
öpüşten bilezikler kollarımda
parmaklarımın ucundan öp beni
soyulmuş yumurta beyazlığındaki etimden
öpüşlerin yanıp geçen bir ışık değil
uzun yazların güneşi gibi kalsın tenimde
asma bahçelerde gezerken omzuna değen elim
kristal taneler gibi döküverir seni toprağa
basma entarinin çıplak altı ter ter istek
altımda canlı , bulunmaz bir yumuşaklık
sırtımı göğe dayayıp beni ezen
memelerini emerken , bacaklarını kıstığında
solumaların volkanik lavlar
sen bitersin başlar asmalar
açıp kollarını dans etmeye
neyimi beğenir bilmem
bırakmaz beni
yeşil , filiz dudakları
geniş yapraktan elleri
dönerken çevremde
sürünür boynuma
göğsüme
sallar memelerini salkım sal
-kım
hangisi tatlı , bir de bundan em bakalım!
devamını gör...
4.
beyaz karı, şişman karı, kuzu eti, yürük at;
faidattün, faidattün, faidattün faidat.
faidattün, faidattün, faidattün faidat.
devamını gör...
5.
manav edası gibidir, her türlü meyve içinde barınır.
eski yazarlarımız meyve yokluğu çekmiş olabilir diye düşündüğüm olay.
eski yazarlarımız meyve yokluğu çekmiş olabilir diye düşündüğüm olay.
devamını gör...
6.
o kızı nerede nasıl görsem
aklımı başımdan alır ağzı
saçları şıra köpüğü desem
kaşları bıçak izi kırmızı
yakut pulları mı/bu ne görkem
kanlı gözbebeklerindeki yazı
beni nasıl büyüledi bilmem
kirpikleri örümcek kırmızı
kızıl demirden bir ünlem
salınması yangın yalazı
korkmasam öpmeye eğilsem
dişleri elektrik kırmızı
çarpılmışım başım sersem
sevdim jilet yiyen kızı
göğsündeki kumrulara değsem
gagaları zehirli kırmızı
gece gündüz tek düşüncem
kasıklarımdaki ince sızı
artık kimseyle sevişemem
anladım sevişmek kırmızı
jilet yiyen kız merih\'li gecem
birlikte bulacağız belâmızı
sonumuz kuşkusuz cehennem
kırmızı kırmızı kırmızı
devamını gör...
7.
ayışığında oturduk
bileğinden öptüm seni
sonra ayakta öptüm
dudağından öptüm seni
kapı aralığında öptüm
soluğundan öptüm seni
bahçede çocuklar vardı
çocuğundan öptüm seni
evime götürdüm yatağımda
kasığından öptüm seni
başka evlerde karşılaştık
iliğinden öptüm seni
en sonunda caddelere çıkardım
kaynağından öptüm seni
cemal süreya
devamını gör...
8.
şaman terza rimasında gazel şeklinde terci'i bent içeren terkib'i bent bitişli moskova merkezli sağdan yazmalı bir cümle bin kelimeli ideal ölçekte ayrık kalmış ters fonksiyon.
devamını gör...
9.
iyi örneklerinden biri de barış pirhasan'a aittir.
kımıltılar düşesi
...onun tozlu alnından, memelerinden doğduk
çatlayan kasıklarından, baldırlarından doğduk.
kımıltılar düşesi büyük bir dağa benzer
çelik çomak oynayan ufaklıklara benzer.
gök gürler: kımıltılar düşesi ıslanır
yağmur yağar, kımıltılar düşesi ıslanır
yel eser onun saçlarını savurur
buz tutar bütün gölleri donar
kımıltılar düşesi buzun altında yaşar
yaz gelince balık olur
kış gelir yorganına sarılır
yücedir
görkemlidir
her sorunun yanıtını bilir
bir pericik ondan hesap sorar
onu bacadan uçurur
yağan kurum kımıltılar düşesini boyar
yaşlılar onu arar
gençler onun peşindedir
şu bitirim onu kovalar
bacaklarını ürperten kımıltılar düşesidir
kasıklara sıcak bir yel üfürür
sertleşen organlar onun buyruğundadır
seyiren gözleri o anmıştır
tavşan deliğinde gizler bulur
bıyıklarını oynatır
tren kazalarından sorumludur
petrol şirketlerini millîleştirir
tramvayda kız sıkıştırır
kusurludur
zayıf yanları vardır
çay ister
aç kalmaya gelemez
çabuk susar
çöllerden nefret eder
devecibaşıdır
üşür
düzensiz bir cinsel yaşamı vardır
motosikletin ön demirine oturur
ister ki sırtında çelik kaslar olsun
sıcacık et ister
kükürt kokusuna dayanamaz
bir genç kız köyünden kaçar
gece bir ağıla sığınır
kımıltılar düşesi saldırır ona
pantolonunu yarım sıyırır
yaralanan kızın gözlerinde dolaşır
saçlarını dudaklarına sokar
gidip bir yalıya yerleşir
acı çekmeyi özlemiştir.
savaşlar çıkartır
ölenlere ağlar
kilisede tanrıya yakarır
kımıltılar düşesi tanrıya inanmaz
dikkafalıdır
et çisini derken yüzü kızarır
gülerken dişlerini gösterir
adama terini koklatır
koltuk altında günler kısalır.
kımıltılar düşesini her yerde görüyorum
hizmetçinin yüzünde görüyorum
"budala"da kımıltılar düşesi var
nâzım hikmet kımıltılar düşesine tutkundur
emile ona benzer
saçları sarıdır
bıçak gibidir
bir damarı vardır
su yolları, kadınları, körükleri vardır
ona dayanamıyorum.
kımıltılar düşesi seni seviyorum
kımıltılar düşesi beni kaçır
kımıltılar düşesi küçük bir kız değilim artık
kımıltılar düşesi her şeyim sana armağan
bu şiir sana armağan....
kımıltılar düşesi
...onun tozlu alnından, memelerinden doğduk
çatlayan kasıklarından, baldırlarından doğduk.
kımıltılar düşesi büyük bir dağa benzer
çelik çomak oynayan ufaklıklara benzer.
gök gürler: kımıltılar düşesi ıslanır
yağmur yağar, kımıltılar düşesi ıslanır
yel eser onun saçlarını savurur
buz tutar bütün gölleri donar
kımıltılar düşesi buzun altında yaşar
yaz gelince balık olur
kış gelir yorganına sarılır
yücedir
görkemlidir
her sorunun yanıtını bilir
bir pericik ondan hesap sorar
onu bacadan uçurur
yağan kurum kımıltılar düşesini boyar
yaşlılar onu arar
gençler onun peşindedir
şu bitirim onu kovalar
bacaklarını ürperten kımıltılar düşesidir
kasıklara sıcak bir yel üfürür
sertleşen organlar onun buyruğundadır
seyiren gözleri o anmıştır
tavşan deliğinde gizler bulur
bıyıklarını oynatır
tren kazalarından sorumludur
petrol şirketlerini millîleştirir
tramvayda kız sıkıştırır
kusurludur
zayıf yanları vardır
çay ister
aç kalmaya gelemez
çabuk susar
çöllerden nefret eder
devecibaşıdır
üşür
düzensiz bir cinsel yaşamı vardır
motosikletin ön demirine oturur
ister ki sırtında çelik kaslar olsun
sıcacık et ister
kükürt kokusuna dayanamaz
bir genç kız köyünden kaçar
gece bir ağıla sığınır
kımıltılar düşesi saldırır ona
pantolonunu yarım sıyırır
yaralanan kızın gözlerinde dolaşır
saçlarını dudaklarına sokar
gidip bir yalıya yerleşir
acı çekmeyi özlemiştir.
savaşlar çıkartır
ölenlere ağlar
kilisede tanrıya yakarır
kımıltılar düşesi tanrıya inanmaz
dikkafalıdır
et çisini derken yüzü kızarır
gülerken dişlerini gösterir
adama terini koklatır
koltuk altında günler kısalır.
kımıltılar düşesini her yerde görüyorum
hizmetçinin yüzünde görüyorum
"budala"da kımıltılar düşesi var
nâzım hikmet kımıltılar düşesine tutkundur
emile ona benzer
saçları sarıdır
bıçak gibidir
bir damarı vardır
su yolları, kadınları, körükleri vardır
ona dayanamıyorum.
kımıltılar düşesi seni seviyorum
kımıltılar düşesi beni kaçır
kımıltılar düşesi küçük bir kız değilim artık
kımıltılar düşesi her şeyim sana armağan
bu şiir sana armağan....
devamını gör...
10.
arkadaş zekai özger, turgut uyar, orhan veli, küçük iskender şiirlerinde var olan durumdur.
nedense bir kadını sevmeye hep memelerinden başlanır.
turgut uyar.
nedense bir kadını sevmeye hep memelerinden başlanır.
turgut uyar.
devamını gör...
11.
azm-ü hamam edelim,sürtüştürem ben sana,
kese ile sabunu,rahat etsin cism-ü can..
lal-ı şarab içirem ve ıslatıp geçirem,
parmağına yüzüğü,hatem-i zer drahşan..
***
eğil eğil sokayım,iki tutam az mıdır?
lale ile sümbülü kahkülüne nevcivan..
***
diz çökerek önüne ılık ılık akıtam,
bir gümüş ibrik ile destine ab-ı revan..
***
salınarak giderken arkandan ben sokam,
ard eteğin beline,olmasın çamur aman..
***
kulaklarından tutam,dibine kadar sokam,
sahtiyandan çizmeyi,olasın yola revan..
***
öyle bir sokayım ki,kalmasın dışarda hiç,
düşmanın bağrına,hançerimi nagehan..
***
eğer arzu edersen ben ağzına vereyim,
yeterki sen kulundan lokum iste her zaman..
***
herkeze vermektesin,birde bana versene
avuç avuç altını,olsun kulun şaduman..
***
sen her zaman gelesin,ben vehbi'ye veresin,
esselamun aleyküm ve aleykümüsselam
sumbulzade vehbi efendi
kese ile sabunu,rahat etsin cism-ü can..
lal-ı şarab içirem ve ıslatıp geçirem,
parmağına yüzüğü,hatem-i zer drahşan..
***
eğil eğil sokayım,iki tutam az mıdır?
lale ile sümbülü kahkülüne nevcivan..
***
diz çökerek önüne ılık ılık akıtam,
bir gümüş ibrik ile destine ab-ı revan..
***
salınarak giderken arkandan ben sokam,
ard eteğin beline,olmasın çamur aman..
***
kulaklarından tutam,dibine kadar sokam,
sahtiyandan çizmeyi,olasın yola revan..
***
öyle bir sokayım ki,kalmasın dışarda hiç,
düşmanın bağrına,hançerimi nagehan..
***
eğer arzu edersen ben ağzına vereyim,
yeterki sen kulundan lokum iste her zaman..
***
herkeze vermektesin,birde bana versene
avuç avuç altını,olsun kulun şaduman..
***
sen her zaman gelesin,ben vehbi'ye veresin,
esselamun aleyküm ve aleykümüsselam
sumbulzade vehbi efendi
devamını gör...
12.
(bkz: cemal süreya)
devamını gör...
13.
hamdi özyurt'un "çıplak kal" isimli şiiri iyi örneklerindendir.
nicedir dokunuşlar çakmaktaşı bu iklimde
gülüşler günahtan gerdanlık
sevişmeler göz yordamı
çıplak kal
bir çift güvercin olsun memelerin
gagasında göç külfeti, aşk kırıntısı
beni işgal etsin, çıplak kal
şimdi susam kavrulu bizim orda
mavi yarpuz şimdi
buğday kırılır bizim orda
akşam alacası şimdi
narin ceylana buz rengi bir dağgölü
benim içim kor kor
kızıl kor
küfürbaz kalkıyorum
ayıp sinmiş her masadan
türünü bilmediğim bir kuş oluyorum
kanatlarım gök yorgunu, tünek arıyorum
deprem korkuyorum
çağlayan düşüyorum
ip kopuyorum…
çıplak kal
pul kadar örtük yeri kalmasın
zarf beyaz etinin
çıplak kal
tenin namusudur kainatın
endamın kavaklarla aynı türküye dursun
tabanca gibi tehditkar memelerin
beni vursun
diriltsin vursun, diriltsin vursun,
nicedir dokunuşlar çakmaktaşı bu iklimde
gülüşler günahtan gerdanlık
sevişmeler göz yordamı
çıplak kal
bir çift güvercin olsun memelerin
gagasında göç külfeti, aşk kırıntısı
beni işgal etsin, çıplak kal
şimdi susam kavrulu bizim orda
mavi yarpuz şimdi
buğday kırılır bizim orda
akşam alacası şimdi
narin ceylana buz rengi bir dağgölü
benim içim kor kor
kızıl kor
küfürbaz kalkıyorum
ayıp sinmiş her masadan
türünü bilmediğim bir kuş oluyorum
kanatlarım gök yorgunu, tünek arıyorum
deprem korkuyorum
çağlayan düşüyorum
ip kopuyorum…
çıplak kal
pul kadar örtük yeri kalmasın
zarf beyaz etinin
çıplak kal
tenin namusudur kainatın
endamın kavaklarla aynı türküye dursun
tabanca gibi tehditkar memelerin
beni vursun
diriltsin vursun, diriltsin vursun,
devamını gör...
14.
türk şiirinde erotizm denince aklıma direkt cemal süreya gelir.
seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
iki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
memelerin vardı memelerin kahramandı sonra
sonrası iyilik güzellik.
seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
iki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
memelerin vardı memelerin kahramandı sonra
sonrası iyilik güzellik.
devamını gör...
"türk şiirinde erotizm" ile benzer başlıklar
erotizm
20