unutulmak mı isterdiniz yoksa hatırlanmak mı sorusu
başlık "mevcutlu" tarafından 10.11.2021 23:00 tarihinde açılmıştır.
1.
sürekli fikrimin değiştiği konu bazen tozlu bir rafta bırakılmış bir kitap gibi unutulmak , bir daha açılmamak üzere kapanmak istiyorum bazen de tam tersi düşünceler dolduruyor beynimi.
devamını gör...
2.
unutulmak isterdim, hatırlanmak sevdiklerime acı verir çünkü.
devamını gör...
3.
hiçbir zaman net cevabı olmayan soru. kalp her zaman hatırlanmaktan, akıl da unutulmaktan yana olacaktır. başkasıyla yola çıkan birinin hatırında kalmak istemezdim. hatta hatırında kaldığım için yolu bir daha yürüyemiyor olmasını hiç istemem. bitiyorsa eğer geçmişte güzel insan olarak kalmak en güzeli.
devamını gör...
4.
unutulmak isterdim kendim için onlar için unutulmak en güzeli en az acı vereni.en azından onlar beni unuttukların da ne olursa olsun daha az acı çekecekler.
devamını gör...
5.
bizi ne severler ne hatırlarlar sadece ufak bir anı olarak kalırız hafızalarda gibi bir acindirmadan yola çıkarsak unutulmak isterdim. fakat samimi bir hatirlanma böyle çapsız bin tane unutulmaya değerdir.
devamını gör...
6.
aslında ben de başlığa entry girmiş yazarlarla aynı noktadayım biraz.** daha net bir cevap için soruyu biraz özele indirgemek gerektiğini düşünüyorum. mesela, yaşarken hatırlanmak veya unutulmak mı yoksa ölümden sonra hatırlanmak veya unutulmak mı? öte yandan nasıl hatırlanacağı da var. nitekim iyi de hatırlanabilir insan, lanetler de yağdırılabilir arkasından. yani sanıyorum ki kolay kolay kimse kötü hatırlanmak istemez, öyle değil mi? nasıl hatırlanacağı umurunda olmayabilir ama yine de bu, kötü hatırlanmak istediği anlamına gelmez diye düşünüyorum. aynı şekilde ben de ne yaşarken ne de ölümümden sonra kötü hatırlanmak istemem. kötü hatırlanmaktansa bir hiç olmayı tercih edebilirim. zaten biraz da yaşarken de bir hiçiz, ölümümüzden sonra neden olmayalım? işte, biraz ne alâkadır fakat şükrü erbaş'ın 'yaşıyoruz sessizce' adlı şiir kitabının ismi dahi başlı başına çok derin gelir bana bu yüzden. aslında birçoğumuz yaşıyoruz işte sessizce. bir hiçiz. öyle çok da önemli değiliz. hatta hiç önemli değiliz.
sorunun bir de yaşarken veya ölümden sonra hatırlanmak veya unutulmak kısmı var, yazının başında da değindiğim gibi. şahsen ben, yaşarken hatırlanmak isterdim. neyi kastediyorum peki bununla? yıllarca arkadaşlık yaptığınız biriyle artık arkadaş olmadığınızda mesela veya bir zamanlar romantik anlamda sevdiğiniz/sevildiğiniz bir insanın* sizi hatırlaması.* burada hatırlanmaktan kastım, o insana acı, dert, hüzün olmak değil de eğer beni hiçbir şekilde, hiçbir zaman hatırlamıyorsa benim bir birey, bir insan olarak herhangi bir anlam taşımadığımı gösterir bence bu. en azından ben böyle düşünüyorum.
ölümden sonra hatırlanmak kısmına gelirsek şayet, dipsiz bir kuyu. daha önce de bahsettiğim gibi ben, ölümümden sonra da bir hiç olmayı tercih edebilirim kesinlikle. aslında hatırı sayılır bir süredir yaşarken de bir hiçim çünkü ve bunun o kadar da kötü bir durum olmadığını düşünüyorum ve hissediyorum tüm içtenliğimle. inanılmaz bir rahatlığı var çünkü bir hiç olmanın. sevdiğinin olmamasının, seveninin olmamasının, dünyada bir yerinin olmamasının, varlığın ile yokluğunun bir olmasının inanılmaz bir rahatlığı var.* ancak benim için 'ölümden sonra hatırlanmak kısmının' dilemması, kararsızlığı, cevabı net olmayan soru bölümü biraz burada başlıyor. nitekim ölümümden sonra bir hiç olmayı isteyeceğim kadar fikirlerimle, duygularımla hatırlanmayı da isterim. fakat bence burada bireyselliğimin çok bir önemi yok, en azından ön planda olmamalı, assolist o olmamalı. zübde, fikirlerim ve duygularım olmalı. ne demek istiyorsun derseniz, dostoyevski gibi hatırlanmak isterdim mesela, george orwell gibi, chester bennington gibi, kurt cobain gibi, vincent van gogh gibi, pablo picasso gibi... örnekler sonsuza kadar çoğaltılabilir. tabii işin bu kısmına geldiğimizde, sen veya ben bu şekilde hatırlanmayı hak ediyor muyuz, bu şekilde hatırlanacak melekelerimiz, yeteneklerimiz veya imkanlarımız var mı konusu apayrı bir derya. oraya girmiyorum. öte yandan 'ölümden sonra hatırlanmak kısmının' yakınlarımız tarafından, hayatımıza girip çıkan insanlar veya bizim hayatına girip çıktığımız insanlar tarafından hatırlanma veya unutulma bölümü var ki ben, işin bu kısmının gayet yüzeysel olduğunu düşünüyorum. ölümünden sonra bir insanı gerçekten, hakikaten hatırlayacak çok az sayıda insanı olur insanın. annesi olur babası olur, eşi olur çocuğu olur, belki çok çok yakın bir arkadaşı olur ki bu sayılanlar da hatırlamayabilir veya hatırlamak istemeyebilir şayet ortada gerçek ve sağlıklı bir ilişki yoksa. bunun dışında herkes unutulur gider, herkes unutur ve hayatına devam eder. kabullenmek istemesek de kimi zaman adil gelmese de bu iş böyledir.
son olarak, ne yazdın be kardeş, özet geç p.. diyenler olabilir. hak veriyorum. ben de bilmiyorum, yazasım varmış. ama başlık da güzel, hakkını vermek gerek. açan yazara da teşekkür ediyorum. pek nitelikli başlıklar açılmadığı da aşikar sonuçta.* öte yandan, başlık ile unforgiven'ın piyano coverı bir olunca deyişik* kafalar yaşandığı da bir gerçek, inkar edemeyeceğim.
sorunun bir de yaşarken veya ölümden sonra hatırlanmak veya unutulmak kısmı var, yazının başında da değindiğim gibi. şahsen ben, yaşarken hatırlanmak isterdim. neyi kastediyorum peki bununla? yıllarca arkadaşlık yaptığınız biriyle artık arkadaş olmadığınızda mesela veya bir zamanlar romantik anlamda sevdiğiniz/sevildiğiniz bir insanın* sizi hatırlaması.* burada hatırlanmaktan kastım, o insana acı, dert, hüzün olmak değil de eğer beni hiçbir şekilde, hiçbir zaman hatırlamıyorsa benim bir birey, bir insan olarak herhangi bir anlam taşımadığımı gösterir bence bu. en azından ben böyle düşünüyorum.
ölümden sonra hatırlanmak kısmına gelirsek şayet, dipsiz bir kuyu. daha önce de bahsettiğim gibi ben, ölümümden sonra da bir hiç olmayı tercih edebilirim kesinlikle. aslında hatırı sayılır bir süredir yaşarken de bir hiçim çünkü ve bunun o kadar da kötü bir durum olmadığını düşünüyorum ve hissediyorum tüm içtenliğimle. inanılmaz bir rahatlığı var çünkü bir hiç olmanın. sevdiğinin olmamasının, seveninin olmamasının, dünyada bir yerinin olmamasının, varlığın ile yokluğunun bir olmasının inanılmaz bir rahatlığı var.* ancak benim için 'ölümden sonra hatırlanmak kısmının' dilemması, kararsızlığı, cevabı net olmayan soru bölümü biraz burada başlıyor. nitekim ölümümden sonra bir hiç olmayı isteyeceğim kadar fikirlerimle, duygularımla hatırlanmayı da isterim. fakat bence burada bireyselliğimin çok bir önemi yok, en azından ön planda olmamalı, assolist o olmamalı. zübde, fikirlerim ve duygularım olmalı. ne demek istiyorsun derseniz, dostoyevski gibi hatırlanmak isterdim mesela, george orwell gibi, chester bennington gibi, kurt cobain gibi, vincent van gogh gibi, pablo picasso gibi... örnekler sonsuza kadar çoğaltılabilir. tabii işin bu kısmına geldiğimizde, sen veya ben bu şekilde hatırlanmayı hak ediyor muyuz, bu şekilde hatırlanacak melekelerimiz, yeteneklerimiz veya imkanlarımız var mı konusu apayrı bir derya. oraya girmiyorum. öte yandan 'ölümden sonra hatırlanmak kısmının' yakınlarımız tarafından, hayatımıza girip çıkan insanlar veya bizim hayatına girip çıktığımız insanlar tarafından hatırlanma veya unutulma bölümü var ki ben, işin bu kısmının gayet yüzeysel olduğunu düşünüyorum. ölümünden sonra bir insanı gerçekten, hakikaten hatırlayacak çok az sayıda insanı olur insanın. annesi olur babası olur, eşi olur çocuğu olur, belki çok çok yakın bir arkadaşı olur ki bu sayılanlar da hatırlamayabilir veya hatırlamak istemeyebilir şayet ortada gerçek ve sağlıklı bir ilişki yoksa. bunun dışında herkes unutulur gider, herkes unutur ve hayatına devam eder. kabullenmek istemesek de kimi zaman adil gelmese de bu iş böyledir.
son olarak, ne yazdın be kardeş, özet geç p.. diyenler olabilir. hak veriyorum. ben de bilmiyorum, yazasım varmış. ama başlık da güzel, hakkını vermek gerek. açan yazara da teşekkür ediyorum. pek nitelikli başlıklar açılmadığı da aşikar sonuçta.* öte yandan, başlık ile unforgiven'ın piyano coverı bir olunca deyişik* kafalar yaşandığı da bir gerçek, inkar edemeyeceğim.
devamını gör...
7.
unutulmak net. geçiniz.
devamını gör...
8.
hatırlanmak .
tarkan da öyle demiyor mu şarkısında ; unutmamalı sevgiyle anmalı.
tarkan da öyle demiyor mu şarkısında ; unutmamalı sevgiyle anmalı.
devamını gör...
9.
hatırlanmak isterim. ıster ölmüş olayım ister yaşıyor olayım. bencilce mi bilmiyorum ama hayatında bir sekilde var oldugum insanların güzel birkaç şeyde beni hatırlamaları beni çok mutlu eder. bir de mümkünse yaşıyorken olsun ya.
devamını gör...
10.
devamını gör...
11.
hatırlanmak ama referanslarla hatırlanmak. ben biçok ölüyü anarım konuşurken. alıntılar yaparım. yüz yıl önce yaşamış gitmiş herif. o işin altından kalkerken, o meseleyi hallederken, o cümleyi kurarken yaşadığı duyguyu incelerim. duygusal bir bağ kurarım. sanki bir parçamdır artık. yaşıyormuş da uzaktaymış gibi gelir böyle yapınca. çok iyi işler, çok sağlam izler bırakan insanlar gördü bu mavi yeşil gezegen. senin için yaptılar. sen sıfırdan başlama diye. temelin olsun diye. bu kadar yorulma diye. yalnız hissetme diye. o yüzden şu sıralar değil ama seksenlerime doğru öğrenci yetiştirebilen, eserler üretmiş, bir ekol yaratabilmiş, kendi çizgisini alternatif kılabilmiş birine dönüşmüş olmak çok istiyorum. "aman canım hatırlanacaksın da ne olacak?" kafasındakiler o adamların manevi varlıklarının yaşadığı tatmini tahmin bile edemiyorlar. kızmıyorum. herkes nasibi neyse onunla meşgul olmakla lanetlidir.
devamını gör...
12.
birilerinin hayatında yer etmek isterdim. arkamdan sövmeyi kastetmiyorum elbette.
devamını gör...
13.
güzel, kaliteli ,bol paralı bir hayat yaşayıp ,gerekirse unutulmak.
devamını gör...
14.
aynı anda hem unutmayı isterken hem de unutulmamayı istemek çok mu bencilce acaba?
devamını gör...
15.
unutulmak herkes tarafından unutulmak hiç olmamış olmak hiç var olmamış olmak
ölmek değil istediğim geçmişimle kaybolmak
ölmek değil istediğim geçmişimle kaybolmak
devamını gör...
16.
unutulmak doğru da
unutmak biraz yalan.
unutmak biraz yalan.
devamını gör...
17.
inan hiç fark etmez.
devamını gör...
18.
kim unutulmak ister ki. bu dünyada yaşadığım onca acı, mutluluk, gözyaşı ve anı varken niye hatırlanmayayım. unutulmak kaçınılmaz ama belli bir süre de olsa hatırlanacağını bilmek insanı rahatlatan bir duygu. ben rahatlıyorum. ay umarım ki iyi hatırlarsınız ama.
devamını gör...
19.
(bkz: mıncıklayan başlık)
devamını gör...
20.
bazı insanlar tarafından gerçekten unutulmayı isterdim ama kimse tarafından hatırlanmak istemezdim. hatırlandığımı hissetmek isterdim ben istemeden bana değer verdiği için biri tarafından hatırlanmak ve o kişiyi bulmak. *
devamını gör...