hz. muhammed'in en azılı düşmanlarından biri ve hz. muhammed'in kendi eliyle öldürdüğü tek kişi. übey bir keresinde çürümüş bir kemiği eline alıp ufalar ve ardından hz. muhammed'e doğru savurur. ardından şöyle der:

sen şimdi allah'ın bu çürümüş kemikleri tekrar dirilteceğine mi inanıyorsun?

hz. muhammed bunun üzerine şöyle buyurur:

evet. ve seni diriltip cehenneme sokacak.

ardından yasin suresinin 77-78'ci ayetleri inmiştir.

77. insan kendisini bir nutfeden yarattığımızı görmez mi? oysa bak, şimdi o, açıktan açığa bize karşı duran biri olmuştur.
78. kendi yaratılışını unutup bize örnek getirmeye kalkışıyor ve "şu çürümüş kemiklere kim can verecekmiş?" diyor.

surenin 79'cu ayeti ise şöyledir:
79. de ki: "onları ilk başta yaratmış olan diriltecek. o yaratmanın her türlüsünü bilir."

übey, her hz. muhammed ile karşılaşmasında şöyle derdi:

ey muhammed. bir atım var. her gün ona 16 ölçek darı yedirip besliyorum. birgün gelir, onun sırtında seni öldürürüm.

hz. muhammed ise sadece şu cevabı veriyordu:

belki, inşallah, ben seni öldürürüm.

bedir savaşı'ndan önce hz. muhammed harp sahasında dolaşırken şöyle buyurmuştu:

burası ebu cehil'in, burası utbe'nin, burası ümeyye'nin, buralar da falanın ve falanın öldürülecekleri yerlerdir. übeyy bin halef'i de ben kendi elimle öldüreceğim.

gelelim übey'in bizzat hz. muhammed tarafından öldürülmesi olayına.

uhud savaşı dönemiydi. savaş çoktan başlamıştı. müşrikler kaybetme yolunda adımlasalar bile şimdi yavaş-yavaş güçleniyorlardı. hz. muhammed'in çevresinde yer alan grubun ise okları bitiyordu. düşman sayısı çoktu. o sırada ansızın bir atlı çıkageldi ve hz. muhammed'in bulunduğu gruba doğru ilerleyerek şöyle bağırdı:

muhammed nerde?! o yaşadıkça ben yaşayamam!

bu adam übey değil bu arada. fakat çok azılı bir kafir, çok pis yani. atını mahmuzladı, ve öyle bir kılıç darbesi indirdi ki, buna miğfer dayanmaz. çok sert. talha, hz. muhammed'in yanındaydı. kılıcı gördüğü an hz. muhammed'in önüne atladı ve bir elinin parmaklarını kaybetti. fakat bundan ilave yara almadı, darbeden kurtuldu. bu güçlü darbe, hz. muhammed'in başının yanından geçmişti ve miğferine çarpmıştı. böylece iki demir parçası hz. muhammed'in yüzüne saplandı ve omuzundan geçtiği sırada da zırhını çok fena parçalamıştı. bu darbe ile birlikte hz. muhammed yere düştü, kafir atını mahmuzladı ve hemen geri gitti. ama diğerleri saldırıya karşı hz. muhammed'i çevreledi. mahzumlu şemmas, vuruluncaya kadar hz. muhammed'in önünde savaştı. hatta o kadar ki, hz. muhammed onu yaşayan bir zırha benzetmiştir. o vurulunca yerine başkası geçti, onun sonrası için de başkası bekliyordu.

işte bu çok pis dediğim kafir var ya, atlı olan belki de o ya da başkası da olabilir şöyle bağırdı:

muhammed öldürüldü!

bu ses öyle bir yayıldı ki, herkes bağırıyor, seviniyor, putlarını yüceltiyorlardı. kaçıp dağa giden müslümanlarsa bunun üzerine pişman olup üzülmüşlerdi. ve cesaretini kaybeden müslümanlar da hızla dağa doğru kaçıyordu. ama kaçmayanlar da vardı. mesela hz. muhammed'in hizmetçisi hz. enes'in dayısı nadr'ın oğlu enes kaçmamıştı. enes, o sırada iki arkadaşını gördü. bunlar ne savaşa devam ediyor, ne de kaçıyorlardı. hiçbirisini yapmıyorlardı, artık yaşama istekleri kalmamıştı. enes şöyle sordu:

niçin burda oturuyorsunuz?

onlar şöyle dediler:

allah'ın rasûlü öldürülmüş.

enes şöyle dedi:

peki o öldükten sonra yaşayıp ne yapacaksnız? kalkın ve onun gibi siz de ölün.

müşrikler artık pek hevesle savaşmıyorlardı, çünkü amaçlarına ulaşmıştılar, birçok müslümanı şehid etmiş ve yeni dini susturmayı başarmışlardı. tekrar eski düzene döndüklerini sanmıştılar. oysa öldürdüklerini sandıkları adam gelecekte tüm arabistan'ı fethedecekti.

hz. muhammed artık kendisine gelmişti, düşman çekildiği an ayağa kalktı ve arkadaşlarına kendisini takip etmelerini söyledi. sonra da hem sığınıp hem de düşmanı gözleyebilecekleri bir nehir yatağına doğru gitti. hz. muhammed yüzüne saplanmış metal parçaları nedeniyle çok acı çekiyordu. bu sebeple bir süreliğine durdular ve ebu ubeyde art-arda iki metal parçasını da dişleriyle hz. muhammed'in yüzünden çıkardı. ama yara yine kanamaya başlamıştı. hazrecli malik, ağzını yaranın üzerine koyarak kanı emip yuttu. ki mâlik, orda olanlar içerisinde en ağır yarası olan ikinci adamdı. ebu ubeyde metal parçalarını çıkardığı sırada iki dışı kırılmıştı ve ağzı kanıyordu.

önceden uhud'a sığınan müslümanlar da onları karşılamaya geldi. ka'b bin mâlik uzaktan gelen bir adam gördü, hz. muhammed'e benziyordu ama daha yavaş yürüyordu. daha da yaklaştı... ve şöyle bağırdı:

ey müslümanlar! gözünüz aydın! bu allah'ın rasûlü!

hz. muhammed ona sessiz olmasını söyledi. haber yayıldı herkes onun yaşadığını görmek için hızla yanına geliyorlardı. herkes aşırı sevinçliydi. kâ'b'ın sevinç dolu bağırışını bir kureyş süvarisi duydu. bu süvari, ubey'di. avd adlı atının üstünde hz. muhammed'i öldüreceğine yemin eden adam! hz. muhammed'in öldüğünü sananlardandı ve cesedini gözleriyle görmek için arıyordu. kâ'b'ın sesini tam o sırada duymuş ve vadi yatağına doğru ilerlemeye başlamıştı. müslümanlar onu gördüler ve karşılamak için ona doğru döndüler.

ubey şöyle dedi:

ey muhammed! eğer sen kaçarsan ben seni bulamaz mıyım?

ashab'dan bir grup hz. muhammed'in çevresini sardı. diğerleri de tam ubey'e saldıracaklardı. o sırada onlara hz. muhammed, ellerini bırakmalarını söyledi. ve hz. muhammed kendilerini itip onların arasından çok rahatlıkla kurtuldu. ve sahabilerden olan hâris bin simme'nin elinden mızrağı alıp hepsinin önüne çıktı. herkes donup kalmıştı, hz. muhammed'in bu cesareti sebebiyle herkes hayretler içerisindeydi.

ubey, kılıcı havada hz. muhammed'e yaklaştı. fakat o vurmadan hz. muhammed mızrağıyla ubey'i boynundan vurdu. ubey bir hayvan gibi bağırdı. hatta nerdeyse atından düşüyordu. ama dengesini sağladı ve hızla kaçmaya başladı. ubey dengesiz bir ses tonuyla şöyle dedi:

muhammed beni vurdu.

adamlar onun yarasına bakıp hafif olduğunu söylediler. ama o yarasının öldürücü şekilde ağır bir yara olduğunu biliyordu. şöyle dedi:

o bana mekke'de "seni öldüreceğim" demişti. vallahi, o benim üzerime tükürse, yine beni öldürür.

übey bir gün bile yaşamadan, susadım! susadım! diye bağırarak ölüp gitti.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"übey bin halef" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim