türk silahlı kuvvetleri'ne girişte irticai faaliyetlere karışmamış olma şartının kaldırılması
başlık "100 numaralı adam" tarafından 24.03.2021 10:58 tarihinde açılmıştır.
1.
türk silahlı kuvvetleri’ne subay ve astsubay yetiştiren harp okulları ile astsubay yüksekokulları’na giriş şartlarında yer alan 'irticai faaliyetlere karışmamış olma' ifadesinin kaldırılması.
milli savunma üniversitesi harp okulları yönetmeliği ile milli savunma üniversitesi astsubay meslek yüksekokulları yönetmeliği resmi gazete’nin dünkü sayısında yayımlandı. bu yönetmeliklerle 2001 tarihli harp okulları yönetmeliği ve 2003 tarihli astsubay meslek yüksek okulları yönetmeliği yürürlükten kaldırıldı.
cumhuriyet'ten hüseyin hayatsever'in haberine göre, önceki yönetmelikte giriş koşulları arasında sayılan “kendisinin, annesinin, babasının, kardeşlerinin ve velisinin, tutum ve davranışları ile yasadışı, siyasi, yıkıcı, irticai, bölücü ideolojik görüşleri benimsememiş, bu gibi faaliyetlerde bulunmamış veya bu gibi faaliyetlere karışmamış olması” şartı yeni yönetmelikte yer almadı. bunun yerine önceki yönetmelikte olmayan “terör örgütlerine veya milli güvenlik kurulu’nca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti, iltisakı ya da bunlarla irtibatı olmamak” hükmü giriş koşullarına eklendi.
kaynak: tr.sputniknews.com/turkiye/...
milli savunma üniversitesi harp okulları yönetmeliği ile milli savunma üniversitesi astsubay meslek yüksekokulları yönetmeliği resmi gazete’nin dünkü sayısında yayımlandı. bu yönetmeliklerle 2001 tarihli harp okulları yönetmeliği ve 2003 tarihli astsubay meslek yüksek okulları yönetmeliği yürürlükten kaldırıldı.
cumhuriyet'ten hüseyin hayatsever'in haberine göre, önceki yönetmelikte giriş koşulları arasında sayılan “kendisinin, annesinin, babasının, kardeşlerinin ve velisinin, tutum ve davranışları ile yasadışı, siyasi, yıkıcı, irticai, bölücü ideolojik görüşleri benimsememiş, bu gibi faaliyetlerde bulunmamış veya bu gibi faaliyetlere karışmamış olması” şartı yeni yönetmelikte yer almadı. bunun yerine önceki yönetmelikte olmayan “terör örgütlerine veya milli güvenlik kurulu’nca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti, iltisakı ya da bunlarla irtibatı olmamak” hükmü giriş koşullarına eklendi.
kaynak: tr.sputniknews.com/turkiye/...
devamını gör...
2.
şaşırmadım. artık kadrolaşmayı meşrulaştırıyorlar işte. hiç engel kalmadı önlerinde.
devamını gör...
3.
(bkz: bu ne perhiz bu ne lahana turşusu) der biz eskiler. *
devamını gör...
4.
yakında menzilciler'i, süleymancılar'ı orduda bol bol göreceğimize işarettir. yeni fetö doğar belki.
devamını gör...
5.
harp okullarına ve askeri liselere yapılan operasyonlar çok ciddi bir boyuta ulaştı. profesyonel meslek olan ve kaliteli bir eğitim gerektiren kurmay subaylık, önce askeri liselerin kapatılmasıyla, ardından sivil bir rektörün idaresine bağlanmasıyla ve şimdi de böyle çok tehlikeli bir kararla çok ciddi ölçüde yıpratılıyor. ülkeye yapılan en büyük hainlikler nelerdir derseniz, ilk olarak beşli çete işbirliğiyle yapılan ihale yolsuzlukları, ikinci olarak da askeri akademilerin yapısında gerçekleştirilen tarikatçi düzenlemelerdir demek doğru olacaktır.
devamını gör...
6.
türkiye'ye verecekleri en büyük zarar orduda olacak bunların. ekonomi düzelir , düzeltirizde. askeriyenin içindeki zamanla kemiklesecek cemaat kadroları ileride ülke adına en büyük bekaa problemi olacak. türk çocuklarını değilde arapperest cemaat oğlanlarını dolduracaklar ordumuza.
devamını gör...
7.
önce bir gecede kadın haklarını koruyan sözleşmeyi feshettiler şimdi de aydınlığın yuvası olan harp okullarını karanlığa gömmeye çalışıyorlar. biliyorlar ki bu ülkeye bir günde şeriatı getiremezler, kurucu babalarımızın attığı temeller buna izin vermez. ama bunu adım adım yapıyorlar, her geçen gün o temellere bir darbe daha vuruyorlar, her geçen gün emellerine daha da yaklaşıyorlar. karanlığı arzuluyorlar. peki, aydınlığın bekçisi türk gençliği, birinci vazifeni hatırlar mısın?
devamını gör...
8.
kaynak paylaşılırsa editlerim.
devamını gör...
9.
sussam gönül razı değil sövsem tck dan başım derde girecek.
devamını gör...
10.
halk tarafından "devlet" ve "iktidar" kavramlarının birbirine karıştırıldığı türkiye'de; tek başlı rejimde, gücünü cahillikten alan ve kendinden başka güç tanımayan, zannımca başarısız iktidarın almış olduğu kararlardan biri.
yahu hiç düşünmüyorlar da; biri bize "neden kaldırdınız?" diye sorsa "ne deriz?". kendimi onların yerine koyuyorum; cevap bulamıyorum gerçekten. buna da alışırız sıkıntı yok.
yahu hiç düşünmüyorlar da; biri bize "neden kaldırdınız?" diye sorsa "ne deriz?". kendimi onların yerine koyuyorum; cevap bulamıyorum gerçekten. buna da alışırız sıkıntı yok.
devamını gör...
11.
ergenekon ve balyoz davalarıyla birlikte ordudaki seküler ve kemalist subayları bitirmişler ve fetöcü subayları doldurmaya başlamışlardı zaten. e darbe girişiminden sonra tabi onları da çıkarttılar ordudan. şimdi de siyasal islamcıları dolduruyorlar, hem de çok açık bir şekilde. bu haberi görünce aklıma iran devrim muhafızları ordusu geldi. ha ben o eski kemalist ideolojiye bağlı orduya da karşıyım, bir nevi onların yaptıklarının cezasını çekiyoruz zaten şu an (bkz: 28 şubat 1997 postmodern darbesi) ama yine de siyasal islamcılara tercih ederim. ileride nasıl düzeltilecek bu ordu orası meçhul artık.
devamını gör...
12.
15 temmuz'dan hiçbir ders alınmadığını gösteren vahim olay.
devamını gör...
13.
ulus devlette olmaması gereken bir şeydir. türk vatandaşı erkeklerin zorunlu askerlik yaptığı bir ülkede yaşıyoruz değil mi? ne diyoruz bak?türk vatandaşı! tee fransız ihtilaliyle gelen şeyin adı zorunlu askerlik sistemine sahip olan ulus devlettir.
pek liberal özgürlük heveslisi tiplerin görmezden geldiği nokta şudur ki bu ülkede vatandaşlık esasına göre zorunlu askerlik halen mevcut. zorunlu askerlik ise eşittir ulus devlet. beğen veya beğenme fark etmez. mevcut haliyle ulusu esas alan bu yapı, elbette din esasına dayanan gruplaşmaları istemeyecektir ordusunda. çünkü millet vurgusu olan bir devlette ümmet vurgusuna öncelik tanıyan bir kafaya sahip olan klikler elbette ordu gibi hiyerarşik bir kurumda istenmez. ümmet fikrinin yüz seksen derece zıddına da ulus devlet denir. zorunlu askerlik varken getirilen bu değişiklik, tam bir tezattır.
bu arada irtica denen kavramın inanç özgürlüğüyle de alakası yok. tek başına inanılmaz katı inançların olsa da onun adı asla irtica olmaz. birey olarak kendi başına irtica türetemezsin. irtica mutlaka ama mutlaka ümmet temelinde gruplaşmayı içinde barındırır. tam da bu nedenle irticai faaliyet "kendisinin, annesinin, babasının, kardeşlerinin ve velisinin, tutum ve davranışları" ifadesiyle bireyi değil bir grubu esas alır. 5 senedir ifadelerinde hakimlere savcılara "çok fakirdik beni babam fetö dersanesine gönderdi" diye ağlayanların, elbette babalarına da bakılmalıydı.
pek liberal özgürlük heveslisi tiplerin görmezden geldiği nokta şudur ki bu ülkede vatandaşlık esasına göre zorunlu askerlik halen mevcut. zorunlu askerlik ise eşittir ulus devlet. beğen veya beğenme fark etmez. mevcut haliyle ulusu esas alan bu yapı, elbette din esasına dayanan gruplaşmaları istemeyecektir ordusunda. çünkü millet vurgusu olan bir devlette ümmet vurgusuna öncelik tanıyan bir kafaya sahip olan klikler elbette ordu gibi hiyerarşik bir kurumda istenmez. ümmet fikrinin yüz seksen derece zıddına da ulus devlet denir. zorunlu askerlik varken getirilen bu değişiklik, tam bir tezattır.
bu arada irtica denen kavramın inanç özgürlüğüyle de alakası yok. tek başına inanılmaz katı inançların olsa da onun adı asla irtica olmaz. birey olarak kendi başına irtica türetemezsin. irtica mutlaka ama mutlaka ümmet temelinde gruplaşmayı içinde barındırır. tam da bu nedenle irticai faaliyet "kendisinin, annesinin, babasının, kardeşlerinin ve velisinin, tutum ve davranışları" ifadesiyle bireyi değil bir grubu esas alır. 5 senedir ifadelerinde hakimlere savcılara "çok fakirdik beni babam fetö dersanesine gönderdi" diye ağlayanların, elbette babalarına da bakılmalıydı.
devamını gör...
14.
verecek bir canımız var onuda atatürk'ün kurduğu cumhuriyet için veririz sonra mı ne mi oldu görmeyiz.
devamını gör...
15.
irtica: "eskiye geri dönüş, gericilik, geri kafalılık, reaksiyonizm veya retrosesyonizm önceki koşullara dönüşü isteyen, aşırı tutucu ve ilerlemelere karşıt olan, herhangi bir toplumsal ya da siyasi hareket ya da ideoloji ve buna bağlı eylemler" diye, "tanımlanmaya" çalışılan bir kavramdır.
türk ordusu, yaklaşık iki bin yıllık bir tarihe/kültüre/geleneğe sahip olan bir ordudur. cumhuriyetin kurulmasıyle birlikte bir değişim ve dönüşüme uğramıştır ve yüzyıllarca (selçuklular, osmanlılar vb.) süregelen o "manevi" kimliğinden uzaklaştırılmıştır. daha seküler, daha laik, bütün "dini teori ve pratik"lerden arındırılmış ve bu pratikleri (namaz, oruç vb) uygulayan personeli "irticai faaliyet" nedeniyle ordudan uzaklaştırılmıştır.
"laiklik: devlet yönetiminde herhangi bir dinin referans alınmaması ve devletin dinler karşısında tarafsız olması.. diye, kavramlaştırılan dünya görüşü ve yönetim biçimidir.
devlet ve ordu "laik" olabilir ama "kişi" laik olamaz. çünkü insanın inandığı sadece bir tane din olabilir. ya vardır ya da yoktur.
bir insan, aynı anda hem müslüman, hem hristiyan, hem de yahudi olabilir mi?
pratikte imkansız. çünkü sadece bir tane dinin teori/uygulamasına tabi olabilirsin.
bir insan, cuma namazından çıkıp; cumartesi günü sinegoga gidip başını örtüp tevrat okuması ve sonra pazar günü kilisede günah çıkartması mümkün mü? kulağa ne kadar saçma geliyor değil mi?
devlet ve yönetim laik/seküler olabilir. bu, bir yönetim biçimi tercihidir. ama bu laik/seküler olan sistem; idaresi altında olan insanların inandığı dini vecibe ve pratiklerini engellemeye ve ya yasaklamaya çalışması; en başta laiklik ilkesine uymayan jakoben/zorba bir yaklaşımdır. devletin bir dini olmayabilir. sonuçta bu bir yönetim tercihidir. ama devletinde insanların dini tercih ve pratiklerine müdahale etme hakkı olamaz.
devlet, bir insana "namaz kılma, oruç tutma, kiliseye gitme, sinegoga gitme" diyemez ve dememelidir de. çünkü bu "tarafsızlık" ilkesine aykırıdır. devlet, bütün dinlere eşit yaklaşabilir. ama vatandaşların inancına/dini uygulamalarına müdahale edemez/etmemelidir.
resepsiyonlarda kocaman içki kadehleri ile vals yaparken poz veren ve ya kudüsteki ağlama duvarında; başına kipa takarak dua den generalleri "iyi ve makbul" olarak görüp; namaz kılan, oruç tutan ve ya sırf eşinin başı örtülü olanların "irticacı ve gerici" diyerek ordudan uzaklaştırılması; devletin/ordunun "eşit ve tarafsız" değil "önyargılı ve taraflı" olduğun anlamına gelir.
türk ordusu, yaklaşık iki bin yıllık bir tarihe/kültüre/geleneğe sahip olan bir ordudur. cumhuriyetin kurulmasıyle birlikte bir değişim ve dönüşüme uğramıştır ve yüzyıllarca (selçuklular, osmanlılar vb.) süregelen o "manevi" kimliğinden uzaklaştırılmıştır. daha seküler, daha laik, bütün "dini teori ve pratik"lerden arındırılmış ve bu pratikleri (namaz, oruç vb) uygulayan personeli "irticai faaliyet" nedeniyle ordudan uzaklaştırılmıştır.
"laiklik: devlet yönetiminde herhangi bir dinin referans alınmaması ve devletin dinler karşısında tarafsız olması.. diye, kavramlaştırılan dünya görüşü ve yönetim biçimidir.
devlet ve ordu "laik" olabilir ama "kişi" laik olamaz. çünkü insanın inandığı sadece bir tane din olabilir. ya vardır ya da yoktur.
bir insan, aynı anda hem müslüman, hem hristiyan, hem de yahudi olabilir mi?
pratikte imkansız. çünkü sadece bir tane dinin teori/uygulamasına tabi olabilirsin.
bir insan, cuma namazından çıkıp; cumartesi günü sinegoga gidip başını örtüp tevrat okuması ve sonra pazar günü kilisede günah çıkartması mümkün mü? kulağa ne kadar saçma geliyor değil mi?
devlet ve yönetim laik/seküler olabilir. bu, bir yönetim biçimi tercihidir. ama bu laik/seküler olan sistem; idaresi altında olan insanların inandığı dini vecibe ve pratiklerini engellemeye ve ya yasaklamaya çalışması; en başta laiklik ilkesine uymayan jakoben/zorba bir yaklaşımdır. devletin bir dini olmayabilir. sonuçta bu bir yönetim tercihidir. ama devletinde insanların dini tercih ve pratiklerine müdahale etme hakkı olamaz.
devlet, bir insana "namaz kılma, oruç tutma, kiliseye gitme, sinegoga gitme" diyemez ve dememelidir de. çünkü bu "tarafsızlık" ilkesine aykırıdır. devlet, bütün dinlere eşit yaklaşabilir. ama vatandaşların inancına/dini uygulamalarına müdahale edemez/etmemelidir.
resepsiyonlarda kocaman içki kadehleri ile vals yaparken poz veren ve ya kudüsteki ağlama duvarında; başına kipa takarak dua den generalleri "iyi ve makbul" olarak görüp; namaz kılan, oruç tutan ve ya sırf eşinin başı örtülü olanların "irticacı ve gerici" diyerek ordudan uzaklaştırılması; devletin/ordunun "eşit ve tarafsız" değil "önyargılı ve taraflı" olduğun anlamına gelir.
devamını gör...
16.
arkadaşlar 2 gündür sosyal medyada üniforma ve sarıkla namaz kılan bir tuğamiralin fotoğrafları paylaşılıyor. kim, neden servis etmiş bu fotoğrafları bilmiyorum ama sahibinin inkar ettiğini duymadım. bu adam yaklaşık 30 senelik asker ve eski tabiriyle paşa. rütbesinin üzerine cübbe giyip namaz kılarken fotoğrafları çekilen bu adam ve binlerce benzeri ordudayken giriş şartları ile uğraşmanın hiçbir anlamı yok bence.
devamını gör...
17.
" kendisinin, annesinin, babasının, kardeşlerinin ve velisinin, tutum ve davranışları ile yasadışı, siyasi, yıkıcı, irticai, bölücü ideolojik görüşleri benimsememiş, bu gibi faaliyetlerde bulunmamış veya bu gibi faaliyetlere karışmamış olması” şartı ile “terör örgütlerine veya milli güvenlik kurulu’nca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti, iltisakı ya da bunlarla irtibatı olmamak " şartı arasında nasıl bir fark var ne anladınız bilemiyorum ama ikincisi birincinin daha toparlanmış modernize edilmiş hali. her ikisi de devlet ve millete zarar veren bir oluşumda bulunmuşsanız alamayız sizi diyor .. hiç bir farkı yok. ne kadar da meraklısınız sorun yaratmaya .irtica kelimesi mi rahatsız etti sadece sizi. ayrıca de bundan yıllae evvelkş ordu mantığında da başörtülü anneleri kardeşleri eşleri askeriyenin kapısından bile sokmayan, evlatlarının başarılarını yemin törenlerini utanmasalar şehit cenazesine bile başörtüyü çıkarın da gelin diyebilecek tiyniyette insanların olduğunu düşünürsek, dini vecibeleri yerine getiren bütün insanlara "irticacı" yaftası yapıştırdıkları için bu çirkin ifadenin tanımdan çıkarılması isabet olmuş. zira namaz kılan başını örten hacca giden oruç tutan insanlara cahil,yobaz,irticacı gibi yakıştırmalar yapan malum zihniyette insanlar halen daha var ne yazık ki
devamını gör...
18.
üst edit: hâlâ namaz kılıyohh diye bizi orduya almıyolla yazan embesiller var. siz iflah olmayacak gerizekalılarsınız.
bunu bile gerçekten hâlâ savunan insanları göstermiş başlık. başörtüsü ile hiçbir alakası yok bu olayın. islamcı ağlaklığı tam da böyle bir şey. oruç tutup namaz kılmayla irticai faaliyet mi olur? o yasanın tarihine falan baktın mı hiç? hayır 28 şubata baktın oradan ahkam kesiyorsun. irticai faaliyetlere karışmak din ile devlet işlerini bir araya getirip, kendi dini görüşün için görevi kötüye kullanma/kullanma potansiyelidir. abdülhamit devrinden gelen bir kavram. varsa yoksa 28 şubat post modern darbesi, analarımızın başörtüsü de bilmem ne. oruç tutan insanlara cahil ve yobaz diyenler varmış kıyamam siz neler çekmişsiniz öyle vah vah. bu toprklarda sekülerlerin, ateistlerin, alevilerin neler çektiğinden haberiniz var mı sizin? bu savunduğunuz siyasal islam bu ülkenin ordusundan tüm kurumlarına kadar yerle bir etti (bkz: ergenekon-balyoz davaları) o davanın bir tane de savcısı vardı hani. bu savcının da zekeriya öz'ün heykelini dikeceğiz diyen bir yalakası. ne çabuk unuttunuz o günleri? gidin abdülbaki erol'un kucağına oturun diyeceğim ama sağlık bakanlığından eğitim bakanlığına kadar oturttunuz zaten. son yasayla da adamın kucağında yer kalmamıştır. ismailağa ve iskender paşa cemaatlerini falan hiç saymıyorum. neyse size de yer bulunur elbet.
bunu bile gerçekten hâlâ savunan insanları göstermiş başlık. başörtüsü ile hiçbir alakası yok bu olayın. islamcı ağlaklığı tam da böyle bir şey. oruç tutup namaz kılmayla irticai faaliyet mi olur? o yasanın tarihine falan baktın mı hiç? hayır 28 şubata baktın oradan ahkam kesiyorsun. irticai faaliyetlere karışmak din ile devlet işlerini bir araya getirip, kendi dini görüşün için görevi kötüye kullanma/kullanma potansiyelidir. abdülhamit devrinden gelen bir kavram. varsa yoksa 28 şubat post modern darbesi, analarımızın başörtüsü de bilmem ne. oruç tutan insanlara cahil ve yobaz diyenler varmış kıyamam siz neler çekmişsiniz öyle vah vah. bu toprklarda sekülerlerin, ateistlerin, alevilerin neler çektiğinden haberiniz var mı sizin? bu savunduğunuz siyasal islam bu ülkenin ordusundan tüm kurumlarına kadar yerle bir etti (bkz: ergenekon-balyoz davaları) o davanın bir tane de savcısı vardı hani. bu savcının da zekeriya öz'ün heykelini dikeceğiz diyen bir yalakası. ne çabuk unuttunuz o günleri? gidin abdülbaki erol'un kucağına oturun diyeceğim ama sağlık bakanlığından eğitim bakanlığına kadar oturttunuz zaten. son yasayla da adamın kucağında yer kalmamıştır. ismailağa ve iskender paşa cemaatlerini falan hiç saymıyorum. neyse size de yer bulunur elbet.
devamını gör...
19.
haberi okuyunca yoruldum.ağlayasım geldi.
devamını gör...
20.
cumhuriyeti yavaş yavaş öldürüyoruz demek istiyor şair burada, amellerine ulaşamayacaklar. laiklik ilkesini kaldıramayacaklar. din ve devlet işleri ayrı olmalıdır. tarihe baktığımızda osmanlı'nın son dönemine bunun nedenini anlayabiliriz.
devamını gör...