1.
bu kötü bir iyiliktir. çünkü onun karar verme hakkını elinden alırsın. ve bunu yapmaya hakkın yoktur, yapamazsın. belki de onun hayatını değiştirecek o gerçeği bilmesi gerekirken üzülmesin diye söylememezlik edemezsin. onu ne kadar güçsüz gördüğünü anlatır bu davranış. ona gerçekte değer vermediğini anlatır. sahte bir değerdir bu çünkü yıkılışında yanında olmak istemediğin için yıkmaktan sakınırsın. bu dostluk değildir. bu sevgi değildir. bu değer vermek değildir. bu en büyük bencilliktir. bu seni insan olmaktan uzak tutacak kadar büyük bir bencilliktir. ben bu davranışa saygı duymam. ben bu davranışa maruz kalmak istemem. bana saygıları da sevgileri de olmadığını fakat öyleymiş gibi davrandıklarını öğrenmek zar zor oluşmuş o minicik güveni de yıkar, paramparça eder. ki öyle de oldu. şimdiyse onları hayatımdan çıkardım.
devamını gör...
2.
hayatimdan giden kadınlara uyguladığım tarife. söyleyecek onca sey haykiracak o kadar cümlelerim vardi ki. ama sadece dinledim dilimin ucunada gelse hic soylemedim. hic kavga etmedim hic uzmedim. ben mi beni bosver
devamını gör...
3.
üzülmesin diye söylememek deyince aklıma yegane şey geliyor.
rahmetli babannnem tek kalamaz, yardıma muhtaç hale gelince, bir süre oğulları nöbetleşe ona baktı. iş zorlaşınca, o dönem sağ şimdinin rahmetlisi olan ve kendi gibi dul kız kardeşinin yanına koydular, orada da hiç elleri üstünden çekilmemişti, daha da kötülenince, özel bir bakımevine götürdüler, son demlerini orada geçirdi, artık profesyonel bakım gerekiyordu. babaannem orada sağ, aklı başı yerindeydi, o dönem ortanca oğlu vefat etti. rahmetli özcan amcamın vefat ettiğini söylemedik. sakladık.
bu durumu söylememek, saklamak o kadar zordu ki. bunu yalanlarla devam ettirdik. belki de rahmetli babaannem, özcan'ı gelir, onu görür diye, ölüme direndi, belki söyleseydik, daha erkek vefat ederdi, çünkü öyle olurmuş, göreyim de öyle öleyim hasıl olurmuş hasta yatağında.
özcan nerede, özcan gelirdi dedikçe, iş bağlantısına gitti, kazakistan a gitti, filan yere gitti diye diye geçiştirdik.
üzülmesin diye söylememek hem zor, belki de haksızlıktı.
lakin eli kolu bağlanıyor insanın, kara haberi, o haldeki insana nasıl söylersin? oğlun öldü nasıl dersin?
rahmetli babannnem tek kalamaz, yardıma muhtaç hale gelince, bir süre oğulları nöbetleşe ona baktı. iş zorlaşınca, o dönem sağ şimdinin rahmetlisi olan ve kendi gibi dul kız kardeşinin yanına koydular, orada da hiç elleri üstünden çekilmemişti, daha da kötülenince, özel bir bakımevine götürdüler, son demlerini orada geçirdi, artık profesyonel bakım gerekiyordu. babaannem orada sağ, aklı başı yerindeydi, o dönem ortanca oğlu vefat etti. rahmetli özcan amcamın vefat ettiğini söylemedik. sakladık.
bu durumu söylememek, saklamak o kadar zordu ki. bunu yalanlarla devam ettirdik. belki de rahmetli babaannem, özcan'ı gelir, onu görür diye, ölüme direndi, belki söyleseydik, daha erkek vefat ederdi, çünkü öyle olurmuş, göreyim de öyle öleyim hasıl olurmuş hasta yatağında.
özcan nerede, özcan gelirdi dedikçe, iş bağlantısına gitti, kazakistan a gitti, filan yere gitti diye diye geçiştirdik.
üzülmesin diye söylememek hem zor, belki de haksızlıktı.
lakin eli kolu bağlanıyor insanın, kara haberi, o haldeki insana nasıl söylersin? oğlun öldü nasıl dersin?
devamını gör...