verem

bulaşıcı bir akciğer hastalığı.
veba ve kolera hastalığının nasıl ki ecnebiler tarafından romanı ve sineması yapılmışsa, bizim edebiyatımızın konusunu verem ya da diğer ismiyle tüberküloz belirlemiştir. buna örnek olarak reşat nuri'nin çalıkuşu, halit ziya uşaklıgil'ın kırık hayatlar, nabizade nazım'ın karabibik, yaşar kemal'in höyükteki nar ağacı isimli eserlerinde verem hastalığı yer edinmiştir. ayrıca abdülhak hamit tarhan da makber adlı şiiri veremden ölen karısı için yazmıştır. buna benzer şekilde hacı arif bey de verem yüzünden kaybettiği karısı zülfi nigar hanım için segah makamında unutulmaz bir eser bestelenmiş aynen şu şekilde :
"olmaz ilaç sine-i sad pareme.
çare bulunmaz bilirim yareme..."

dünya, bu verem illetinin romantizm kabul edildiği, aşk acısı göstergesi olarak gördüğü dönemleri yaşamış. pek çok roman ve sinemada esas oğlanın veremden öldüğünü okuduk ve seyrettik. kaderin garip bir cilvesi olsa gerek, verem hastalığı, deyim yerindeyse sanatçı hastalığı olmuş. voltaire, maksim gorki, peyami safa, rıfat ılgaz gibi pek çok edebiyat insanı bu hastalığa yakalanmış.

namı diğer ince hastalık

namık kemal ilk kez zavallı çocuk eseriyle işlemiştir konuyu.

(bkz: tüberküloz)

çok tehlikeli vahim bir hastalık. maalesef çok canlar yakmıştır.

namıdiğer tüberküloz. mycobacterium tuberculosis türü bakteriler tarafından oluşturulur. bu bakteriler çoğunlukla akciğere yerleşirler ve akciğer veremi olarak bilinir. veremli hastaların öksürüklerinden yayılan bakteriler, bu yolla bulaşırlar. akciğerlerin bağ dokusunun elastikiyetini azaltır ve solunum yüzeyini kalınlaştırır. kana birim zamanda geçen oksijen miktarı düşer.

verem teşhisi konulunca film sahneleri gözümün önünden geçerken ne çok ağlamıştım. zor dönemdi.