üniversitede kopya çekmek

sağlam g** ister, çünkü yakalanma sonucunda ciddi sonuçları olabilir. lisede pek bir şey olmaz da üniversitede adamın g***nden kan alabilirler. gerçi üniversiteden üniversiteye değişir belki bilmiyorum.

canım nazmi hocam, her sınavda sınıfa girdiğinde bir kişi ortaya çıkar üçlü çektirirdi. sınıfa girince yaptığı ilk iş perdeleri kapattırmak olurdu. onun gözetmen olduğu sınavların hiçbirinde kendi kağıdımı teslim etmedim. arada arkadan gelip halka küpelerime parmak sokardı. beleş delik bulunca dayanamıyorum derdi. manyak herif seviliyorsun nazmi hocam, canım hocam. sayende istatistiği geçtim güzel hocam. kulakların güzel çınlasın.

benim okuduğum yıllarda odtü elektrikte serbestti. yıllar sonra bir hocam, "olm biz de o sıralardan geçtik, biz de aynı yöntemle sınıf geçtik. bilmez miydik sizin kopya çekeceğinizi diye bu serbestliği açıklamıştı.
bunca serbestliğe rağmen kimse düzgün not alamazdı o ayrı.

hiç kopya çekmedim hayatımda, ne lisede ne üniversitede. kibrimden olabilir arkadaşlarımdan yardım da istemedim, ar saydım.
odtü'de genellikle yoruma dayalı bir sınav türüne tabi tutulduğumuzdan "kitap-defter açık" girerdik çoğu sınava, kopya çekmeye hacet kalmazdı. akademide ise kopya çekecek bir durum olmazdı zaten ama sanat tarihinin ustalarından etüt/kopya yapmak sorumluluklarımız dahilindeydi.

öğrenciliğin şanındandır belki de ama ben hiç o şana nail olmadım. pişman değilim.

kopya çekmenin yeri ve yaşı olmaz.
sorunun cevabını bilmiyorsan çekersin kopyanı bakarsın keyfine.

lisans'ta kopya çekenleri anlayabiliyordum benim için en saçması yüksek lisansta kopya çekmeye çalışan insanlar oldu.
kardeş, zorunda değilsin.